GENEL - 08 Aralık 2018 Cumartesi 11:46

Türkiye’nin mobing haritası

A
A
A
Türkiye’nin mobing haritası

İş yerinde psikolojik taciz, yıldırma olarak tanımlanan mobbing üzerine yapılan araştırmalara göre, kurumların yüzde 63’ünde psikolojik tacizi önlemeye yönelik herhangi bir yaptırımın uygulanmadığı, çalışanların yüzde 90,7’sinin ise gereksiz görevler, olumsuz eleştiri, küçümseme ve iğneleme gibi uygunsuz davranışlara maruz kaldıkları ortaya çıktı.

İş yerinde psikolojik taciz, yıldırma olarak tanımlanan mobbing üzerine yapılan araştırmalara göre, kurumların yüzde 63’ünde psikolojik tacizi önlemeye yönelik herhangi bir yaptırımın uygulanmadığı, çalışanların yüzde 90,7’sinin ise gereksiz görevler, olumsuz eleştiri, küçümseme ve iğneleme gibi uygunsuz davranışlara maruz kaldıkları ortaya çıktı.


İş yerinde psikolojik taciz, yıldırma olarak tanımlanan mobbing ile mücadelede Türkiye’nin geldiği son nokta Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen ‘4. Forum Mobbing’ etkinliğinde ele alındı. Dördüncü Boyut Akademi ve Geleceği Paylaş Sivil İnisiyatifi işbirliği ile düzenlenen etkinlikte açıklanan verilere göre, kurumların yüzde 63’ünde psikolojik tacizi önlemeye yönelik herhangi bir yaptırımın uygulanmadığı, çalışanların yüzde 90,7’sinin ise gereksiz görevler, olumsuz eleştiri, küçümseme ve iğneleme gibi uygunsuz davranışlara maruz kaldıkları ortaya çıktı.



Kurumların yalnızca yüzde 12’sinde etik yönetmeliği var


Türkiye’de mobbingi derinlemesine ele almak için 2012 yılından bu yana kapsamlı anket araştırmalarına imza attıklarını belirten 4. Boyut Akademi Kurucusu Çağlar Çabuk, kurumların mobbing algısını dikkat çeken verilerle birlikte açıkladı. Çabuk, “2012’de 244 kurum temsilcisine ulaşmıştık. Bu sayı bugün 331’e ulaştı. Görüşülen kurumların yüzde 57’sinde etik yönetmeliğinin olmadığını, yüzde 63’ünde ise psikolojik tacizi önlemeye yönelik yaptırımların olmadığını gördük. Çalışanların sorunlarını veya şikayetlerini insan kaynakları birimi dışında iletebilecekleri ayrı bir birimin varlığı ise ancak yüzde 19 oranında çıktı. Mobbing ile ilgili bir başvuru geldiğinde kurumların yüzde 40’a yakını ‘taraflarla görüşmeyi aynı anda’ yapmayı, yüzde 36’sı ise ‘önce şikayetçi tarafla görüşmeyi’ tercih ediyor. Görüşme yapmayan kurumların oranı da bu yıl yüzde 19 olarak çıktı” dedi.



Haklı olana da haksız olana da iş akdi feshi


Yapılan şikayetlerin kurumlar tarafından nasıl değerlendirildiğini de ele alan Çağlar Çabuk, “Yapılan şikayetin haklı bulunması halinde kurumların yarıdan fazlası iş akdi feshini tercih ediyor. Yapılan şikayetin haksız bulunması halinde ise kurumların yarısı yine şikayetçi tarafa iş akdi feshi uyguluyor. Görev yeri değişikliği yüzde 37,5 oranında tercih edilirken, kurumların 3’te 1’i, sorunu yazılı uyarı ile çözmeye çalışıyor. Görüşülen kurumların yüzde 35’inde işverene karşı mobbing davası açıldığı belirtilirken, yüzde 47’si ise böyle bir dava açılmadığı belirtti. Çalışana karşı açılan mobbing davası oranı ise bu yıl, önceki yıllara oranla yüzde 21 ile en yüksek seviyesine ulaştı” bilgisini verdi.



