GENEL - 12 Şubat 2019 Salı 10:56

Almanya’dan Türkiye’ye ’ölümden’ kaçış

A
A
A
Almanya’dan Türkiye’ye ’ölümden’ kaçış

Türkiye’den 21 yıl önce Almanya’ya yerleşen Canan Bağana, bir gün kolon kanseri olduğunu öğrendi.

Türkiye’den 21 yıl önce Almanya’ya yerleşen Canan Bağana, bir gün kolon kanseri olduğunu öğrendi. Hastalığının son evresinde olduğu ve 6 hafta ömrünün kaldığı söylenen Canan Bağana, Alman doktorların uçak yolculuğu yapabileceğine dair izin vermemesine rağmen Türk pilotun yardımı sayesinde film gibi maceralı bir süreçle uçup geldiği İzmir’de ameliyat oldu ve sağlığına kavuştu.


Türkiye’de yaşamını sürdürdüğü sırada çalışmak için Almanya’ya gitmek isteyen Canan Bağana (46), vize alamayınca iki arkadaşıyla yasa dışı yollardan Yunanistan’a geçti ve iki yıl Yunanistan’da yaşadı. Bağana, daha sonra yakınlarının da girişimleriyle Almanya’ya gitti, evlendi, çocukları oldu ve kendine yeni bir yaşam kurdu. Fabrikada işçilik yapan Canan Bağana, yıllarca inşatta çalıştı ve bir gün kolon kanseri olduğunu öğrendi. 2016, 2017 yılında iki kez ameliyat olan Bağana’nın rahatsızlığı yaklaşık 6 ay önce bir kez daha nüksetti.


Son olarak tedavisi sonrasında 4 ay önce Almanya Bremen’deki hastanede ameliyata alınan Canan Bağana’nın tüm vücuduna kanserli hücrelerin yayıldığı görülünce, müdahale edilmedi. Almanya’daki kurallar gereği ailesine 6 hafta ömrü kaldığı söyleyen Canan Bağana, hastanenin bodrum katında kendisinin durumunda olan hastalar için düzenlenmiş özel odaya alındı. Burada ömrünün kalan bölümünü isteklerine yapıp geçirebileceği söylenen Bağana, Türkiye’ye gitme istedi ama Alman doktorların uçak yolculuğuna izin vermedi.



Yaşam böyle tutundu


İzmir’de bulunan Ege Şehir Hastanesi doktorlarından Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Aydın’a kontrol olmak isteyen Bağana, film gibi maceralı bir yolculuktan sonra İzmir’e geldi ve Prof. Dr. Aydın’ın ilk kontrolleri ve testlerinin ardından ameliyata alındı. 3 çocuk babasının sağlığında günden güne olumlu gelişmeler yaşanırken 1 ay önce yapılan ameliyatta, vücudundaki tümörler temizlendi, damardan beslenmekten kurtuldu ve sondası çıkartıldı.



Kana kana ayran içti


Tedavisi sonrası Bağana’nın bağırsakları tekrar temizlenirken, Bağana, sıvı gıdalarla beslendi ve Türkiye’de hayata tutundu. Canan Bağana’nın sağlığındaki düzelmeden sonra ilk isteği ise kana kana ayran içmek oldu. Şimdilerde sıvı gıdalarla beslenmesi süren, hastane içerisinde dolaşan çevresindekilere yaşama azmini ve hayatta kalma macerasını anlatan Canan Bağana, "Maceralı bir şekilde gittiğim Almanya’da mutlu bir evliliğim üç çocuğum oldu. 2016 yılında kolon kanseri teşhisi konuldu. Ameliyatla, 25 santimlik bağırsağım alındı. Bir yıl sonra 2017 yılında bağırsakta daralma tespit edildi. Ağırlarım vardı. Yine ameliyat oldum. Kemoterapi gördüm. 2018 yılında rahatsızlığım tekrarladı. Ameliyata aldılar çıktıktan sonra kanserli hücrelerin vücudumu sardığı söylendi. Bu anlarda ağlıyorum bir yandan da ağırlarım vardı. Bana 6 hafta ömür biçmişlerdi ve bunun 5 haftalık bölümü de geçmişti. Ben Ünal Aydın’ın beni kontrol etmesini istedim. Doktorlar bana kesinlikle uçabilir izni vermedi. Havalimanına gittim. Burnumda hortum vardı. Yürüyen hayalet gibiydim. Görevliler izin vermedi ama sordukları Türk pilot beni uçağa kabul edince İzmir’e gelebildim. Burada ameliyatla vücudum temizlendi. Şimdi kendimi çok iyi hissediyorum" şeklinde konuştu.



