POLİTİKA - 14 Eylül 2017 Perşembe 14:15

Başkan Kocaoğlu’ndan metro sorusu: “Metronun kredi onayı neden verilmez?”

A
A
A
Başkan Kocaoğlu’ndan metro sorusu: “Metronun kredi onayı neden verilmez?”

İzmir’de yayın yapan üç yerel radyonun ortak yayınına canlı yayın konuğu olarak katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, gündeme damga vuracak önemli açıklamalarda bulundu.

İzmir’de yayın yapan üç yerel radyonun ortak yayınına canlı yayın konuğu olarak katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, gündeme damga vuracak önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Kocaoğlu, İslam Kalkınma Bankasının İzmir’e vermeye hazır olduğu ve Narlıdere Metrosu için kullanacakları 110 milyon euroluk krediye ilişkin İller Bankası onayının mart ayından bu yana neden bir türlü verilemediğini sordu.


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’de yayın yapan üç yerel radyo, Romantik Türk, Can Radyo ve Yıldız FM’in ortak yayınına katıldı. Abdullah Polat, Gökhan Kafalı ve Melih Bingöl’ün sorularını yanıtlayan Başkan Kocaoğlu, kent ve ülke gündemine ilişkin önemli açıklamalar yaptı.



“Bir kişiliğim ve kırmızı çizgilerim var”


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçtiğimiz hafta İZBAN’ın Selçuk hattının açılış töreninde yaşanan krize ilişkin soruları da yanıtladı. Başkan Kocaoğlu, Devlet Demir Yolları ile İzmir Büyükşehir Belediyesinin ortak yatırımı olan İZBAN’ın açılış ve temel atma törenlerini bugüne dek birlikte organize ettiklerini belirterek şunları kaydetti:


“Basında Sayın Başbakanımızın Selçuk’un kurtuluş gününü kutlamaya geleceği, oradan da Selçuk’ta İZBAN’a bineceği ve Torbalı’da ineceği söylemleri 15 gündür dolanıyordu. İZBAN’daki arkadaşlar Devlet Demir Yollarına soruyorlar, ’nedir, ne değildir’ diye. Sanırım açılıştan bir hafta kadar önce Devlet Demir Yolları Genel Müdürü aradı. Kurtuluş etkinliği sonrası Selçuk’ta Başbakan’ın trene binip Torbalı’da ineceğini söyledi. ’Tamam’ dedik. Bizim başka da bir şey bildiğimiz yok. Bize davetiye o gün geldi. Valilik tarafından hazırlanan bir davetiyede program yazılmış. Havaalanında Başbakan’ı karşıladık ve Selçuk’a gittik. Ancak ne Selçuk kutlaması ne de bir şey var. İZBAN’ın açılış töreni var. Lütfedip bize de konuşma verdiler. Sıram geldi kürsüye çıktım. Önce yuhalandık, ‘İn aşağı, konuşma’ denildi. Sonra Recep Tayip Erdoğan sloganları başladı. Bitmesini bekledim. Baktım ortam gergin, ‘Arkadaşlar, müsaade ederseniz kısa konuşup ineceğim’ dedim. Ancak yuhalamalar tekrar devam ediyordu. Konuşturulmamak üzere gelinmişti. Bu son derece çirkin bir şey. Orada Sayın Başbakan var; bakanlar, milletvekilleri, il başkanları var. Bunları kimin oraya getirdiği, kimin kurguladığı herkes tarafından biliniyor. Cevap hakkı doğmasın diye isim vermiyorum ama kimin nerede, nasıl, ne yaptığını, nasıl organize ettiğini hepimiz biliyoruz. Bunun üzerine terk etmek zorunda kaldık. Oradan birisi de kalkıp bir şey demedi. Herkes hatırlayacaktır, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışında, zamanın Sanayi Bakanı Nihat Ergün’e protesto olunca, ben en şiddetli bir biçimde kürsüye fırlayıp herkesi susturmuş, cevap vermiştim. Fuar İzmir’in açılışında vali yardımcısına böyle bir protesto yapmaya kalktılar; yine ev sahibi olarak susturdum. Ancak burada ben yuhalandıkça, protokoldeki insanların yüz hareketleri, jest ve mimikleri hiç üzülmüş, böyle bir olaydan etkilenmiş gibi değildi. Bunları da bütün kamuoyu gördü. Yanlıştı, yapılmaması gerekiyordu. Biz bunları hak etmedik. Sayın Başbakan’ın çok ağır bir lafı var; ‘Demek ki Sayın Cumhurbaşkanımızın sloganını atılmasını hak edemiyor’ diye. Benim bugüne kadar devlet protokolüne yaptığım karşılama, uğurlama ve saygı da bir kusurum yok. Ben belediye başkanıyım. Neyi doğru biliyorsam onu uygularım. Yuhalamayı, ’in aşağı’ söylemlerini ne yapacağız. Bu işin kazananı yok. Başbakan’ın, kendisinin olduğu yerde bu operasyonu düzenleyenlerden hesap sorması gerekir. Beni ararsa ben bu isimleri ona da söylerim. Böyle bir davranışın Başbakan’ın olduğu bir yerde yapılmasının hiçbir açıklaması yok. Bir daha da olmamasını diliyorum. Sayın Başbakan 8 Eylül’de geldi. İZBAN’ı birlikte açsaydık. Aynı zamanda ertesi gün İzmir’in kurtuluşu vardı; İstiklal Savaşı’nın bitişi, ülkenin kurtuluşu. Ülke İzmir’de düşmanın denize döküldüğü gün kurtuldu. Biz bu bayramı ülkenin kurtuluşu ve kuruluşu olarak kutluyoruz. Sayın Başbakan Cumhuriyet Meydanı’na çelenk koymaya gelseydi. Hükümet Meydanı’na birlikte gitseydik, etkinlikleri birlikte izleseydik. Cumhuriyet Meydanı’nda İzmir’in kutlamaları var ama aynı saatte Sayın Başbakan’ın programına Buca’da İnkılap İstasyonu’nun olduğu yerde temel atma töreni konulmuş. Bu çok büyük bir çelişki. Bunu kim kurguladı? Neden Sayın Başbakanı böyle bir pozisyona düşürdüler? Bunu da Başbakan’ın sorgulaması gerek. Benim bir kişiliğim var, kırmızı çizgim var. Haksızlığa, adaletsizliğe, kişileri rencide etmeye karşıyım. Kim kişiliğimi rencide etmeye kalkarsa, böyle bir pozisyon oluşturursa, elimden gelen tepkiyi gösteririm. Geçmişte de gösterdim. Burada da. Büyüğü, küçüğü, şu partilisi, bu partilisi, hısmı, akrabası benim için yoktur. Benim kırmızı çizgilerime dokunuyorsa, çocuğuma da yaparım bunu.”



