EKONOMİ - 08 Aralık 2025 Pazartesi 10:20

OMSAN Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Arıburnu, Tanger Med Limanı’nı inceledi

A
A
A
OMSAN Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Arıburnu, Tanger Med Limanı’nı inceledi

Lojistik sektörünün önde gelen firmalarından OMSAN Lojistik, Türkiye’yi "süper lojistik merkezine" dönüştürmek amacıyla Tanger Med benzeri bir liman kurmak için harekete geçti. Şirket, ayrıca dünyadaki tüm liman fırsatlarını da radarına aldı.



OYAK Grubu’nun amiral gemilerinden biri olan OMSAN Lojistik, gerek kendi büyüme planlarını gerçekleştirmek gerekse Türkiye’yi bölgesinin lojistik merkezi haline getirmek için harekete geçti. OYAK’ın önümüzdeki 5 yıl içinde odaklanacağı sektörlerin başında lojistiğin gelmesinin OMSAN’ın stratejik kararlar vermenin arifesinde olmasının da en büyük dayanak noktalarından bir tanesi olduğu belirtildi. OMSAN, önce bölgesel sonra küresel güç haline gelmek isteyen OYAK Grubu’nun dünya arenasındaki güvenli limanı olmayı hedefliyor.



Şirketin büyüme planının odağında dünya limanlarında söz sahibi olma stratejisi yattığı kaydedildi. OMSAN Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Arıburnu bu amaç doğrultusunda ilk ziyaretini Akdeniz’in en büyük limanlarından biri olan ve dünyanın en büyük 20 limanı arasında yer alan Fas Tanger Med Limanı’na gerçekleştirdi.



"Türkiye için olmazsa olmaz proje"


Türkiye’nin lojistik kapasitesini küresel ligde üst basamağa taşıyacak yeni yatırımlar ve vizyoner adımların sinyallerini veren Arıburnu, başta Marmara Bölgesi’nin olmak üzere Türkiye’nin artan ticaret hacmi, büyüyen otomotiv ihracatı ve demir yolu-deniz yolu entegrasyonu sayesinde Türkiye’nin Tanger Med benzeri bir "lojistik süper merkez" kurma potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Böyle bir merkezin, bölgesinin "Lojistik Üssü" olmayı hedefleyen Türkiye için olmazsa olmaz bir proje olduğunu kaydeden Arıburnu, "Türkiye böyle bir merkezi OMSAN öncülüğünde kurma potansiyeline sahip" dedi.



OYAK’ın, Türkiye ekonomisinin en dinamik kurumsal güçlerinden biri olduğunu vurgulayan Arıburnu, "Elbette böylesine büyük vizyon ve projelere OYAK gibi güçlü kuruluşların öncülük etmesi gerekiyor. Biz Tanger Med benzeri bir liman inşa etmeyi arzuluyoruz. Çünkü, şu anda Türkiye’nin en büyük ve en kıymetli limanlarından Port Yarımca’yı Japon ortaklarımızla biz işletiyoruz. Bu konuda benzersiz bir deneyime sahibiz. OYAK’ın yön verdiği dönüşüm, ülkemizi bu hedefe taşıyacak en güçlü kurumsal iradedir. Bu ve benzeri liman projelerini değerlendirmek istiyoruz. Dünyada önümüze çıkacak fırsatlar için de radarımız açık" ifadelerini kullandı.



"Lojistik tercih değil, yaşamsal gereklilik"


Lojistik sektörünün ülkeler için önemine işaret eden Arıburnu, üretim ve ticaret süreçlerinde ulusal rekabet gücünün belirleyicisinin artık lojistik ve potansiyel olduğuna dikkat çekerek, "Bugün rekabeti belirleyen maliyet değil; hız, entegrasyon ve tedarik zinciri güvenliğidir. Bu nedenle Türkiye’nin entegre limanlara, güçlü denizciliğe, demiryolu entegrasyonuna yatırım yapması stratejik bir zorunluluktur. Bu yüzden lojistik artık bir tercih değil, ülke ekonomisinin yaşamsal bir gerekliliğidir" dedi.