CEO’lar da şikayetçi


Türkiye’deki mobing olgusunun çalışanlar nezdindeki algısını değerlendiren Araştırma ve İleri Analiz Danışmanı Özge Tarakçı Özkurt, “Kurumsal araştırmaya ek olarak 23 ilden 375 çalışan ile de görüşme gerçekleştirildi. Bu kişilerin yüzde 91’i özel sektör, yüzde 5’i ise kamu çalışanlarından oluşuyor. Görüşülen kişilerin yüzde 90,7’si çalıştıkları iş yerinde herhangi bir uygunsuz davranışa maruz kaldıklarını, yüzde 9,3’lük bir kesim ise çalıştıkları yerde böyle bir şey yaşamadıklarını kaydetti. Çalışmada yönetim kurulu üyesi ya da CEO düzeyi çalışan 6 kişinin 4’ü, genel müdür veya koordinatör düzeyi çalışan 26 kişinin 23’ü uygunsuz bir duruma maruz kaldıklarını belirttiler. En yüksek sayıdaki memur, eleman, uzman statüsündeki çalışanların yüzde 90’ı ile ikinci en yüksek sayıdaki şef, müdür, proje yöneticisi konumundaki şef, müdür, proje yöneticisi konumundaki çalışanların yüzde 93’ü de bu duruma maruz kalmış” diye konuştu.



“Etkileri ağır”


Maruz kalınan uygunsuz davranış türlerinin neler olduğuna da değinen Özkurt, “Araştırmada çalışanlar yüzde 48,8 ile ‘gereksiz ve anlamsız görevlere’, yüzde 35,5 ile ‘gerçekçi olmayan iş taleplerine’, yüzde 33,6 ile ‘sürekli olumsuz eleştiri, küçümseme ve iğnelemeye’ ve yüzde 30,4 ile ‘hakkında dedikodu ve asılsız bilgiye’ maruz kaldıklarını beyan ettiler. Maruz kalınan bu uygunsuz davranışların etkileri de ağır olabiliyor. Kişiler, stres başta olmak üzere sinirlilik, sürekli gerilim, endişe, tükenmişlik ve aşırı yorgunluk gibi sorunlarla baş başa kaldıklarını belirttiler” dedi.



Akademik çalışmalara konu oluyor


Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Evrim Güleryüz ise Türkiye’de gerçekleştirilen mobbing çalışmalarından örnekler verdi. Dr. Güleryüz, 2005 ve 2018 yılları arasında 447 yüksek lisans ve doktora araştırmasına, 2016 ve 2018 yılları arasında ise 130 yüksek lisans ve doktora araştırmasına imza atıldığını söyledi.


Güleryüz, Türkiye’de farklı meslek grupları ile yürütülen mobbing çalışmalarından örnek vererek, 108 hemşirenin katıldığı bir çalışmada hemşirelerin yüzde 43.8’i mobbinbge maruz kaldığını belirtti. Evrim Güleryüz, şunları söyledi:


“Yüzde 28.6’sı meslektaşlarından, yüzde 22.8’si hekimden, yüzde 14.3’ü yöneticisinden, yüzde 34.3’ü hepsinden mobbing gördüğünü ifade etti. 379 doktorun katıldığı bir çalışmada ise mobbing algısı arttıkça öfke düzeyinin arttığı ve öfke kontrol sorunlarının ortaya çıktığı saptandı. 395 ilkokul öğretmenin katıldığı bir çalışmada erkeklerin kadınlara kıyasla ve daha az süredir kurumda çalışanların daha uzun süredir çalışanlara göre daha yüksek mobbing algısı olduğu bulundu. 244 öğretmenin katıldığı araştırmada mobbing algısı ile kurumsal bağlılık arasında olumsuz bir ilişki olduğu bulundu. 211 bankacı ile yapılan bir çalışmada mobbing algısı ve performans arasında olumsuz bir ilişki olduğunu ortaya kondu. 220 hemşire ve 220 mühendis arasında yapılan araştırmada hemşirelerde mobbing algısının mühendislere göre daha yüksek olduğu ortaya çıktı. Mühendislerde yöneticinin kadın olduğu durumda erkek olduğu duruma kıyasla mobbing algısının daha fazla olduğu, erkek hemşirelerin mobbing algısının ise kadın hemşirelere göre daha fazla olduğu ortaya çıktı.”



“Farkına varın”


Etkinliğe katılan Geleceği Paylaş Sivil İnsiyatifi’nden Oya Demir de mobbing konusunda farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Demir, “Herhangi bir iş yerinde, özel ya da kamu sektöründe, belki de bir sivil toplum örgütünde bir kişi ya da daha fazlası mobbinge maruz kalıyor. Belki de maruz kaldığı ya da bıraktığı şeyin mobbing olduğunun farkında bile değil. İçinde olduğumuz çalışma hayatına veya sivil toplum örgütlerine baktığımızda ise sanıyorum en fazla gündemde olan konulardan biri üstü kapalı ya da açık mobbing. Ülkemizde bu alanda yapılan sürdürülebilir tek çalışma olan Forum Mobbing’in ilk defa İzmir’de gerçekleşmesi bizim için ayrıca mutluluk verici" diye konuştu.