İslam Kalkınma Bankası konusu


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın “İzmir Büyükşehir Belediyesi, İslam Kalkınma Bankası da dahil birçok yere kredi için başvurduğu halde olumlu dönüş alamadı” yönündeki iddiasına da yanıt verdi. Programda tüm dinleyicilerin ve İzmirlilerin bu konuyu can kulağı ile dinlemesini isteyen Başkan Kocaoğlu, İslam Kalkınma Bankasından alınacak krediye ilişkin süreci şöyle anlattı:


“Narlıdere Metrosu için kredi arıyoruz. Zaten bu tür işler dışında kredi almıyoruz. Dünya finans kurumlarından krediyi bulduk. Bize maliyeti euro olarak libor+yüzde 2,85 ile 3 arası. Bu krediyi bir hafta içinde alabiliyoruz. Belediyemizin güçlü mali yapısı nedeniyle benim kredi bulamamam söz konusu değil zaten. Bunu Hamza Dağ da çok iyi biliyor. Bilmiyorsa da şimdi öğrensin. Ben diğer kurumlarla pazarlık ederken, İslam Kalkınma Bankasından yetkililer randevu alarak bana geldiler. İslam Bankası ile İller Bankası birlikte çalışıyor. İslam Bankası, Türkiye’deki işlerini İller Bankası ile anlaşarak çözüyormuş. ’Yüzde 1,35 maliyet, yüzde 0,50’de İller Bankası komisyon alıyor. 1,85 maliyetle kredi veririz’ dediler. İller Bankasının 150 milyon euro aldığını, 40 milyonunu Antalya’ya verdiğini ve ellerinde 110 milyon euronun hazır olduğunu söylediler. Hatta ben de Buca Metrosu için 350-400 milyon euroya daha ihtiyacımız olduğunu bildirdim. ‘Onu da çözeriz’ dediler. Biz de hemen mart ayında İller Bankasına 110 milyon euroluk kredi için yazı yazdık; ses yok. İller Bankası Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı olduğundan bakanımızı ziyaret ettim. Bu konuda destek olmasını istedim. Bakanımız bu konuda artı ya da eksi bir şey söylemedi. Ben o tarihten itibaren Sayın Başbakanımızdan randevu bekliyorum. Görüşeceğim 5-6 konu var. Bu konuların içinde en önemlilerinden biri de bu. Krediyi yüzde 1,85 maliyetle alabilirsem alacağım; alamazsam metroyu durduracak halim yok; 2,85 ten alacağım. Ancak 1,85 dururken Başbakandan randevu alamadım diye böyle bir şey olmaz. Ciddi bir tasarruf söz konusu. Sonra tekrar Ankara’ya gittim, İller Bankası Genel Müdürü ile görüştüm. Beyefendi ‘biz bu 110 milyon euroyu kentsel dönüşümde kullanacağız; onun için veremeyiz’ dedi. Ben de teşekkür ettim, çıktım. Ertesi gün İslam Kalkınma Bankasına gittim. Oradaki yetkililer de, ‘110 milyon euro alt yapı yatırımlarına çıktı, kentsel dönüşümde kullanılamaz’ dedi. Ramazan ayında Binali Bey geldiğinde görüşemedim. O zamandan bu zamana, ben bu konuları konuşmak için randevu talep ettim, bekliyorum. 15 dakika görüşeceğim, olmazsa 2,85’e imza atacağım. Hamza Dağ İslam Bankasından ‘Büyükşehir kredi alamadı’ diyor. Siyaset yapıyoruz. Siyasette yüzde 3, yüzde 10, bazıları yüzde 50 abartı yapabilir. Ama İslam Kalkınma Bankası kredisi ile ilgili şu anlattığımdan başka bir şey yok.”



“Vermiyorlarsa ‘iş olsun, pahalı olsun’ diyeceğiz, yapacağız”


13 yıl önce Türkiye’nin en borçlu belediyelerinden biri olan İzmir Büyükşehir Belediyesinin bugün Türkiye’nin en güçlü belediyelerinden belki birincisi olduğunun altını çizen Başkan Kocaoğlu, “Cıngar nereden çıkıyor biliyor musunuz? 13 senedir piyasadayız. Borcumuzu bir gün bile geciktirmedik. Kredi notumuz uluslararası derecelendirme kuruluşlarında tavan yapmış halde. İslam Bankası da bunun için gelmiştir. Burada bir kaynak var. Diğer Adalet ve Kalkınma Parti’li belediyelerin elinde hazır onaylanmış proje yoktur, ondan da olabilir ama ben niye İzmir Büyükşehir Belediyesine geldiniz diye sormadım. Adalet ve Kalkınma Parti’li vekilin ’kredi alamıyor’ esprisi ile ilgili de şunu söylemek istiyorum: Zaten bizim kredimiz hazır. Yüzde 2,85-3 aralığında hazır olan kredimiz şu an bloke durumda. Biz İslam Bankasından alabilir miyiz diye orayı bekletiyoruz. Hatta belediyemizin finans bölümünü aramışlar, kredi kullanılmayacaksa bekletmeyelim diye” diye konuştu.


İslam Bankası kredisi ile ilgili durumu Başbakan Binali Yıldırım’ın bilip bilmediği ile ilgili soruya da yanıt veren Başkan Kocaoğlu, “Başbakanımızın bu konuyu bilip bilmediğini bilmiyorum ama Hamza Dağ’ın açıklamasından, bu konunun belirli yerlerde konuşulduğunu, reddedilmek üzere karar verildiğini yorumluyorum. Çünkü benim bu konuyla uğraştığımı kimse bilmiyor. Konuşulmasında da yarar yok. Veriyorlarsa verecekler, vermiyorlarsa ‘iş olsun, pahalı olsun’ diyeceğiz, yapacağız” dedi.



“Randevu isteriz, alırsak gideriz”


Bazı AK Parti’li siyasetçilerin “Aziz Başkan randevu alamıyorsa biz alırız” şeklindeki açıklamaları ile ilgili bir soruya da yanıt veren Başkan Kocaoğlu, “Melih Gökçek veya Kadir Topbaş Başbakan ile görüşmek istediğinde milletvekilleri mi randevu alıyor? Böyle olursa bu iş başka mecralara gider. Bu kendilerine göre bir söylemdir. Söz sahibine aittir. Bizim randevu alamamamız gibi bir şey söz konusu değil. Bu konuda aracıya, tefeciye gerek yoktur. Randevuyu isteriz, alırsak gider konuşuruz” diye konuştu.



Büyükşehir merkezi hükümetten daha çok yatırım yaptı


Yine AK Parti’li vekillerin gündeme getirdiği “İzmir hükümet yatırımlarında ikinci sırada” şeklindeki açıklamasını da değerlendiren Başkan Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesinin merkezinin hükümetin yatırımlarından daha çok yatırım yaptığını belirterek şunları aktardı:


“Geçen gün kalkmış biri de ‘İzmir Büyükşehir Belediyesine para veriyoruz, borçları ödedik’ demiş. Ne zaman para vermiş? İzmirli sanayici, esnaf Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün illerinden daha fazla vergi beyan ediyor ve ödüyor. Biz de ondan pay alıyoruz. Onun dışında hiçbir projeye merkezi hükümetten bir kuruş teberru almadım. İzmir’den merkezi bütçeye giden para 42 milyar liradır. Merkezi hükümetten gelen 2,5-3 milyar liradır. 13 milyar liralık zorunlu harcamaların haricinde. Bunu Hamza Dağ, diğer milletvekilleri, Sayın Başbakan sorgulayacaklar ve İzmirlilere cevap verecekler. Astronomik rakamlarla hızlı tren geliyor 10 milyar, otoban geliyor 2 milyar. Muhasebe şaşmaz; çift taraflıdır. Artısı eksisi sonunda tutar. Hazine’nin, Maliye Bakanlığının rakamlarına bakıldığında kimin ne kadar yatırım yaptığı görülür.”



