GENEL - 14 Şubat 2019 Perşembe 10:46

İzmir’in yeni meydanı açılıyor

A
A
A
İzmir’in yeni meydanı açılıyor

Mithatpaşa Parkı önündeki araç trafiğini yeraltına alarak kazanılan 71 bin 500 metrekarelik alanı kentin en büyük meydanlarından biri haline getiren İzmir Büyükşehir Belediyesi, içinde tramvay durağı ve kıyısında vapur iskelesi olan özel tasarlanmış bu meydanı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla pazar günü hizmete açıyor.

Mithatpaşa Parkı önündeki araç trafiğini yeraltına alarak kazanılan 71 bin 500 metrekarelik alanı kentin en büyük meydanlarından biri haline getiren İzmir Büyükşehir Belediyesi, içinde tramvay durağı ve kıyısında vapur iskelesi olan özel tasarlanmış bu meydanı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla pazar günü hizmete açıyor.


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentlilerin denizle ilişkisini güçlendirmek ve Körfez’in kıyı şeridini yeniden tasarlayarak canlandırmak amacıyla Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinde oluşturduğu dev meydan, 17 Şubat Pazar günü saat 15.30’da Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla hizmete açılacak. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2016 Ağustos ayındaki toplantısında oy birliğiyle alınan karar çerçevesinde, "15 Temmuz Demokrasi Şehitleri" adı verilen İzmir’in bu yeni meydanı, hem özel tasarlanmış donatıları hem de tramvay ve vapurun kesişme noktası olması nedeniyle kentin yeni cazibe merkezi olacak.



Estetik değer katacak


Mustafa Kemal Sahil Bulvarı trafiğini rahatlatmak ve bölgeye yeni bir soluk getirmek amacıyla öncelikle Mithatpaşa Parkı önündeki trafiği yer altına alan İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu yeni taşıt alt geçidinin üstünü de İzmir’e yakışan dev bir meydana dönüştürdü.


Mithatpaşa Parkı önünde düzenlenen 71 bin 500 metrekarelik meydan, çocuk oyun alanı, sahne olarak kullanılabilecek gösteri alanı, su oyun alanı, dinlenme alanları, bisiklet ve yaya yolları, özel tasarlanmış kentsel donatılar, otomatik tuvaletler ve etkinlik alanlarından oluşuyor. Karantina Vapur İskelesi’nin yer aldığı ve Konak Tramvayı’nın geçtiği meydana, sanatçı Günnur Özsoy’un anıt heykel çalışması ayrı bir hava veriyor.


Yeşil dokusu, farklı peyzaj uygulamaları ve oyun gruplarıyla bölgeye estetik açıdan önemli bir değer katacak olan bu yeni meydan, İzmirlileri bin 200 metrekarelik sahil şeridi ile buluşturuyor. Yeni düzenleme sayesinde, Mithatpaşa Parkı’nın kara tarafında kalan tarihi doku da daha görünür ve algılanır hale geldi. Meydanda 16 bin 500 metrekarelik yeşil alan oluşturuldu. 8 bin metrekarelik bölüm çim alan olarak düzenlenirken, geri kalan alana 378 adet ağaç ve 62 bin adet çalı grubu bitki dikildi.



"Çakıl taşlı" anıt heykel


Meydanda yer alan anıt heykel, 8 proje arasından seçildi. Sanatçı Günnur Özsoy’un "tek bir parçadan başlayıp gittikçe sıklaşarak devam eden ve kumsaldaki çakıl taşlarını hatırlatan" eserinin seçilmesinde, hayatın içinde törpülenmiş çakıl taşlarının ayağa kalkarak birlikte bir bütün olması ve omuz omuza duran halkı çağrıştırması unsurları öne çıktı. Tamiratı kolay, hafif ve dış koşullara dayanıklı bir malzeme olan polyester, malzemenin kullanıldığı heykelde, bütün olmuş bir milleti temsil etmesi yönünden beyaz renk seçildi. Su havuzuna yerleştirilen 23 heykel, aynı zamanda teknelerin yelkenlerini ve kuş kanatlarını hatırlatarak özgürlük enerjisi de yayıyor.


İzmir Büyükşehir Belediyesi, bölgedeki deniz ulaşımını güçlendirmek amacıyla kıyıya iskele ve tekne yanaşma yeri de yaptı. Kent içi ulaşımda Körfez’den daha çok yararlanmayı hedefleyen Büyükşehir, Karantina Vapur İskelesi’ni de 2018 yılı Aralık ayında hizmete almıştı.



