SAĞLIK - 19 Kasım 2017 Pazar 17:24

Hayata tutunan bebekler bir araya geldi

A
A
A
Hayata tutunan bebekler bir araya geldi

Her yıl Kasım ayında farkındalık sağlamak amacıyla kutlanan Dünya Prematüre Günü’nde, yaşıtlarından çok daha erken dünyaya gelen ve kuvözde hayata tutunarak sağlıklarına kavuşan bebekler ve aileleri bir araya geldi.

Her yıl Kasım ayında farkındalık sağlamak amacıyla kutlanan Dünya Prematüre Günü’nde, yaşıtlarından çok daha erken dünyaya gelen ve kuvözde hayata tutunarak sağlıklarına kavuşan bebekler ve aileleri bir araya geldi.


Yeni Doğan Bölümü’nde, yaşıtlarından çok daha erken dünyaya gelen ve kuvözde hayata tutunarak sağlıklarına kavuşan bebekler ve aileleri bu anlamlı günde bir araya geldi. Oldukça renkli ve neşeli bir ortamda düzenlenen organizasyonda ailelerin ve miniklerin mutluluğu görülmeye değerdi. Tüm prematüre bebek sahibi ailelerin ve İzmir Özel Ata Sağlık Hastanesi ekibinin bir araya geldiği organizasyonda konuşan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tarkan Akbulut, “Bebeklerimizi çok küçükken alıyoruz ancak büyüdüklerini görmek bizlere mutluluk veriyor” diye konuştu.



“Büyüdüklerini görmek en büyük mutluluğumuz”


Uzm.Dr. Tarkan Akbulut, konuşmasının başında dünyada prematüre doğumların giderek arttığına dikkat çekti. Buna rağmen Ata Sağlık Hastanesi olarak Türkiye ortalamasının altında bir hastalık ve ölüm riski istatistiklerinin olduğunu vurgulayan Akbulut, “3 buçuk yıldır Ata Sağlık Hastanemizin açıldığı günden bu yana hizmet veriyoruz. Bizler artık büyük bir aileyiz. Prematüre bebekler gün geçtikçe artıyor. Dolayısıyla Dünya Prematüre Günü çok önemli bir gün. Bebeklerimizi küçücükken alıyoruz ve zamanla böyle büyüdüklerini görmek çok büyük mutluluk veriyor. Bebekler hastaneye yattığında aileler tedirgin oluyor. Bizler diken üstündeyiz. Bizler ailelere olası riskleri söylüyoruz. Genelde aileler ‘Kötü konuşuyorsunuz’ diyorlar. Ancak bunları da söylemek gerekiyor. Çok şükür ki hastanemizde bu olumsuz durumlar çok düşük seviyede gerçekleşiyor. Çok güzel bir ekibimiz var. Onlar bizim kanatsız meleklerimiz. Yeni doğan kliniğinde bebek ölümlerinde Türkiye ortalamasının çok çok altındayız. Çok huzurlu çalışıyoruz. Aileler kadar ben de tedirgin oluyorum. Bir bebek kötü olduğunda uykusuz kalıyorum, sürekli iletişimde oluyorum. Her şeye rağmen onların büyüdüklerini görmek bütün olumsuzlukları unutturuyor. Benim en büyük mutluluğum da odur” diye konuştu.



“Umudumu kaybetmedim”


Henüz 550 gram ağırlığıyla dünyaya gelen ve birçok riske rağmen hayata tutunmayı başaran minik Saadet Eda Arı’nın annesi Esra Üstün Arı da anılarını aileler ile paylaştı. Arı, “Kızım hastanede 104 gün yattı. Hamileliğim başından beri biraz sıkıntılı geçti. En son doktora gittiğimde problem oluşabileceğini bana söyledi. İzmir’de doktoruma gelmemle birlikte kötü haberi de duymuş oldum. Doktorum bana, ‘Çocuğu bir ay daha anne karnında besleriz daha sonra almamız gerekir’ dedi. Ayrıntılı ultrason görüntülerinde durumun çok daha ciddi olduğunu anladık. Benim sağlığım açısından 24 ila 48 saatin kaldığı söylendi. Hemen Ege Üniversitesi’ne yattık. Ben ve çocuğun arasında bir tercihin olması söz konusuydu. Bu çok kötü bir durumdu. Eda bizim ilk çocuğumuz. Bir hafta kaldık ancak Eda’da bir gelişim olmadı. Bu süreçte ben krizler geçirdim. Yine de hamileliğin devamına karar verdik. Daha sonra anne karnındaki mucizenin belki de benim bebeğim için dışarıda olabileceğini düşündüm. Bu mucizeyi görerek yaşayabileceğimizi umdum. Sonunda doğuma karar verdik ve kızım dünyaya geldi. 550 gram olarak doğdu. Çok küçüktü. Kızım hemen Ata Sağlık Hastanesi’ne yani emin ellere gönderilmiş. Buraya her gidip geldiğimde kötü haber alacak mıyım korkusu taşıdım, telaşını yaşadım. Umudumu kaybetmedim. Ailem çok moral verdi” dedi.



