EKONOMİ - 25 Şubat 2018 Pazar 11:16

Dede yadigarı zeytinler ödüllü markaya dönüştü

A
A
A
Dede yadigarı zeytinler ödüllü markaya dönüştü

Dedesinin ismini taşıyan ‘Ethem Bey Zeytinyağları’ markasını dünyanın en iyi 500 zeytinyağı markası arasına sokmayı başaran Gıda Mühendisi Dr.

Dedesinin ismini taşıyan ‘Ethem Bey Zeytinyağları’ markasını dünyanın en iyi 500 zeytinyağı markası arasına sokmayı başaran Gıda Mühendisi Dr. Dilşen Oktay, "Ülkemizde 2016-2017 döneminde 177 bin ton zeytinyağı üretimi gerçekleşti. 2017-2018 döneminde öngörülen üretim miktarı ise 277 bin ton civarında" dedi.


‘Ethem Bey Zeytinyağları’ markasını dünyanın en iyi 500 zeytinyağı markası arasına sokmayı başaran Gıda Mühendisi Dr. Dilşen Oktay, Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümüne konuk oldu. Zeytincilik kanunu ile ilgili çalışmalarda aktif görev alan ve Zeytindostu Derneği Genel Sekreterliği görevi ile de üreticilerin bilinçlenmesi konusunda adımlar atan Dilşen Oktay, Uluslararası Zeytin Konseyi raporuna göre 2016-2017 döneminde 143 bin tondan 177 bin tona çıkarak zeytinyağı üretiminde artış gösteren tek ülke konumunda olan Türkiye’de kişi başına düşen zeytinyağı tüketiminin yalnızca 2 litre olduğuna dikkat çekti. Oktay, Ege Bölgesi’nde ise tüketimin 20 litreye kadar çıkabildiğini söyledi. İtalya’da düzenlenen Flos Olei Yarışması’nda uzman panelistlerin tadımlarından geçerek dünyanın en iyi 500 zeytinyağı arasına girmeyi başaran markasının doğuş hikayesini Yaşar Üniversitesi öğrencileri ile paylaşan Oktay, “1950 yılına kadar Karaağaç’ta zeytinyağı fabrikasını işleten ve Havran’da Türkiye’nin ilk entegre bitkisel yağ fabrikasını kuran dedemden ilham alarak geçen yıl Ethem Bey Zeytinyağları şirketini hayata geçirdim. İtalyanlar zeytin ağaçlarını ’dede’ olarak tanımlarlar. Ben de bu ağaçları dedelerim gibi görüp, koruyorum. Manisa’da bulunan Türkiye’nin en eski zeytin ağacı bin 652 yaşında. Urla’da da bin yaşın üzerinde pek çok zeytin ağacı mevcut. Kayıtlı 91 tür zeytin çeşidi ile de dünyada 3’üncü sıradayız. Bu büyük değere sahip çıkmalıyız. Ülkemizde 2016-2017 döneminde 177 bin ton zeytinyağı üretimi gerçekleşti. 2017-2018 döneminde öngörülen üretim miktarı ise 277 bin ton civarında. Tüm dünyada hem var yılı hem de geçen yıl yeterli ürün olmadığı için ağaçlara fazla dokunulmadığından bu yıl üretim artışı gerçekleşti. Son yıllarda yapılan kampanyalarla birlikte zeytinyağı tüketiminde istikrarlı bir artış söz konusu olsa da bu rakam özellikle Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında yeterli değil” diye konuştu.



"Sofranızdan zeytinyağını eksik etmeyin"


Antioksidan zengini zeytinin vücudumuzu yaşlanmaya, kalp ve damar hastalıklarına, çeşitli deri hastalıklarına ve bazı kanser çeşitlerine karşı koruyabileceğine dikkat çeken Dilşen Oktay, “Sağlıklı bir zeytin ağacında 7 bine yakın antioksidan bulunur. Türkiye’de bu zeytinleri yağa dönüştürdüğümüzde yüzde 10, yani 700 civarında antioksidan elde edebiliyoruz. Sağlıklı zeytinler hasat edildikten kısa bir süre sonra fabrikaya getirilir. Soğuk sıkım sayesinde de zeytinin içindeki antioksidanlar bozulmadan zeytinyağına geçer. Günümüzde pek çok hastalık için zeytinyağının mucizevi yararları araştırılıyor. Bunlar arasında MS, hatta alzheimer hastaları dahi var. Zeytinin kara suyu ise özellikle araştırılan bir konu. Ayrıca tüketicilerin satın alırken dikkat etmesi gereken birkaç püf noktası mevcut. Satın alınan zeytinyağının hangi ortamda muhafaza edildiğine dikkat edilmeli. Işık, sıcaklık ve nem oranlarına dikkat edilmeli. Örneğin marketlerde direkt spot ışığına maruz kalan bir zeytinyağı tercih edilmemeli. Sağlık için ise günde en az iki çorba kaşığı zeytinyağı tüketmeli” bilgisini verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.