GENEL - 18 Haziran 2018 Pazartesi 18:33

İzmir tarımda şaha kalktı

A
A
A
İzmir tarımda şaha kalktı

İzmir’de 1990-2003 dönemini kapsayan 14 yılda sadece binde 9 düzeyinde büyüyen tarım, Aziz Kocaoğlu’nun Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı 2004-2017 döneminde ise yüzde 7,5’luk büyüme oranını yakaladı.

İzmir’de 1990-2003 dönemini kapsayan 14 yılda sadece binde 9 düzeyinde büyüyen tarım, Aziz Kocaoğlu’nun Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı 2004-2017 döneminde ise yüzde 7,5’luk büyüme oranını yakaladı. Prof. Dr. Yaşar Uysal’ın araştırması, Büyükşehir Belediyesi tarafından desteklenen İzmir tarımının Türkiye ortalamasından 2,4 kat daha fazla büyüdüğü gerçeğini ortaya koydu.


Uzun yıllardır sorunlarla boğuşan Türkiye tarım sektörünün İzmir özelindeki yükselişi sürüyor. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal’ın imzasını taşıyan son rapora göre, tarım sektöründeki büyümede İzmir’in lider rolü her yıl daha da pekişiyor. Bu verilerle İzmir’deki tarım sektörü “Aziz Kocaoğlu’ndan önce” ve “Aziz Kocaoğlu dönemi” olmak üzere birbirinden farklı iki dönem olarak değerlendiriliyor.


Aziz Kocaoğlu döneminde İzmir Büyükşehir Belediyesinin tarıma yönelik özgün ve önemli proje ve desteklerinin yansımalarını makro düzeyde değerlendirmeyi hedefleyen çalışmada, 1990-2003 ile 2004-2017 döneminde tarımsal üretimde ortaya çıkan gelişmeler hem tarım sektörü geneli hem de alt ürün grupları bağlamında, istatistikler yardımıyla analiz edildi. Böylece İzmir tarımında üretim boyutunda yaşanan gelişmeler ve bunlara bağlı olarak da bazı öneriler ortaya koyuldu.


Prof. Uysal’ın hazırladığı “İzmir Tarımında Büyümenin Analizi” başlıklı araştırmanın dayandığı veriler, İzmir tarımındaki büyümenin son 14 yılda ortalama olarak yüzde 7,5 düzeyine ulaştığını gösteriyor. Yani İzmir tarımı Türkiye ortalamasından 2,4 kat daha fazla büyüdü.


Tarım sektöründeki dönemsel gelişmelerin İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve TÜİK verileri çerçevesinde incelendiği rapora göre, İzmir tarımında üretim artışı 1990-2003 dönemini kapsayan 14 yılda sadece binde 9 düzeyindeydi. Bu oran 2004-2017 döneminde yüzde 7,5’e yükseldi. Bu veri artışının oldukça çarpıcı bir yükselişe işaret ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Uysal, "Aynı dönemde Türkiye genelinde tarım sektörünün sadece yüzde 3,1 oranında büyüdüğü dikkate alındığında, İzmir’in 2004-2017 döneminde büyük bir başarıya imza attığını söylemek yanlış olmayacaktır" görüşünü dile getirdi.


“İzmir, hayvancılık politikalarına ilham verecek”


“İzmir Tarımında Büyümenin Analizi” başlıklı raporda hayvansal ürünler alanında İzmir’de yaşanan gelişmelerin tüm Türkiye’nin dikkatini çektiği vurgulanırken, bu alandaki artışın 1990-2003 döneminde yüzde 1,3, 2004-2017 döneminde ise yüzde 10,7 oranında gerçekleştiği tespitine yer verildi. Prof. Dr. Yaşar Uysal, Türkiye açısından daha çok et ithalatıyla gündemde olan ve bu nedenle de büyük önem taşıyan bu ürün grubundaki üretim artışının, Türkiye’de uygulanacak hayvancılık politikalarına ilham verecek nitelikte olduğunu ifade etti.


İzmir’den büyük atak


Raporda yer verilen tablolar, 1990’lı yıllarda Türkiye’nin gerisinde olan İzmir tarımındaki büyüme trendinin 2000’li yıllarda hızla arttığını ve öne geçtiğini gösteriyor. Yani İzmir tarımının performansının 2000’li yıllarda iyileşme yönünde farklılaştığını ortaya koyuyor.


