ASAYİŞ - 17 Ekim 2017 Salı 11:38

İzmir’deki orman yangını kontrol altında

A
A
A
İzmir’deki orman yangını kontrol altında

İzmir’in Bergama ilçesinde çıkan orman yangını ekiplerin müdahalesi sonucu kontrol altına alınırken, alanda soğutma çalışmaları devam ediyor.

İzmir’in Bergama ilçesinde çıkan orman yangını ekiplerin müdahalesi sonucu kontrol altına alınırken, alanda soğutma çalışmaları devam ediyor.


Edinilen bilgiye göre, Bergama ilçesi Güneşli Mahallesi Kozak Yaylasındaki Karaçam ormanında henüz belirlenemeyen bir sebeple yangın çıktı. Saat 04.30 sıralarında çobanların yaktığı ateşle çıktığı iddia edilen yangın, yaklaşık 10 hektar alanı kül etti. Çıkan yangın için Balıkesir, Akhisar, Bergama itfaiyelerinin yanı sıra 2 yangın helikopteri ve bir keşif helikopteri müdahale etti.


Olay yerinde incelemelerde bulunan Güneşli Mahalle Muhtarı Yaşar Altıparmak, “Sabah 04.30’da uyandığımda çobanların yakmış olduğu ateşin büyüyerek, ormana sıçradığını öğrendik. Şu anda kontrol altına alındı. Soğutma çalışmaları devam ediyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla ‘Muğla Turizm Platformu’ kuruluşu için ilk adım atıldı Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras Başkanlığında ‘Muğla Turizm Planlama ve Strateji Geliştirme Platformu’ kurulması amacıyla ilk toplantı Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde sektör temsilcilerinin katılımı ile yapıldı. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın Platform Başkanlığını, Bodrum eski Kaymakamı ve emekli Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı’nın Platform Koordinatörlüğünü yapacağı ‘Muğla Turizm Planlama ve Strateji Geliştirme Platformu’ Muğla’nın sadece deniz, kum ve güneşini değil, Muğla’nın tüm değerlerini aynı çatı altında bir araya getirerek sorunları ve çözüm önerilerini ilgili kurumlar ile çözüme kavuşturacak. “Kaybedecek zamanımız yok” Muğla’nın kaybedecek zamanının bulunmadığını açıklayan Platform Başkanı Muğla Büyükşehir Belediyle başkanı Ahmet Aras, “Bizler göreve geldikten itibaren çalışmalara başlamıştık. Bu çalışmalar çerçevesinde Muğla’da bir ‘Turizm Platformu’ kurmayı planladık. Sektör temsilcilerinden, oda temsilcilerinden, turizm profesyonellerinden, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarından teşekkül edecek bir platform. Üniversitemiz ve akademik çevreler de olacak platformumuzda. Bir danışma kurulu olarak da görev yapacak. Aynı zamanda tespit edilen bütün hususlar eğer yerel yönetimleri ilgilendiriyorsa yerel yönetimler, eğer merkezi hükümeti ilgilendiriyorsa merkezi hükümeti, ilgili bütün inisiyatifi harekete geçirecek şekilde görev yapacak bir platform olacak. Platformun koordinatörlüğünü Bodrum eski Kaymakamı ve emekli Vali Yardımcımız Cumhur Güven Taşbaşı yürütecek. Ben de platformun doğal olarak başkanlığını yapacağım. Bu platforma ve Muğla turizmine katkı yapacak bütün paydaşları aramızda görmek istiyoruz. Kaybedecek zamanımız yok bir an önce çalışmaya başlamamız lazım. Bunun için çok yakın zamanda platformumuzu oluşturup paydaşlarımızı belirleyeceğiz ve harekete geçeceğiz” dedi. “Turizm sadece deniz, kum güneşten ibaret değil” Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Turizm Platformunun görevinin