“Tramvaydan memnun olacaklar”


Tramvay’ın İzmir için gerekli olup olmadığı yönündeki tartışmalara da değinen Başkan Kocaoğlu, “Bölgenin ve yolcunun durumuna göre metro, tramvay projelerini hayata geçiriyoruz. Karşıyaka tramvayını Katip Çelebi Üniversitesi, Çiğli Ata Sanayi, Atatürk Organize Sanayi Bölgesinden geçecek şekilde uzatıyoruz. Karşıyakalı nasıl tramvaydan memnunsa, Konak bölgesinde oturan vatandaşlarımız da memnun olacaktır. Yılbaşında bitiyor, yaşayarak göreceğiz. Tramvay İzmir’in en önemli projelerinden birisidir. Trafiği aksatıyor mu rahatlatıyor mu göreceğiz. Ben vatandaşlarımızın memnuniyet düzeyinin maksimuma çıkacağına inanıyorum” diye konuştu.



Bertaraf tesisinde süreç tıkandı


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, kente kazandırmak istedikleri katı atık bertaraf tesisi konusunda kararlılıklarının sürdüğünü ancak açılan davalar nedeniyle tıkanma yaşadıklarını söyledi. Başkan Aziz Kocaoğlu, üniversitelerin olumlu görüşlerine rağmen mahkemeye görüş sunan bilirkişilerin farklı bir yaklaşım içinde olduğunun altını çizdi. Katı atık bertaraf tesisi projesinin ortaya çıktığı ilk günden bu yana birçok farklı yerin gündeme geldiğini ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, şunları kaydetti:


“Tespit ettiğimiz Yamanlar’daki yeri kimseye söylemeden önce meslek odalarına gittim ve gösterdim. Neler olabileceğini konuştuk, görüştük, onlar da yeri beğendiler. İlgili bölge ve il müdürlerini götürerek bütün kurumlardan olumlu görüş aldık ama 2-3 avukat arkadaş bu sürece itiraz etti. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bilirkişi raporları bizim aleyhimize geldi. Bunun üzerine biz üniversitelerden, bilim insanlarından raporlar aldık. Bizim aldığımız raporlar olumluydu. Devlet Su İşlerinin ve Orman Müdürlüğünün istediği her türlü proje taahhüdünü aldık. Şu anda Çevre Bakanlığından da bizlere gelen herhangi bir şey yok. Onlar da bu işin bir an evvel başlamasını istiyorlar. Ancak yürütme durmadan, mahkeme kararı bitmeden ÇED raporunu alamıyoruz. Dolayısıyla beklemedeyiz. Mahkeme bu sefer üniversiteden gelen raporlar çerçevesinde aynı bilirkişilerden yine bir rapor hazırlamasını istedi ve bu kez daha şiddetli bir biçimde bizim aleyhimize rapor açıkladılar. Durum bu aşamada. Bu iş tıkandı. Çevre konusunda, yeşillendirme konusunda, körfezin temizlenmesi konusunda, arıtma konusunda yaptıklarımız belli. Ülkede çevre yatırımları konusunda açık ara öndeyiz. Bu dava açan avukat arkadaşlara tekrar bu kararlarını gözden geçirmelerini diliyorum. Başka da yer yok. Burası da olmadığı zaman ’buldum, ÇED’e gitti’, bu dönem de olmaz. Öbür dönemin ortalarına kalır.”



“Bir kurul oluşturalım, o denetlesin”


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Yatağan ve Köyceğiz örneklerinde olduğu gibi baca sistemlerinin çalıştırılmaması sonucu çevre ve insan sağlığının zarar görmesi nedeniyle toplumda termik santrallere karşı bir tepki oluştuğunu da hatırlatarak, çöp konusunda da benzer bir durum yaşandığını söyledi. Geçmişte vahşi depolama yöntemlerinin uygulandığını ve atıkların bir sanayi ürünü ve ekonomik değer olarak algılanmadığını ifade eden Başkan Kocaoğlu, şöyle devam etti:


“Biz örnek bir tesis kuracağız ve bunun gibi birçok yere ihtiyacımız olacak. Bizim çöpümüzün yüzde 80’i metropolde, yüzde 10’u Küçük Menderes’te, yüzde 10’u ise Bakırçay’da toplanıyor. Biz burada merkezdeki çöpün yüzde 40’ını geri dönüşüme tabi tutacağız, ayrıştıracağız. Bunu da kente yakın, merkeze yakın bir yerde yapacağız. Örnek tesisi bu güne kadar gösteremediğimiz için hızlı ilerleyemiyoruz. Termik santralde olduğu gibi insanların üzerindeki korkuyu giderecek bir faaliyette bulunamadık. Bu şansı bize verin. Kim bu konuda izleyici, denetleyici olmak istiyorsa, bir kurul oluşturalım. Bu kurul yapımından, işletmeye kadar denetlesin. Hatalarımızı, çevreye zarar verip vermediğimizi değerlendirsin. Bunu da öneriyoruz, açığız. Çevre Bakanlığı da bu konuda mahkeme kararı biter bitmez, sanırım bir ay içerisinde ÇED’i verecek, kamulaştırma yapacağız. Mahkeme karar vermeden ne kamulaştırma yapabiliriz, ne hazineden arazi alabiliriz, ne de proje ihalesine çıkıp para harcayabiliriz.”



İZBAN’da hat kirası sorunu


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediye ile TCDD’nin ortak kuruluşu İZBAN’ın kullandığı demiryolu hattı için talep edilen kira bedeline de değinerek, “Devlet Demir Yolları ’5 milyon dolar artı 5 milyon euro bedelle hattımı kiraya vermek zorundayım’ diyor. İZBAN’ın geliri yok, borç ödüyoruz. Bu kiranın makul bir düzeye getirilmesi lazım. Sadece Büyükşehir Belediyesi değil kirayı İZBAN da ödüyor. İZBAN’da para yok. 5 lira ben, 5 lira Devlet Demir Yolları, 5 lira devlet ödüyor ama 10 lirası yine Devlet Demir Yolları gidiyor” ifadelerini kullandı.



Adaylık kriterleri


Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2019 yerel seçimleri için belirlediği söylenen 10 maddelik aday kriterlerine ilişkin düşünceleri de sorulan Başkan Kocaoğlu, henüz yazılı bir açıklaması olmadığını ve bazı bilgilerin çarpıtılabildiğini belirterek, “Bir belediye başkanı adayını değerlendirirken duruşuyla, hayata bakışıyla, insana bakışıyla değerlendirmek lazım. Genel kabul gören adam, her seçmenin belli bir kesiminden genel kabul görür” dedi.



“Örgütü yerel güçler dizayn etmeli”


Ne mahalle ne de il başkanlığı seçimine çok zorda kalmazsa dahil olmayacağını ifade eden Başkan Aziz Kocaoğlu, “İzmir’den kontenjandan adayı olabilirler ama örgüt yerel güçler dizayn etmelidir. Yani burada emek verenler örgüte sahip olmalıdır. Kontenjandan gelebilirsin, ona bir şey demiyorum ama örgüt yereldir. Örgüt on binlerce kişiyi yönetir. O zaman bu adamların örgütteki yarışına müdahale etmeyeceksiniz. Bugün partilerin örgütlerinde binlerce, on binlerce kişi var. Bunları cebinizde getiremeyeceğinize göre örgütte olanlara saygı duyacaksınız. İzmir’in 30 adayının nereden baksanız 25’i de örgütten gelmiştir. Örgütün içinden gelen belediye başkanının da çok yakınını, akrabasını partide göreve getirmesi yanlıştır. Çalışacağı örgütün sağlıklı ve parti menfaatini üstün tutması belediye başkanının görevidir” dedi.



