EKONOMİ - 25 Temmuz 2017 Salı 09:36

Süper erkenci domates çeşidinin hasadı başladı

A
A
A
Süper erkenci domates çeşidinin hasadı başladı

MAY Tohum’un yeni ‘süper erkenci sanayi domatesi çeşidi’ Lalin F1, İzmir Torbalı’da düzenlenen tarla gününde üretici ve sanayicinin beğenisini kazandı.

MAY Tohum’un yeni ‘süper erkenci sanayi domatesi çeşidi’ Lalin F1, İzmir Torbalı’da düzenlenen tarla gününde üretici ve sanayicinin beğenisini kazandı.


1978 yılından beri tohumculuk sektöründe faaliyet gösteren MAY Tohum, portföyündeki sanayi domatesi çeşitlerini üreticilere sunmak üzere tarla günlerine başladı. Gıda sanayicilerinin ve bölge üreticilerinin yoğun ilgi gösterdiği tarla günlerinin ilkini, İzmir Torbalı’da Subaşı köyü mevkiinde gerçekleştiren MAY Tohum, Lalin F1 domates çeşidini üreticilerin beğenisine sundu. Tarla gününde, erkenciliği ve verimliliği ile hem üreticilerin hem de sanayicilerin beğenisini kazanan Lalin çeşidinin yanı sıra, orta erkenci Arte ve geççi olan Nazar çeşitlerinin özellikleri hakkında da bilgiler verildi. MAY Tohum sanayi domatesi çeşitleri; verimlilikleri, yüksek brix değerleri ve makineli hasada uygunlukları ile beğeni kazandı.



Bir dekarda 14 tona ulaşan yüksek verim


MAY Tohum Lalin F1 çeşidinin makineli hasadının yapıldığı üretici tarlasında gerçekleştirilen tarla gününde, ürün portföyündeki domates çeşitleriyle ilgili detaylı bilgi veren MAY Tohum Sanayi Ürünleri Sorumlusu Ali Hamza şöyle konuştu:


“1978 yılından bu yana, sebze, tarla, endüstri ve yem bitkileri tohumlarının araştırılması, üretimi ve yurt içi ve yurt dışı satışı konularında faaliyet gösteriyoruz. Bugün burada sanayi domatesi çeşitlerimizle ilgili detaylı bilgiyi üreticilerimizle paylaşmak üzere bir araya geldik. Türkiye’deki en erkenci sanayi domatesi çeşidi olan Lalin F1 çeşidimizin hasadının yapıldığı tarla günümüzde, çeşidimizin verimliliğini, dayanıklılığını ve kalitesini çiftçilere sunmuş olduk. Lalin çeşidimiz, verimliliğinin yanı sıra, 85 günde hasat olgunluğuna erişen hibrit bir çeşittir. Homojen olgunlaşması, yüksek renk değerleri ve makineli hasada uygunluğu ile rakip erkenci çeşitlere göre fark oluşturan Lalin çeşidimiz, hasat edildiği tarlada dekara 14 tona ulaşan verimiyle üreticilerimize yüksek kazanç sağlıyor. Bugün burada hasadına devam ettiğimiz Lalin çeşidimizin fabrika test sonuçlarına göre 5,1 brix, 2,6 renk değerlerinde olduğu bilgisi verildi. Çeşidimizin erkenci segmente bu derece yüksek verim ve kalite değerlerine ulaşması sektör paydaşlarını memnun etmektedir. İlaveten hasat olgunluğuna geldikten sonra tarlada bekleme süresi uzun olması sebebiyle de üreticilerin yüzünü güldürüyor.”



Nazar ve Arte çeşitleri


Nazar ve Arte çeşitlerinden de bahseden Ali Hamza, “Orta erkenci gruptaki Arte çeşidimiz, meyve iriliği, meyveyi güneş yanığından koruyan bitki yapısı ve hastalık mukavemeti ile sanayi, taze pazar ve kurutmalık amaçlarla ekimi yapılabilmektedir. Geççi gruptaki Nazar çeşidimiz ise geç segmente pazarın beklentilerini tam anlamıyla karşılayan yüksek verim, yüksek tarla bekleme süresi, hastalık dayanımı ve yüksek brix değerleriyle üreticilerin beğenisini kazanmaktadır” diye konuştu.