sadece Muğla’nın deniz, kum ve güneşini değil, Muğla’yı kıyısı ve kırsalı ile bir bütün olarak ele alacağını belirterek, “Turizm sadece deniz, kum ve güneşten ibaret değil. Bunu zaten yıllardır deneyimliyoruz hep beraber. Özellikle kültür turizmi, doğa turizmi, spor turizmi, sağlık turizmi, gastronomi turizmi gibi daha çok yönlü alanda faaliyet yürütüyor turizm. Hepimiz turizmin içinden geliyoruz ve bunun farkındayız. O nedenle platformumuz sadece turizm ile ilgili değil, Muğla’nın bütün sorunları ile ilgili de tabi ki danışmanlık yapabilir. Çünkü turizm bir bütün ve altyapısından toplu ulaşımına kadar, yine mimari yapısına ve estetiğine, çevre ve ekolojik çalışmalara kadar her şey ile ilgilidir turizm. Bu nedenle turizmcilerin bizlerden beklentilerinin büyük olduğunun da farkındayız. Onların bu konudaki bütün tespitlerini masaya yatırıp çözmek, bizim yetkimizde olanları bizim çözmemiz, merkezi hükümetin veya diğer inisiyatiflerin yetkisinde olanları onların çözmesi gerekiyor. Onun için biz bütün fikirlere ihtiyaç duyuyoruz” dedi. “Muğla’yı fuarlarda bir bütün olarak tanıtmak istiyoruz” Platformun özellikle yurt içi ve yurtdışı tanıtım fuarlarında Muğla’nın bir bütün olarak tanıtımının yapılması konusunda da önümüzdeki süreçte bir çalışmasının olacağını belirten Başkan Aras, “Özellikle yurtdışı fuarlar ciddi bir maliyet getiriyor. Belediyeler veya meslek odalarımız, TÜRSAB’ımız, Otelciler Derneklerimiz ve Ticaret Odalarımız bunu karşılamakta çok zorlanıyorlar. Ben de dedim ki bir işbirliği yapalım. Biz Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak özellikle sektörün uygun gördüğü fuarlarda yer kiralamasını yapalım, bütün ilçelerimiz için kimler katılacaksa. 13 İlçemiz var bizim ve onların da yer alabileceği bir alandan olayı bir bütün olarak tanıtabileceğimiz bir alandan yer kiralamasını Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak ben yapayım, üzerine yerleşim veya stant tasarımlarını ilçe belediyelerimiz yapsın. Sektörümüz de oraya katılarak zaten ciddi bir efor sarf ediyor her seferinde. Onların sırtında gidiyor bu işler genelde. O nedenle bu şekilde bir destek yapalım ve hep birlikte olalım. TÜRSAB, Otelciler Deneklerimiz, Bakanlığımız, Valiliğimiz, Belediyemiz, İlçe Belediye Başkanlarımız, İlçe Kaymakamlıklarımız. Yani Muğla’da biz bu konsensüsü sağlamak istiyoruz artık. Bunun bir tezahürü en azından turizm fuarlarında olsun. Orada Muğla bir bütün olarak tanıtılacak. Bir turist fuara geldiği zaman Bodrum’u da, Kavaklıdere’yi de, Marmaris’i de, Seydikemer’i de, Dalaman, Ortaca, Köyceğiz’i de Yatağan’ı da hep bir arada görsün. Yani Stratonikeia’yı da tanısın, öbür tarafta Hyllarim’ayı tanısın, Fethiye’de gittiğinde Likya uygarlığı hakkında bilgi alsın, Xanthos’u görsün, Milas’a gittiğinde Hekatomnos’u görsün, Euromos’u görsün, Beçin’i görsün. Böyle bütüncül bir tanıtım yapalım. Bunlar tarihi açıdan ama diğer türlü tabi ki Muğla’mızın değerleri de var. Turist Muğla’ya geldiğinde sadece deniz, kum ve güneş değil, 45 dakika gitsem Stratonikeia’yı görürüm. 45 dakika gitsem başka bir yeri görürüm, Bodrum’da feribota binsem Datça Knidos’u görürüm. Bunları bu şekilde tanıtabilirsek bir bütün halinde Muğla’mızı diye düşündük” dedi.