“İnciraltı cennet olacak”


İnciraltı bölgesinin bugüne kadar arazi sahipleri tarafından çok iyi korunduğunu, bu nedenle oradaki arazi sahiplerine teşekkür borçlarının olduğunu ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı, şöyle devam etti:


“İnciraltı’nı planlama zamanı gelmiş, çoktan geçmişti. Şimdi orası bir ivme kazandı. 5 sene sonra para sadece bir kat da değil o kara parçasına yüklediğiniz fonksiyonda olacak. İnciraltı cennet olacak. Yeşillikler içinde hastaneler, kür merkezleri, termal havuzlar yapıldığını ve kente nasıl katma değer getireceğini bir düşünün. Dün Çeşme’deki kür merkezinin planlarıyla ilgili sohbet ettik. Kür merkezini yaptığımızda biz Çeşme’deki otellerin doluluk süresini bir ay daha arttırdığımızda, sezon 4 ay olduğunda turizmci kazancını yüzde 50 artırır. Kür merkezlerinin birini Çeşme’ye birini de Doğanbey’e yapıyoruz. Ne kadar yatak var, o kadar eleman çalışıyor. Artık sanayi istihdam üretmiyor. Bizim de bu cennet vatanda istihdam olanağı yaratmamız lazım. İnciraltı tamamlansın, İzmir hem doğasıyla hem de istihdam olanaklarıyla sıçrama yapacak.”



“Doğayı kirletmenin bir anlamı yok”


