POLİTİKA - 09 Ekim 2025 Perşembe 14:35

Özgür Özel: "Bundan sonraki süreçte Gazze yönetiminde Filistinlilerin söz sahibi olması lazım"

A
A
A
Özgür Özel: "Bundan sonraki süreçte Gazze yönetiminde Filistinlilerin söz sahibi olması lazım"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gazze’deki ateşkes anlaşmasını memnuniyetle karşıladıklarını ifade ederek, "Biran önce insani yardımların ulaşmasının sağlanması lazım. Türkiye’nin bu konuda bir katkısı olacaksa biz CHP olarak desteğe hazırız. Bundan sonraki süreçte Gazze yönetiminde Filistinlilerin söz sahibi olması lazım" dedi.


CHP Genel Başkanı Özel, Sosyalist Enternasyonel toplantısına katılmak üzere İspanya’ya gitti. Seyahati öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulunan Özel, Sosyalist Enternasyonel toplantısının ana gündeminin İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım politikası olacağını söyledi. Ünlü isimlere yönelik uyuşturucu operasyonunu da değerlendiren Özel, "Utanç verici bir operasyon. Zaten ‘gözaltı yaptım’ dese bunun sebebi sorulur ve ne yaptığı bilinir. Yaptığı iş bir gözaltı değil. Yaptığı işin ne olduğunun hukuk devletinde bir karşılığı da yok. Yaptıkları iş aile hayatına saldırı, özel hayata saldırı, konut güvencesine saldırı, itibar suikastı. Amaç şu. Güya bir tanıkları bir torbacı var. O bir ifade veriyor. O torbacının torbasında nasıl oluyorsa Türkiye’de iktidarı övecek söylemleri olmayan, zaman zaman eleştirenler var. Ama ne yapmışlar 19 Mart darbesine karşı eleştirilen bir tutum içinde olmuşlar. Diyorlar ki ’bir torbacı var’. Bir torbacı yok, bir torba var. Torbanın içinde muhalif kimliği olan sanatçılar var. Onları çıkarıyorlar sabahın köründe evden, jandarma ile alıyorlar, kontrole götürüyorlar. Bu 19 kişiden 18’inde bir şey çıksa, çıkmaz da çıksa, birinde çıkmasa, o bir kişiye yaptığınız haksızlığın hesabını nerede vereceksiniz. Hukuk diyor ki ‘Bir masum içeri gireceğine 99 suçlu aramızda gezsin’. Bir masumu boşu boşuna suçlamanın bedelini hakimlere savcılara öğretirken böyle öğretiyorlar. Orada 4 Eylül günü Meriç Aral Keskin’in kızı Güneş dünyaya geldi. Güneş bebeği annesi 32 gündür emziriyor. Dün Meriç Hanım’ı aldılar, jandarma ile götürdüler. Eşi elinde süt pompası ile geldi. Birileri kan örneği, saç örneği diye Güneş’in annesini itibarsızlaştırmaya çalışırken, o Güneş’e süt aldı, oradan süt götürdü. Bu kadar utanç verici bir şeyi bu ülkeye yaşatanlara lanet olsun" diye konuştu.



"Bugün bizi eleştirenlerin yarınları bizim ahlakımıza emanettir"


AK Parti’ye yakın sanatçı ve yazarlara seslenen Özel, "Seçim oldu iktidar değişti. Sen Tayyip Erdoğan’a övgüler düzen, iyi şeyler söyleyen birisin. Ertesi sabah kapı çalınıyor, jandarma geliyor, sizi evlerinizden teker teker alıyor. Saç kontrolüne, idrar vermeye, zorla kan vermeye götürüyor. Sonra çıkıyor birisi diyor ki ’bir torbacı var’, torbadan hep AK Parti’ye yakın sanatçılar çıktı, gazeteciler çıktı. Ne hissedeceksiniz? Bugün bize yaptıkları bu. Size yapılsa ne hissedeceksiniz? Evladınızın önünde eşinizin yanından, komşularınızın göz önünde bir sürü jandarma arabası gelip sizi alıp götürüyor. Bunu siyasi bir husumetle size biz yaparsak yarın ne hissedeceğinizi düşünün. Ben size şunu söyleyeyim. Böyle bir şey yaparsak namerdiz, hiç korkmayın. Ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki bunun olup olmaması ülkeyi yönetenlerin vicdanına emanet. Bugün bu ülkeyi yöneten bu vicdansızlar, onların atadığı bu işe kalkışanlar sırf muhalif diye bunu yapıyor. Bugün bizi eleştirenlerin yarınları bizim ahlakımıza emanettir ama bir ülkeyi yönetenler ahlaki çizgiyi kaybettiler diye bu zulümler oluyorsa o ülke hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Herkesin birden ülkenin kurallarına emanet olması lazım" ifadelerini kullandı.



