SAĞLIK - 21 Haziran 2022 Salı 10:42

Kabızlığın doğal ilacı lifli besinler

A
A
A
Kabızlığın doğal ilacı lifli besinler

Diyetisyen Defne Gülcan, toplumun yüzde 2-28’inin şikayetçi olduğu kabızlıktan herhangi bir hastalık veya patolojik bir durum yok ise beslenme düzeni ve yaşam tarzı değişikliğiyle kurtulmanın mümkün olduğunu söyledi.

Diyetisyen Defne Gülcan, toplumun yüzde 2-28’inin şikayetçi olduğu kabızlıktan herhangi bir hastalık veya patolojik bir durum yok ise beslenme düzeni ve yaşam tarzı değişikliğiyle kurtulmanın mümkün olduğunu söyledi. Yetişkinlerin kabızlığa karşı günde 25-29 gram lif alması gerektiğini belirten Gülcan, “Su tutucu özelliği nedeni ile pirinç, makarna, patates, havuç ve muzun tüketimi sınırlandırılmalıdır” dedi.


Tıptaki adı “konstipasyon” olan kabızlığın kadınlarda ve ileri yaşlarda daha sık görüldüğünü belirten Kent Alsancak Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Defne Gülcan, bu sorunu yaşayanlara önemli önerilerde bulundu.


Bağırsak hareketlerinin kişiden kişiye değiştiğini ifade eden Gülcan, “Bununla beraber 3 günden sonra dışkı sertleşeceği için tuvalet ihtiyacının 3 günden itibaren giderilememesi, buna bağlı dışkı sayısının az ve kişinin zorlanması kabızlık olarak tanımlanabilmektedir. Bazı hastalıklar, kullanılan ilaçlar kabızlığa neden olabilir. Kişinin hekim tarafından tanısı konmuş kabızlığa neden olabilecek herhangi bir hastalığı, patolojik durumu yoksa bazı alışkanlıklarından vaz geçerek sorununa çözüm bulabilir” diye konuştu.


Beslenmedeki hataları düzelterek; yürüyüşü, egzersizi günlük rutine yerleştirerek kabızlığa karşı önlem alınabileceğini kaydeden Gülcan, lifli beslenmenin önemine dikkat çekti.


Yetişkin bir bireyin günlük lif ihtiyacının 25-29 gram olduğunu belirten Gülcan, “2 yaşından büyük çocukların günlük alması gereken günlük lif miktarı ise çocuğun yaşına 5 ekleyerek bulunuyor. Örneğin, 6 yaşında bir çocuğun günde 11 gram lif alması gerekmektedir” dedi.


Öte yandan, sindirim sisteminin düzenlenmesine yardımcı olarak probiyotiklerin takviye olarak kullanılabildiğini söyleyen Kent Alsancak Tıp Merkezi Diyetisyeni Gülcan, her takviyenin herkese uygun olmadığını, bu nedenle doktora danışmadan tüketilmemesini önerdi.


Gülcan diğer önerilerini de şöyle sıraladı:


“Meyvenin suyu değil meyvenin kendisi, beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek, kırmızı et yerine beyaz et tercih edilmeli.


Öğünler yavaş tüketilip, lokmalar iyice çiğnenmeli. Çay ve kahve suyun yerini tutmaz, günde 8-10 bardak su içilmeli. Su tutucu özelliği nedeni ile pirinç, makarna, patates, havuç ve muzun tüketimi sınırlandırılmalıdır. Salatalara lif içeriği yüksek olan keten tohumu eklenebilir. Paketli yiyeceklerden uzak durulmalı, öğün atlanmamalıdır. Günün hep aynı saatinde tuvalete gidilmelidir ve ihtiyaç durumunda ertelenmemelidir. Gün içerisinde aktif olunmalıdır.”


Gülcan, çeşitli gıdalardaki lif miktarlarından da örnekler verdi. Gıdaların 100 gram üzerinden içerdiği lif miktarları şöyle; çiğ brokoli 3,29 gr, patlıcan 6,6 gr, pancar 7.8 gr, yulaf 10.3 gr, kivi 3.39 gr, armut 3 gr, portakal 1.8 gr, keten tohumu 22,33 gr, badem 11 gr, fındık 10 gr