Tramvay ve vapurla gelin


Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun birlikte katılacağı 17 Şubat Pazar günü saat 15.30’daki açılış için İzmirlilere çağrı yapan büyükşehir belediyesi yetkilileri, törene gelmek için özel araç yerine tramvay ve vapur seferlerinin tercih edilmesinin yerinde olacağını bildirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Yönetim Kurulu Üyesi Akça: "Mesleki eğitim, üretimin niteliğini ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurul Üyesi ve ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, "Mesleki eğitim sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" dedi. ATO, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bu yılın ekim ayında hayata geçirdiği ‘Mesleki Eğitimde Ankara Model’ iş birliği protokolü kapsamında düzenlediği "Sektör- Meslek Öğretmenleri Buluşması’ ATO Duatepe Salonu’nda yapıldı. Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mimar Sinan Mükemmeliyet Merkezi koordinatörlüğünde düzenlenen toplantı, Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurulu Üyesi aynı zamanda ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Güçlü ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Volkan Hasan Kaya, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Veli Karakuş ve Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Erkan Tuzsuz başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda mesleki eğitimin, üretim niteliğine ve rekabet gücüne etkisi ele alındı. "Kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ATO’nun Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile hayata geçirdiği "Mesleki Eğitimde Ankara Modeli"nin mesleki eğitimin sektörün ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yapılandırılması açısından önemli bir model olacağını belirterek, "Mesleki eğitim, sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır. İş dünyasının ihtiyaçlarıyla uyumlu, uygulama ağırlıklı ve güncel beceriler kazandıran bir mesleki eğitim yapısı, gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlarken ekonomimizin de sürdürülebilir büyümesini güvence altına alır. Bu nedenle kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ifadelerini kullandı.
Adana Adana’da yıkım yapılan Amerikan Adası girişi kayalarla kapatıldı Adana’da Amerikan Adası olarak bilinen yerdeki kaçak yapıların yıkım işlemleri sona ererken, bölgenin girişi kayalarla kapatıldı. Yıllardır tartışma konusu olan Merkez Çukurova ilçesi Göl Mahallesi Menderes Bulvarı’ndaki Amerikan Adası’nda 23 Aralık’ta başlayan yıkım işlemleri tamamlandı. Yıkılan kaçak yapılardan arta kalan molozlarda kamyonlarla taşındı. Adanın girişi de kaya parçalarıyla kapatılırken, girişinde nöbet tutan polis bölgeye kimsenin girmesini izin vermiyor. Bölgeye gezmeye gelen vatandaşlar kayaları görünce geri dönmek zorunda kaldı. Eşi ve çocuğuyla bahardan kalma havayı değerlendirip adada gezmek isteyen Serkan Çokal, "Üzüldük desek doğru olur. Ancak daha iyisi olacaksa Adana için hayırlısı olsun. Biz burayı seviyorduk ve sürekli geliyorduk. Buradaki yapıların kaçak olduğunu bilmiyorduk. Görüntü açısından çok çirkindi. Yolumuzu kesip çevirenler vardı. Zorla mekâna çağıranlar vardı. Ailece geldik, burayı gezelim demiştik. Yeni yapılacak yer, halkın girebileceği şekilde olsun. İnsanlar rahatça dolaşsın. Uyuşturucu kullanan kişilerin burada olmadığı belli olsun. Devletimizden buranın güzel bir yer olmasını istiyoruz" dedi. İlknur Çokal ise, "Çok üzüldüm, ancak bir yandan da sevindim. Burada uyuşturucu kullananlar da çoktu. İnşallah daha güzel yapılar olur. Mekânların içerisinde güzel olanlar da vardı, ancak büyük kısmı kötüydü. Burayı ailece ziyarete gelmiştik. Kapatıldığı için şu an giremiyoruz" diye konuştu.
Ankara Uzmanından uyarı: "Uyku düzeninin bozulması agresif tip meme kanseri riskini artırabiliyor" Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor" dedi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yeni yapılan araştırmalarda gece vardiyasında çalışan ya da uyku bozukluğu olan bireylerde, agresif meme kanseri riskinin önemli ölçüde arttığını belirtti. Texas A&M Üniversitesi’nde yürütülen ve JAMA Oncology dergisinde yayımlanan çalışmada, bozulan sirkadiyen ritmin, bağışıklık sistemini baskılayarak tümör gelişimine ve yayılmasına zemin hazırladığını açıkladı. Dr. Coşkun, sirkadiyen ritim bozukluğu, meme bezlerinin yapısını bozarak bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflattığını ve bozulan bağışıklık sonucunda tümörler daha hızlı ve daha agresif şekilde büyüyebileceğini vurguladı. "Geç saatlere kadar uykusuz kalmak ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor" Uyku düzeninin bozulmasının ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini ve kaliteli uykunun insan vücuduna her anlamda yararı olduğunu belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor. Araştırmada, laboratuvar modelleri iki gruba ayrıldı. Biri normal gündüz gece döngüsünde yaşarken diğeri sirkadiyen ritimleri bozacak şekilde ışık döngülerine maruz bırakıldı. Normal döngüde tipik olarak 22’nci haftada kanser gelişirken, ritmi bozulan grupta kanser belirtileri yaklaşık 18’inci haftada ortaya çıktı. Bu modellerde daha agresif tümör gelişimi gözlemlendi ve tümörün akciğerlere yayılma ihtimali daha yüksek bulundu. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, çalışmada bağışıklık tepkilerini bastıran bir molekül olan LILRB4’yi odak noktasına aldı. Normalde bağışıklık sistemini aşırı iltihaptan koruyan bu molekül, kanser ortamında aşırı aktifleşip bağışıklığı daha da baskılayabiliyor. LILRB4 etkisi hedeflendiğinde ise, bağışıklık sistemi tekrar aktifleşerek hem tümör büyümesini hem de metastazı önemli ölçüde azalttığı görüldü. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu da uzun vadeli sirkadiyen ritim bozukluğunun sağlıklı meme dokusunun yapısını değiştirerek bu dokuların tümör gelişimine karşı savunmasız hale gelmesine neden olmasıdır. Sonuç olarak gece vardiyasında çalışmak, sık sık seyahat etmek veya geç saatlere kadar uykusuz kalmak sadece yorgunluk değil, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Bu çalışmanın sonucuna göre uyku ve dinlenme sürelerine daha çok özen göstermek gerektiği görülüyor. Özellikle gece vardiyasında çalışan kadınların sağlık taramalarını aksatmaması, mümkünse vardiya saatlerinin biyolojik ritimle uyumlu şekilde planlanması, vardiya sistemiyle çalışanların düzenli uyku alışkanlığı edinmeleri, karanlık ve sessiz ortamlarda uyumaları, uyku hijyenine dikkat etmeleri yaşam kalitesi ve hastalıklardan korunmak açısından oldukça önemli" ifadelerini kullandı.