“İşin sırrı…”


Bu başarının arka planında yerelden kalkınmaya olan inançla birlikte, doğru yerde, doğru çiftçileri, doğru yöntemle ve çiftçi örgütleri aracılığıyla desteklemenin bulunduğunu söyleyen Uysal, “Türkiye’nin yıllardır yapması gerekeni İzmir yapmıştır. Nitekim, İzmir Büyükşehir Belediyesi hem girdi tedariki, hem üretim süreci hem de pazarlama boyutunu birlikte ele almış, her üç boyuttaki ihtiyaçları, eğitim desteği de vererek, katılımcı anlayışla karşılamaya çalışmıştır. İşin sırrı; yerel potansiyelleri ve ihtiyaçları dikkate alarak tarım ve çiftçilerimize önce hak ettiği önemi sonra da gerekli desteği doğru yöntemlerle vermekte yatmaktadır.” dedi.


“Beklenti ve sorumluluklar da arttı”


Prof. Dr. Yaşar Uysal hazırladığı raporun sonuç bölümünde ise şu görüşlere yer verdi:


"Bu çalışmada yapılan inceleme ve analizler, İzmir tarımında 2004 sonrası dönemde çok büyük bir gelişme yaşandığını ve bunun sektörün Türkiye ortalamasından 2,4 kat daha fazla büyümesiyle somutlaştığını ortaya koymaktadır. Ortaya çıkan bu durumun İzmir Büyükşehir Belediyesi açısından artan sorumluluk ve yüksek beklentiler, Türkiye tarım politikalarını oluşturanlar açısından ise iyi bir örnek ve ders anlamına da geleceği açıktır. Dolayısıyla çoğu zaman ve çoğu kez olduğu gibi İzmir bir kez daha, bu kez tarımdaki başarılarıyla ön plana çıkmış, öncü ve örnek olmuştur."