Buca’da kurulması gündeme gelen taş ocağı tartışmasına da değinen Başkan Aziz Kocaoğlu, “Bizim artık taş ocaklarına müdahale etme şansımız yok. Ruhsat verme yetkisi bizden alındı. Valilik uhdesinde, bizde değil. Hazır taş ocakları varken başka birisi de şurada üretsin diye bunun yaygınlaştırılmasının bir anlamı yok. Yarımada’ya açılmasının ise hiçbir anlamı yok. Mıcır zaten Belkahve’den gidiyor. Bir daha orada kurulmasının ne manası var. Doğayı kirletmenin ne anlamı var. Urla’da eski sınırımızın bittiği yere taş ocağı ruhsatı verildi. Doğayı katletmenin bir anlamı yok. Kimseyi suçlamıyorum ama yetki bizde değil” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir TFF 3. Lig: Anadolu Üniversitesi: 1 - Efeler 09 Spor Futbol Kulübü: 2 TFF 3. Lig Play-off 2. Tur maçında Anadolu Üniversitesi, Efeler 09 Spor Futbol Kulübü’ne karşı 2-1 yenildi. Hakemler: Burak Olcar, Oğuz Terzi, Emre Doğu, Emre Kaan Çalışkan Anadolu Üniversitesi: Şener Özcan, Deniz Karadeniz, Furkan Mehmet Tuncer (Emirhan Emir dk. 68), Rıdvan Coşkun, Umut Akpınar, Halil İbrahim Yazğılı (Tezcan Erdoğan dk. 77), Emirhan Subaş, Okan Sarı (İbrahim Zeytin dk. 46), Abdullah Şahin (Metin Emre Karaal dk. 46), Ali Fırat Kasap, Hüseyin Tokmak Yedekler: Emirhan Emir, Metin Emre Karaal, Tezcan Erdoğan, Ulaş Yılmaz, İbrahim Zeytin, Özkan Geldi, Enes Bağdemir, Hamit Kargın, Ahmet Barış Kartalcı, Furkan Birdal Teknik Direktör: Engin Çalışır Efeler 09 Spor Futbol Kulübü: Kemal Mert Özyiğit, Berkan Ünal, Furkan Tuşik (Enver Abdullah Filiz dk. 77), Furkan Külekçi, Alpay Eroğlu, Sabutay Alper Bayülken, Enis Çelik, Burak Özbakır (Murat Sevimler dk. 89), Tugay Adamcıl (Enescan Özdemir dk. 67), Uğur Çetinkaya (Hakan Can Durdu dk. 67), Tayyip Mevlüt Kaya (Atakan Akbulut dk. 77) Yedekler: Melih Enes Uygun, Enver Abdullah Filiz, Enescan Özdemir, Furkan Çarkçı, Mustafa Kara, Murat Sevimler, Polat Ertek, Eren Akdemir, Atakan Akbulut, Hakan Can Durdu Teknik Direktör: Veyis Kanber Goller: Tezcan Erdoğan (dk. 80) (Anadolu Üniversitesi Spor Kulübü) Uğur Çetinkaya (dk. 12 ve dk. 56) (Efeler 09 Spor Futbol Kulübü) Sarı kartlar: Tezcan Erdoğan (dk. 81) Umut Akpınar (dk. 90+5) (Anadolu Üniversitesi) Furkan Külekçi (dk. 30) Berkan Ünal (dk. 38) Tugay Adamcıl (dk. 55) (Efeler 09 Spor)
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğretmen atamaları ile ilgili açıklama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğretmen atamalarına ilişkin, “Milli Eğitim Bakanlığımız yarın atamaya esas branş dağılımlarını, başvuru takvimini ve süreci paylaşacaktır” açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirme azmiyle yurt içinde ve yurt dışında canla başla çalışmaya devam ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu sabah milli savaş uçağımız Kaan, ikinci defa gökyüzüyle buluştu. Sabahki uçuşunda Kaan, 10 bin fit ve 230 knot hıza ulaşmayı başardı. Yılbaşından beri iki kez milletimizin göğsünü kabartan TUSAŞ’ı ve Savunma Sanayi Başkanlığımızı tebrik ediyorum. Gaziantep’in İslahiye ilçesinde meydana gelen minibüs kazasında vefat eden 6’sı öğrenci 9 kardeşimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Son toplantımızdan bu yana özellikle dış politikada seçimler sebebiyle ertelediğimiz ziyaretlere ve kabullere ağırlık verdik. Tanzanya Cumhurbaşkanı Sayın Samiye Hasan’ın resmi ziyareti devlet başkanı düzeyinde bu ülkeden 14 yıl sonra Türkiye’ye yapılan ilk ziyaret. Tanzanya ticaret ve yatırımlar açısından ülkemizin Doğu Afrika’daki önde gelen ortakları arasında yer alıyor. Türk firmaları, Tanzanya’da bugüne kadar yaklaşık 6,5 milyar dolar değerinde 14 proje üstlendi. Tanzanya’yı baştan başa saracak standart aralıklı demir yolu projesinin büyük kısmı bir Türk şirketi tarafından inşa edildi. Görüşmelerimizde son 21 yılda 11 milyon dolardan 345 milyon dolara çıkan ticaretimizi süratle 1 milyar dolar seviyesine taşımayı kararlaştırdık” dedi. Türkiye’nin Afrika kıtasıyla kökleri 10. yüzyıla kadar uzanan çok boyutlu ilişkilere sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bizden önce uzun yıllar ihmal edilen Afrika kıtasıyla ilişkilerimizi 2005’ten itibaren tekrar yoğunlaştırdık. Diplomatik temsilciliklerimizin sayısını 12’den 44’e çıkardık. Ankara’daki Afrika büyükelçiliklerinin sayısı da 2008 yılı başında 10 iken, bugün 38’e yükseldi. Ticaret hacmimiz 5,4 milyar dolardan 2023 yılında 37 milyar dolara ulaştı. Afrika’daki Türk yatırımlarının piyasa değeri 10 milyar doları aştı. Müteahhitlik firmalarımız kıta genelinde yaklaşık 87 milyar dolarlık 1885 adet proje üstlendi. Bugüne kadar kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdik. Afrika ülkelerinin liderlerini de çeşitli vesilelerle Türkiye’de misafir ettik. Son dönemde bilhassa savunma sanayi ve güvenlik iş birliği alanlarında farklı bir ivme yakaladık. DEAŞ ve Eş-Şebab gibi terör örgütlerine karşı mücadelelerinde Türkiye, Afrika’daki kardeşlerine en güçlü destek veren ülkedir” diye konuştu. Eğitim ve kültür alanında da kıta ile işbirliğini geliştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Türk üniversitelerinin misafir öğrencileri için giderek bir eğitim üssü haline geldiğini görüyoruz. Afrika kıtasını ziyaretlerimizde Türkiye mezunu, Türkçe konuşan, kendisini milletimizin gönül elçisi olarak gören bakanlarla, iş insanlarıyla, akademisyenlerle, siyasetçilerle karşılaşıyoruz. Elbette bu tablo yıllarca Afrika’nın kaynaklarını sömürmüş emperyalist güçleri rahatsız etmektedir. Uluslararası basında Türkiye karşıtı yayınların çoğalmasının arkasında yatan sebeplerden biri de işte budur. Kim ne derse desin, kıtayla ilişkilerimizin kısa sürede bu kadar hızlı ilerlemesinde Türkiye mezunlarının çok büyük rolü vardır. Resmi kanalların tıkandığı yerlerde gönül elçilerimiz devreye giriyor, düğümleri çözüyor, süreci kolaylaştırıyor. Dahası Türkiye’nin ve Türk ürünlerinin tanıtımını yaparak ülkemize olan vefa borçlarını ödemeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı. Bugün dünyanın 198 farklı ülkesinden yaklaşık 340 bin öğrencinin Türkiye’de yüksek öğrenim gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Uluslararası öğrenci hareketliliğinden aldığımız payın artması korkulacak değil, gurur duyulacak bir durumdur. İyi yönetilirse Türk ekonomisi, diplomasisi ve üniversiteleri adına büyük bir kazanım olacaktır. Yıllardır Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya gibi ülkeler tabiri caizse bu işin kaymağını yiyor. Dünya genelindeki 7 milyonu aşkın uluslararası öğrencinin yüzde 70’e yakını halen bu ülkelerde eğitim alıyor. Bu öğrencilerin Amerikan ekonomisine katkısı 40 milyar doları, Birleşik Krallık ekonomisine katkısı ise 42 milyar pound’u buluyor” dedi. Yabancı öğrencilerin ülke ekonomisine olan katkısıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Türkiye ekonomisi için bu rakam yıllık 3 milyar