Bölgede en erken hasat edilen çeşit oldu


MAY Tohum Ege Bölge Satış Müdürü Ali Okkaoğlu da, çiftçilerin beklentileri değiştikçe çeşit arayışlarının devam ettiğini belirterek şunları söyledi:


“Bugün Lalin çeşidini üreticilerin beğenisine sunduk. Lalin; erkenciliğiyle, rengiyle, brix oranıyla üretici ve sanayicinin beğenisini kazandı. Bu tarla mart sonunda ekildi ve şuanda bu bölgede en erken hasat edilen çeşit oldu. Lalin, makineli hasada da çok uygun. Üreticilerimiz çeşidin erkenciliğini beğendi. Çünkü bölgede ekilen diğer çeşitler hala hasat edilmedi.”



"Makineli hasada uygun"


Tarla günü etkinliğinin yapıldığı tarlanın sahibi Fatih Şen de 1000 dekarlık domates tarlalarında Lalin, Nazar ve Arte çeşitlerini ektiklerini belirterek, çeşitlerin performanslarından memnun olduklarını dile getirdi. Şen, “Lalin çeşidini geçen yıl deneme amaçlı dört sıra ekmiştim. Potansiyelini görünce bu yıl daha geniş bir alanda ekim yaptık. Çeşit, makineli hasada çok uygun, standart kızarmaya sahip. Bundan sonra da bu çeşidi kullanacağız. Bölgede hasada en erken biz başladık. Fabrikalar da ürünün renginden ve kalitesinden çok memnun” ifadelerini kulladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Yönetim Kurulu Üyesi Akça: "Mesleki eğitim, üretimin niteliğini ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurul Üyesi ve ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, "Mesleki eğitim sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" dedi. ATO, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bu yılın ekim ayında hayata geçirdiği ‘Mesleki Eğitimde Ankara Model’ iş birliği protokolü kapsamında düzenlediği "Sektör- Meslek Öğretmenleri Buluşması’ ATO Duatepe Salonu’nda yapıldı. Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mimar Sinan Mükemmeliyet Merkezi koordinatörlüğünde düzenlenen toplantı, Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurulu Üyesi aynı zamanda ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Güçlü ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Volkan Hasan Kaya, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Veli Karakuş ve Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Erkan Tuzsuz başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda mesleki eğitimin, üretim niteliğine ve rekabet gücüne etkisi ele alındı. "Kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ATO’nun Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile hayata geçirdiği "Mesleki Eğitimde Ankara Modeli"nin mesleki eğitimin sektörün ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yapılandırılması açısından önemli bir model olacağını belirterek, "Mesleki eğitim, sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır. İş dünyasının ihtiyaçlarıyla uyumlu, uygulama ağırlıklı ve güncel beceriler kazandıran bir mesleki eğitim yapısı, gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlarken ekonomimizin de sürdürülebilir büyümesini güvence altına alır. Bu nedenle kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ifadelerini kullandı.
Adana Adana’da yıkım yapılan Amerikan Adası girişi kayalarla kapatıldı Adana’da Amerikan Adası olarak bilinen yerdeki kaçak yapıların yıkım işlemleri sona ererken, bölgenin girişi kayalarla kapatıldı. Yıllardır tartışma konusu olan Merkez Çukurova ilçesi Göl Mahallesi Menderes Bulvarı’ndaki Amerikan Adası’nda 23 Aralık’ta başlayan yıkım işlemleri tamamlandı. Yıkılan kaçak yapılardan arta kalan molozlarda kamyonlarla taşındı. Adanın girişi de kaya parçalarıyla kapatılırken, girişinde nöbet tutan polis bölgeye kimsenin girmesini izin vermiyor. Bölgeye gezmeye gelen vatandaşlar kayaları görünce geri dönmek zorunda kaldı. Eşi ve çocuğuyla bahardan kalma havayı değerlendirip