Prof. Dr. Uysal raporunda, İzmir’de et üretiminin artırılması ve et üreticisi ile tüketicisi arasındaki zincirin halkalarının azaltılmasının yanı sıra, kentte gıda enflasyonunu kontrol etmeye yönelik atılabilecek adımlara ilişkin önerilere de yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul 1 Mayıs’ta polise mukavemet gösteren 11 şüpheliye daha tutuklama kararı İstanbul’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde taşkınlık yaparak polise mukavemet gösterdikleri belirlenen 11 şüpheli daha tutuklanarak cezaevine gönderildi. İstanbul’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde kısıtlama tedbirlerine rağmen taşkınlık çıkaran ve taş, sopa, demir çubuklarla polislere mukavemet gösteren şüpheliler tespit edilerek gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilen şüphelilerden 38’i, ’2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet’, ’terör örgütü propagandası yapmak’ ve ’kamu görevlisine direnme’ suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderilirken, 27 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. 12 şüpheli daha tespit edildi Soruşturma çerçevesinde aynı suçları işledikleri belirlenen 12 şüpheli daha kimliklerinin tespit edilmesinin ardından yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanarak adliyeye sevk edilen 12 şüpheli, burada Savcılığa ifade verdi. Savcılık işlemleri de biten 12 şüpheli tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe çıkarıldı. 11 şüpheli tutuklandı 12 şüpheliden 11’i, çıkarıldıkları nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderilirken 1 şüpheli ise adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakıldı. Soruşturma çerçevesinde toplamda 49 şüpheli tutuklanırken 28 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış oldu.
İstanbul İbadete açılan Kariye Camii’ye yerli ve yabancı turistler akın etti İbadete açılan Fatih’teki Kariye Camii’ye yerli ve yabancı turistler akın etti. Vatandaşlar 79 yıl sonra camide namaz kıldı. Tarihi yapı hakkında konuşan Sanat Tarihi Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Hayri Fehmi Yılmaz, “Bir bölümü ibadet bir bölümü de ziyaret için kullanılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğümüz büyük bir emekle, olağanüstü bir bütçeyle bu yapının ömrünü uzatabilmek için böyle bir proje yaptı. Şimdi bu görkemli anıt İstanbul’a yeniden hediye edildi” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan ve 21 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle cami statüsüne çevrilen İstanbul’daki Kariye Camii düzenlenen törenin ardından ibadete açıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’dan canlı bağlantıyla katıldığı törenle ibadete açılan camiye yerli ve yabancı turistler akın etti. Vatandaşlar, 79 yılın ardından Kariye Camii’nde namaz kıldı. Duvarlardaki bezemeleri inceleyen yabancı turistlerden bazıları ise dürbün kullandı. Tarihi camiye giren yerli ve yabancı turistler, göz kamaştırıcı yapıda bol bol fotoğraf çekti. “Theodore Metokhites, Hz. İsa ve Hz. Meryem’in hayatını anlatan çok zengin resim programları hazırlamış” Kariye Camii’nin tarihi ile restorasyon sürecini anlatan Sanat Tarihi Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Hayri Fehmi Yılmaz, “Kariye Camii, İstanbul’un en ilginç anıtlarından ve çok katmanlı yapılarımızdan biridir. Bizans devrinde, muhtemelen 6’ncı yüzyıldan bu yana bu yapının varlığından haberdarız. Bu yapı, bütün Bizans döneminde 11’inci, 12’inci ve 14’üncü yüzyıllarda defalarca kez yenilenmiş. 1316-1321 yılları arasında Theodore Metokhites isimli bir devlet, bilim adamı ve edebiyatçı bu yapıyı büyük ölçüde yenilemiş. Çok etkileyici birçok ek ile genişletmiş. Bu yapının etrafına birtakım birimler de ilave edilmiş. İçinde bulunduğumuz bölümü kendisi için bir mezar anıtı olarak düzenlemiş. Yapının da içerisinde Hz. İsa’nın ve Hz. Meryem’in hayatını anlatan çok zengin resim programları hazırlamış. Bu anlamda Bizans dünyasının en ilginç anıtlarından biri. Fetihten sonra bir süre bakımsız kalan bu yapı 1509 yılında Atik Ali Paşa tarafından cami haline getirilmiş. Kendisi devşirme olan Paşa, kendisinin kişisel dönüşümü gibi bu binayı da dönüştürmüş. Bizans manastırının, kilisesi olan bu yapıyı cami haline getirmiş. Bu yapı Osmanlı Cihan Devleti Dönemi boyunca cami olarak kullanılmış. Fakat yapının içindeki mozaikler ve freskolar yani eşsiz bezemelerinin bir kısmı Osmanlı Dönemi’nde de açık kalmış. Yapıyı ziyaret eden seyyahlar 16’ıncı ve 17’inci yüzyılda bu yapıda açıkta gördükleri bazı tasvirleri hep anlatmışlar. Uygarlık tarihi açısından önemlidir. Resimler nasıl Bizans kültürü açısından önemliyse bu yapının korunma süreci, eserlerin yaşayabilmesi de Osmanlı Devleti açısından enteresan” dedi. “Bir bölümü ibadet, bir bölümü de ziyaret için kullanılıyor” Kariye Camii’nin bir bölümünün ziyaret, bir bölümünün de ibadet için kullanılacağını söyleyen Yılmaz, “1945’te bir yeni karar alınmış ve yapı içindeki bütün mozaik ve freskoların açığa çıkarılması için büyük projeler yapılmış. Yaklaşık 12 yıl boyunca burada bir restorasyon yapılmış. 