ÇEVRE - 13 Eylül 2019 Cuma 10:53

Sığacık’ta meyve ağaçlarına tuzaklı koruma

A
A
A
Sığacık’ta meyve ağaçlarına tuzaklı koruma

İzmir Büyükşehir Belediyesi, narenciye üreticilerinin en önemli dertlerinden biri olan “Akdeniz meyve sineği” sorununa el attı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, narenciye üreticilerinin en önemli dertlerinden biri olan “Akdeniz meyve sineği” sorununa el attı. Kimyasal kullanmadan sinek sorununu çözerek narenciyenin verimini ve kalitesini artıran “feromon tuzakları”, pilot bölge seçilen Seferihisar’ın Sığacak Mahallesindeki narenciye üreticilerine dağıtıldı.


İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentte sağlıklı gıda üretimini teşvik etmek, ürün kalitesini ve verimini artırmak amacıyla üreticiye destekleme çalışmalarını sürdürüyor. Karaburun ve Foça’daki zeytin üreticilerinin ağaçlarını ’zeytin sineği’nden korumak için “besi tuzağı şişesi” asarak zeytinin verimini ve kalitesini artıran İzmir Büyükşehir Belediyesi, şimdi de narenciye üreticilerinin başına bela olan “Akdeniz meyve sineği” sorununu çözmek için kolları sıvadı. Narenciye üretiminin yoğun olduğu İzmir Seferihisar’ın Sığacık Mahallesi pilot bölge seçildi. Sığacık’taki binlerce ağacı, kimyasal madde kullanmadan bu zararlıya karşı korumak için 81 üreticiye 3 bin 732 adet “feromon tuzağı” dağıtıldı. Kimyasal ilaç kalıntılarından arınmış, temiz ve güvenilir gıda üretimini sağlamak ve üreticinin gelirini artırmak amacıyla çalıştıklarını belirten İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Ertuğrul Tugay, her zaman üreticinin yanında olduklarını söyleyerek uygulamanın yaygınlaştırılacağını ifade etti.



Doğal yöntem


Doğru zamanda doğru uygulamanın yapılması için bilgi veren ve üreticiye destek olan İzmir Büyükşehir Belediyesine teşekkür eden mandalina üreticileri Zehra Özinan ile Sabriye Evran, “Sinekten korunmak için mandalinalara ilaç veriyorduk. Bu doğal bir yöntem. Kaliteyi ve verimi artıracağını düşünüyorum. İzmir Büyükşehir Belediyemizin desteği ile sineklerden kurtulacağız” diye konuştu.



Sinekler meyveyi nasıl etkiliyor?


Turunçgil üreticilerinin karşılarına çıkan en büyük zorluklardan biri Akdeniz meyve sineği. Dişi Akdeniz meyve sinekleri meyvelerin kabukları altına yumurtalarını bırakıyor ve bu yumurtalar birkaç gün içinde açılıyor. Larva, daha sonra meyve içinde beslenmeye başlıyor ve en son larva gelişim dönemine ulaştığında meyveden dışarı çıkıyor. Larva geliştikçe, meyve çürümeye başlıyor ve sonunda ağaçtan düşüyor. Yumurtlama gerçekleştikten sonra meyvelerin pazar değeri düşüyor. Akdeniz meyve sineğinin meyve bahçelerinde yaptığı bu verim kaybına ek olarak, bu zararlı aynı zamanda ihracatçılar için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Zarara uğramış ürünler gümrüklerden geri çevriliyor, dolayısıyla büyük bir parasal kayıp da yaşanıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz meyve sineğine karşı kimyasal mücadelenin insan ve çevre üzerindeki olumsuz etkisini önlemek amacıyla bir biyoteknik yöntem olan feromon kullanılmasını öneriyor. Feromon tuzakları feromon emdirilmiş bir kapsül ile kapsüle gelen böceğin yakalanmasını sağlayan yapışkan bir tabladan oluşuyor. 120 gün etkisi olan tuzak hasada kadar ağaçlarda asılı kalıyor ve meyveleri koruyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.