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Simit fiyat tarifesinde Ticaret Bakanlığı’nın onayı zorunlu hale getirildi Tacir ve sanayiciler tarafından üretilen mal ve hizmetlerin azami fiyat tarifelerinin düzenlenmesi hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelikte değişiklik yapıldı. Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren değişikliğe göre simit fiyatlarına ilişkin olumlu görüşü Ticaret Bakanlığı verirse fiyatlarda artış yapılabilecek. Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik değişikliğinin ayrıntıları şöyle: “Tarifeler, yönetim kurulunun teklifi ve meclisin onayıyla yürürlüğe girer. Tarifelerin tespitinde ilgili meslek komitesinin görüşü alınır. Meslek komitesi en geç onbeş gün içinde görüşünü bildirmek zorundadır. Ancak, simit ile 4/1/2012 tarihli ve 28163 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde tanımı yapılan ekmeğe ilişkin tarifenin belirlenmesi aşamasında yönetim kurulu; onbeş gün içinde Ticaret İl Müdürü ve Tarım ve Orman İl Müdürü ile esnaf ve sanatkarlar odaları birliği, tarifeyi düzenleyen oda ve ilgili belediyenin temsilcilerinden oluşan heyetin değerlendirmesini alır. Heyetin değerlendirmesi ve ilgili meslek komitesinin görüşü de dikkate alınarak yönetim kurulunca oluşturulan ekmek tarifesine ilişkin teklif, Ticaret Bakanlığının olumlu görüşünün alınmasından sonra yapılacak ilk toplantıda meclisin onayına sunulur. Ancak, Bakanlık tarafından olumsuz görüş bildirilmesi durumunda, heyetin toplanmasına gerek olmaksızın gerekçeleri ile birlikte yönetim kurulunca hazırlanan yeni tarife talebi, yeniden Bakanlığın görüşü alındıktan sonra meclisin onayına sunulur.”
Erzincan “Bağ Küllemesi Hastalıkları” yüzde 90 verim kaybına yol açabilir Üzümlü İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik ekipleri tarafından arazi kontrolleri kapsamında üzüm bağlarında, külleme, mildiyö, ölükol ve salkım güvesinde ilaçlama dönemleri ile ilgili bilgilendirme yapıldı. Tescilli cimin üzümünün bağlarında “Bağ Küllemesi Hastalıkları” ile mücadelenin yapılmaması durumunda yüzde 90 verim kaybı yaşanacağı belirtildi. Bağ Küllemesi, asmanın yaprak, sap, sürgün, salkım gibi tüm yeşil aksamında gelişerek zarar oluşturan önemli bir hastalıktır. Hastalık, iklim şartlarının uygun gittiği ve mücadelesinin doğru yapılmadığı yıllarda yüzde 90’a varan ürün kayıplarına neden oluyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şubesinde Ziraat Yüksek Mühendisi olarak görev yapan Selahattin Albayrak, konu hakkında üreticileri bilgilendirerek şu uyarılarda bulundu; ‘Hastalığın yapraktaki Belirtileri’ “Hastalık başlangıçta yaprakların üst yüzeyinde yağ lekesine benzeyen sarımsı-açık yeşil renk açılmalarına neden olur. İleriki dönemde yaprak parlaklığını ve esnekliğini kaybeder, kalınlaşır, gevrekleşir ve kenardan içe doğru kıvrılır. Hastalığın bulunduğu kısımlarda grimsi-beyaz tozlu bir görünüm oluşur. ‘Hastalığın sürgünlerdeki belirtileri’ Sürgünler üzerinde başlangıçta siyaha yakın koyu renkli lekeler oluşur. Sürgündeki bu lekeler sezon sonuna doğru kırmızımsı kahverengine dönüşmektedir. ‘Hastalığın tanelerdeki belirtileri’ Hastalığa erken yakalanan taneler küçük kalır ve gelişemez. Hastalık tanelerde meyve sapı istikametinde çatlamaya neden olur. Taneler ben düşme dönemine kadar hastalığa duyarlıdır. ‘Mücadelesi ve kültürel önlemler’ Hastalıklı çubuklar budanarak imha edilmelidir. Yetişme sezonu içinde yaprak ve sürgün seyreltmesi yapılarak asmanın iç kısımlarına kadar iyi bir havalanma ve güneşlenme sağlanmalıdır. ‘Kimyasal mücadele’ 1. İlaçlama: Sürgünlerin 25-30 cm uzunlukta olduğu dönemde, 2. İlaçlama: Çiçeklenme öncesi, çiçek tomurcuklarının ayrıldığı dönemde, 3. İlaçlama: Tanelerin saçma iriliğinde olduğu dönemde, 4. ve sonraki ilaçlamalar: Üçüncü ilaçlamadan sonra hastalık gelişimi ve kullanılan ilacın etki süresi dikkate alınarak ben düşme dönemine kadar yapılmalıdır. Son ilaçlama ile hasat arasında gerekli bekleme süresine dikkat edilmelidir.”