KÜLTÜR SANAT - 15 Şubat 2020 Cumartesi 10:20

Uygur kardeşlere Gaziemir’de yoğun ilgi

A
A
A
Uygur kardeşlere Gaziemir’de yoğun ilgi

Gaziemir Belediyesi ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte düzenlediği etkinlikte, Süheyl Behzat Uygur Tiyatrosu oyuncularının sahnelediği Süt Kardeşler isimli oyun seyircilerle buluştu.

Gaziemir Belediyesi ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte düzenlediği etkinlikte, Süheyl Behzat Uygur Tiyatrosu oyuncularının sahnelediği Süt Kardeşler isimli oyun seyircilerle buluştu. Süheyl ve Behzat Uygur’la birlikte ünlü sanatçıların rol aldığı oyun, Gaziemirlilerden yoğun ilgi gördü.


Gaziemir Belediyesi’nin kültür sanat etkinlikleri kapsamında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de katkılarıyla Süt Kardeşler isimli tiyatro oyunu Gaziemir’de sahnelendi. Nejat Uygur’un Sadık Şendil’in öykülerinden esinlenerek yıllar önce kaleme aldığı ve sahneye taşıdığı oyunu, Süheyl Behzat Uygur Tiyatrosu oyuncuları Atatürk Kültür Merkezinde başarıyla sahneye taşıdı. Süheyl ve Behzat Uygur kardeşlerin hem yönetmen koltuğuna oturduğu hem de rol aldığı oyuna Gaziemirli tiyatroseverler yoğun ilgi gösterdi.


Uygur kardeşlerin günümüze uyarladığı oyun seyirciyi kahkahaya boğarken, ülkemizin güncel sorunlarını da eleştirel bir dille ele alarak seyirciyi düşündürdü. Karakterlere hayat veren ünlü sanatçılar Süheyl Uygur, Behzat Uygur, Emine Ün, Nurten İnan, Ömer Yılmaz, Hakan Eke, Mesut Yılmaz ve Elif Gönlüm başarılı oyunculuklarıyla seyirciden tam not aldı. Oyuna yoğun ilgi gösteren Gaziemirli seyirciler, oyuncuları ayakta alkışladı.


Gaziemirlilerin oyunlarına gösterdikleri büyük ilginin kendilerini çok mutlu ettiğini dile getiren Behzat Uygur, “İzmir’in bizde çok özel bir yeri var. Gaziemir’de olmaktan, Gaziemirli sanat dostlarının ilgisinden çok mutluyuz. Bizi sizlerle buluşturan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda’ya çok teşekkür ederim” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.