GENEL - 12 Temmuz 2019 Cuma 10:38

“ Suda boğulma olaylarında her 20 yılda bir, Marmara depremi kadar insan kaybediyoruz”

A
A
A
“ Suda boğulma olaylarında her 20 yılda bir, Marmara depremi kadar insan kaybediyoruz”

Yaz aylarının gelmesiyle artmaya başlayan boğulma vak’alarını değerlendiren Serhat Yılmaz, suda boğulma vak’alarına her 20 yılda bir, 1999 Marmara Depreminde kaybettiğimiz insan sayısı kadar kurban verildiğini söyledi.

Yaz aylarının gelmesiyle artmaya başlayan boğulma vak’alarını değerlendiren Serhat Yılmaz, suda boğulma vak’alarına her 20 yılda bir, 1999 Marmara Depreminde kaybettiğimiz insan sayısı kadar kurban verildiğini söyledi.


Havaların ısınması ve yaz aylarının gelmesiyle birlikte artmaya başlayan suda boğulma vak’alarını değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Koordinatörü Serhat Yılmaz, “Türkiye’de farklı kurumların yayınladıkları istatistiki bilgilerde boğulma sayısının her yıl 700 ile bin 200 kişi arasında değiştiğini görüyoruz. Bu raporlarda yer alan sayıları 20 yıllık dilimlere ayırdığımızda ise neredeyse her 20 yılda bir 1999 Marmara Depreminin neden olduğu kayıplardan daha fazla kayba neden olduğunu görmekteyiz” dedi.



“İç bölgelerde boğulma vak’aları daha fazla”


Boğulma vak’alarının yarısından fazlasının genç kuşakta görüldüğünü kaydeden Yılmaz, “Bölgesel olarak incelediğimizde ise üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen iç bölgelerde gerçekleşen boğulma vak’alarının sahil kıyılarına göre daha yüksek sayıda olduğu görülüyor. Bu durumun en önemli sebebi vatandaşların akarsu, baraj, göl ve sulama kanalı gibi yerlerden faydalanmak istemeleri olarak öne çıkıyor. Bundan başka, çeken (rip) akıntı bölgelerinde, yüzülmesi yasak olan alanlarda ya da cankurtaran ve tesisleşme gibi hizmetlerin olmadığı sahillerde daha çok boğulma vak’aları gözleniyor. Çeken akıntıya kapılanların büyük çoğunluğunun ise iç bölgelerden gelen tatilciler olduğu, genellikle sahil kesimlerinde yaşayanların bu akıntılar hakkında bilgi sahibi oldukları yine müdahaleci ekipler tarafından bildiriliyor” diye konuştu.



“Görevlilerin uyarılarına kulak asmıyoruz”


Boğulma vak’alarında rastlanan en önemli sebebin “görevlilerin uyarılarına dikkat etmeme” olduğunun altını çizen Yılmaz, “Bu tablodan anlaşılacağı üzere yüzme, hangi tür sularda yüzülebileceği ve yüzülecek suyun tanınması gibi konular ile ilgili bir bilgisizlik durumunun yaygın olduğu görülüyor. Bu nedenle önlenebilecek kazalar olarak kayıt edilen bu nedenli boğulma vak’alarının engellenebilmesi için alınacak önlemlerin artırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Serhat Yılmaz, Cankurtaran hizmetinin olmadığı denizlerde ve havuzlarda cankurtaran görevlendirilmesi ve ziyaretçi yoğunluğuna göre sayılarının arttırılması, tesisleşmenin olmadığı yüzülebilecek alanlarda uyarıcı levhaların ve işaretlerin yerleştirilmesi, küçük yaşlardan itibaren yüzme ve yüzülebilecek sular konusunda eğitimlerin verilmesi gerektiğini söyledi. Konuşmalarına devam eden Yılmaz, “Gerekirse okullarda zorunlu ders olarak müfredata eklenmesi, belediyelerin yüzme bilmeyen yetişkinlere yönelik yüzme benzer eğitimler organize etmesi ve toplumun bu konuda farkındalığın artırılması şart görünüyor. Özellikle 0-5 yaş grubunda yer alan çocukların yüksek risk grubunda olduklarının unutulması ve sürekli ailelerinin gözetiminde olması son derece büyük önem arz ediyor” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımcıların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi Vahdettin Köşkü’nde kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen kabulün ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Hollanda ile 400 yıllık bir geçmişimiz var. Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor. Hollanda Türkiye’deki en büyük yatırımcı ülke konumunda. İkili ticaretimiz geçtiğimiz sene 13 milyar doları buldu, bu rakamı 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Başbakan’la başta Gazze ve Ukrayna özelinde ortak güvenliğimizi ilgilendiren gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımcıların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor. Terörle mücadele konusu da istişaremizin en öncelikli başlıklarından birisiydi. Türkiye’nin bölücü terörü ile mücadele noktasında ödediği ağır bedeller ortadadır. Aralarında çocukların, kadınların, sivillerin ve güvenlik güçlerinin olduğu binlerce vatandaşımızı PKK’nın saldırılarında kurban verdik. PKK ve uzantıları başta olmak üzere hiçbir terör örgütüne müsamaha gösterilmemesi gerektiğini ifade ettim” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temmuz ayında Washington’da gerçekleştirilecek NATO Genel Sekreteri seçimine ilişkin ise, “Kararımızı stratejik akıl ve hakkaniyet çerçevesinde vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” dedi. “NATO’nun Türkiye’ye ihtiyacı var” Hollanda Başbakanı Mark Rutte ise, “Türkiye şu anda belirleyici bir rol oynamakta ve bunu yaparken de Gazze’deki durumu çözme çabaları sarf etmekte, aynı zamanda Ukrayna’daki savaşla ilgili de çabaları var. Türkiye jeopolitik bir aktör. Gazze ve Ukrayna dahil tüm konuları detaylı konuştuk. 400 yılı aşan ikili ilişkilerimiz var. NATO Genel Sekreterliği adaylığım söz konusu. Türkiye zorlu bir bölgede. Terörizm var gündeminde maalesef. Bu konuyu da konuştuk. Türkiye NATO için çok önemli bir güç teşkil ediyor. NATO’nun güney kanadının Türkiye’ye ihtiyacı var, Türkiye’nin liderliğine ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.