Tanger Med analizini ve izlenimlerini de aktaran Arıburnu, "Toplam 5 bin hektarlık sanayi ve lojistik alanı, 3 bin hektarlık geliştirilmiş yatırım bölgesi, bin 400’den fazla yatırımcıyla oluşan 17 milyar doların üzerindeki ekonomik hacim; Tanger Med’in neden dünya ligine çıktığını çok net gösteriyor" dedi. Arıburnu, "Dünya ticareti yeniden şekillenirken, Afrika, Avrupa ve Orta Doğu’nun kesişimindeki bu yapı artık sadece bir liman değil; üretim ve lojistikte bölgesel güç dağılımını değiştiren stratejik bir platform. Burası Afrika ve Orta Doğu’nun en büyük otomotiv üretim kapasitesine sahip; elektronik, tekstil, havacılık ve tarım sanayileriyle entegre bir üretim ekosistemi sunuyor. Küresel bağlantı gücü bu başarının temel taşı. 70 ülkeye, 180’den fazla limana erişim; Çin’e 20 günde, Rotterdam’a 3 günde, Amerika kıtasına 6 günde ulaşabilmek; bu yapıyı küresel tedarik zincirinin tam merkezine yerleştirmiş" ifadesini kullandı.



"Türkiye küresel ticaretin kavşak noktası olacak"


Tanger Med’in her yönüyle Türkiye için doğru ve gerçekçi bir model olduğunun altını çizen Arıburnu sözlerini şöyle tamamladı: "Aslında burada gördüğümüz şey, bir ülkenin üretimi, lojistiği ve küresel bağlantıyı tek bir stratejiye dönüştürdüğünde nasıl büyük bir sıçrama oluşturabileceğinin somut bir örneği. Bu model, Türkiye’nin lojistik üs olma vizyonu ile güçlü bir paralellik taşıyor. Orta Koridor’dan Kalkınma Yolu’na, Zengezur Koridoru’ndan liman yatırımlarımıza kadar yürüttüğümüz tüm stratejilerin sahadaki karşılığı işte burada çok net olarak okunabiliyor. Türkiye, jeopolitik avantajları, OYAK’ın uzun vadeli yatırımları, OMSAN’ın çok modlu operasyonel gücü, Türkiye’nin son 23 yılda yaptığı 300 milyar dolarlık altyapı yatırımı ve büyüyen ihracat ekonomisi ile lojistikte yeni bir çağın eşiğindedir. Türkiye’nin lojistik yükselişi artık inkar edilemez bir gerçek. Doğru yatırımlar, entegre limanlar ve akıllı lojistik ağlarıyla ülkemiz küresel ticaretin yeni kavşak noktası olacaktır."



