EKONOMİ - 15 Mayıs 2019 Çarşamba 11:19

Ege’nin ilk düşünce kuruluşu Think Tank, EGİAD’dan

A
A
A
Ege’nin ilk düşünce kuruluşu Think Tank, EGİAD’dan

Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), Milli Mücadelenin başlamasının 100.

Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), Milli Mücadelenin başlamasının 100. yılında büyük bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. EGİAD, 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı öncesinde gerçekleştirdiği etkinlikle, bir iş örgütü tarafından Ege Bölgesi’nde ilk kez kurulan düşünce örgütü Think Tank’in tanıtım lansmanını gerçekleştirdi, ayrıca Nobel Barış Ödülü Sahibi Büyükelçi Ahmet Üzümcü’yü “Uluslararası Güvenlik ve Silahsızlanma Alanında Sivil Toplumun Rolü” konusunda ağırladı.


EGİAD’dan bir ilk daha geldi. İş dünyasına bilgi ve fayda sağlayabilecek bir oluşuma daha ev sahipliği yapmaya hazırlanan iş örgütü, EGİAD Think Tank’in kuruluş haberini bu etkinlik çerçevesinde açıkladı. Ana amacı tamamen ekonomi ve iş dünyası odaklı bir yaklaşımla bilgi ve faydalı içerik üretmek olarak belirlenen EGİAD Think Tank, bölgenin ilk düşünce kuruluşu olacak.


Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan EGİAD Başkanı Mustafa Aslan, “Ana hedef ekonomik ve sosyal kalkınmaya destek olabilecek konularda bilgi üretmek ve bu bilgiyi kamuoyuyla ve ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşmaktır. Ulusal, bölgesel ve uluslararası sorunlara yönelik çalışmalar yapan, devletlerin karar alma süreçlerinin etkinliği artırmak ve doğru politikalar izlenmesini sağlamak amacıyla bir strateji oluşturmak için kurulmuş özel ve nitelikli araştırma merkezi olarak hareket edeceğiz. Öncelikle İzmir’in ve Ege Bölgesinin ve bu yolla ülkemizin daha güçlü, daha dinamik ve refah seviyesi daha yüksek bir hale getirilmesine yardımcı olmak için eldeki sorunlara çözümler önermeyi, geleceğe dair stratejiler belirlemeyi hedefleyen bir araştırma platformu olacağız” dedi.



"Söz veriyoruz"


Milli Mücadelenin 100. yılına ilişkin yaptığı konuşan EGİAD Başkanı Mustafa Aslan, Ulu Önder Atatürk’ün açtığı yolda kararlıkla yürüyeceklerinin sözünü vererek, “19 Mayıs 1919, Milli Mücadelemizin başlangıcının 100. yılını kutlamanın gururunu yaşıyoruz. Cumhuriyetimizi kuran, pek çok devrimle bizi çağdaş medeniyetler seviyesine taşıyan, sadece bir asker değil, bir lider ve aynı zamanda bir başöğretmen olan Ata’mızı saygı, şükran ve özlemle anıyoruz. Bir yüz yılı gururla geride bırakıp önümüzdeki ikinci yüz yıla başlarken cumhuriyetimizin temel değerlerine sıkı sıkıya bağlı, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygılı Genç İş İnsanları olarak ekonomik ve sosyal kalkınmayı başarmak, ülkemizde yaşayan herkesin eğitim ve refah seviyesini yükseltmek için çalışmaya ve üretmeye aynı kararlılıkla devam edeceğimize söz veriyoruz. Bu vizyon çerçevesinde önümüzdeki ikinci yüzyıla başlarken üreten, sadece mal ve hizmet değil, bilgi, teknoloji, katma değer üreten, yenilik sağlayan bir gençlik hayal ediyoruz. Düşünen, geliştiren, endüstrilere hakim, AR-GE ve inovasyon odaklı bir genç bakışa ihtiyacımız var” diye konuştu.



