- 25 Temmuz 2021 Pazar 10:02

Anne kız birlikte mezun oldu

A
A
A
Anne kız birlikte mezun oldu

Yaşar Üniversitesi, bu yıl çok özel iki öğrencisini mezun etti.

Yaşar Üniversitesi, bu yıl çok özel iki öğrencisini mezun etti. 3. üniversitesini okuyan Avukat Rüyam Ağaoğlu, Meslek Yüksekokulu Marina ve Yat İşletmeciliği Programını birincilikle bitirirken, kızı Dide Irmak da Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İki yıl boyunca üniversite arkadaşı olan anne ve kızı, mezuniyet töreninde diplomalarını aldıktan sonra birlikte kep attı.


Yaşar Üniversitesi 2020-2021 eğitim öğretim yılı mezuniyet töreninde; uzun yıllar avukatlık yapıp emekli olan Rüyam Aşkım Ağaoğlu, deniz ve tekne tutkusuyla okumaya başladığı Marina ve Yat İşletmeciliği Programını bitirirken, kızı Dide Irmak da Hukuk Fakültesinden mezun olarak annesiyle meslektaş oldu. Mezuniyet törenine birlikte katılan anne kız, üniversitede birlikte geçirdikleri iki yılı ve gelecek hedeflerini anlattı.



Anne, okulu birincilikle bitirdi


3. üniversitesini birincilikle bitiren Rüyam Aşkım Ağaoğlu, “Bir yıl İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde okuyup sonrasında başladığım Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1993’te mezun oldum. Öğrenciyken TBMM Hukuk Müşavirliğinde çalıştım, bir süre serbest avukatlık yapıp sonrasında devlet memuru olarak belediye avukatlığı yaptım. Memuriyetten istifa edip serbest avukatlık ve ardından şirket avukatlığı ile meslek hayatımı sürdürüp emekli oldum. Okumak ve öğrenmek ilgi alanlarım; yüzmek, bisiklet ve deniz ile tekne de hobilerim. Tarih merakım nedeniyle açık öğretimde tarih bölümünü bitirdim. Tarih okumasını devamlı yapan biriydim ama bölümünü okumak bana tek başıma yapamadığım kolaylıkla öğrenmeyi sağladı. Emeklilik projesi olarak tekne alıp kullanmayı öğrenince denizciliği öğrenmek için de akademik eğitimin faydalı olacağını bildiğimden okul arayışına girdim. Kızım Yaşar Üniversitesinde okuduğu için okula sempatim vardı. İlgili bölümlerin derslerini inceledim, Marina ve Yat İşletmeciliği Programının amacıma uyduğunu gördüm ve 2018 yılında tekrar eğitime başladım” dedi.



Deniz tutkusu ile eğitim aşkı birleşti


Ağaoğlu, “Deniz benim için her zaman mutluluk ve sevinçle eş anlamlıydı. Annem de deniz tutkunudur. Çocukluğumda arkadaşlarıma denizi ve bir gün teknemin olacağını anlatırdım. Çalışma hayatına noktayı koyunca yıllardır sırasını bekleyen bu hayalimi hayata geçirdim. 2016 yılında ne yazık ki kızımı kaybettim, o süreçte teknem ve deniz benim için sinerji oluşturdu. Yaşar Üniversitesinde de gerek bölüm dersleri gerekse aldığım seçmeli derslerle denizcilik bilgim arttı. Aldığım denizcilik dersleri cesaretimi artırınca 2019 yazında İzmir’den Didim’e kadar tekneyle yaptığım macera dolu bir yolculuk yaşadım. Yaşar Üniversitesinde denizcilikle ilgili çok değerli bilgiler edindim. Genç sınıf arkadaşlarım bana ayrı bir enerji verdi. Sınıfta ders yapmak, tekrar öğrenci olmak hoş bir deneyimdi. Bütün bunların ötesinde kızım Dide ile aynı okulda okuduğum için kızımla daha çok zaman geçirme şansı elde ettim. Benim de aynı okula başlamamla birlikte beraber olduğumuz saatler arttı ve kaliteli zaman geçirme şansımız oldu. Bu benim için çok önemli bir kazanım” diye konuştu.