Kapasitesinin altında verilen işler de mobbing


Mobbing, iş yerindeki bir kişiye, bir ya da birkaç kişi tarafından yapılan sistematik, etik olmayan ve düşmanca davranışlar veya kişiye tacizle, zorbaca ve saldırganca davranılarak, kapasitesinin altında işler verilerek onun sosyal ilişkilerinden dışlanması ya da iş yerindeki statüsünün küçük düşürülmesi anlamına gelmektedir.



ALO 170’e başvurular giderek artıyor


Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı ALO 170 Yardım ve Destek Hattına mobbing nedeniyle başvuran kişi sayısı 2011 yılında 2 bin civarındayken 2017 yılında bu sayı 16 bin 784’e ulaştı.



Mobbing karşısında çalışanların hukuki hakları


Türk Medeni Kanunu’na göre; hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Davacının, maddi ve manevi tazminat istemde bulunma hakkı saklıdır. Ayrıca Türk Borçlar Kanunu’na göre de; işveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve iş yerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Çağdaş Bodrumspor Başkanı Çağlar’dan spor salonu talebi Çağdaş Bodrumspor Başkanı Dağlarca Çağlar, ilçeye spor salonu yapılması durumunda yeniden Süper Lig’e dönme ve maçları Bodrum’da oynama hayallerinin olduğunu söyledi. Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi’nden bir alt lige düşen Çağdaş Bodrumspor’un başkanı Dağlarca Çağlar, sezon değerlendirmesi ve yeni sezon hedeflerini anlattığı bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Kendilerini tüm maçlarda yalnız bırakmayan Bodrum ve Muğla seyircisi ile basın mensuplarına teşekkür eden Çağlar, bu sene Kadınlar Süper Lig’ine yükselen Bodrum Basketbol’u tebrik etti. Ligde son ana kadar mücadeleye devam ettiklerini söyleyen Dağlarca Çağlar, bu sezon en büyük problemlerinin salon olduğunu belirterek, “Son 2 hafta ligden düştüğümüz kesinleşti ama o haftalara kadar elimizden ne geliyorsa, lige renk katmak için elimizden geleni yaptık. Sempati uyandırdığımızı düşünüyoruz. Sezon boyunca çeşitli problemler yaşadık ama bunların en büyüğü salon problemiydi. Geçen yaz federasyon ile yaptığımız görüşmelerde birinci ağızdan bu maçların belli bir revizyon ve tadilat yapılarak Bitez’de oynanabileceğini şifahen duymuştuk ve bu doğrultuda bir kadro kurduk ama daha sonra buna izin verilmeyeceği söylendi. Ben de gerek Türkiye Basketbol Federasyonu gerek Spor Bakanlığı, gidebileceğim her yere gittim. Açıkçası bu yolda tek başıma mücadele ettim. Elimden geleni yapmaya çalıştım ama maalesef izin alamadık. Muğla’da oynama kararı çıktı. Bir şekilde bu dezavantajlı serüvene başladık. Bu bizim için maddi olarak da ekstra bir yüktü ama işin sportif kısmına etkisi çok daha büyüktü. Sonuçta haftanın 6 günü antrenman yaptığınız bir salonda oynayamıyorsunuz. Bir deplasman gibi bir gün öncesinde Muğla’ya gidiliyor, otelde kalınıyor ve ertesi gün maç oynanıp geri dönülüyor. Bunların hepsi bizim için dezavantajdı” diye konuştu. Geçen sezon Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Bodrum Belediyesi’nden bekledikleri manevi desteği alamadıklarını söyleyen Dağlarca Çağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Beklediğim maddi destek değildi. Salon konusu ile ilgili örgütlenip sesimizi duyurmamız lazımdı ama başaramadık, örgütlenemedik. Bu anlamda yanımda bir güç hissetmek isterdim. Sonuçta belediyeler de devlet kurumlarıdır. Ben özel sektörüm, basketbol kulübü başkanıyım. Tabii ki bu devlet kurumlarını yanıma almadan bir şeyleri çözmem çok kolay olmayacak." Bodrum’a acilen bir spor salonu yapılması gerektiğini vurgulayan Dağlarca Çağlar, Çağdaş Holding olarak ilçeye bir spor salonu yapmak gibi planlarının olmadığını, bu salonun devlet gücü ile yapılabileceğini