Aydın Aydın Valisi Canbolat’ın Vakıf Haftası mesajı Aydın Valisi Yakup Canbolat, Vakıf Haftası dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Vali Canbolat mesajında, “İçinde bulunduğumuz mayıs ayının ikinci haftası, Türkiye genelinde vakıf medeniyetinin korunması ve bir medeniyet tasavvuru olan “vakıf kavramının” toplumumuzca derinlemesine idrak edilmesi amacıyla “Vakıf Haftası” olarak kutlanmaktadır. Vakıflar, toplumun dayanışma ve paylaşma duygusunun en güzel yansımasıdır ve maddi karşılık beklemeden başkalarına yardım etmek gibi yüce bir düşüncenin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Vakıf, yorgunu dinlendiren misafirhane, yetimi barındıran yurt, yoksulu güldüren yuva, insanı eğiten okul, ihtiyacı olanı doyuran aşevi, hastayı tedavi eden hastanedir. Vakıflar, insanın insana hatta insanın tüm canlılara sunabileceği hizmetin kapsamlı ve görkemli bir yolu olmuştur. Yardımlaşma ve karşılık beklemeden iyilik yapma kavramlarının mücevher gibi temsili olan vakıf olgusu şuurunun canlı tutulmasının toplumlarda birlik beraberlik açısından katkıları vardır. Yüzlerce yıldır bizlere emanet bırakılmış ve bugün önemini daha da iyi idrak etmekte olduğumuz vakıflar, insanlığın umut ışığıdır; yardım elini tüm dünyaya uzatır ve her biri umudu, sevgiyi ve dayanışmayı yeşerten tohumlar olarak görev yapmaktadır. Vakıflar, toplumların sürekli koruyucusu ve destekçisi olarak, toplumsal refahın ve ilerlemenin de güvencesidir. Toplumların geçmişten geleceğe taşıdığı değerli mirasları koruyan kuruluşlardır vakıflar. Bugün Aydın ilimizde çok önemli vakıf eserleri bulunmaktadır ve bu vakıf eserlerini korumak, geliştirmek ve bu eserlere yenilerini eklemek hepimizin ortak sorumluluğudur. Diğer taraftan; vakıfların çalışmalarını şeffaflık anlayışı içerisinde, verimlilik ve sorumluluk esasları doğrultusunda gerçekleştirmesi ayrılan kaynakların belirlenen hedefler doğrultusunda akılcı biçimde kullanılması bu kurumların geçmişten gelen saygınlığını sürdürmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Vakıf Haftası boyunca vakıf kurumlarının tanıtılması, vakıf hizmetlerinin yaygınlaştırılması, vakıf bilincinin artırılması ile ilgili etkinlikler yaparak “Şefkat ve Merhamet” başlığı çerçevesinde hiçbir karşılık beklemeden hayır yapmak sevdasıyla içinde yaşadıkları topluma katkı sunmakta yarışan ecdadımızın rahmetle yâd edilmesine vesile olmayı umuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle aziz hemşerilerime Vakıf Haftası’nın hayırlı olmasını temenni eder; benliğinde karşılık beklemeden iyilik yeşertmiş, şefkat ve merhamet duygularını ihtiyacı olana sunma isteğiyle dolu vâkıf yürekleri selamlar, saygılar sunarım. “Vakıf Haftamız” kutlu olsun” dedi.
