GENEL - 22 Mayıs 2017 Pazartesi 12:03

16 ameliyat oldu ama pes etmedi

A
A
A
16 ameliyat oldu ama pes etmedi

32 yaşından bu yana kanser dahil çeşitli hastalıklar nedeniyle 16 kez bıçak altına yatan 61 yaşındaki Semra Demircigil’in hayat mücadelesi herkese örnek oluyor.

32 yaşından bu yana kanser dahil çeşitli hastalıklar nedeniyle 16 kez bıçak altına yatan 61 yaşındaki Semra Demircigil’in hayat mücadelesi herkese örnek oluyor. Kanser nedeniyle iki göğsü alınan Demircigil, “Yaşadığım rahatsızlıklar nedeniyle adeta bir enkaza dönmüştüm. Bayraklı Belediyesinin kursuna başlamamla insan olduğumu hatırladım. Herkes peruk takarken ben erkek gibi sokağa çıktım. Rujumu sürdüm, küpemi taktım. Çocuklarıma, hayata sımsıkı sarıldım. Hiçbir zaman hastalıklarımın arkasına sığınmadım. Ölümüm kanserden olmayacak” dedi.


Göğsünden kan gelmesiyle 30’lu yaşlarının sonunda doktora giden Demircigil’in kanserle savaşı başladı. İlk önce sol, sonra sağ göğsünde ortaya çıkan kötü huylu tümör, iki göğsünü de kaybetmesine neden oldu. Kanser, pankreasına da sıçradı. Ama hiçbir zaman pes etmedi, hayata kendisi ve ailesi için tutundu. Babasının vefatından bir yıl sonra göğüs kanseri olduğunu anlatan Demircigil, “Göğsümün ucundan kan geldi. Hastaneye gittim. Araştırma sonrası meme kanseri olduğum söylendi. Üç kitle varmış. Ameliyat oldum, kitleler alındı. Çok başarılı geçti. Aradan üç yıl geçti. Gençliğin vermiş olduğu rahatlıkla tedaviye ara verdim. Kendi kendimi sürekli muayene ediyordum. Aynı göğüste bir kitle elime geldi. Hemen doktoruma gittim. Araştırma sonrası kanserin diğer göğüse sıçradığı ortaya çıktı. Doktorum iki göğsümün de alınması gerektiğini söyledi. O an ‘yıkılmayacağım, ayakta duracağım’ dedim. Çünkü iki çocuğum vardı. Ameliyat oldum. Tedaviye sarıldım. Saçımı, kaşımı her şeyimi kaybettim ama hep ‘yılmayacağım’ dedim. Bu hastalık beni yıldıramadı da. Herkes peruk takarken ben erkek gibi sokağa çıktım. Rujumu sürdüm, küpemi taktım. Çocuklarıma, hayata sımsıkı sarıldım. Çevrenin baskısıyla bir takım yıpranmalarım oldu. ‘Ne oldu, görebilir miyiz, geçti mi. Neden saçın döküldü?’ dediler hep. İlk başlarda zorlandım. ‘Eşimin karşısına nasıl çıkacağım’ dedim. Doktorum, ‘sana kendi dokularından bir göğüs yapalım’ teklifinde bulunu. O zaman çok mutlu oldum. Yapay göğüs yaptılar. Kendime baktığımda ‘benim göğüslerim var’ diyorum” diye konuştu.



"Kurslar sayesinde insan olduğumu hatırladım"


“Deprem olduğunda evler yıkılır geriye enkaz kalır, ben o şekildeydim” diyen Demircigil, Bayraklı Belediyesinin Manavkuyu’da açtığı nakış kursuyla adeta hayata yeniden geldiğini belirtti. Demircigil, şunları söyledi:


“Geçen yıl bu kursa katıldım. Buraya gelirken elimde baston, omzumda omuzluk vardı. Düşmüştüm. Kolumu kullanamıyordum. Beni kursa aldılar. Üç gün sonra yaşadığımı, insan olduğumu hissettim. O gün bugün kolumu kullanabiliyorum. Kendimi topluma kazandırdım. Yeni arkadaşlarım oldu. Bayraklı Belediyesinin etkinlerine karıştım. Buranın bize verdiği avantajlar bize altın tepside sunulduğunu hissediyorum. Bunların kıymetinin bilinmesi gerekiyor. Bu yaşıma kadar 16 kez bıçak altına yattım. Hiçbir zaman hastalıklarımın arkasına sığınmadım. Hayat güzel. Ölümüm kanserden olmayacak. Ben kansere hiçbir zaman yenilmeyeceğim. O bana yenik düşsün. Bu kurslarla hayata bağlandım."



"Asla pes etmeyin"


Kanser hastalarına morallerini her zaman yüksek tutmalarını tavsiye eden Demircigil, “Hiçbir zaman pes etmesinler. Hayattan kopmasınlar. Her şey bizim için. Ben Pollyanna nedir bilmezdim ama Pollyannacılık oynadım. Bir yüzüm ağlarken bir yüzüm gülerdi. Kanser dediğin nedir ki? O da bir hastalık. İnsan isterse bunun da üstesinden gelebilir” dedi.



Kurslarımıza herkesi bekliyoruz


Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, belediye bünyesinde çeşitli kurslar düzenlediklerini belirterek, “Kurslarımız aynı zamanda birer terapi merkezi. Kurslarımıza özellikle kadınlarımız yoğun ilgi gösteriyor. Buralarda çok güzel arkadaşlıklar kuruyorlar. Tüm sıkıntı ve streslerinden uzaklaşıyorlar. Semra hanım gibi birçok zorlukların üstesinden gelen kursiyerlerimiz var. Kurslarımıza herkesi bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.