“Mutlu olmamız gerekiyor”


Her türlü olumsuzluğa karşın mutlu olmak gerektiğinin altını çizen Anne Arı, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Çok halsiz ve kötü durumdaydı. Hiç dayanamadım ve o gün hüngür hüngür ağladım. ‘Artık bir şeyler olmayacak’ telaşına kapıldım. Ama Allah’a şükür hem doktorumuz hem de hemşire arkadaşlarımız çok ilgilendi. Kızımı da 104 gün sonra kucağımıza sağlıklı bir şekilde verdiler. Çok mutluyum. Burada geçen süreç gerçekten çok zor ama mutlu olmamız gerekiyor.”


Konuşmalardan sonra Özel Ata Sağlık Hastanesi Yeni Doğan Bölümü ekibi ve aileler birlikte günün anısına yapılan pastayı kesti. Bol bol fotoğrafların çekildiği anlamlı günde ayrıca miniklere yüz boyama ve balon etkinliği de yapıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Gökyüzünde beyaz cennet manzaralı tıraş hizmeti Denizli’de sosyal projelere verdiği destekle tanınan kuaför Mehmet Çağdaş, sıra dışı bir etkinliğe imza attı. Müşterisini yerden 300 metre yükseklikten Pamukkale’yi izlerken tıraş eden Çağdaş, balondaki yerli ve yabancı turistler tarafından ilgiyle izledi. Denizli’nin sosyal projelere verdiği desteklerle tanınan kuaförü Mehmet Çağdaş, bu kez mesleğini icra ettiği mekan itibariyle gündem oldu. Pamukkale ve Merkezefendi ilçelerinde faaliyet gösteren Mehmet Çağdaş Hair Artist firmasının sahibi olan ve daha önce de gerçekleştirdiği ilklerde gündeme gelen Çağdaş, iş yerini UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan beyaz cennet Pamukkale semalarına taşıdı. Sürekli müşterisi olan Nuri Ersoy’u yerden 300 metre yükseklikte tıraş olmaya ikna eden Mehmet Çağdaş, yerli ve yabancı turistlerin meraklı bakışları arasında eline makas ve tarağı alarak tıraşa başladı. Yaklaşık 1 saat süren balon turu boyunca müşterisinin tüm saç bakımını tamamlayan Çağdaş, verdiği sıra dışı bu hizmetle beğeni topladı. Çağdaş’ın müşterisi gökyüzünden Pamukkale’yi izlerken yaptığı tıraşla ilgili olarak yayınlanan videosu, sosyal medyada binlerce kişi tarafından izlendi. Farklı olmayı ve yenilikler yapmayı çok sevdiğini belirten kuaför Mehmet Çağdaş, “Ne yapabilir diye düşünürken dünyaca ünlü Pamukkale’mizin gökyüzünden seyredilebildiği balonda tıraş yapmak fikri geldi. Bu fikrimi müşterime söylediğimde ilk başta biraz endişelendi ama sonrasında ikna oldu. Müşterimi, o gökyüzünden Pamukkale’yi izlerken onu tıraş ettik. Balkondaki yerli ve yabancı turistler, ilk başta çok şaşırdılar ama sonra hayranlıkla bizi izlediler. Aynı heyecanı yaşamak isteyen birçok kişi bize ulaştı. Tabii bu bizim her zaman yapabileceğimiz bir şey değil ama ben farklı yeniliklere imza atmaya devam edeceğim. Farklı ve sıra dışı mekanlarda mesleğimi icra etmek beni çok mutlu ediyor” dedi.
İstanbul İstanbul’da “Daltonlar” suç örgütüne yönelik “Mahzen-37” operasyonları: 14 şüpheli yakalandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’un Kağıthane Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Beşiktaş ilçelerinde “Daltonlar” suç örgütüne yönelik düzenlenen “Mahzen-37” operasyonlarında 14 şüphelinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, İstanbul’un Kağıthane Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Beşiktaş ilçelerinde elebaşılığını yurt dışı firar olan Beratcan Gökdemir’in yaptığı Daltonlar organize suç örgütüne yönelik operasyon düzenlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan şüphelinin; Esenyurt ilçesinde 31.03.2024-05.04.2024 tarihleri arasında M.O.S., B.T. ve C.T. isimli 3 ayrı iş yerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Beylikdüzü ilçesinde 31.03.2024 tarihinde E.B.G.R. isimli iş yerinin kurşunlanması eylemini yaptıkları, Başakşehir ilçesinde 02.04.2024 tarihinde B.S. isimli iş yerine el bombası atılması ve 14.04.2024 tarihinde iş yerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Bahçelievler ilçesinde 04.04.2024 tarihinde P. ve C.C. isimli iş yerlerinin, 16.04.2024 ve 19.04.2024 tarihilerinde S.G.L. ve İ.P isimli işyerlerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Küçükçekmece