Ankara MHP Lideri Bahçeli: (Sinan Ateş davası) "Beklentimiz, iddianamenin kabul edilip yargılamanın başlamasıdır; kimin elinde hangi belge varsa mahkeme ile paylaşmalı" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sinan Ateş cinayeti davasına ilişkin, "Beklentimiz şudur; mezkur iddianame ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılama süreci derhâl başlatılmalıdır. Kimin elinde hangi belge ve bilgi varsa mahkemeye sunmalıdır. Hatta şahit olarak dinlenmek isteyenlere mahkeme kapısı açılmalıdır" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı’nda konuştu. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü intikam gününe tahvil etmenin ne emek ne de dayanışma olduğunu dile getiren MHP lideri Devlet Bahçeli, “Marx gibi, hayatlarında tek bir fabrikaya girmemiş, tek bir emekçinin elinden tutmamış bu güruhun aklı rehinli, iradesi ipotekli, vicdanı da tutsaktır. 1 Mayıs’ta yalnızca görevini yapan ve sağduyulu tavrı sebebiyle övgü alan Türk polisine düşmanca saldıranlar, nefretle muamele edenler, biliniz ki, haçlı kalıntısı ve düşman bakiyesidir. Emek gücü, bir kimsenin çalışma ve mal üretme kudretidir. Hayatları miskinlik, tembellik, hainlik ve tufeyli utanmazlıkla geçen küçük bir azınlığın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde sahneye çıkıp Taksim’e yürüme ve burada gösteri yapma gayesi her şeyden evvel maksatlıdır, maşalıktır, madrabazlıktır. Emek ve Dayanışma Günü’nü ülkemin her yerinde kutlamak mümkündür. Peki bu Taksim ısrarı niyedir? Buradaki amaç nedir? Emek ve dayanışmayla Taksim’in ne alakası vardır? 1 Mayıs 1977’deki acıklı ve vahim hadiselerin tekrarı mı planlanmaktadır? Taksim inadının altında yatan hesap nedir? Emek kutsaldır, emekçilerimiz saygındır, hepsi de başımızın üstündedir. Ne var ki, emekle, emekçiyle, üretimle, alın teriyle, helal kazançla hiçbir bağ ve bağlantısı olmayan üç beş haydudun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü terörize etme çabası, en başta emek ve emekçi düşmanlığına hizmettir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin, DEM’in ve marjinal partilerin bu düşmanlığa çanak tutmaları kimin kiminle yol yürüdüğünün tevsik ve teyit edilmiş özetidir" ifadelerini kullandı. "Dışişleri Bakanımızın İslam ülkelerine direkt söylediği ‘İsrail’i durdurmalıyız, ya barışla ya da zorla’ sözleri kararlı ve korkusuz bir mesajdır" Türkiye’nin, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olmasını önemli bir adım olarak nitelendiren Bahçeli, "Geçen hafta İsrail’e yönelik ticaretin durdurulması da ülkemizin insani ve vicdani çerçevede ne alırım, ne kaybederim çetelesi tutmadan yaptığı muazzam bir siyasi hamledir. Böylelikle Türkiye’nin İsrail’le ticaretini diline dolayıp fitne çıkaranların hesabı bozulmuştur. 4-5 Mayıs 2024 tarihlerinde Gambiya’nın başkentinde yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı 15’inci Zirvesi’nde ülkemizin görüşleri açık yüreklilikle seslendirilmiştir. Bu kapsamda, Dışişleri Bakanımızın İslam ülkelerine direkt söylediği ‘İsrail’i durdurmalıyız, ya barışla ya da zorla’ sözleri kararlı ve korkusuz bir mesajdır. Netanyahu ve yönetimi için hesap günü yakındır. Bundan kaçış ve kurtuluş diye bir şey söz konusu değildir. 35 bin masumun dökülen kanı Netanyahu’yu inşallah boğacaktır. Dünyada en sağır edici ses acı çeken bir mazlumun suskunluğudur. Mazlumun suskunluğunu ise hiç kimse yanlışa yormamalıdır. Hem Türkiye hem de dünyada pek çok ülke zalim İsrail’e karşı ayaktadır" diye konuştu. Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Cani Netanyahu lehine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne baskı yapmaya başlayan Batılı ülkelerin insanlık değerleriyle çelişmek şöyle dursun, bu değerlere açık açık cephe aldığı bariz bir gerçektir. Bizim bu çifte standartçı ahlaksızlığa karnımız tok, yüzümüz dönüktür. Kim ne yaparsa yapsın, insanlık zulme karşı birleşmiş ve bilenmiştir. Bu gelişmeler yaşanıyorken, Kahire’de yürütülen ateşkes ve rehine takası anlaşmasının çıkmaza girmesi çok tehlikelidir. Refah’a operasyon tehdidinden geri adım atmayan Netanyahu müzakere sürecini dinamitlemektedir. Gazze’ye yönelik saldırıların kesilmesini açıkça ihtiva etmeyen bir anlaşmanın kalıcı ve kabul edilebilir olması elbette düşünülemeyecektir. İsrail yönetiminin ateşkes çabalarını sabote etmek için beyhude gerekçeler uydurması, esir takasına eşzamanlı olarak Gazze’ye saldırıları sonlandırma talebine kapalı durması soykırımın devamına işarettir. Gazze’de savaşın sona ermesine yanaşmayan Netanyahu’nun bedeli ödemesi artık bir insanlık ve hukuk namusudur. Birleşmiş Milletler çok acil devreye girmelidir. İsrail askerleri işgal edilen bölgelerden ön şartsız çıkmalıdır. Zira bölge bıçak sırtındadır. Masumlar adına inisiyatif üstlenmesi gereken ABD yönetiminin, Suudi Arabistan’la planlanan savunma anlaşmasına İsrail ile diyalog şartı koyması zulmü cesaretlendiren bir skandaldır. İki devletli çözüme bir destek verip bir burun kıvıran, bugün söylediğini yarın çiğneyen ABD yönetiminin güvenilmez politikaları cinayet ve katliamları maalesef teşvik etmektedir. Bazen yüksekte zannettiklerimizin, aslında eğilemeyeceğimiz kadar alçakta olduğunu görmek hayatın tuhaf bir cilvesidir. Gazze dünya için turnusol kâğıdıdır ve bu süreç kimin medeni, kimin insani, kimin merhametli, kimin adil, kimin adalet ve hukuk yanlısı olduğunu gözler önüne sermiştir. Bugüne kadar hiçbir güç zulümle abat olmamış, olamamıştır. Türk milleti onun bunun ne diyeceğine aldırış etmeden, zalimlere ve zulüm tufanına sonuna kadar karşıdır. Çünkü Türk milleti tarih, kültür ve medeniyet açısından dünya çapında eşsiz ve rakipsizdir. Her gün bir fincan kahve fiyatının yarısıyla geçinmeye çalışan 1 milyar insandan mütevellit mazlumların sesi, nefesi, hatta demir yumruk olmak için Lider Ülke Türkiye diyoruz." "Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazımdır" Bahar aylarıyla beraber siyasette de bahar mevsiminin doğuşundan memnuniyet duyduklarını belirten MHP lideri Bahçeli, "Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazımdır. Ortak akılla hareket ederek ülkemizin temel meselelerine kafa yormak, milli birlik ve dayanışmanın muteber imkanlarıyla mesafe almak bizim de arzu ve amacımızdır. İnsanı içtenlikle ve ilgiyle dinlemek yine insana en büyük ikramdır. Dinlenecek sözün doğru olması, milli ve manevi değerlerimize uygun düşmesi en makul ve mantıklı yoldur. Siyaset kavga arenası değil, konuşma ve düğümleri çözme sahasıdır. Sözün ateşiyle münakaşa ve muharebe etmek yerine; akıl ve ahlaki mutabakat ve müzakereyle Türkiye’mizin yükseliş sürecine herkes destek vermelidir. Türk ve Türkiye Yüzyılına müzahir tavır ve tutum geliştirmek her siyasi parti ve siyasetçi için milli sorumluluktur. DEM’lenmek yerine kantı, yani şekerli suyu tercih etmek, bundan da yudum yudum içmek akla en yatkın seçenektir. Cumhurbaşkanımızla CHP Genel Başkanı’nın görüşmesinin esasını es geçip boş koltukla meşgul olanların boşa ve boşluğa düşmeleri pek tabii kendi bilecekleri bir