dile getirdi. Çağlar, ilçeye spor salonu yapılması durumunda yeniden Süper Lig’e dönme ve maçlarını Bodrum’da oynama hayallerinin olduğunu kaydederek “Bodrum’a salon yapılmadan Süper Lig’e çıkmanın bizim için çok yorucu bir yol olacağını öngörüyoruz” değerlendirmesini yaptı. Yeni bir altyapı oluşumlarının olmasına rağmen altyapıda yaklaşık 200 sporcularının olduğundan bahseden Çağdaş Bodrumspor Başkanı Dağlarca Çağlar, bu sezon altyapıdan yetişen bazı oyuncuları, profesyonel takımda oynatacaklarını dile getirdi. Bu sezon maçlarını Bodrum’da oynayacaklarını hatırlatan Dağlarca Çağlar, “Bu sezon oyuncularımızın tamamıyla sözleşmemiz bitiyor ama devam etmek istediğimiz oyuncular olacaktır. Bunun için liglerin tamamlanmasını bekliyoruz. Hocamızla da yollarımızı ayırdık, kendisine de çok teşekkür ediyoruz. Her şeye rağmen emeğini koydu. Yeni bir kadro, yeni bir teknik heyetle devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Mersin Başkan Özyiğit: "2 ayda 17 bin 500 metrekarelik alanı belediyemize kazandırdık" Mersin Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Türkiye’de kamulaştırmasız el atma davası ile en fazla muhatap olan belediye olduklarını belirterek, 2 ayda 72 davayı çözüme kavuşturduklarını ve toplam 17 bin 500 metrekarelik alanı belediyeye kazandırdıklarını ifade etti. Mersin Yenişehir Belediye Meclisi Mayıs Ayı Olağan Toplantısının Birleşimi, Başkan Abdullah Özyiğit başkanlığında yapıldı. Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıda gündem maddeleri görüşülerek karara bağlandı. Mecliste konuşan Özyiğit, Yenişehir’in belediye hizmet alanı sorununa ilişkin yaptıkları çalışmaları meclis üyeleriyle paylaştı. 2019’da göreve geldikten hemen sonra çözdükleri 36 milyon TL’lik bir dosyayı örnek gösteren Özyiğit, şöyle konuştu: "Türkiye’de kamulaştırmasız el atma davası ile en fazla muhatap olan belediyeyiz. 500’e yakın dava var. İmar planlarında sağlık tesisi, okul ve belediye hizmet alanı gibi kamusal alanların mülkiyeti özel şahıslarda ise 5 yıl içerisinde bunların kamulaştırılması gerekiyor. Ancak yıllardır bu problem çözülemediği için üstümüzde yük olarak kaldı. Şu anda yaptığımız çalışmalarla bu alanları kamulaştırıyoruz. Kamulaştırdığımız anda devam edilen davaların faiz yükünden de kurtulmuş oluyoruz. Ayrıca mahkemenin belirlediği fiyatların altında vatandaşlarla anlaşarak bu alanları kamulaştırıyoruz. Biz 5 yıl önce göreve geldiğimizde böyle bir dosyanın çözümünü oluşturmuştuk. 2015’te kaybedilen bir davanın ifasında 36 milyon lira seviyesine ulaşmış bir dosya. Biz onun ödemesini 4 yıllık bir döneme yaydık. Orda elde ettiğimiz parsellerde ilk BETEM’i yaptık. Mayıs ayı içerisinde hemen yanında bir de okul inşaatı temelini atacağız." "2 ay içerisinde 72 davayı çözüme kavuşturduk" Kamu adına bilinç ve cesaretle sorunları çözmeye devam edeceklerini vurgulayan Özyiğit, "Geçtiğimiz 2 ay içerisinde 72 davayı çözüme kavuşturduk. Toplam 17 bin 500 metrekarelik alanı belediyemize kazandırdık" dedi. Bu çalışmaları belediye bütçesini düşünerek yaptıklarını dile getiren Özyiğit, şunları kaydetti: "İnönü Bulvarı’nda Yenişehir İlçe Emniyet Müdürlüğünün ön tarafında bulunan arazi şu anda belediyemizin mülkü haline geldi. Orası da çok kıymetli bir yer. SayaPark AVM’nin karşısında 7,5 dönümlük bir alan belediyemizin mülkiyetine geçti. Bugünün fiyatıyla kamulaştırmak istesek 300 milyon lira gibi bir bedel tutan bu yerlerin 110 milyon lira seviyesinde kamulaştırılması sağlandı. Kamulaştırmasız el atma davalarına muhatap olabilecek 106 hektarlık bir alandan söz ediyoruz. Biz bunları 5 yılın sonunda çözmüş olacağız. Aksi takdirde ipin ucunu kaçırırsak, faizi bizi boğar."