"Kızımla meslektaş olmaktan gurur duyuyorum"


Kızının hedefinin dedesi, babası, amcası ve annesi gibi hukuk okumak olduğunu ifade eden Rüyam Ağaoğlu, “Daha önce Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesinin hazırladığı etkinliklere katılmış ve okulu çok beğenmiştim. Kızıma da Yaşar Üniversitesini yazması konusunda telkinde bulundum. Biraz da benim etkimle İzmir için büyük bir değer olduğuna inandığım Yaşar Üniversitesine başladı ve ikimiz de eğitim sürecinin tamamında bu kararından çok memnun olduk. Her anne gibi kızımın iyi, mutlu ve başarılı bir insan olması benim için gurur verici. Ayrıca meslektaş olacak olmamız, benzer deneyimler yaşaması beni mutlu ediyor” sözlerine yer verdi. Ağaoğlu, yüz yüze eğitimin başlaması halinde lisansüstü eğitim yapmayı ve bitirdiği üç üniversitesinin ortak bileşeni olarak ‘Osmanlı’dan günümüze deniz hukuku’ üzerine tez hazırlamayı istediğini de belirtti.



"Annemle aynı okulda olmak çok keyifliydi"


Dide Irmak da başta annesiyle birlikte aynı üniversitede okuyacak olmak nedeniyle çekinceleri olduğunu belirterek, “Üniversite, aileden ayrı sana ait olan bir ortam. Annem de gelirse garip olur, bana ait olmaz gibi gelmişti. Ancak annem de Yaşar Üniversitesine başladığında çok keyifli olduğunu fark ettim. Annemle zaten arkadaş gibi bir ilişkimiz var. Bu sebeple okulda vakit geçirdiğimizde de tam tersi bir etki yaptı ve okulu bana daha da ait hissettirdi. Arada beraber öğle yemeklerine gidiyorduk. Bazen ekstra faydası bile oluyordu. Evde unuttuğum bir şey olunca arayıp ’gelirken getirsene anne’ diyordum” diyerek annesiyle birlikte okumaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.



"Fikri haklar ve marka hukuku alanlarında çalışmak istiyorum"


Hukuk bölümünü seçmesindeki en büyük sebeplerden birinin karakterine çok uygun bir meslek grubu olması olduğunu ifade eden Dide Irmak, şöyle konuştu: “Ancak hem annemin hem de babamın avukat olması kesinlikle mesleğe yakınlık duymamı sağladı. Küçükken ’asla avukat olmayacağım’ desem de büyüyünce yapmak istediğim mesleğin bu olduğunu anladım. Ailedeki üçüncü nesil hukukçu olmak da bana ayrı bir mutluluk verdi. Annemin avukat olması, okurken bana rahatlık da sağladı. Çünkü bir konuda sorun yaşadığımda evde özel hocam varmış gibi oluyordu. Hedefim hep avukat olmaktı ve fikri haklar, marka hukuku alanlarına daha çok ilgim var. Gelecekte de bu alanda çalışan bir bağımsız avukat olmayı hedefliyorum."



"Birlikte tekne turuna çıkabiliriz"