"TBMM’de bu sloganların atılmasını hiçbirimizin normal görmesi doğru değil"


DEM Parti Meclis Grubu’ndan "Öcalan" sloganları atılması konusundaki görüşleri sorulan Özel, "Öcalan sloganlarının TBMM çatısını altında, dışarıdan gelen kişiler birtakım sloganlar attı diye tutup başka bir meseleye evriltmek doğru değil, ancak o alanların özenli yönetilmesi gerekir. TBMM’de bu sloganların atılmasını hiçbirimizin normal görmesi doğru değil. Ancak o alanlar madem bir süreç yönetiliyor, bununla ilgili hepimiz elimizi taşın altına koymuşuz, hamaset yapmıyoruz, doğru bir yerden bir barış sürecinin örülmesine, bunun da demokratikleşerek olmasına çalışıyoruz, ona katkı sağlayacak bir özene ihtiyaç var. Bu özenden fedakarlık edilmiştir, özenli davranılmamıştır" açıklamasında bulundu.



"Bir anlaşmaya varılmasını memnuniyetle karşılıyoruz"


Gazze’de sağlanan ateşkesi değerlendiren Özel, şunları söyledi:


"Sonuçta adil bir barış süreci yürümediğini söylemiştik. Ancak en kötü barışın savaştan iyi olduğunu söyledim. Bir anlaşmaya varılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Ateşkes varsa biz orada varız bir kere. Ateşkes varsa kadın, çocuk, masum sivil ölümü yoktur. Bundan sonra can kaybı yaşanmayacak olmasını elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Biran önce insani yardımların ulaşmasının sağlanması lazım. Türkiye’nin bu konuda bir katkısı olacaksa biz CHP olarak desteğe hazırız. Bundan sonraki süreçte Gazze yönetiminde Filistinlilerin söz sahibi olması lazım. Halen daha Gazze’nin tamamının Filistinlilere bırakılmayıp orada bir İsrail gücünün bulundurulacak olması endişe vericidir. Filistinlilerin bulunduğu her yerin etrafına İsrail güçleri ile çevrili tutulacak olması, geleceğe yönelik endişe vericidir. Gazze Şeridi Filistinlilerindir, Filistinlilere bırakılmalıdır. Bundan sonraki süreçte Gazze’nin kaynaklarının Batılı devletler ve İsrail tarafından sahiplenildiği, Filistinlilerin de geri kalan işleri yapıp sanki yardımcı hizmetlerde görevlendirileceği bir düzen adil olmaz. Gazze’nin İsrail tarafından işgali tamamen hukuksuzdu. Şimdi bunun yapılmayacak olması önemlidir ama oradan çekilmeleri gerekir. Ama bir yandan İsrail’in işgaline kısmen dur denip, bir yandan da Trump’un orayı ilhak etmesine sebebiyet verecek bir planın da doğru ve nihai bir plan olmadığını düşünüyoruz. Bir savaş suçlusu olan Netanyahu’ya kahraman diyen Trump’a bu konuda hem uluslararası kamuoyunun hem Türkiye’nin söyleyecek sözü ve çizeceği bir sınır olması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.



Özgür Özel: "Bundan sonraki süreçte Gazze yönetiminde Filistinlilerin söz sahibi olması lazım"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.