EKONOMİ - 18 Ağustos 2017 Cuma 18:21

Bayram tatili 10 güne çıktı, rezervasyonlar arttı

A
A
A
Bayram tatili 10 güne çıktı, rezervasyonlar arttı

Kurban Bayramı tatilinin 10 gün olarak kesinleşmesi üzerine bayram tatili rezervasyonlarında yoğun bir artış yaşandığını ifade eden Çeşme ilçesindeki bir otelin genel müdürü Orhan Belge, "Bayram tatili rezervasyonları için acele edin" diyerek tatilcilere çağrı yaptı.

Kurban Bayramı tatilinin 10 gün olarak kesinleşmesi üzerine bayram tatili rezervasyonlarında yoğun bir artış yaşandığını ifade eden Çeşme ilçesindeki bir otelin genel müdürü Orhan Belge, "Bayram tatili rezervasyonları için acele edin" diyerek tatilcilere çağrı yaptı.


Bayram tatilinin uzaması hem tatilcileri, hem de turizmcileri sevindirdi. Bakanlar Kurulunda alınan kararın ardından tatilcilerde rezervasyonlarını yaptırmaya başladı. Türkiye’nin en önemli tatil merkezlerinden Çeşme ilçesinde de tatilcilerin yoğun talebi olduğu öğrenildi.



Acele edin çağrısı


Rezervasyonlar hakkında bilgi veren Çeşme ilçesindeki beş yıldızlı bir otelin genel müdürü Orhan Belge, tatilcilere rezervasyon için çağrı yaptı. Belge, "Yakın zamana kadar Kurban Bayramı tatili ile ilgili hepimizin kafasında soru işaretleri vardı. ’Tatil uzar mı? On güne çıkar mı? Bakanlar Kurulu ne karar alır?’ diye. Salı günü Bakanlar Kurulu kararı açıklandıktan sonra, o andan itibaren telefonlarımız sürekli çalmaya başladı. Diğer otelci arkadaşlarımla da görüşüyorum, şu anda Çeşme’de az sayıda yatak kaldı. Bayrama daha on iki gün kadar zaman var. On günlük tatil kararı satışlarımızı çok etkiledi ve sezonu kısa olan Çeşme’de bizlere çok iyi nefes aldırdı" diye konuştu.



"Yer bulamazsınız"


Belge, "Rezervasyon için geç kalmayın. Yer bulamazsınız. Hatta az önce çok sevdiğim bir arkadaşım aradı. Ona da yer bulmaya gayret edeceğimi söyledim. Şu anda rezervasyonlar hızla akıyor. Kimse son dakikada yer bulurum diye düşünmesin. Bayramda Çeşme’de yer bulamaz. Altını çizerek söylemek istiyorum; Çeşme, söylenenin aksine, bütün olumsuzluklara rağmen, olumsuz gösterilmeye çalışılmasına rağmen, iyi bir 2017 sezonu geçiriyor. Artık bundan sonra da geriye dönüş yok. Bundan sonra ki yıllarda da çıta yukarıya doğru çıkmaya devam edecek. Termal Kür Merkezi hazırlıkları da sürüyor. Projeleri bitti. ÇEŞTOB ve TETUSA Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Veysi Öncel’den, Termal Kür Merkezi’nin yapım aşamasında olduğu müjdesini aldık. Termal Kür Merkezi bitince, Çeşme dolu dolu yedi ay yaşayacak" şeklinde konuştu.


Kış dönemini de kongre turizmiyle değerlendirmeye çalışacaklarını açıklayan Boyalık Beach Otel Genel Müdürü Orhan Belge, "Gerek kongre turizmiyle, gerek termal turizmiyle kışın da ayakta durmaya çalışacağız. 12 ay açık olan bir işletmeyiz. İrili ufaklı toplantılarla 2018 sezonuna ulaşmaya çalışacağız" diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.