Annesiyle birlikte iki yıl geçirdiği kampüste birçok keyifli anısı olduğunu belirten Dide Irmak, “Annemle öğle yemeği yerken veya kampüste vakit geçirirken arkadaşlarımın hep ‘Yanındaki annen mi?’ diye şaşırırdı. Annemle birlikte okumak başlı başına benim için inanılmaz bir deneyim oldu. Ders aralarında masa tenisi oynamak, onun sınıf arkadaşlarıyla tanışmak, kütüphanede vakit geçirmek ve daha birçok şey. Yaptığımız her şey hep aklımda kalacak. Annemle tekne turu yapmayı da hedefliyorum. Birlikte keşfedecek çok yerimiz var” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa CBÜ’den Filistin için haykıran Amerikalı öğrencilere destek İsrail’in Filistin’e karşı uyguladığı saldırılara tepki gösteren ABD’li öğrenci ve akademisyenlerin gözaltına alınmasını kınayan Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) yönetimi, öğrenci ve akademisyenlere destek vermek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Manisa CBÜ yönetimi, İsrail’in Filistin’e uyguladığı insanlık dışı saldırılara ve ABD’li akademisyen ve öğrencilerin İsrail’in saldırılarına karşı gösteri düzenlerken gözaltına alınmalarına tepki göstermek amacıyla basın açıklaması yaptı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğünce Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Yerleşkesi-Rekreasyon Alanında gerçekleştirilen basın açıklaması saygı duruşunda bulunulması ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin okunduğu basın açıklamasına ellerinde Türk Bayrağı ve Filistin Bayrağı taşıyan bir çok öğrenci ve akademisyen katılarak destek verdi. “Bireysel tepkilerini gösteren kendi vatandaşlarına dahi tahammül edemiyorlar” Basın açıklamasında konuşan Manisa CBÜ Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, “Maalesef ki içinde yaşadığımız 21. Yüzyılında, inşa edilen ortak insani değerlere, ilkelere ve normlara rağmen tüm dünyanın gözü önünde yine bir insanlık dramının yaşandığına tanıklık ediyoruz. Ekim ayında başlayan ve 7 aydır devam eden İsrail saldırılarında 15 bini çocuk, 10 bini kadın olmak üzere 35 binden fazla sivil vatandaşın katledilmesi karşısında vicdan sahibi her insan gibi kahroluyoruz ve ah ediyoruz. Dünya devletlerinin İsrail’in zulmü karşısında sessiz kalmaları, dahası katliamları destekleyen politikalar benimsemeleri birer akıl tutulmasına dönüşmüştür. Şüphesiz batının bu iki yüzlü tutumu bizler için yeni değildir. Akan kan Müslüman kanı olduğunda Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Hocalı’da, Bosna’da, Kıbrıs’ta sözde medeni batının bu iki yüzlülüğünü biz hep gördük hep yaşadık. Ancak İsrail’in saldırılarının sergilediği vahşet ve ortaya çıkan soykırım tablosu öyle ağır olmuştur ki; batı toplumlarında farklı din / dil / ırk a sahip olsa da benzer vicdana sahip her kesimden vatandaşın tepkisini çekmiştir. Kendi yönetimlerinden umudunu kesen batılılar, insan olmanın ve vicdan taşımanın gereğini yaparak hem İsrail’e hem kendi ülkelerine tepkilerini bireysel eylemlerle dile getirmeye başlamıştır. Yıllarca bize medeniyet nutukları atan batı ülkelerinin çıkarları için bir soykırım karşısında sessiz kalmaları yetmezmiş gibi bireysel tepkilerini gösteren kendi vatandaşlarına dahi tahammül edemedikleri de görülmüştür. Siyonizm odaklı vahşet karşısında tepki gösteren Amerikalı öğrencilere yönelik baskı ve şiddet de bu durumun tüm dünya halkları tarafından görülmesini sağlamıştır” dedi. Filistin’e destek gösterileri düzenleyen öğrencilere karşı ABD polisin üniversiteleri işgal ettiğini dile getiren Rektör Kibar, “ABD’de çok sayıda kampüs polisler tarafından işgal edilmeye başlamıştır. Son 3 haftadır yaşanan süreçte 2 binden fazla akademisyen ve öğrenci