YEREL HABERLER - 30 Kasım 2013 Cumartesi 12:15

Chp'li Aday Adayı İbrahim Adıgüzel'den Selçuk İçin Öneriler

A
A
A
Chp'li Aday Adayı İbrahim Adıgüzel'den Selçuk İçin Öneriler

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Selçuk Belediye Başkan Aday Adayı İbrahim Adıgüzel, yaklaşan yerel seçimler sürecinde basın mensupları ile bir araya gelerek ilçenin sorunlarını masaya yatırdı. Adıgüzel, ilçede önemli olan ve biran önce yapılması gereken çalışmalardan da örnekler verdi.
Selçuk'un genel sorunlarını basın mensupları önünde tartışmaya açan Adıgüzel, öncelikle her fırsatta tekrar ettiği ilçenin gelecekteki yönetim anlayışına nasıl bakılması gerektiğini, burada en önemli ilkenin "Katılımcılık ve Birlikte Yönetim" anlayışı olduğunu ve bu anlayışı Selçuk'ta mutlaka yerine getireceklerini kaydetti.
Bu çalışmayı yaparken "Kent Konseyi"nin mutlaka oluşturulması gerektiğini, mahalle muhtarları ve tüm sivil toplum kuruluşlarının içinde yer aldığı mahalle meclislerinin önemine dikkat çeken Adıgüzel, partisinin kendisine görev verdiği durumunda doğrudan demokrasiyi işler hale getireceklerini söyledi.
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan ve "Göreve gelirseniz eğer, siz de şu andaki düzenle mi bu ilçeyi yöneteceksiniz?" sorusuna yanıt veren Adıgüzel, demokrasi üzerine vurgu yaparak bununla ilgili ilkelerin olduğunu, bu konuda birtakım birimler oluşturulacağını söyledi.
Geçmişe bakıldığı zaman Selçuk halkının yerel yönetimlerle yaşadığı sıkıntılardan bahseden Adıgüzel, burada daha çok merkezi iktidarla yerel yönetim arasındaki olumsuzlukların vatandaşın aleyhine sonuçlandığını, buna örnek olarak Selçuk ilçesinin bir turizm kenti olmasına rağmen bir türlü gerekli olan diyaloğun sağlanamadığını dile getirdi. Burada farklı partilerin temsilcileri olarak değil, Selçuk'un içerisinde kamuoyunun baskısını öne çıkararak sivil inisiyatif olarak öne çıkmak, yani Selçuk'taki kamuoyunu harekete geçirmek gerektiğini ifade eden Adıgüzel, öne çıkan siyasi iradenin bu anlamda baskı yaratabileceğini, bir Belediye Başkanı seçimi kazandıktan sonra yakasındaki rozeti çıkarıp, artık o ilçenin belediye başkanı olduğunu göstermesi gerektiğine dikkat çekti.
SELÇUK'U İZMİR'İN TURİZM MERKEZİ HALİNE GETİRECEĞİZ
Göreve geldikleri taktirde Selçuk'u İzmir'in Turizm Merkezi haline getireceklerini, burada turizm merkezi için gerekli alt yapının var olduğunu ve ilçenin çok büyük tarihi zenginliklere sahip olduğunu hatırlatan CHP Selçuk Belediye Başkan Aday Adayı İbrahim Adıgüzel, Selçuk'a öncelikle farklı bir yönetim anlayışı tasarladığını, ayrıca parti içerisinde demokrasiyi çalıştırarak kendi içlerinde alternatif yaratmaya çalışarak bir anlamda da diğer partilere örnek olduklarını belirtti.
Bugün Selçuk'un alt yapı sorununun olmadığını, çevre il ve ilçelere bakıldığı zaman birçok ev ve iş yerlerine su baskını olduğunu, ancak Selçuk'un böyle bir sorunu olmadığına dikkat çeken Adıgüzel, "Belediyenin yapması gereken çalışmalardır bunlar. Ama bunu yapamayan belediyeler de var. Bunları görmek lazım" diyerek, bu tür çalışmalarla ilgili çok önemli adımlar olduğunu, bahsettiği yönetim anlayışını Selçuk'ta sağladıktan sonra bu adımların devamını sağlayacaklarını söyledi.
Selçuk'ta müzeleri artırarak ilçeyi bir Müze kentine dönüştürmek gerektiğini, bu anlamda Müzelerin ilçenin tanıtımı açısından çök önemli olduğuna dikkat çeken Adıgüzel, buna örnek olarak Efes Müzesi ve Kent Belleğini gösterdi.
Bir dönem için aday olduğunu, yeni yönetim anlayışının Selçuk'ta yerleşmesi halinde gelecekteki belediye başkanlarının da bu anlayışın dışına çıkamayacakları inancında olduğunu ifade eden CHP'li Aday Adayı İbrahim Adıgüzel, basın mensuplarına Selçuk için hazırladığı bazı proje başlıklarından bahsederek, bunların dışında sosyal projelerin öne çıkması gerektiğini belirtti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.