ilçesinde 22.04.2024 tarihinde 80. Yıl Parkı’nda kurşunlama eylemini yaptıkları, Bakırköy ilçesinde 16.04.2024 ve 25.04.2024 tarihlerinde G.B. isimli kuyumcunun kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Esenyurt ve Avcılar ilçelerinde 08.04.2024 ile 13.04.2024 tarihlerinde meydana gelen 4 adet ikamet ve iş yeri kurşunlama eylemini yaptıkları, Beşiktaş ilçesinde 05.04.2024 ile 11.04.2024 tarihlerinde 2 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs eylemini yaptıkları ve Esenyurt ilçesinde 12.04.2024 tarihinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemini yaptıkları tespit edildi. Operasyonlar sonucu, 1 adet AK-47 uzun namlulu tüfek, 3 adet tam otomatik tabanca, 2 adet çalıntı motosiklet ile çok sayıda balistik yelek ve kar maskesi el geçirildi.
Çorum Nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi eden cihaz geliştirildi Hitit Üniversitesinde yürütülen proje ile nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, nörolojik hastalıkları ilaçsız tedavi edebilmek amacıyla çalışma başlattı. Makine ve İmalat Teknolojileri alanında desteklenen proje çerçevesinde hastaları ilaçların toksik doz ve yan etkisine maruz kalmadan tedavi edebilecek yerli ve milli cihaz üretildi. Cihazın geliştirilmesi için yürütülen çalışmalarda Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Işık ve Doktor Öğretim Üyesi Serkan Dişlitaş yer aldı. Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, geliştirdikleri cihaz ile beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmadan beyindeki oluşacak olan elektrik uyarısıyla nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi amaçladıklarını söyledi. Nöromodülasyon (sinir dokularının yeniden düzenlenmesi) yönteminde 1950’li yıllardan itibaren ses, elektrik uyarısı ve manyetik uyarılardan faydalanmaya başlandığını ifade eden Akçay, bu tedavi yönteminin invaziv ve non-invaziv olarak iki şekle ayrıldığını kaydetti. Akçay, non-invaziv (kesi yapılmadan) olarak adlandırılan; beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmayan tedavi yönteminde beyinde oluşacak elektrik uyarısıyla tedavinin amaçlandığını belirterek 2000’li yıllardan sonra bu tedavi yönteminin klinikte yer almaya başladığını ifade etti. “Beyine elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesini hedefliyoruz” Geliştirdikleri cihaz ile beyne elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Akçay, şunları söyledi: “Beyne elektrik uyarısı vererek yapacağımız bu tedavi yöntemini diğer tedavi yöntemleriyle kıyasladığımız zaman; örneğin ilaçlarda toksik doz veya yan etkisi gibi durumlar olurken bu tedavi yönteminde ise yan etkisi diğerlerine göre neredeyse yok denecek kadar çok az olup avantajları, tedavi etkinliği daha yüksektir. Klinik çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğundan dolayı ekibimizin geliştirmiş olduğu cihazla yapılan tedavi yönteminin preklinik çalışmaları tamamlanmış olup şimdi ki aşamalarımızda ise klinikteki çalışmalarımızı özellikle epilepsi, nöropatik hastalarında Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Sinan Eliaçık hocamız ile uygulamayı amaçlamaktayız.” Yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz Geliştirilen cihazın tamamen yerli ve milli olduğunu vurgulayan Akçay, “Yurt dışında üretilen cihazların Türkiye’ye maliyeti ortalama 30 bin dolar civarında. Yerli üretim olanlarda ise yaklaşık maliyet 5-6 bin dolar civarında. Biz ise cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz. Yapmış olduğumuz cihazı diğerlerinden farklı olacak şekilde ürettik. Sabit bir akım vermek yerine beyindeki elektrik direnci ve kafa direnci ölçülerek bu dirence uygun olan yani tedavideki etkin ilaç diye tabir edebileceğimiz gerçek elektrik değerini verip beyne modüle ederek hastalarımızın tedavisini amaçlıyoruz. Böylelikle sabit bir tedavi değil bireye özgü elektrik uyarısı vererek tedavi hedeflenmiş oluyor. Bu amaçla da tedavinin etkinliği daha da arttırmayı sağlamış oluyoruz.” diye konuştu.