OMSAN Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Arıburnu, Tanger Med Limanı’nı inceledi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya BAKA bölgenin ekonomik geleceğini şekillendiriyor Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) öncülüğünde yürütülen TR61 Bölgesi Akıllı Uzmanlaşma Stratejisi (S3) Platformu ikinci toplantısı, Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Senato Salonu’nda gerçekleştirildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteğiyle yürütülen ve bölgenin ekonomik geleceğini şekillendirecek olan strateji, Antalya, Isparta ve Burdur’u kapsayan TR61 Bölgesi’nin dört temel ihtisas alanındaki yenilikçilik faaliyetlerine odaklanıyor. Bu alanlar arasında Akıllı ve Sürdürülebilir Turizm, Fonksiyonel Kimyasallar ve Sağlık Ürünleri, Akıllı ve Sürdürülebilir Tarım-Gıda Sistemleri ve Havacılık bulunuyor. Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen ve uygulama süreci Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından koordine edilen Türkiye’de Akıllı Uzmanlaşma Stratejilerinin Geliştirilmesi ve Uygulanması için Kapasite Artırımı Teknik Yardım Projesi hedefini belirledi. Amaç, yenilik merkezli büyüme yaklaşımının bölgesel düzeydeki politika çerçevesinin oluşturulması olarak tanımlanabilecek akıllı uzmanlaşma alanında kapasitenin geliştirilmesi, tecrübenin artırılması ve oluşan kapasitenin ülkemizin tüm bölgelerine yaygınlaştırılması. Projenin nihai aşamasında, strateji belgesi hazırlanması hedeflenen üç pilot bölge arasında yer alan TR61 Bölgesi (Antalya, Isparta, Burdur) için akıllı uzmanlaşmaya konu olacak ihtisas alanları belirlendi ve akıllı uzmanlaşma stratejisi oluşturuldu. Stratejinin yürütülmesi için; bölge üniversitelerinin, teknoloji geliştirme bölgelerinin, il ticaret ve sanayi odalarının, ihtisas alanı/özel sektör temsilcilerinin ve Batı Akdeniz Kalkınma Ajansının katılımıyla TR61 Bölgesi S3 Platformu oluşturuldu. Platform ilk toplantısını Antalya Ticaret ve Sanayi Odasında, ikinci toplantısını Akdeniz Üniversitesinde gerçekleştirdi. Akıllı uzmanlaşma: Bilgi ve icra çarklarını birleştirme Bölgesel kalkınma yol haritasına yön vermek ve yenilikçilik çalışmalarına katkı sağlamak üzere çok sayıda paydaş TR61 Bölgesi S3 Platformu ikinci toplantısında hazır bulundu. Toplantının açılışında, BAKA Genel Sekreteri Volkan Güler, akıllı uzmanlaşma stratejisinin (S3) önemini vurgularken, "Kısaca hazırlık sürecinden bahsetmek isterim. TR61 Bölgesi S3 hazırlık süreci aslında CEDIS3 Projesi’nin parçası olarak başladı" açıklamasında bulundu. Güler, icra çarkı ile bilgi çarkı arasındaki boşluğun kapatılması gerektiğini belirterek, "İcra çarkıyla bilgi çarkı arasındaki boşluk arttığı sürece maalesef icra ile bilgi arasında bir uyumsuzluk ortaya çıkıyor" dedi. S3 hazırlık sürecinde, Stratejik Yetki Analizi, Nicel Analiz (Ekonomik, İnovatif ve Bilimsel Potansiyel), Nitel Analiz, Girişimci Keşif Süreci (EDP) ve Politika Karması oluşturma gibi aşamalar tamamlanmıştır" dedi. "Paydaşlar arasında etkileşimin daha çok artması lazım" Özel sektör ve akademinin etkileşimi üzerine de düşüncelerini aktaran Güler, rekabetin ancak "bileşik kaplar" ilkesiyle sağlanabileceğini şu ifadelerle anlattı: "Bir bölge rekabet edebilirse ancak kamu, özel sektör, sivil toplum ve üniversite gibi tüm paydaşlar birleşik kaplar şeklinde çalışırsa rekabet edebilir. Aksi takdirde sadece ticarileştirilebilir bilgi üretmek belli bir süre sonra ticari faaliyetleri sürdürülebilir kılmaktan öteye çıkmaz. Nihayetinde bir taraftan da bilgiye para harcanması gerekiyor. Bu bağlamda bilgiye de kaynak aktarılması lazım. Sırf o sebeple paydaşlar arasında etkileşimin daha çok artması lazım." Güler, Akıllı Uzmanlaşma Strateji Belgesi’nin uluslararası fonlara erişim ve network oluşturma konusunda şimdiden somut sonuçlar ürettiğini belirterek, "Biz bu süreci başlatmamızdan itibaren şu ana kadar üç adet Horizon Proje teklifi sunduk. Bu süre içerisinde ve bu sadece S3 çalışıyor olmanın sağladığı doğrudan somut çıktısı