şeydir. Biz boşlukla ve boş yapanlarla değil, ülkesi ve milleti için dolu heves ve heyecanları olanların ne söylediğine, neyi hedeflediğine bakıyor, bununla ilgileniyoruz. Ancak bazı kilit mahiyetli tartışma konularıyla ilgili de görüşümüzü paylaşmak istiyoruz. Bir defa siyasetin yumuşama ve normalleşmesinin vasatı Türkiye ve Türk milletinin ortak değerleri, ortak çıkarları, ortak geleceğidir. DEM’lenenlerin ayılması bir başka düşüncemiz ve temennimizdir" şeklinde konuştu. Türkiye’de yargı yetkisinin Türk milleti adına kullanan bağımsız ve tarafsız mahkemeler olduğunu hatırlatan Devlet Bahçeli, "Anayasa’nın 138’inci maddesine göre, hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" açıklamasında bulundu. "Özel saati merak ederse, rahat olsun, bana sorabilir, köstekli saatimi açar, kendisiyle açık açık da paylaşırım" Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti: "Neymiş, CHP Genel Başkanı, Avrupa Parlamentosu’nu ziyaret ettiğinde, ‘saati sorunca, sen önce Kavala’yı çıkar’ cevabını almış. Anlamadığımız şudur, Sayın Özel’in kolunda saati yok mudur? Haydi yok diyelim, beraberindeki arkadaşlarında da mı yoktur? Sayın Özel’in saati sormak yerine PKK’ya ve FETÖ’ye verilen destekleri muhataplarının yüzüne vurması gerekmez miydi? Türkiye hukuk devletidir, yargımız bağımsız ve tarafsızdır demesi taşıdığı sorumluluğa uygun düşmez miydi? AB’li politikacıların kara propagandasına kulak verip bunları ham haliyle ülkemize taşıyacağına Türkiye’nin egemen devlet onuruna korkusuzca sahip çıkması doğru olmaz mıydı? Bırakın Kavala’yı da kanun kaçağı FETÖ’cüleri ve PKK’lıları Türkiye’ye ne zaman teslim edeceksiniz sorusunu soramaz mıydı? Sayın Özel saati merak ederse, rahat olsun, bana sorabilir, köstekli saatimi açar, kendisiyle açık açık da paylaşırım. Kavala sevdalısı bazı kalemşörler de, ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayan bir Türkiye, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan bir Türkiye, Avrupa Konseyi tarafından yaptırım tehdidi ile karşı karşıya olan bir Türkiye, peki bu kime yarar?’ diye adrese teslim bir soruyla gündem tayin etmeye hevesleniyor. Ne yapalım, boyun mu eğelim? Yarı sömürge bir ülke olmaya tamam mı diyelim? Avrupa istedi diye adalet ve hukuk şerefini iki paralık mı edelim? Şu iddialara bakar mısınız; ‘Gezi davasında ceza verilmesine esas teşkil eden ve ortadan kaldırılmak istendiği iddia edilen Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden kastedilen ’Başbakan’ ve ’Bakanlar Kurulu’muymuş. Eğer yapılan itirazlar reddedilirse Gezi sanıkları, karşı çıktıkları anayasa değişikliği ile getirilen sistemden yararlanacaklarmış. Yeni hükümet sisteminde yürütme gücü Bakanlar Kurulu tarafından değil, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi tarafından kullanılmaktaymış. Başbakan ve Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde yaşatılmıyormuş. Suçun mağduru olan hükümet, yasa ve Anayasa’dan çıkarılmış. Ortada mağduru olmayan bir suç kalmış. Mağduru olmayan suç olmazmış. Emin olunuz, bunları kaleme alan şahıs doğrudan doğruya Osman Kavala serbest bırakılmalıdır dese en azından daha tutarlı ve omurgalı bir açıklama yapmış olurdu." Devletin üç unsuru olduğuna dikkati çeken Bahçeli, “İlki millet, ikincisi ülke, üçüncüsü de egemenliktir. Bunların dayanağı da hukuktur. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Suç ’eski sistemde işlendi, yeni sistemde geçersizdir’ demek, devleti ve milleti bilmeyen, bilse de hasıraltı eden tetikçilerin ve kimliksizlerin harcıdır. Mahut ve malum bir cinayet davasının hazırlanan 145 sayfalık iddianame dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocaklarına iftira atan, kan ve çamur sıçratan alçaklar koalisyonu, ne hikmetse devlet ve millet karşıtlarına kucak açmakta, methiyeler düzmektedir" dedi. "Mezkur iddianame ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılama süreci derhâl başlatılmalıdır" Sinan Ateş davasında hazırlanan iddianameye ilişkin konuşan Bahçeli, "Hayatlarında tek bir defa Ülkücünün hakkını, hukukunu ve haysiyetini gözetmeyen mihrakların partimizi ve Ülkü Ocaklarını bir cinayetle anma teşebbüsleri ayrıca değerlendirilmesi gereken şerefsizce bir saldırganlıktır. Bugüne kadar niye iddianame hazırlanmadı diye sordular. İddianame hazırlandı, içi boş dediler. Davamızı yargılamak için kuyruğa girdiler. Milliyetçi Hareket Partisi olarak beklentimiz şudur; mezkur iddianame ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılama süreci derhâl başlatılmalıdır. Kimin elinde hangi belge ve bilgi varsa mahkemeye sunmalıdır. Hatta şahit olarak dinlenmek isteyenlere mahkeme kapısı açılmalıdır. CHP’sinden İP’ine kadar malum partiler neyi biliyorsa acilen mahkemeye yetiştirmelidir. Abdestten şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Çiğ süt içmeyenin karnı da ağrımaz. Bakalım hukuki süreç Ankara’da mı bitecek, yoksa Pensilvanya’ya mı dayanacak, hodri meydan, hep beraber göreceğiz. Bilinmesini özellikle isterim ki, ellerinde binlerce Ülkücü şehidimizin kanı olanların feriştahı gelse biz de yaprak dahi kımıldamaz, kımıldamayacaktır" açıklamasında bulundu. Bahçeli, şöyle devam etti: "Fuzuli’nin dediği gibi, ’Herkesin bir derdi var, kimi anlatır dilini yorar, kimi susar yüreğini yakar’. Yüreğimiz yansa da dilimizi bunlara karşı artık yormayacağız. Devlette sürekliliği yok sayanların, devlet sisteminin hukuki, tarihi ve siyasi alt yapısını kurcalayanların iç işgal cephesinde konuşlandıklarını söylediğimizde, sorarım sizlere yanlış mı yapıyoruz? Hata mı ediyoruz? Türkiye’nin itibarını, istikbalini ve saygınlığını Osman Kavala’ya bağlayanlar korkunç bir bühtanın failleri değildir de nedir? Bize göre, bunlar Türkiye’nin istiklal haklarına kast eden azgınlaşmış işbirlikçilerdir. Mahkum olmuş Kavala’ya ’içeride tutuluyor’ diye yazıp konuşanlar tek kelimeyle devlet ve millet muhalifidir. Bunların anlayışına göre Türkiye uluslararası baskı ve dayatmalara teslim olmalı, süngü düşürmeli, diz çökmelidir." "Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı şer ve şirret emel sahiplerine müsaade etmeyecek" MHP ve Cumhur İttifakı’nın şer ve şirret emel sahiplerine sonuna kadar direneceğini belirten Bahçeli, "Bu sefillerin örneklerine maalesef her dönem tesadüf edilmiştir. Fakat Türk Devri’nde, Türkiye Yüzyılı’nda bunların suyu kesilecek, üredikleri ideolojik bataklık mutlaka kurutulacaktır. Bugün Kavala şakşakçılığı yapanların, yarın terörist Demirtaş’ı, diğer gün ise İmralı canisini gündeme taşımaları mukadderdir. Böylelikle geriye ne devletin hükümranlık kazanımları ne de Türkiye’nin varoluş hakları kalacaktır. İstenen budur. Hedeflenen budur. Proje budur. Ülkemizde siyasi iklimin değişmesi ve baharın gelmesine vurgu yapanların amacı devlet ve millet düşmanlarının serbest bırakılmasıdır. Bu bahar değil, kara kıştır, fırtınadır, devletin ve milletin ağır yara almasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı şer ve şirret emel sahiplerine müsaade etmeyecek, sonuna kadar direnecektir" diye konuştu.