“Öncelik ekonomi olmalı”


Seçim süreçlerine de değinen Ege Genç İş İnsanları Derneği Başkanı Mustafa Aslan, önceliğin ekonomi olması gerektiğine dikkat çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:


"Bizler genç iş insanları olarak demokrasi ve hukuk tartışmalarının, gündemden düşmeyen seçimle ilgili süreçlerin gölgesinde ülkemizin milli hasılasında değer oluşturmaya, istihdam sağlamaya ve üretmeye devam ediyoruz. Ancak ülke gündeminde yaşanan söz konusu gelişmeler, ekonomik dalgalanmaları, yabancı yatırımcı gözünde ülkemizin güven kaybını artırmaktadır. Güzel ülkemiz, tarımıyla, sanayisiyle, büyük yatırımlarıyla, teknolojilerle adından söz ettirmeli. Aldığı yabancı yatırımla, katma değeri yüksek ihracatıyla dikkat çekmelidir. Bizim artık gündemimize ekonomiyi, ihracatı ve üretimi almamız gerekmektedir. Ekonomik ve sosyal kalkınmanın artırılması, yatırım ve istihdamın artırılmasıyla doğru orantılıdır. Tüm bunların gerçekleşmesi için de demokratik bir yapı içinde, hukukun bağımsızlığı ve üstünlüğü esasıyla çalışan kurumların varlığı, güven ortamının sağlanması elzemdir. Sağlam ekonomi ve finans politikaları, doğru teşvik uygulamaları ile ülke ekonomimizin gelişmesi ve dolayısıyla sosyal kalkınma ve refahın artması tek amacımız olmalıdır. İnovatif sektörlerin gelişimi, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatının artırılması gibi hedeflerin makro açıdan ele alarak bu yönde politikalar üretilmesi faydalı olacaktır" ifadelerine yer verdi.



Düşünce kuruluşları ne yapar?


İş dünyası, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve siyasi liderler; göçten terörizme, ekonomik krizden çocuk haklarına kadar önemli konular için bir araya gelerek yeni ve uygulanabilir politikalar geliştiriyor. Ülkeler açısından dış politika, ekonomi ve ülke içi politikalar gibi konularda izlenecek stratejileri ortaya koyuyorlar.



EGİAD Think Tank


EGİAD Think Tank’in faaliyet alanı şu şekilde sıralandı:


"İzmir ve Ege Bölgesi iş dünyasının etkinlik, verimlilik ve performansını artırmaya dönük faaliyetleri planlamak, EGİAD üyelerine ait şirketlerin yararına olacak şekilde lobi faaliyetlerinde bulunmak, EGİAD yönetimi adına geleceğe yönelik vizyon oluşturmak ve strateji geliştirmek, şehrin ve bölgenin ekonomik sorunlarına dair çözümler üretmek, Ege Bölgesi özelinde toplumsal duyarlılık gerektiren konularda kamuoyu oluşturmak ve ulusal ve uluslararası gelişmeleri izlemek, analiz etmek ve raporlar yoluyla bu gelişmeleri kullanılabilir bilgi haline getirmek.”


EGİAD çatısı altında paydaş STK’lar ve üniversitelerden temsilciler ile akademisyenler yer alacak.



Nobel Ödüllü ilk Türk diplomat


Sunumun ardından söz alan Nobel Barış Ödülü Sahibi Büyükelçi Ahmet Üzümcü oldu. Lahey’deki Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) geçmiş dönem Başkanlığı görevinde bulunmuş, Dışişleri Bakanlığı nezdinde Birleşmiş Milletler ve NATO’da görev yapmış, geçmiş Dönem Tel Aviv Büyükelçisi, 2013 yılında Nobel Barış Ödülü’nü almış, çok taraflı diplomasi konusunda ise çok önemli tecrübeye ve bilgiye sahip kariyer diplomatı olarak isim yapmış Büyükelçi Ahmet Üzümcü, “Uluslararası Güvenlik ve Silahsızlanma Alanında Sivil Toplumun Rolü” konusunda söyleşi gerçekleştirdi.



“STK’lar önemli rol oynuyor”


Üzümcü, uluslararası konularda STK’ların çok önemli rol oynadığını belirterek şöyle konuştu:


"Gerek BM, gerek NATO, gerekse OPCW’de, bu tip STK’ların çok önemli bir rol oynadıklarını gördüm. Bu rolün de gerek hükümetler, gerek uluslararası kuruluşlar tarafından yararlı görüldüğünü gözlemledim. Bazen hükümetler insan hakları konularında ifade edilen görüşlerden hoşlanmayabiliyor ama yine de bu düşüncelerin serbestçe ifade edilebilmesi ve dikkate alınması çok yararlı oluyor. Farkındalık oluşturmak bakımından çok önemli bir işlem olarak gözlemleniyor. Bazı girişimlere de öncülük yaptıklarını görüyoruz. 2017’de bunun canlı örneğini yaşadık. Bir grup STK bir araya geldiler ve nükleer silahsızlanma konusunda anlaşma ortaya çıkmasını sağladılar. 120 ülkenin katıldığı ve 107’sinin onayladığı bir anlaşma. Aynı yıl Nobel Barış Ödülü’nü kazandılar. Örneğin mayınların yasaklanması sözleşmesi tamamen STK’ların birleşmesiyle ortaya çıkan bir anlaşmadır. Bu tür girişimlerin çeşitli görüşlere, pozisyonlara sahip hükümetler tarafından ortaya getirilmesi mümkün değil. STK’lardan beklenmesi son derece doğal. STK’ların rolünü önemsemek ve dikkate almak gerekiyor. Tüm uluslararası konularda önemli roller oynadıklarını görüyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Yağışlar barajların seviyesini yükseltti Türkiye’nin önemli su potansiyeline sahip kentlerinden Van’da yağışların etkisiyle barajlar tamamen doldu. Van ve çevresinde son yıllarda kuraklığın çok fazla hissedildiği bölgelerde mart ayı yağışları yüzleri güldürdü. Bu yıl mart ayındaki yağışlar 87 milimetre olarak ölçülürken 2003 yılında Mart ayındaki 84 milimetrelik yağış rekoru da kırıldı. Son 10 yıldır barajların yüzde yüz dolmadığı kentte, bu yıl mart ayı yağışları son 21 yılın rekorunu kırarak yüz güldürdü. “Yağışların bol olması hemen barajlardaki doluluk oranı kendini gösterdi” Geçtiğimiz yıllarda yağışların az olması sebebiyle Van Gölü havzasında bulunan barajlarda ciddi anlamda su kaybının yaşadığını ifade eden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Özellikle kışın bol kar yağışı ve ilkbahar ayında yağışların fazla olmasıyla beraber havzadaki barajların doluluk oranının arttığını görüyoruz. Bu çok sevindirici bir durum. Çünkü havzadaki akarsulardaki en büyük sorunlardan birisi debilerin düzensiz oluşu. Kış mevsiminde debiler yüksek, suya ihtiyaç olduğumuz dönem yaz mevsiminde debilerde ani bir düşüş meydana geliyor. Akarsuların üzerinde kurulan barajlar suyu depo ederek yaz mevsiminde ihtiyaç duyduğumuz suyu saklıyor. Yağışların bol olması hemen barajlardaki doluluk oranı kendini gösterdi. Özellikle Van Gölü’nün güneyindeki Zernek Barajı. Yine Karasu Çayı üzerinde kurulan Sarımemet Barajı, Sıhke Göleti ve Erciş ilçesinde bulunan Koç Köprü Barajı doluluk oranları son yılların en yüksek seviyesine ulaştığını görüyoruz. Bu durum uydu görüntülerinde de yansımış durumda. Uydu görüntülerine baktığımız zaman geçen yıllarla kıyaslanmayacağı kadar barajların doluluk oranının arttığını görüyoruz. Suyumuz bol diye bir durum söz konusu değil. Çünkü önümüzdeki aylarda yağışlar kesildiğini, buharlaşmanın artığını göreceğiz. Bu sebepten dolayı suyu idareli kullanmamız lazım. Çünkü Van Gölü’ne dökülen akarsular yalnızca tarımsal sulama için değil, gölden üremek için göç eden inci kefallerini de ilgilendiriyor. Ümit ediyoruz ki son 3-4 yıldır sağlıklı bir şekilde gerçekleşmeyen inci kefallerinin üremesi bu sene sağlıklı bir şekilde gerçekleşir. Van Gölü’ndeki inci kefali stoğunda olumlu olumlu bir katkı sınar.
