POLİTİKA - 13 Ekim 2017 Cuma 20:47

Bakan Elvan: “OHAL, sadece FETÖ’ye yönelik”

A
A
A
Bakan Elvan: “OHAL, sadece FETÖ’ye yönelik”

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Olağanüstü Hal’in sadece Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik olduğunu belirterek “Ülkemizin birliği ve bütünlüğü her şeyin üstündedir.

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Olağanüstü Hal’in sadece Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik olduğunu belirterek “Ülkemizin birliği ve bütünlüğü her şeyin üstündedir. Onun için bizim başka gidecek ülkemiz yok. Vatanımıza, milletimize birlikte sahip çıkacağız. Ne kadar zor şartlar altında olursak olalım, öyle bir genç nesile sahibiz ki yenilikçi, dinamik, dünyadaki değişime ayak uydurabilen, vasıflı işadamlarımıza sahibiz. Biz gençlerimizle, iş adamlarımızla gurur duyuyoruz” dedi.


Çeşitli temaslar ve toplantılara katılmak üzere İzmir’e gelen Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Ege Genç İşadamları Derneği tarafından Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlenen istişare toplantısına katıldı. İzmir’e övgüler yağdıran Bakan Elvan, “İzmir sadece İzmir, sadece Ege demek değildir. Pek çok özelliği ile İzmir Türkiye demektir. Biz hükümet olarak İzmir’in üzerine titriyoruz. Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım gerek bakanlığı gerek başbakan olarak İzmir’le ilgili planların uygulanmasında takibi ve sonuçlandırılması için işinin başında oluştur. Çünkü İzmir’in gelişmesi Türkiye’nin gelişmesi ve kalkınması demektir. Bu nedenle İzmir’e kim ne yaptıysa hepsine teşekkür ediyorum” dedi.



“Aldığınız riskler ülkemize katmadeğer olarak geri dönmektedir”


İşadamlarına ekonomiye kattıkları için teşekkür eden Bakan Elvan, “Sizler, piyasa fırsatlarını araştıran, mevcut kaynakları en iyi şekilde bir aya getirirken bu fırsatları hayata geçiren sizler yapılmayanı yapmayı, hayal eden ve bu hayali gerçekleştiren ekonominin öncülerisiniz. Aldığınız riskler ülkemize katmadeğer üretim ve ihracat olarak geri dönmektedir. Siz işadamlarımız daha üretken alanlara yönlendirmemiz gerekmektedir. Özellikle imalat sanayinin önemi var. İmalat sanayi teknolojik gelişime öncülük etme, ekonomiyi dönüştürme, dış ticaret yoluyla döviz girdisi sağlama, istihdama kaynaklık ete, ekonomik dalgalanmalara karşı direnç kazandırma yönleriyle ekonominin lokomatifi olarak nitelendirmektedir” dedi.


İş ve yatırım ortamını iyileştiren büyüme istihdamda ve teknolojik dönüşüm geliştirilmesi temel amaçları olduğunu dile getiren Elvan, “Şirket kurma tasfiye süreçlerinin iyileştirme yatırımda işlem maliyetlerin azalması, bürokratik süreçlerin azalması, yeni dönemde orta vadeli programda açıkladığımız gibi yeni dönemde öncelik vereceğiz. Tabi firmalarımıza da önemli görevler düşüyor. Öncelikle orta ve uzun vadeli düşünmeli. Rekabet stratejileri yenilik yaratma üzerine kurmalıdır” ifadelerini kullandı.



Ekonomi ve demokrasi


Ekonomi ile demokrasi arasında önemli bir ilişki olduğuna işaret eden Bakan Elvan, “2002 yılında biz de iktidara geldiğimizde hatırlayınız, ilk hedeflerimizden birisi demokrasiyle ekonomi alanında yapacağımız reformların at başı gitmesiydi. Bu yönde önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Demokrasi alanında tabu niteliğinde olan, konuşulamayan birçok alanda düzenlemeler yaptık. Bir taraftan çift haneli olan enflasyonu, tek haneli rakamlara indirirken, diğer taraftan da büyümenin performansını artırdık. Evet Türkiye olarak son birkaç yılda ciddi olarak hem içeride hem dışarıda bazı etkenlerle karşı karşıya kaldık. Bunlardan biri 15 Temmuz darbe girişimdir. Bu darbe girişimi bizlerin önünün kesilmesi yönünde atılmış, Türkiye’nin bir anlamda parçalanması ve birileri tarafında yönetilmesine yönelik atılmış önemli adımdı. Demokrasiye tüm milletimiz siyasi partileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla hep birlikte sahip çıktık. Bu sürece rağmen Türkiye ekonomisi önemli bir performans gösterdi. Ağustos 2016 yılında aldığımız tedbirler ki bir başka ülkede bu yaşansaydı farklı bir durumla karşı karşıya kalınabilirdi” ifadelerini kullandı.