dolardır. ’Türkiye’ye yabancı öğrenci gelmesin’ demek, devletimizin nüfus alanı büyümesin, ülkemiz kabuğunu kırmasın demektir. Hukuku çiğneyen, kanun, nizam ve genel ahlaka aykırı davranan varsa, böyle bir durumda devletin ilgili kurumları gereğini yapar ve yapacaktır. Hal böyleyken bazı 5. kol elemanları tarafından medyada ve sosyal medyada körüklenen lümpen ırkçılığın asla iyi niyetli olmadığı açıktır. Türkiye’ye döviz getiren turisti, kendi nam ve hesabına okuyan uluslararası öğrenciyi, istihdam oluşturan tüccarı, girişimciyi, esnafı, emek yoğun işlerde alın teriyle çalışan gariban işçiyi, velhasıl Türk ekonomisine katkı veren herkesi düşmanlaştıran, herkese saldıran bu başıbozuk güruh, ülkemiz düşmanları tarafından maşa olarak kullanılmaktadır” şeklinde konuştu. Muhalefet çevrelerinin de bazı söylem ve eylemleriyle radikal faşizme meyletmesinin Türkiye siyaseti adına üzüntü verici olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Son dönemde tekrar ayyuka çıkan Arapça alerjisinin gerisinde de aynı hastalıklı zihniyet vardır. Açık söylüyorum. Bunların derdi ne Türkiye’dir ne Türkçe’dir. Bunlar içlerindeki marazı ve nefreti sürekli birilerine yönelterek, egolarını tatmin etmeye çalışan zavallılardır. Yurtseverlik, ülkemize sığınan mazlumlara zulmetmek değildir. Vatanına sahip çıkmak, ayrımcılık yapmak, yabancı turistleri, öğrencileri, sığınmacıları, nefret objesi haline getirmek de değildir. Devlet ve millet olarak nefret suçu işleyen, Türkiye’nin çıkarlarına zarar veren, yıllık 54,3 milyar dolarlık gelirle ekonomimizin lokomotifi olan turizmi baltalayan bu faşist çapulculara asla müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. On yıllar boyunca ilmek ilmek dokuyarak inşa ettiğimiz Türk ve Türkiye algısını bozmaya kimsenin hakkı yoktur ve olamaz. Nefret suçları ile mücadele noktasında bundan sonra daha kararlı, cezai açıdan daha caydırıcı adımlar atacağız” açıklamasını yaptı. 13 yıllık aradan sonra geniş bir heyetle gerçekleştirdikleri Irak ziyaretinin hem sonuçları hem de içerdiği mesajlar açısından tarihi öneme sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Irak Cumhurbaşkanı ve Başbakanıyla güvenlik, ulaştırma, enerji ve su başta olmak üzere ortak gündemimizdeki konuları detaylıca ele aldık. Farklı alanlarda imzaladığımız 27 anlaşmayla ziyaretimizi taçlandırdık. Bölgemizin geleceğini belirleyecek Kalkınma Yolu Projesi’nde imzalanan Dörtlü Mutabakat’la kritik bir eşik daha aşılmış oldu. Hali hazırda 20 milyar dolar seviyesinde seyreden ticaret hacmimizi daha üst seviyelere taşımak istiyoruz” şeklinde konuştu. Irak hükümetinin PKK’yı yasaklı örgüt ilan etmesinin terörle mücadele bağlamında mühim bir adım olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “PKK’nın terör örgütü olarak ilan edilmesini beklediğimizi de ifade ettik. Irak Türkmeni kardeşlerimizle bir araya gelerek yanlarında olduğumuzu dile getirdik. Bağdat’taki temaslarımızın ardından geçtiğimiz Erbil’de de son derece verimli, olumlu ve samimi istişareler gerçekleştirdik. Heyetimizi, muhabbetle karşılayan tüm Iraklı kardeşlerimize tekrar teşekkür ediyorum. Burada şu noktayı belirtmek durumundayım. DEAŞ ve PKK fark etmeksizin terör belası Türkiye için olduğu kadar Irak için de büyük bir tehdit kaynağıdır. Bölgemizin ekonomik olarak gelişmesi, siyasi olarak huzura ve istikrara kavuşması, ancak terör tehdidinin ortadan kaldırılmasıyla mümkündür.” Terörle mücadelede kararlılık vurgusunu yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Kuzey Irak’taki terör bataklığını tamamen kurutana kadar mücadelemizi sabırla sürdüreceğiz. Suriye’de müttefiklerimizce verilip tutulmayan sözler nedeniyle yarım kalan işimizi vakti ve saati geldiğinde mutlaka tamamlayacağız. Şunun bilinmesini isterim, PKK Irak ve Suriye’de hayat alanı bulduğu müddetçe kendimizi güvende hissetmemiz mümkün değildir. Kandil ve Suriye’deki terör baronları her fırsatta ülkemizi karıştırmaya, siyasete müdahale etmeye, vatandaşlarımız üzerinde baskı kurmaya devam edeceklerdir. Hiçbir devlet böyle bir tehdidi görmezden gelemez. Irak ve Suriye operasyonlarımız neticesinde manevra alanı iyice daralan bölücü örgüte neşteri önümüzdeki süreçte vuracağız. Evlatlarımızın terörün olmadığı bir iklimde yaşamaları için ne gerekiyorsa onu yapmaktan çekinmeyeceğiz. Yakın dönemde Irak seyahatimizin etkilerini geniş bir yelpazede inşallah görmeye başlayacağız" dedi. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeirer’in resmi ziyareti ile ilgili de konuşan Erdoğan, ”Avrupa Birliği ekonomik ilişkiler, savunma sanayi kısıtlamaları ve artan yabancı düşmanlığı konularını tekrar gözden geçirmemiz için bir fırsat teşkil ediyor. Türkiye Almanya Dostluk Anlaşması’nın 100’üncü yıl dönümüne tekabül etmesi bakımından da Sayın Steinmeirer’in ziyareti anlamlıydı. İki müttefike yakışmayan savunma kısıtlamalarının kaldırılması gerektiğini açıkça söyledim. Son olarak 4 kardeşimizin hayatına mal olan ırkçı saldırıların engellenmesi ve faillerinin cezalandırılması konusunda da beklentilerimizi ifade ettik. PKK/YPG, FETÖ başta olmak üzere insanlarımıza ve temsilciliklerimize saldıran terör örgütleriyle mücadelenin önemini vurguladık. 50 milyar doları bulan ikili ticaretimizi 60 milyar dolara ulaştırmayı belirtiyoruz. Türkiye, hakkaniyete ve ahde vefa ilkesine riayet edildiği sürece Avrupa Birliği ve birlik üyesi ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye isteklidir. Ancak bunun için öncelikle Avrupa Birliği’nin stratejik körlükten kurtulması ve Türkiye’yi dışlamaktan vazgeçmesi gerekiyor. Avrupa’nın doğusu ve batısındaki güçlerin rekabeti sebebiyle sıkıştığı mengeneden tek çıkış yolu Türkiye’dir. Avrupalı liderler bu gerçeği ne kadar erken görür ve kabullenirse kendileri için o kadar iyi olacaktır. Biz ortak coğrafyamızın daha kötüye gitmemesi, savaşların yayılmaması, yeni krizlerin patlak vermemesi için çalışmayı sürdüreceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu vesileyle bizim telkinlerimizle Hamas’ın ateşkesi kabul ettiğini açıklamasından memnuniyet duyduk. Şimdi aynı adım İsrail tarafından da atılmalıdır. Tüm Batılı aktörleri İsrail yönetimine baskı yapmaya çağırıyorum. Daha önce de pek çok kez ifade ettim. Biz dostlarımızın sayısını arttırmanın peşindeyiz. Bölgemizdeki hiçbir ülkeyle çözülemeyecek sorunumuz yok. Diyalog ve müzakerenin açamayacağı kapı olmadığı inancındayız. Yeter ki hüsnüniyetle yaklaşılsın, diplomasiye imkan tanısın. Gerisi biraz fedakarlıkla mutlaka gelecektir. Yarın çok yakın ilişkilere sahip olduğumuz Kuveyt Emiri Şeyh Sabah’ı ülkemizde misafir edeceğiz. Haftaya pazartesi de Yunanistan Başbakan Sayın Miçotakis yine resmi ziyaret kapsamında Ankara’ya gelecek. Çift başlı Selçuklu kartalı misali Doğu’yla ve Batı’yla ilişkilerimizi ortak çıkarlarımız temelinde geliştirmenin yollarını arayacağız. Milli gelirinin büyüklüğü 1,1 trilyon dolar sınırını aşan, bölgesindeki etki alanı günden güne artan, krizlerin çözümünde anahtar rol üstlenen, çatışmaların ortasında istikrar adası olarak öne çıkan Türkiye’yi inşallah her alanda güçlendirecek, kalkındıracak, daha ileri seviyelere taşıyacağız. AFAD ve Devlet İşleri Genel Müdürlüğümüz arasında imzalanan sel ve taşkın risk azaltma protokolü, yağış mevsimi öncesinde afet riskinin en aza indirme yolundan atılmış kıymetli bir adımdır. AFAD envanterinde bulunan 111 adet iş makinesinin DSİ’nin kullanımına verilmesi her iki kurumumuzun etkinliğini arttırıyoruz. Derelerin temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vererek yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri alıyoruz. 