Erzurum Erzurumlu Eşref amca son hakkında muradına erdi Erzurum’da yaşayan Eşref Karslı, köy minibüsünün artık hizmet vermemesi üzerine kursa kayıt yaptırdı ve azimle ehliyet sınavını son hakkında geçti. Erzurum’a 30 kilometre uzaklıkta Pasinler ilçesi Kevenlik köyünde hayvancılık yapan Eşref Karslı (76), bu yaşına kadar hiç araç sürmedi ve ehliyet almaya ihtiyaç duymadı. Ancak köyden kent merkezine hizmet veren minibüsün seferlerinin kaldırılması üzerine ehliyet ve sonrasında araç almak artık onun için bir mecburiyet oldu. Yazılı da üçüncü, direksiyonda dördüncü hakkında geçti Köy minibüsü ya da eş-dostla Erzurum şehir merkezine geldiğini anlatan çiçeği burnundaki sürücü belgesi sahibi Eşref Karslı, çok mutlu olduğunu ifade ederken, "Köyümüzün minibüsü hizmet vermemeye başlayınca böyle bir ihtiyaç ortaya çıktı. Ben de 76 yaşında olmama rağmen gelip ehliyet kursuna yazıldım. Benim için zordu ama azimle çalıştım. Yazılı sınavın üçüncüsünde, direksiyon sınavının ise sonuncusunda kazandım. Hocalarım sağ olsun eğitim sürecinde çok üzerime titredi. Ehliyetimi aldıktan sonra inşallah sıra araba almaya gelecek. Herkese dikkatli ve kazasız sürüşler diliyorum" dedi. Eşref Karslı’nın kurs kaydı için kendilerine müracaat ettiğinde yaşından dolayı ilk etapta şaşırmalarına rağmen derslerdeki azmi ve ilgisinin görülmeye değer olduğunu ifade eden direksiyon eğitmeni, "Eşref amcanın gayreti ve sabrı herkese örnek olacak cinsten. Son sınavda başarılı olması bizi sevindirdi" şeklinde konuştu.
Gaziantep GAÜN’de “Dünya Astım Günü” toplantısı düzenlendi Gaziantep Üniversitesi(GAÜN) Çocuk Hastanesi’nde “Dünya Astım Günü” dolayısıyla bilgilendirme toplantısı düzenlendi. GAÜN Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Bilim Dalı tarafından düzenlenen bilgilendirme toplantısı GAÜN Çocuk Hastanesi seminer salonunda gerçekleştirildi. Toplantıda astımla ilgili bilgiler veren Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Keskin, “ Dünya Astım Günü olması dolayısıyla bugün astımı konuşmak, bu konuya farkındalık kazandırmak için bir araya geldik. Astım, akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir akciğer hastalığıdır. Astım tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir” dedi. Prof. Dr. Özlem Keskin sözlerine, “Astımda tanı ve tedavi çok önemli. Tanıyı koyalım ki tedaviyi sağlayabilelim. Astım bakıldığında nadir görülen bir hastalık değil. Dünyada astım tanısı alan 335 milyon kişi söz konusu. Ülkemizde ise bu sayı 4 milyon. Ülkemizde her 12-13 erişkinden birinde, 7-8 çocuktan birinde astım tanısı söz konusu. Astımı görme sıklığı ise yıllar içerisinde giderek artıyor. Her yıl astıma bağlı olarak 455 bin ölüm yaşanıyor. Aslında astıma bağlı ölümler önlenebilir ölümlerdir. Bu ölümlerin tanının ve tedavinin yetersiz olduğu düşük- orta gelirli ülkelerde meydana geldiğini görüyoruz. Astım farkındalık günlerini bu nedenle çok önemsemekteyiz. Avrupa Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği astımla ilgili tedavi rehberleri geliştiriyor. Bugünü kutlarken de her sene bir slogan üretiyor. Bu senenin sloganı ‘Astımda Eğitim Güçlendirir.’ Astımda eğitim çok önemli. Astım hastalarımızı eğitirsek düzenli, uzun süreli koruyucu tedaviye uyumun arttığını görmekteyiz. Böylelikle hastalığı kontrol altına alabiliyoruz. Durum böyle olunca ölüm riskini de azaltmış oluyoruz" şeklinde konuştu. Toplantıda, Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu, Astım tedavisindeki zorluklar, Uzman Dr. Gaye İnal; Astımda eylem planı, Uzman Dr. Mahmut Cesur ise, Astımda inhaler ilaç kullanım eğitimi hakkında bilgiler verdi. Astımla ilgili bilgilendirici konuşmaların yapıldığı toplantıda sunumların ardından katılımcıların soruları yanıtlandı. Toplantıya çok sayıda sağlık personeli ve astım tanısı alan çok sayıda hasta katıldı.