orantısız güç kullanılarak şiddete maruz kalmış ve ağır ceza suçluları gibi ters kelepçe ile göz altına alınmıştır. Manisa CBÜ ailesi olarak yaşanan bu süreci kabul edemiyor, tüm inancımızla reddediyor ve ABD ile İsrail yönetimlerine sesleniyoruz; “Sadece Gazze’deki masum sivilleri değil, aynı zamanda insanlık vicdanını, onurunu, evrensel hukuku, insan haklarını, medeniyet değerlerini ve normlarını da katlettiğinizi görün ve bu zulmü durdurun artık! ‘Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytan’dır’ şiarını benimseyerek tüm gücümüz ve kararlılığımızla ABD ve İsrail Yönetimleri tarafından sürdürülen bu zulmün karşısında olduğumuzu çok net bir şekilde bir kez daha haykırıyoruz” diye konuştu. Manisa Valisi Enver Ünlü ise yaptığı açıklamada, “Filistin yarım asırdan fazla bir süredir vahşetin en şiddetlisini yaşandığı bir yer haline geldi. Biz bu coğrafyadan çekildikten sonra bu başladı. O tarihten beri de gözyaşı dinmedi. Siyonist İsrail ve gözü dönmüş eli kanlı cani Netanyahu Refah kentine de saldırıların da çok yakında başlayacağını açıkladı. Dünyanın gözü önünde çok büyük bir katliam çok büyük bir acı yaşanıyor. Bütün dünya buna sessiz. Ancak başta Amerikalı öğrenciler Avrupa’da sivil toplum kuruluşları çok büyük bir mücadele veriyorlar. 2 bin 500 Amerikalı öğrenicinin gözaltına alındığını baskıya ve zulme uğratıldığını, çok sayıda akademisyenin görevden el çektirildiğini üzüntüyle öğrendik. İnsanoğlunun hayal gücünü zorlayan, merhamet duvarlarını tarumar eden bu vahşet karşısında, maalesef, dünya kamuoyu görmez, duymaz, konuşmaz olmuştur. Gazze’de yaşananlar başta olmak üzere, bu insanlık dramına gerek yurtiçinde gerek yurtdışında en şiddetli tepkiyi veren yine aziz milletimiz ve devletimiz olmuştur. Dini farklılıklar sebebiyle zulme maruz kalan ve en çok da savunmasız kadınların ve çocukların hayatını kaybettiği bu vahim hadiseler, insan olma şuuruna erişmiş her vicdanı derinden yaralamıştır” dedi. Basın açıklamasına Manisa Valisi Enver Ünlü ve eşi Sema Ünlü, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, Manisa Vali Yardımcısı Erhan Günay, Manisa İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Uğurelli, protokol üyeleri, akademisyenler, öğrenciler katıldı.
Gaziantep Hareket halindeki polis otosundan atlayan şahıs hayatını kaybetti Gaziantep’te şüpheli hareketleri nedeniyle gözaltına alınan ve psikolojik sorunları olduğu öğrenilen genç, seyir halindeki polis otosundan atladı. Olayda ağır yaralanan genç tedavi gördüğü hastanedeki 12 günlük yaşam savaşını kaybederken, acılı aile ihmal iddiasında bulundu. Olay, 24 Nisan günü Şahinbey ilçesi Yeditepe Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, psikolojik sorunları bulunan 27 yaşındaki Onur Toy, çevredeki vatandaşlar tarafından şüpheli hareketlerde bulunduğu gerekçesiyle ihbar edildi. Olay yerine gelen polis ekipleri, Onur Toy’u kelepçeleyerek ekip otosuna bindirdi. Toy, hareket halindeki ekip otosunun kapısını tekmeleyerek açtıktan sonra kendisini dışarı attı. Kafasını yere çarpan Toy, ağır yaralandı. Toy, bölgeye gelen sağlık ekiplerince yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede 12 gündür tedavi gören Onur Toy, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Cenazeyi teslim alan aileden ihmal iddiası Hayatını kaybeden şahsın cenazesi, Gaziantep Adli Tıp Kurumu’nda tamamlanan işlemlerinin ardından yakınlarına teslim edildi. Cenazeyi teslim alan acılı aile, çocuklarının hiçbir suç kaydının bulunmadığını ve olayla ilgili ihmal olduğu iddiasında bulunarak, sorumlular hakkında gerekli yasal işlemleri başlatacaklarını söyledi. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.