İstanbul Miles&Smiles, üyelerine vergisiz alışverişlerde daha fazla KDV iadesi sağlayacak Miles&Smiles, üyelerine yüzde 40 vergi iadesi desteği sağlayacak iş birliğine imza attı. Türk Hava Yolları Miles&Smiles seyahat teknolojisi şirketi utu’nun yolcular için yüzde 40 vergi iadesi desteğinden yararlanan uluslararası havayolu sadakat programlarının listesine katıldı. Ortaklıklar Ticari Direktörü Sanjay Chinchwade, "Hedefimiz, gezginlere denizaşırı alışverişlerinde en iyi değeri sunarak vergisiz alışverişi dönüştürmektir. Bu ortaklık, Türk Hava Yolları Miles&Smiles üyelerinin KDV iadelerinden %40 daha fazla kazanmalarını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda vergisiz alışverişlerinden bonus Mil toplayarak seyahatlerinden daha fazla keyif almalarını da sağlıyor” dedi. Türk Hava Yolları Pazarlama Direktörü Arif Ali Gezmişoğlu da şunları ifade etti: "Türk Hava Yolları olarak, yolcularımızın seyahat deneyimini geliştirmek için sürekli çalışıyoruz. utu ile olan bu ortaklığımız, Miles&Smiles üyelerimize seyahatlerinde daha da fazla değer sunmamıza ve vergisiz alışverişlerini ödüllendirici seyahat avantajlarına dönüştürmemize olanak tanıyor. Bu, Türk Hava Yolları ile yapılan her seyahati gerçekten tatmin edici bir deneyim haline getirme taahhüdümüzün bir başka adımıdır." Anlaşma kapsamında Miles&Smiles üyeleri, bugünden itibaren utu Tax Free Kartlarını kullanarak yurtdışı alışverişlerinde talep ettikleri her 100 USD’lik vergisiz iade için 125 USD (4.167) değerinde uçuş Mili kazanabilecek ve böylece seyahat edenler alışveriş yaptıkça Millerini artırabilecekler.
Bolu Vali Erkan Kılıç: "Bolu, trafik kurallarına çok saygılı bir il" Bolu’da Karayolu Trafik Güvenliği Haftası dolayısıyla düzenlenen etkinliğe katılan Vali Erkan Kılıç, "Bolu, trafik kurallarına çok saygılı bir il. Gerçekten dünyaya örnek olacak bir ilde yaşıyoruz. Yayalarımız trafiğe çıktığı anda sürücülerimiz anında duruyor. Bu bizi gerçekten mutlu ediyor" dedi. Karayolu Trafik Güvenliği Haftası kapsamında Valilik Meydanı’nda etkinlik düzenlendi. Programa katılan öğrenciler Trafik Haftası ile ilgili gösteriler yaptı. Programda konuşan Vali Erkan Kılıç, "Bolu olarak zaman zaman ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazalarına şahitlik ediyoruz. Bunlar hepimizi üzüyor. İstiyoruz ki trafikte sıfır can kaybı olsun, maddi hasarlı kazalarımız minimum seviyede olsun. Bu konuda sürekli olarak vatandaşı bilgilendirici çalışmalar yapılıyor ama tabii ki kazaların miktarları azalsa da, can kayıpları azalsa da bu önemli konu sürekli gündemde. Maddi ve manevi olarak ülkemizi çok etkileyen bir durum. Dolayısıyla bizim ülke olarak trafikteki bu sorunu çözmemiz son derece önemli. Öğretmenlere, ailelere ve kolluk personellerine çok önemli görevler düşüyor" dedi. Bolu’da sürücülerin özellikle yayalara karşı çok dikkatli davrandığına dikkat çeken Vali Kılıç, "Bolu, trafik kurallarına çok saygılı bir il. Gerçekten dünyaya örnek olacak bir ilde yaşıyoruz. Yayalarımız trafiğe çıktığı anda sürücülerimiz anında duruyor. Bu bizi gerçekten mutlu ediyor" dedi.