12 yılın sonunda tamamlanan restorasyonda sonra yapı bir müze olarak ziyarete açılmış. Aşağı yukarı yine restorasyon 12 yıl sürdü. 2012’den itibaren başlayan bir sürecin sonunda bu yapının restorasyonu tamamlandı. Şimdi de yine iki fonksiyonlu. Bir bölümü ibadet bir bölümü de ziyaret için kullanılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğümüz büyük bir emekle, olağanüstü bir bütçeyle bu yapının ömrünü uzatabilmek için böyle bir proje yaptı. Şimdi bu görkemli anıt İstanbul’a yeniden hediye edildi. O yüzden çok şanslıyız” ifadelerini kullandı. “Rabbim buranın açılış konuşmasının duasına ‘amin’ demeyi nasip etti” Kariye Camii’ni ziyaret eden Şerafettin Şeker, “Daha evvelde gelmiştim. Restorasyonunu çok beğendim. Rahmetli eşimin mezarı için gelmiştim ama demek ki Rabbim bana nasip etti. Sur diplerinde bulunanlara Fatiha okudum. Sur dibinde bir çiçek açmış ‘mutlaka bir şehit düştü galiba burada diye’ onun fotoğrafını çekmiştim. Şeker ailesine atacaktım. Buraya gelmem tesadüf olmaz tabii ki tevafuk. Rabbim buranın açılış konuşmasının duasına amin demeyi nasip etti” şeklinde konuştu. “Türkiye’miz için Allah hayırlı etsin” Hatun Hafik ise, “Çok güzel. Türkiye’miz için Allah hayırlı etsin. Çok iyi bulduk. Yapandan ve açandan Allah razı olsun” diye konuştu. “Bence Ayasofya’nın açılması kadar değerli bir olay” Nadir Koçak ise, “Dört gözle, sabırsızlıkla bekliyorduk. Açılacağını duyar duymaz koşa koşa geldim. Bence Ayasofya’nın açılması kadar değerli bir olay. Burası sadece bir cami değil, ayrıca kültürlerin birleşmesi. Eminim Hristiyan dünyası da bundan mutlu olmuştur. Onlara da ziyarete açık olacak zaten. Çok sevindik, hayırlı olsun diyorum” ifadelerini kullandı.
Sakarya Sakaryaspor’da Coşkun Demirbakan dönemi Tuncay Şanlı ile yollarını ayıran Sakaryaspor, Kocaelispor ile oynanacak maç öncesi ilk antrenmana Teknik Direktör Coşkun Demirbakan ile çıktı. İdman öncesinde açıklamalarda bulunan Demirbakan, “İzlediğim maçlarda gördüm, bir düşüş var. Zaten düşüş olmasaydı ben burada olmazdım. Yönetim değiştirme gereği duymazdı. Bir çare olursam ne mutlu bana” dedi. Trendyol 1.Lig’de mücadele eden Sakaryaspor, evinde ağırladığı Tuzlaspor karşılaşmasından 2-0 mağlup ayrıldıktan sonra Tuncay Şanlı ile yollarını ayırıp Coşkun Demirbakan ile anlaşma sağlamıştı. Bu çerçevede play-off’u garantileyen yeşil-siyahlılar, ligin 34. haftasında karşılaşacağı Kocaelispor müsabakasının antrenmanlarına yeni Teknik Direktör Coşkun Demirbakan ve ekibiyle başladı. Rüstemler Tesisleri’nde düz koşu ile başlayan idman ısınma ve taktik çalışmalarla devam etti. İdman öncesinde konuşan Demirbakan, “Benim buraya 7. gelişim. Ömrümüz burada, Sakarya’da ve Sakaryaspor’da geçti. Finaller, şampiyonluklar gördük. İnşallah bir yeni şampiyonluk daha nasip olur. Ben inanıyorum, inanmasam burada olmam. Takıma, taraftara, yönetime ve basına güveniyorum. Zaten bu atmosferleri, bu ortamları yıllarca yaşamış; yönetim, taraftar ve basın var. En zor zamanların üstesinden gelmiş ve başarmış bir camia var. Futbolcuların biraz demoralize hali var, onları artık iyi motive edeceğiz. Psikolojik, mental olarak cumartesi gününe kadar bir şeyler yapacağız. Bunun yanında da antrenmanlara devam edeceğiz. Bu maçı da kazanacağız neden olmasın, kazanmak istiyoruz” dedi. “Tuncay, buraya kadar getirdi takımı teşekkür ederim” Takımın performansından söz eden Demirbakan, “Takımdaki eksiklikleri ben futbolculara göstereceğim. Tuncay Şanlı benim evladım gibi, yani onun eksikliklerini söylersem yanlış olur, onun artılarını söyleyeyim. Buraya kadar getirdi takımı teşekkür ederim. Şu andaki pozisyon bir başarıdır. Çıksak daha büyük bir başarı olurdu ama tabi bu da bir başarı. Eksiği de fazlası da vardı. Bazı maçlarda performansın üzerine de çıkıldı, bazılarında da performansın altında kaldılar. Ama sebeplerini bilemiyoruz, her maçın senaryosu ayrı. Onları bilmediğim için ben şu veya bu eksiktir diyemem” diye konuştu. “Düşüş olmasaydı ben burada olmazdım” İki haftayı değerlendiren Demirbakan, “Az bir süre kaldı önümüzde. 2 maç olarak kabul ediyorum ben. Kocaeli ve diğer finale çıkacak rakibimizi düşünüyorum. Bunu da atlatırız diyorum. İzlediğim maçlarda gördüm, bir düşüş var haftalarda. Zaten düşüş olmasaydı ben burada olmazdım. Değiştirme gereği duymazdı yönetim. Böyle bir şeye gerek duyulması, takımdaki düşüş. Bir çare olursam ne mutlu bana” şeklinde konuştu.