adada gezmek isteyen Serkan Çokal, "Üzüldük desek doğru olur. Ancak daha iyisi olacaksa Adana için hayırlısı olsun. Biz burayı seviyorduk ve sürekli geliyorduk. Buradaki yapıların kaçak olduğunu bilmiyorduk. Görüntü açısından çok çirkindi. Yolumuzu kesip çevirenler vardı. Zorla mekâna çağıranlar vardı. Ailece geldik, burayı gezelim demiştik. Yeni yapılacak yer, halkın girebileceği şekilde olsun. İnsanlar rahatça dolaşsın. Uyuşturucu kullanan kişilerin burada olmadığı belli olsun. Devletimizden buranın güzel bir yer olmasını istiyoruz" dedi. İlknur Çokal ise, "Çok üzüldüm, ancak bir yandan da sevindim. Burada uyuşturucu kullananlar da çoktu. İnşallah daha güzel yapılar olur. Mekânların içerisinde güzel olanlar da vardı, ancak büyük kısmı kötüydü. Burayı ailece ziyarete gelmiştik. Kapatıldığı için şu an giremiyoruz" diye konuştu.
Ankara Uzmanından uyarı: "Uyku düzeninin bozulması agresif tip meme kanseri riskini artırabiliyor" Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor" dedi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yeni yapılan araştırmalarda gece vardiyasında çalışan ya da uyku bozukluğu olan bireylerde, agresif meme kanseri riskinin önemli ölçüde arttığını belirtti. Texas A&M Üniversitesi’nde yürütülen ve JAMA Oncology dergisinde yayımlanan çalışmada, bozulan sirkadiyen ritmin, bağışıklık sistemini baskılayarak tümör gelişimine ve yayılmasına zemin hazırladığını açıkladı. Dr. Coşkun, sirkadiyen ritim bozukluğu, meme bezlerinin yapısını bozarak bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflattığını ve bozulan bağışıklık sonucunda tümörler daha hızlı ve daha agresif şekilde büyüyebileceğini vurguladı. "Geç saatlere kadar uykusuz kalmak ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor" Uyku düzeninin bozulmasının ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini ve kaliteli uykunun insan vücuduna her anlamda yararı olduğunu belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor. Araştırmada, laboratuvar modelleri iki gruba ayrıldı. Biri normal gündüz gece döngüsünde yaşarken diğeri sirkadiyen ritimleri bozacak şekilde ışık döngülerine maruz bırakıldı. Normal döngüde tipik olarak 22’nci haftada kanser gelişirken, ritmi bozulan grupta kanser belirtileri yaklaşık 18’inci haftada ortaya çıktı. Bu modellerde daha agresif tümör gelişimi gözlemlendi ve tümörün akciğerlere yayılma ihtimali daha yüksek bulundu. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, çalışmada bağışıklık tepkilerini bastıran bir molekül olan LILRB4’yi odak noktasına aldı. Normalde bağışıklık sistemini aşırı iltihaptan koruyan bu molekül, kanser ortamında aşırı aktifleşip bağışıklığı daha da baskılayabiliyor. LILRB4 etkisi hedeflendiğinde ise, bağışıklık sistemi tekrar aktifleşerek hem tümör büyümesini hem de metastazı önemli ölçüde azalttığı görüldü. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu da uzun vadeli sirkadiyen ritim bozukluğunun sağlıklı meme dokusunun yapısını değiştirerek bu dokuların tümör gelişimine karşı savunmasız hale gelmesine neden olmasıdır. Sonuç olarak gece vardiyasında çalışmak, sık sık seyahat etmek veya geç saatlere kadar uykusuz kalmak sadece yorgunluk değil, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Bu çalışmanın sonucuna göre uyku ve dinlenme sürelerine daha çok özen göstermek gerektiği görülüyor. Özellikle gece vardiyasında çalışan kadınların sağlık taramalarını aksatmaması, mümkünse vardiya saatlerinin biyolojik ritimle uyumlu şekilde planlanması, vardiya sistemiyle çalışanların düzenli uyku alışkanlığı edinmeleri, karanlık ve sessiz ortamlarda uyumaları, uyku hijyenine dikkat etmeleri yaşam kalitesi ve hastalıklardan korunmak açısından oldukça önemli" ifadelerini kullandı.