2024 yılını can ve mal kaybı yaşamadan geçirebilmemiz, devletimizin çabaları yanında vatandaşlarımızın da dikkatli olmasına bağlıdır. Dikkatsizlik, tedbirsizlik ve ihmaller sebebi ile son dönemde yüreğimizi yakan birçok hadise yaşadık. Beşiktaş Gayrettepe’de 29 işçi kardeşimiz göz göre göre hayatını kaybetti. Antalya’da bir insanımızın vefat ettiği, 7 kişinin yaralandığı teleferik faciası meydana geldi. Ardından İstanbul Küçükçekmece’de belediyenin açıp öylece bıraktığı su dolu çukura düşen 5 yaşındaki bir evladımız boğularak can verdi. Öncesinde de benzer müessir olaylarla karşılaştık” açıklamasını yaptı. “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün Beşiktaş’taki gibi iş cinayetlerinin gündeme taşındığı bir gün olmasını beklerdim” Basit engellenebilecek insani dramları tekrar tekrar yaşamak istemediklerini söyleyen Erdoğan, ”Bu konuda hükümetiyle belediyesiyle, vatandaşıyla, hepimize sorumluluk düşüyor. İlgili bakanlıklarımız, denetimlerini bundan sonra yoğunlaştıracak. Milletin yüreğine ateş düşürenler, hukuk önünde hesap verecektir. Açıkçası 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün Beşiktaş’taki gibi iş cinayetlerinin gündeme taşındığı bir gün olmasını bekledim. Ancak birkaç vicdan sahibi kuruluş dışında bu konuları konuşan olmadı. 1 Mayıs Türkiye’nin 78 ilinde 210 etkinlikle şölen havasında kutlandı. Lafa gelince emekçinin hakkını savunduğunu iddia eden kimi kuruluşlar, işçi bayramını, polisimize taş ve sopalarla saldırarak kutlamayı tercih etti. Samimi çağrılarınıza rağmen Saraçhane’den yansıyan bazı görüntüler “ Mayıs’ın ruhuna gölge düşürmüştür. Siyasette ve toplumda yumuşamak istemeyen marjinal odaklara maalesef malzeme verilmiştir. Bundan kimsenin memnun olmadığına inanıyorum. Siyasetten emekliye sevk edilenler dahil kimi çevrelerin 31 Mart sonrası yapıcı atmosferi zehirlemek için yoğun bir uğraş içinde olduğu anlaşılıyor. 15 Temmuz sonrası oluşan Yenikapı ruhunu kontrollü darbe iftirasıyla kısa sürede dinamitleyenlere fırsat vermememiz gerekiyor” dedi. Muhalefetin de sorumluluk bilinciyle hareket ederek, tek sermayesi gerilim ve kutuplaşma olanların oyunlarına gelmemesini beklediklerini ifade eden Erdoğan şunları söyledi: “Bu vesileyle bir kez daha Türkiye Yüzyılı inşasına, alın terleriyle destek olan tüm işçi kardeşlerimiz 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününü tebrik ediyorum. Şehir eşkıyalarının azgınlıklarına rağmen soğukkanlı duruşlarını koruyan polislerimizi kutluyor, hepsinin tek tek alınlarından öpüyorum. “ "Enflasyonu tek haneye düşürmekte kararlıyız" Enflasyonu tek haneye düşürmekte kararlı olduklarını dile getiren Erdoğan, ”Bölgemizdeki savaşlar ve krizler bizi zorlasa da ekonomik programımızı kararlılıkla uyguluyoruz. İstihdam oranlarında olumlu haberler gelmeye devam ediyor. Şubat ayında işsizlik oranımız yüzde 8,7 olarak gerçekleşti. Ancak iş gücü piyasamızda bir dengesizlik oluştuğunu görüyoruz. Özel sektörümüzün en çok şikayet ettiği konuların başında işçi bulamamak geliyor. Bundan sonra iş gücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirmeye odaklanacağız. Beş yıl aradan sonra toplanan 13. Çalışma Meclisi sorunların tespiti ve çözüm yolları bakımından gayet faydalı oldu. Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısını çözmek için gerekli adımları atıyoruz. Doğru politikalarla enflasyonu tek haneye düşürmekte kararlıyız. Bunu daha önce yaptık. İnşallah yine başaracağız. Enflasyon geriledikçe milletimizin cebindeki paranın satın alma gücü de artacaktır. Bizim amacımız geçici rahatlamalarla sorunu ötelemek değil, 85 milyonun tamamı için kalıcı refah artışını sağlamaktır. Seçim döneminde popülizme meyletmeyerek ekonomi politikamıza olan güvenimizi ortaya koyduk, bundan geriye dönüş olmayacaktır. Hedeflerimize ulaşmak için para, maliye ve gelirler politikalarımızı ahenk içinde yürütüyoruz. Veriliyi arttırmak ve ekonomimizi daha rekabetçi kılmak için yapısal reformlara hız kazandıracağız. Teknolojik ve stratejik yatırımları teşvik için 3 yıllık periyotta toplam 300 milyar liralık yatırım taahhütlü avans kredisini devreye almıştık. Bugüne kadar toplam büyüklüğü 1 trilyon 281 milyar liraya ulaşan 210 yatırım için ön başvuru yapıldı. Enflasyon oranlarının genel olarak öngörülerimizle uyumlu ancak gıda ve hizmetler gibi bazı alanlarda hala yüksek seyrettiğinin farkındayız. Yıllık enflasyon yaz aylarından itibaren inşallah düşüşe geçecektir. Konut ve araç piyasasında oluşan fiyat balonu sönmeye başlamıştır. Toparlanan büyüme sayesinde dış ticaret dengesi önemli ölçüde iyileşti” şeklinde konuştu. "9 milyar dolar turizm geliri elde ettik" Şubatta yıllık cari işlemler açığının geçen senenin aynı dönemine göre 24 buçuk milyar dolar azalarak 31,8 milyar dolara gerilediğini aktaran Erdoğan, ”Altın ve enerji hariç cari denge ise şubat ayında yıllık 36 milyar dolar fazla verdi. Turizmde ilk üç ayı rekorlarla tamamladık. 9 milyonu aşan ziyaretçi sayımızla yaklaşık 9 milyar dolar turizm geliri elde ettik. 2024 yılı için hedefimizi 60 milyon turist, 60 milyar dolar gelir olarak belirlemiştik. İlk üç aylık rakamlara baktığımızda hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerlediğimizi memnuniyetle ifade etmek isterim” dedi. "Kredi derecelendirme kuruluşları teker teker not artırımına gidiyor" Orta Vadeli Program’ın başarılı bir şekilde çalıştığını, ülkenin risk priminin 700 baz puan seviyelerinden 290 baz puan seviyesine gerilediğini söyleyen Erdoğan, ”Politikalarımız uygulanınca risk primimiz daha da düşecek. Son bir yılda ülkeye 16,8 milyar dolar net portfö girişi oldu. Bankacılık sektörü ve reel sektörün dış port çevirme oranları yükseliyor. Geçen yıl mayıs ayında 97,1 milyar dolar olan brüt rezervlerimiz 27 milyar dolar artışla 124,1 milyar dolara çıktı. Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Asya Altyapı ve Kalkınma Bankası’yla önümüzdeki dönemde 50 milyar dolara yakın kaynağı kalkınma projelerimizde kullanacağız. Kredi derecelendirme kuruluşları da teker teker not artırımına gidiyor. Türkiye ekonomide belirlediği hedeflerine ancak daha çok üreterek, daha çok ihracat yaparak varabilir” değerlendirmesini yaptı. Kamuda tasarruf tedbirleri Kamuda tasarruf tedbirlerinin de kabine gündeminde olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Biz çevremizdeki ülkeler gibi zengin yeraltı kaynaklarına sahip değiliz. Petrolümüzü doğalgaz ve madenlerimizi yeni yeni keşfetmeye, işlemeye, ülkemiz ekonomisine kazandırmaya başladık. Terörden temizlediğimiz Gabar’da petrol üretimimiz günlük 40 bin varili geçti. İnşallah yıl sonuna doğru bu rakam 100 bin varide ulaşacak. Yenilenebilir enerjinin sepetimizdeki oranı da aynı şekilde artıyor. Ancak bunlar enerjide dışa bağımlı olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Enerji faturamız, büyümemize paralel olarak kabarıyor. Dolayısıyla bir taraftan üretip yeni pazarlara ihraç ederken, diğer taraftan da içeride tasarruf kültürünü yaygınlaştırmamız gerekiyor. Daha az kaynak kullanarak, daha büyük etki oluşturacak projelere ağırlık vereceğiz. Buna kamu olarak inşallah biz öncülük ve rehberlik edeceğiz. Kamuda taşıtlar, binalar, haberleşme giderleri, cari hizmet içi eğitimler, yurt dışı seyahatler, kamu istihdamı gibi pek çok alanda tasarruf kültürünü güçlendirecek adımları atacağız. Burada amacımız kamuda verimlilikten taviz vermeden ülkemizin kaynak katma değeri yüksek alanlara yönlendirilmiştir. Hem vatandaşlarımıza sunulan hizmetlerin kalitesini arttıracağız hem de bunu bütçeye yük oluşturmadan hatta tasarruf ederek gerçekleştireceğiz. Ekonomi yönetimimizi bu konuda gerekli çalışmalar için talimatlandırdım” dedi. Öğretmen atamaları Kabine toplantısında ekonomi ve dış politika yanında eğitim ve müfredat konusunu da değerlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Bakanlığımızın kamuoyunun inceleme ve önerilerini açtığı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli inşallah evlatlarımızı geleceğe çok daha donanımlı, erdemli, başarılı ve şuurlu bir şekilde hazırlanmasını sağlayacaktır. Tek tipçi, yasakçı, katı ideolojik eğitim anlayışı yerine eğitim modelimizi soran, sorgulayan sanata, bilime, spora, edebiyata önem veren milli ve manevi değer kuşanmış bireylerin yetiştirilmesi hedefiyle zaman zaman güncellenmemiz, güçlendirilmemiz temel bir ihtiyaçtır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin eğitim sistemimizin niteliğini her açıdan yükselteceğine inanıyorum. Bakanlığımızın web sayfasından teklif, teklif ve kıymetli fikirlerini bize ileten 57 bini aşkın kurum, kuruluş ve kişiye gönülden teşekkür ediyorum. Bugün ayrıca atama bekleyen öğretmen adaylarımızın durumunu da mütalaa ettik. Milli Eğitim Bakanımız, Hazine Bakanımız ve ekonomi kurmaylarımıza son bir kez daha görüşecek, ardından öğretmen adaylarımızı bilgilendirecek bakanlığımız yarın atamaya dağılımlarını, başvuru takvimini ve süreci paylaşacaktır. Fazla zaman kaybına tahammülümüz yok. Kısa zamanda inşallah atamayı da bilhassa bakanımız açıklayacaktır.”
Antalya Trendyol Süper Lig: Antalyaspor: 1 - Pendikspor: 2 (Maç sonucu) Trendyol Süper Lig’in 35.haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Maçtan dakikalar (İkinci yarı) 52. dakikada Veysel’in yaklaşık 25 metre uzaklıktan sert şutunu kaleci kornere çeldi. 67. dakikada sol kanattan kullanılan köşe atışına iyi yükselen Ömer Toprak’ın kafa vuruşunu N’diaye son anda kafasıyla uzaklaştırdı. 70. dakikada kontra atağa çıkan Pendikspor’da sağ kanattan Halil Akbunar’ın yerden ortasıda topa hareketlenen Erencan’ın şutunu kaleci Helton Leite kurtardı, seken topu defans uzaklaştırdı. 71. dakikada topla ceza sahası içerisine giren Erencan’ın şutunu kaleci Helton Leite kurtardı, seken topu defans uzaklaştırdı. 77. dakikada Sam Larsson’un serbest vuruştan kullandığı sert şut kaleci Erdem’den sekerken altıpas çizgisinde topu önünde bulan Assombalonga’ın şutu üstten auta gitti. Hakemler: Tugay Kaan Numanoğlu, Candaş Elbil, Mert Bulut Antalyaspor: Helton Leite, Erdoğan Yeşilyurt, Veysel Sarı, Ömer Toprak, Güray Vural (Mert Yılmaz dk. 81), Ufuk Akyol (Milosevic dk. 46), Kaluzinski, Emre Uzun (Assombalonga dk. 46), Van de Streek, Sam Larsson, Adam Buksa Yedekler: Mehmet, Doğukan Özkan, Gerxhaliu, Dario Saric, Naldo, Teknik Direktör: Sergen Yalçın Pendikspor: Erdem Canpolat, Erdem Özgenç, Alparslan Öztürk, Welinton, Emre Taşdemir, Gökcan Kaya, N’diaye, Diaby (Midtsjo dk. 60), Halil Akbunar (Endri Çekiçi dk. 81), Mame Thiam (Eze dk. 90+4) Erencan Yardımcı (Umut Nayir dk. 81) Yedekler: Burak, Murat Akça, Rassoul, Berkay, Efe Sayhan Teknik Direktör: İbrahim Üzülmez Goller: Adam Buksa (dk.13) (Antalyaspor), Mame Thiam (dk. 15) (Pendikspor) Kırmızı kart: Van de Streek (dk.74) Sarı kartlar: Emre Uzun, Adam Buksa, Güray Vural, Veysel Sarı (Antalyaspor), Diaby, Emre Taşdemir (Pendikspor)
Konya Trendyol Süper Lig: Konyaspor: 0 - Fenerbahçe: 0 (Maç sonucu) Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Konyaspor sahasında Fenerbahçe ile golsüz berabere kaldı. Maçtan dakikalar (İkinci yarı) 49. dakikada Tadic’in sol kanattan ceza alanı içerisine yaptığı ortada Dzeko, kafayı vururken top az farkla dışarı çıktı. 61. dakikada Ferdi Kadıoğlu’nun ortasında ceza alanı içinde Dzeko şutunu çekerken, kaleci Slowik gole izin vermedi. 62. dakika Szymanski’nin ara pasına hareketlenen Dzeko kaleci ile karşı karşıya kaldı. Dzeko’nun şutunda kaleci Slowik topu kornere çeldi. 69. dakikada Fenerbahçe’nin sol kanattan gelişen atağında Tadic ceza alanına orta açtı. Topa iyi yükselen Dzeko’nun vuruşunda meşin yuvarlak yandan dışarı çıktı. 75. dakikada sağ kanattan Cengiz Ünder’in ortasında ceza alanı içerisinde Dzeko kafasıyla topu Batshuayi’ye aşırdı. Batshuayi’nin kafa vuruşu az farkla yandan auta çıktı. 89. dakikada Konyaspor’un atağında Boanteng ceza alanı önünde şutunu çekti. Kaleci Livakovic’ten dönen topu tamamlayan Ndao’nun şutunda top meşin yuvarlak ağlarla buluştu. VAR kontrolü sonrası gol ofsayt gerekçesi ile iptal edildi. Hakemler: Bahattin Şimşek, Süleyman Özay, Osman Gökhan Bilir Konyaspor: Slowik, Ahmet Oğuz (Cebrail Karayel dk. 66), Uğurcan Yazğılı, Adil Demirbağ, Hadebe, Guilherme, Ndao (Muhammet Demir 90+1), Nzonzi, Soner Dikmen (Damjanovic 90+1), Oğulcan Ülgün (Prip dk. 76), Çikalleshi (Boateng dk. 76) Yedekler: Deniz Ertaş, Niangbo, Cicaldau, Yunus Mallı, Kahraman Demirtaş Teknik Direktör: Ali Çamdalı Fenerbahçe: Livakovic, Osayi Samuel (Mert Müldür dk. 51), Rodrigo Becao (Çağlar Söyüncü dk. 46), Alexander Djiku, Ferdi Kadıoğlu, Fred, Szymanski, İrfan Can Kahveci (Cengiz Ünder dk. 52), Mert Hakan Yandaş (Batshuayi dk. 46), Dusan Tadic (Serdar Dursun dk. 80), Edin Dzeko Yedekler: İrfan Can Eğribayat, King, Miha Zajc, Rade Krunic, Efekan Karayızı Teknik Direktör: İsmail Kartal Sarı kartlar: Ahmet Oğuz, Slowik, Ndao, Muhammet Demir (Konyaspor), Mert Müldür (Fenerbahçe)