oldu. Ayrıca Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı sürecinde de akıllı uzmanlaşma stratejimiz temel referans belgeler arasında yer almıştır" dedi. Üniversite-iş dünyası-sivil toplum-kamu kuruluşları iş birliği Katılımcılar Dörtlü Sarmal yönetişim yapısının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu model, güçlü bir araştırma altyapısının, özel sektörün, sivil toplumun ve kamu otoritelerinin birlikte çalışmasını öngörüyor. Yetkinlik haritası ve TTO’ların rolü Temsilciler, üniversitelerdeki yetkinliklerin tespit edilmesinin (yetkinlik envanteri) önemini sıklıkla dile getirdi. Alaaddin Keykubat Üniversitesi Rektör Yardımcısı Atıf Bayramoğlu, "birbirimizle haberdar olma noktasında çok daha fazla şeye ihtiyacımız var" diyerek bu tespiti destekledi. Antalya Teknokent Genel Müdürü İbrahim Yavuz, Teknoloji Transfer Ofislerinin (TTO) bu mekanizmada modül olarak çalışabileceğini belirtti. Antalya OSB Teknoloji Geliştirme Bölgesi Genel Müdürü Aylin Tümay ise firmalar acil akademik bilgiye ihtiyaç duyduklarında hızlıca ulaşabilecekleri bir veri bankasının gerekli olduğunu vurguladı. Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Semical Teknoloji Genel Müdürü Prof. Dr. Serdar Sezer, Marmara Teknokent’in Serbest Bölge ile Entegrasyonu modelini örnek göstererek, Ar-Ge ve kimya sektöründeki ithal girdilere ulaşım kısıtlarını aşmak için bu tür bir entegrasyonun bölge için ufuk açıcı olabileceğini ifade etti. Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu, turizm sektöründe kişi başı gecelik harcamayı 67 dolardan 108 dolara çıkarmayı hedeflediğini belirterek, turizmde dijitalleşme ve akıllı uygulamaların komisyon ödenen yurt dışı platformlarına alternatif oluşturması gerektiğini söyledi. BAKA Genel Sekreteri Volkan Güler bölgesel iş birliğinin artırılması gerektiğini tekrar vurgulayarak, "Oyüzden ya hep birlikte, bölge paydaşları olarak bir şeye yöneleceğiz ya da hiçbir şeye yönelemeyeceğiz" dedi. Platformun bir sonraki toplantısının 2026 yılının Mart veya Nisan ayında Isparta’da yapılması kararlaştırıldı.
Bursa Başkan Özdemir: "Toprağı koruyan kentler geleceğini güvence altına alır" Nilüfer Belediyesi, 10 Aralık Toprak Ana Günü kapsamında düzenlediği etkinlikte sürdürülebilir tarımı ve gıda güvenliğini masaya yatırdı. Hasanağa Gıda Merkezi’ndeki buluşmada konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, "Toprağı koruyan kentler geleceğini güvence altına alır" diyerek yerel üretimin önemine dikkat çekti. Nilüfer Belediyesi, Nilüfer Kent Konseyi ve Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP) iş birliğiyle 10 Aralık Toprak Ana Günü’nü Hasanağa Gıda Merkezi’nde düzenlenen özel bir etkinlikle kutladı. Toprağın bereketi, tarımsal emek ve sürdürülebilirliğin konuşulduğu programa; Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Nilüfer Belediye Başkan yardımcıları, meclis üyeleri, muhtarlar ile sivil toplum ve kamu kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, tarımı sadece bir üretim faaliyeti olarak değil, kenti besleyen ve kırsal ile kent arasında bağ kuran bütüncül bir sistem olarak gördüklerini belirtti. Başkan Şadi Özdemir, "Nilüfer’de toprağı; yaşamı besleyen, kenti ayakta tutan ve nesilleri birbirine bağlayan temel bir değer olarak görüyoruz. Tarım; gıda güvenliği, iklim direnci ve yerelde bir gelecek demektir. Bu nedenle toprağın sağlığını koruyan üretim modellerini destekliyoruz" dedi. Belediye olarak yürüttükleri çalışmalara değinen Başkan Şadi Özdemir, çiftçilere toprak analizi desteği sağladıklarını ve bilimsel veriye dayalı üretimi teşvik ettiklerini vurguladı. Kompost üretimi gibi uygulamalarla toprağı canlandırdıklarını ifade eden Başkan Şadi Özdemir, şunları söyledi; "Kendi alanlarımızda örnek modeller hayata geçirerek hem üreticimizi bilinçlendiriyor hem de doğru tarım uygulamalarını yaygınlaştırıyoruz. Amacımız çiftçinin ürününün değerini bulması, emeğinin karşılığını alması ve kırsalda yaşamın güçlenmesidir. NİLKOOP gibi yapılarla bunu kalıcı hale getiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki toprak bizim geleceğimizdir; toprağı korumak, yaşamı korumaktır." Etkinlikte söz alan NİLKOOP Başkanı Süleyman Ayyılmaz da, doğayla uyum içinde yaşamanın önemine değinerek, günlük yaşamda atılacak küçük adımların büyük farklar oluşturabileceğini belirtti. Hasanağa Mahalle Muhtarı Rüstem Kartoğlu toprağın en değerli varlık olduğunu vurgularken, Nilüfer Kent Konseyi Çevre Meclisi Üyesi Nurten Ümit ise okullarda verdikleri eğitimlerle çocuklarda toprak bilincini artırmayı hedeflediklerini dile getirdi. Açılış konuşmalarının ardından Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreteri Doç. Dr. Elifhan Köse Çal moderatörlüğünde "Toprak Ana’yı Korumak: Enginarla Sürdürülebilir Tarım" başlıklı bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevinç Başay ve Hasanağa Kadın Derneği Başkanı Neşe Erken, bölgeye özgü enginar üretimi ve sürdürülebilir tarım teknikleri hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Etkinlik sonunda katılımcılar Hasanağa Gıda Merkezi’ni gezerek yetkililerden bilgi aldı. Program, merkezde üretilen tarhanadan yapılan çorba ile Hasanağa Kadın Derneği’nin hazırladığı enginar salatası ve enginar çayının ikram edilmesiyle sona erdi.
İstanbul Togg, 5 büyükşehirde bayilik sistemine geçiyor Türkiye’nin küresel teknoloji markası Togg, daha fazla kullanıcıyla temas etmek için deneyim ve servis noktaları ağını yeni iş birlikleriyle büyütüyor. Bu çerçevede aralık ayı boyunca Bursa (Koçaslanlar Mobilite), Antalya ve Gaziantep (Koluman), Trabzon (Beyazlı Otomotiv) ve Tekirdağ (Volkan Otomotiv) temsilci bayilikleri faaliyete geçecek. "Bir otomobilden fazlası için" yola çıkan Togg, kullanıcıya daha yakın olma hedefi doğrultusunda Türkiye genelindeki temas noktalarını iş birlikleriyle hızla genişletiyor. Kullanıcıyı her adımda merkeze alan Togg, bugün 9’u sabit 8’i mobil olmak üzere toplam 17 deneyim merkezi; 37’si fiziksel 35’i mobil olmak üzere 72 servis noktasıyla yollardaki 81 bin Togg kullanıcısına hizmet sunuyor. Togg, bu temas ağına ek olarak temsilci bayilik sistemini de devreye alıyor. Bu çerçevede aralık ayı boyunca Bursa (Koçaslanlar Mobilite), Antalya ve Gaziantep (Koluman), Trabzon (Beyazlı Otomotiv) ve Tekirdağ (Volkan Otomotiv) temsilci bayilikleri faaliyete geçecek. Kesintisiz bir deneyim sunulacak Kullanıcılar, temsilci bayiliklerde oluşturulan deneyim alanlarında T10X ve T10F modellerini inceleyebilecek, Trugo’nun hızlı şarj teknolojisi hakkında bilgi alabilecek ve Trumore dijital platformunun sunduğu hizmetleri tanıyabilecek. Satın alma süreci tamamen dijital olarak Trumore üzerinden ilerleyecek. Kullanıcılar, temsilci bayilerin yönlendirmesiyle siparişlerini Trumore üzerinden oluşturacak ve akıllı cihazlarını tercih ettikleri teslim noktalarından alabilecek. Satış sonrası hizmetler, lokasyonun yapısına göre; bazı temsilci noktalarında aynı tesis içinde, bazı lokasyonlarda ise aynı ilde konumlanan yetkili servisler üzerinden sunulacak. Kullanıcılar bilgi alma, deneme sürüşü, satın alma, teslimat ve servis gibi tüm aşamaları kesintisiz bir deneyimle yaşayacak. "Kullanıcılarımıza daha etkin bir şekilde ulaşacağız" Togg Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, konuyla ilgili şunları söyledi: "Togg olarak önceliğimiz, kullanıcılarımıza her temas noktasında en iyi deneyimi sunmak. Aralık ayıyla birlikte Antalya’dan Trabzon’a uzanan yeni temsilci bayilik ve servis noktalarının devreye girmesi, bu yaklaşımımızın güçlü bir yansımasını oluşturuyor. Kullanıcılarımızın ihtiyaç duyduklarında hızla ulaşabilecekleri güvenilir bir çözüm noktasının yakınlarında olduğunu bilmeleri bizim için çok değerli. Satın alma anından aracı deneyimlemeye ve 7/24 ihtiyaç duyabileceği tüm hizmetlere kadar her aşamada yanlarında olduğumuzu hissettirmeyi hedefliyoruz. Bu yeni yapılanmayla Togg ekosistemimizi daha da güçlendirerek, tüm bölgelerde kullanıcılarımıza daha etkin bir şekilde ulaşacağız." Çok yönlü bir değerlendirme süreci işliyor Togg, temsilci bayilerini belirlerken kapsamlı bir değerlendirme süreci uyguluyor. Finansal kapasiteden tesis uygunluğuna, satış ve servis ekiplerinin yetkinliklerinden organizasyonel yapıya, teknolojik altyapıdan kullanıcıya sunulacak hizmet standartlarına kadar birçok kriter titizlikle inceleniyor. Togg, 2025 yılında beş temsilci bayilik üzerinden ilerleyerek, kullanıcı deneyimi ve operasyonel performansı yakından takip edecek. 