“OHAL, Fethullahçı Terör Örgütü’ne yönelik”


Olağanüstü Hal’in sadece Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik olduğunu vurgulayan Bakan Elvan, “Ülkemizin birliği ve bütünlüğü her şeyin üstündedir. Onun için bizim başka gidecek ülkemiz yok. Vatanımıza milletimize birlikte sahip çıkacağız. Ne kadar zor şartlar altında olursak olalım, öyle bir genç nesile sahibiz ki yenilikçi, dinamik, dünyadaki değişime ayak uydurabilen, vasıflı işadamlarımıza sahibiz. Biz gençlerimizle, iş adamlarımızla gurur duyuyoruz. Ben umuyorum ki bu yüksek potansiyele sahip ve dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren kardeşlerimiz ülkemizi güçlü bir noktaya getirecek” dedi.



“Kafamızdaki ön yargıları bir tarafa atmalıyız”


Hükümet olarak sivil toplum kuruluşlarının sorunlarına kayıtsız kalmadıklarına işaret eden Bakan Elvan, “Ortak akıl son derece önemli. Ortak akıl asla hata yapmaz, onun için konuşmak, tartışmak istişare etmek önemli. Kafamızdaki ön yargıları bir tarafa atmalıyız. Doğrusu ne ise onu tartışıp ortak akılla ne yapmamız gerektiğine karar vermeliyiz. O nedenle STK’ların iş dünyasına yönelik sorunları hükümetimize iletiliyor. İş mahkemeleri kanunda sıkıntılar vardı. Özellikle iş mahkemelerinde bir bekleme söz konusu idi. Uyuşmazlık halinde arabuluculuk mekanizmasını getirerek, daha da kısalması yönünde adım attık. İstihdam alanında başarılıyız. 8 yılda 7.6 milyon istihdam sağladık. Ancak nitelikli iş gücü bizim için son derece önemli. Dinamik bir nüfus genç bir nüfus yılda ortalama yüzde 1’lik iş gücüne katılım artışı var” diye konuştu.



“Türkiye’nin potansiyeline inanıyoruz”


EGİAD Başkanı Aydın Buğra İlter ise Türkiye’nin çok önemli bir süreçten geçtiğini dile getirerek, şunları söyledi:


“Geçen yıl yaşadığımız ihanet girişiminde toplumsal travma geçiren milletimiz hala yaralarını sarıyor. Diğer taraftan Irak ve Suriye’deki son gelişmelerin yarattığı tehditlerle baş etmeye çalışıyoruz. AB ile üyelik müzakerelerinin donma noktasına gelmesi, Almanya, ABD ve diğer bazı ülkelerle yaşanan gerginlikler dış ticaret ve yatırım ilişkilerini de negatif etkilemektedir. Bu zor koşulların altında dahi, kalkınma ve büyüme yolunda ilerlemekten başka alternatifimiz yoktur. Tüm dünya, sanayide dönüşüm, akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme gibi kavramlara kafa yorarken Türkiye’nin bunlardan geri kalma lüksü yoktur. Bu nedenle, sadece sanayi alanında değil, tarım ve hizmet sektörlerinde de büyük bir dönüşüm başlatmamız, köklü ve uzun soluklu çalışmalar yapmamız gerekiyor. Türkiye’nin potansiyeline ve geleceğine inanıyoruz, yatırım, üretim, istihdam ve ticaret zinciri içerisinde ülkemize hizmet etmek tek hedefimiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul TBMM Başkanı Kurtulmuş: "ABD’de öğretim üyeleri işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor" İbn Haldun Üniversitesi’nde düzenlenen söyleşide gençlerle buluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, "Amerika Birleşik Devletleri’nin önemli üniversitelerinin hemen hepsinde sadece öğrenciler değil öğretim üyeleri de işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor. Bir bilim yuvasından sesleniyorum, şu anda dünyanın dört bir yanında Siyonist baskıdan bunalmış olan vicdan sahibi, ilim sahibi tüm öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İbn Haldun Üniversitesi’nde gençlerle bir araya geldi. Kurtulmuş yaptığı konuşmada, "Türkiye’nin önemli bir tarihsel dönüm noktasından geçtiğimiz bu süreçte örnek şahsiyetlerin genç nesillere tanıtılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Ben Sabahattin Zaim hocanın öğrencisiyim. Bizim dönemimizin örnek isimlerinden birisidir kendisi. Türkiye’ye hizmet etmek için kollarını sıvayan ve kalkınması için hizmet eden bir kişidir. Çok sayıda öğretim üyesi ve öğrencinin yetişmesine vesile olmuştur. İslam ekonomisi terimi yeni ortaya çıktığı zamanlarda, az sayıda bilim adamlarının İslam iktisadıyla alakalı fikirlerini Türkiye’ye taşımıştır” ifadelerini kullandı. "Siyonist baskıdan bunalmış öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bazı üniversitelerde İsrail zulmünü anlatan akademisyenlerin işlerine son verildiğini belirten Kurtulmuş, "Tarihlerde Nazi Almanya’sında oradaki Nazilerin zulmünden kaçan bilim adamları varsa şimdi ise Amerika Birleşik Devletleri’nin önemli üniversitelerinin hemen hepsinde sadece öğrenciler değil öğretim üyeleri de işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor. Onlarca bilim insanı üniversitelerden atıldı. Almanya’da aynı şekilde ders ve konferans veren hocalar anti-siyonist fikirleri nedeniyle işlerinden atıldı. Bir bilim yuvasından sesleniyorum, şu anda dünyanın dört bir yanında siyonist baskıdan bunalmış olan vicdan sahibi, ilim sahibi tüm öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” dedi. Konuşmalarına devam eden Kurtulmuş, “İlmin başı merak ortası sabır sonu ise kendini bilmektir. Şunu söylemek isterim, bizim geleneğimizde nesillerden nesillere aktarılan bir eğitim sistemidir, hoca öğrencisine öğretir, o bir başkasına öğretir. Biz bu intikali önemsememiz lazım. Bilim adamlarından sadece iki kere ikinin dört ettiğini değil, söyledikleri sözleri, oturmalarını, kalkmalarını her şeyi öğrenmemiz gerekiyor. İnsanın yanılgısı kendisini çok önemsemesidir. Kim olursan ol, kendinizi mühim insan kabul etmeyin. Mühim insan görmek istiyorsak Fatih Camii avlusu, Süleymaniye Camii avluları çok çok büyük insanlarla dolu. Dolayısıyla hiçbirimiz büyük insan değiliz” şeklinde konuştu.
Sakarya Sakarya’da 12 kişinin yaralandığı kazada midibüsün freni patlamış Sakarya’nın Pamukova ilçesinde 12 kişinin yaralandığı kazanın midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Kazayla ilgili Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinden de açıklama yapıldı. Kaza, saat 16.00 sıralarında Pamukova ilçesi Eskiyayla Mahallesi’nde meydana gelmişti. Edinilen bilgiye göre, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sağlık Kültür ve Spor Başkanlığı tarafından Akçay Baraj Gölü’ne doğa yürüyüşü gezisi düzenlendi. Gezi dönüşünde, bir firmadan kiralanan 54 S 0579 midibüsün frenleri patladı. Kontrolden çıkarak yol kenarında bulunan araziye devrilen midibüste bulunan 11 üniversite öğrencisi ile 1 üniversite personeli olmak üzere toplamda 12 kişi yaralandı. Durumun haber verilmesi üzerin bölgeye sevk edilen sağlık ekiplerince, yaralılar çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Öte yandan kazanın, midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Üniversiteden kazaya ilişkin açıklama Meydana gelen kazanın ardında SUBÜ sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada, "Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız tarafından Akçay Baraj Gölü’ne düzenlenen doğa yürüyüşü gezisi dönüşü firmadan kiralanan bir minibüsün teknik arıza nedeniyle devrilmesi sonucu 11 öğrencimiz ve 1 personelimiz yaralanmıştır. Kaza neticesinde hayati tehlikesi olan ve durumu ağır olan öğrenci ve personelimiz bulunmamaktadır. Pamukova Devlet Hastanesi’nde müşahede altındaki 2 öğrencimiz kısa süre içerisinde taburcu edilecektir. Sadıka Sabancı Devlet Hastanesi’ndeki 3 öğrenci ve 1 personelimizin tedavisi devam etmektedir. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 6 öğrencimizden birisinin kolunda kırık bulunmaktadır. Tomografi ve tetkikler devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.