2026 yılı genişleme planları ise tamamen kullanıcı geri bildirimleri, saha verileri ve ekosistemin ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulacak. Bu yaklaşım, temsilci bayilik yapısının kontrollü ve sürdürülebilir bir biçimde ölçeklenmesini sağlayacak.
Bursa Sercan Yıldırım’dan Bursaspor için kadro uyarısı Bursaspor’un efsane ismi Sercan Yıldırım, kariyer günlerinde öğrencilerin sorularını cevapladı. Mardin galibiyetinin moral etkisini, üç maçlık kritik periyodu ve kadro zenginliği ihtiyacını vurguladı. Bursa’daki bir özel kolejin ’Kariyer Günleri’ etkinliğinde öğrencilerle bir araya gelen Sercan Yıldırım, Bursaspor’un TFF 2. Lig’deki mevcut durumu ve hedeflerini değerlendirdi. Yıldırım, Mardin deplasmanında alınan galibiyetin moral açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Mardin zaferinin ardından ilk yarıyı kayıpsız bitirmenin önemine dikkat çeken Yıldırım, önlerindeki Ankara Demirspor, Soma ve Aliağa maçlarını kapsayan sürecin belirleyici olacağını ifade etti. Kadro derinliği konusunda endişelerini dile getiren efsane oyuncu şöyle konuştu; "Kadro zenginliğimiz var mı? Bence çok yok. O yüzden de ocak ayının neden sürekli konuşulduğu ortada. ‘Muhammet sakatlansa kimi koyacağız? İlhan sakatlansa kimi oynatacağız?’ diye düşünmememiz gerekiyor. Kadro zenginliğini bir an önce yapmamız gerektiğini düşünüyorum." Bu sezon hedefin şampiyonluk olduğunu belirten Yıldırım, devre arasında doğru takviyeler yapılması halinde takımın daha etkili bir performans ortaya koyacağına inandığını söyledi. Son dönemde liglerde gündemde olan bahis soruşturmalarına da değinen Yıldırım, futbol camiasında bu durumun bir korku atmosferi oluşturduğunu söyleyerek şu cümleleri kurdu; "Bizim zamanımızda bu kadar rahat bir ortam yoktu. Şimdi teknolojinin gelişmesiyle bir şeylere kolay ulaşılabiliyor. Eğer futbolun içindeysen bu bahis işine bulaşmaman gerekiyor. Federasyonun girişimini doğru buluyorum. İnşallah temizlenir, tertemiz bir futbol oynanır." Süper Lig’de dengelerin değişip değişmeyeceği sorusunu değerlendiren Yıldırım, yapısal sıkıntıların sadece küçük kulüplerin değil büyük takımların da sorunu olduğunu dile getirdi.
Antalya Türk sinemasının usta oyuncusu Coşkun Göğen’in hastanedeki tedavisi sürüyor Antalya’da 3 gündür hastanede tedavisi süren Türk sinemasının ünlü isimlerinden Coşkun Göğen, durumunun iyi olduğunu ve yarın taburcu olacağını açıkladı. Evinde geçirdiği rahatsızlık sonucu Antalya Şehir Hastanesi’ne getirilen ’Tecavüzcü Coşkun’ lakaplı ünlü oyuncu Coşkun Göğen (80) tedavi altına alındı. 3 gündür tedavisi devam eden Göğen’den sevenlerine müjdeli haber geldi. Tedavisinin olumlu olarak sürdüğünü ve yarın taburcu olacağını belirten Göğen, "3-4 gündür bir lanetlik vardı üzerimde. Birdenbire başım döndü, tansiyonum yükseldi. Evin karşısında sağlık ocağı vardı. Tansiyonumu 19 görünce hemen hastaneye sevk ettiler. Şu an 3 gündür tedavideyim. Çok olumlu gidiyor, iyi bir bakımdayım. Daha da iyi olacağımı tahmin ediyorum" dedi. Yarı taburcu olacak Zatürreye yakalandığını belirten Göğen, "Zatürrenin sonlarına gelmişim, KOAH hastalığına dönüşmüş. Nefes alma darlığım var. Ambulans geldi, hastaneye geldim. 3 gündür buradayım. Çok güzel ve temiz bir hastane. Sağlık durumum gayet iyi. 2 gündür vücudum dinç ama üşütmüşüm. Zatürreye çevirmiş, kalbimde de bir sorun var. Fakat önce zatürrenin halledilmesi gerekiyor. 2-3 gündür ilaçlarımı alıyorum. Gayet iyiyim, yarın taburcu olacağım. Dikkat edin, sigara içmeyin. 65 yıldır sigara içiyorum ama son 2 ayda bırakmıştım. Yeterli olmadı, daha da içmem" ifadelerini kullandı.