"Canan da hayatta kalmak için ciddi bir mücadele ortaya koydu"


Canan Bağana’nın ameliyatını yapan Prof. Dr. Aydın, "Canan’ın hikayesi film konusu gibi. Genç bir adam, genç insanlarda kanser daha travmatik, agresif oluyor. Ameliyatlarla hayata tutunmaya çalışmış. Ancak Canan bu tedavilere devam ettiği sırada kanser agresif ilerlemiş. 1.5 yıl içinde tüm bağırsaklarının tıkanmasına neden olmuş. Yediklerinin bağırsaklara geçişi olmuyor. Bundan dolayı beslenip sağ kalması mümkün değil. Port takılmış. Damar yoluyla beslenmeye başlanmış. Damardan 5.5 ay beslenmek zorunda kalmış. Avrupa’da kurallar net ve belirgin. Canan’ı rahat ettirme adına özel bir odaya alıyorlar. Ancak Canan’ın bilinçli güçlü. 110 kilo iken mücadeleye başlamış. 69 kiloya kadar düşmüş. Halen bilinci yerinde. Türkiye’de bize geldiği zaman ayakta duramıyordu. Filmlerini çektik. İkinci bir şans verip ameliyatla bağırsaklarındaki tümörleri temizledik. Yeniden yaptık. Ekibimiz için Canan için duygusal zamanlardı. Bağırsakları çalışmaya başladığını gördüğümüz zaman gerçekten duygulandık. Canan çorbasını içebildi. İlk isteği ayran içmekti, keyifli şekilde kana kana ayranını içti. Kanser tedavisi agresif mücadele gerektiriyor. Canan da hayatta kalmak için ciddi bir mücadele ortaya koydu. İnşallah kanserle mücadelesini başarılı bir şekilde devam ettirecek" diye aktardı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli CHP lideri Özel’den Başkan Çavuşoğlu’na övgü CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ziyarette, Başkan Çavuşoğlu’na başarılar dileyerek, “Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Denizli’ye geldi. CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesi Denizli Büyükşehir Belediyesi seçimlerini partisinin kazanması durumunda CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum’a söz verdiği kırmızı motorsiklet ile belediye binasına geldi. Vatandaşların yoğun sevgi gösterileri arasında Delikliçınar Meydanı’ndan giriş yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret ederek, çalışmalarında başarılar diledi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Genel Başkanım şehrimize, Denizli’mize hoş geldiniz. Sizleri burada ağırlamak bizim için büyük bir onur. Türkiye’de başlattığınız değişim yolculuğunun Denizli’de taçlanıyor olması bizim açımızdan bir keyif. Bu sürecin içinde gerek şahsıma, gerek Denizli örgütüne duymuş olduğunuz güvenden dolayı sizlere çok teşekkür ediyorum. Bizler de umarım sizleri mahcup etmemişizdir ki bu yolculuğumuzun sonunda sizleri Denizli Büyükşehir Belediyemizde ağırlıyoruz” dedi. “Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, seçim sonrası 2018’de Çorlu’da yaşanan tren kazası davasını takip etmek için gittikleri Tekirdağ’dın ardından ilk ziyareti Denizli’ye yaptıklarını ve keyifli bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirtti. CHP lideri Özel, “Dün gece Denizli’de kaldım bu sabah Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönettiği Denizli Büyükşehir ve Merkezefendi ilçesinde uyandım, birazdan hemen yanımızda olan Pamukkale’miz var. Denizli’de 4 küçük ilçe belediyesi hariç bütün belediyeleri CHP kazandı. Bunu tek başına partiye mal etmiyoruz, Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı. Denizli’deki uzun yıllardır mücadele eden çok sevgili sosyal demokratlar, Cumhuriyet Halk Partililer Denizli ittifakını kurdular. Her görüşten insanlarla bu ülkenin vatanına, bayrağına saygılı olan herkesle el ele, omuz omuza kazandık. Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” ifadelerini kullandı. “Başkanlık makamına Denizlililer kimi seçtiyse, O oturur” Genel Başkan Özel, Başkan Çavuşoğlu’nun makam koltuğuna oturmasını rica ettiğini ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti; "Başka siyasi partilerin liderleri geliyorlar ve belediye başkanın koltuğuna oturuyorlar. Bu koltuğa bir kişi oturabilir, Denizlililer kimi seçtiyse O oturur. Cumhuriyet Halk Partisi lideri olmak, siyasi parti lideri olmak kamu görevini yapan birisinin partisinden seçilmiş olduğu koltuğunu hak etmiş anlamına gelmez. Bu koltuğa 5 yıl boyunca Denizlililer Nuri Çavuşoğlu’na otur dedi. Bu koltuk onun koltuğudur. Nuri Başkan bu koltukta oturdukça tüm Denizli’ye karşı sorumluluğu vardır. Oy veren, vermeyen herkese karşı sorumludur " diye konuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun hiçbir ayrım etmeksizin kent geneline hizmet edeceğini vurgulayan Genel Başkan Özel konuşmasına şöyle sürdürdü; “Ben kendisini biliyorum. İl Başkanlığı yaptığı süreçte, parti meclisindeki görevinden, Denizli Büyükşehir Belediyesi adaylığı sürecinden biliyorum. Son derece enerjik ve çalışkan bir arkadaşımız. Denizli’nin de birikmiş sorunlarını çözecek. Kamuoyunda çokça konuşulan borçlarını ödeyecek, hizmeti aksatmadan sürdürecek” dedi. Konuşmaların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediyesi Şeref Defterini imzaladı.
Nevşehir ’Yaşanabilir yarınlar için tasarım atölyeleri proje sergisi’ açıldı Ahiler Kalkınma Ajansı ile Finlandiya temelli geliştirici eğitim kurumu Arkki işbirliğinde düzenlenen ’AHİKA Geleceğin Şehirlerine Çocukların Gözünden Bakıyor: Yaşanabilir Yarınlar İçin Tasarım Atölyeleri’ projesine katılan çocuklar tarafından üretilen tasarımlar, Kırşehir Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen Proje Lansmanı ile sergilenmeye başladı. Türkiye Tasarım Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinin ve Arkki Türkiye Koordinatörünün de katılım sağladığı programda, açılış konuşmalarının ardından Badem Pınarı Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Badem tarafından çocuklara atık yönetimi ve çevre bilinci konusunda bilgilendirme yapıldı ve projeye katılan çocukların röportajlarını da içeren proje belgeseli izlendi. Gün boyu sergiyi ziyaret eden çocuklar Arkki eğitmenlerinin düzenlediği atölyelere de katıldı. Sergi, 30 Nisan tarihine kadar Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezinde görülebilir. Proje çerçevesinde Aksaray, Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir ve Niğde’de yaşayan 7-12 yaş aralığındaki 152 çocuğun katıldığı tasarım atölyeleri 18-22 Mart tarihlerinde gerçekleştirildi. Gelecek yaşamı hayal ederek şehirlerin vizyonuna katkıda bulunan çocuklar; güzel, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir yaşam için çizim ve maket oluşturmaya vurgu yapan tasarım odaklı düşünme sürecine dâhil oldu. Atölyeler aracılığıyla çocuklar yeni teknolojiler, sürdürülebilirlik, doğa, entegrasyon, yenileme ve geri dönüşüm gibi konularda yenilikçi fikirler ve üç boyutlu çözümler ürettiler. Ahiler Kalkınma Ajansı’nın bölge illerinde kırsal kesimde yaşayan dezavantajlı çocuklara ulaştığı faaliyet çerçevesinde hayata geçirilen bu tasarım atölyelerinde, Badem Pınarı firmasının atık pet şişeleri ve her ilde yöreye özgü malzemeler kullanıldı.
Konya Sahte güneş gözlüğünde görme kaybı tehlikesi Sahte güneş gözlüklerinin gözde katarakt oluşmasına sebep olduğunu ifade eden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, katarakt oluşumun ise görme azlığına hatta görme kaybına kadar ilerleyebileceğini belirtti. Hangi tür malzemeden yapıldığı ve içinde ne tür kimyasal maddelerin bulunduğu bilinmeyen sahte güneş gözlüklerinin göz sağlığına kalıcı zararlar verdiğini belirten uzmanlar, bu tür güneş gözlüklerinin kullanılmamasını öneriyor. Yaz aylarının gelmesiyle beraber güneş ışınlarının etkisini daha da hissettirdiğini belirten Medicana Konya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Güneş gözlüğü alırken birtakım özelliklere dikkat edilmesi gerekiyor. Alacağımız güneş gözlüğü mutlaka optikçiden olmalı. Özellikle artık giyim mağazalarında, kıyafet mağazalarında satılan ya da işporta dediğimiz dış merkezde satılan sahte güneş gözlükleri de olabiliyor. Bu tarz durumlara düşmemek için öncelikle mutlaka bir optikçiden güneş gözlüğü almalıyız. Güneş gözlüğü alırken temel iki özelliğe dikkat etmeliyiz. Birinci özellik Ultraviyole 400 koruma olmalı bunu optikçiye belirtmeliyiz. İkincisi ise CE sertifikası olmalı. Bu sertifikanın önemi Avrupa standartlarında üretilmiş camlar demektir. Mutlaka optikçiye belirtip alacağımız güneş gözlüğünün sertifikasını sorup buna göre alışveriş yapabiliriz" dedi. "Güneş gözlüğü alırken koruyuculuk bakımından rengin bir önemi yok" Güneş gözlüğü alırken hangi renk alınması, nasıl bir tercih yapılması gerektiğinin sıkça sorulduğunu ifade eden Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Güneş gözlüğü alırken koruyuculuk bakımından rengin bir önemi yok. Kahverengisi, siyahı, grisi, yeşili UV 400 koruma olduktan sonra hepsi gözü korur. Sadece hastaların görüş kaliteleri, kontrast duyarlılıkları değişebilir. Ama göze gelen zararlı ışınları hepsi engelleyecektir. Polarize olan güneş gözlükleri güneş yansımalarını daha çok azaltır, görüş konforu sağlar ama polarize olmayan bir güneş gözlüğü de UV 400 korumayı içeriyorsa sizi yeterince güneşten koruyacaktır" şeklinde konuştu. "Katarakt, sarı nokta hastalığının ilerleyişini artırabilir" Sahte güneş gözlüklerinin güneş ışığından, UV ışınından koruyuculuğunun olmadığını belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Hiç gözlük takmasak bile gözümüz doğal mekanizma olarak güneşe çıktığımızda göz bebeğimizi küçültür ve bizi zararlı ışınlardan korumaya çalışır. Ama sahte bir güneş gözlüğü taktığımız zaman etrafı karartacağı için göz bebeğimiz büyür gözümüzün içine daha çok güneş ışınları girer. Bu sefer koruyucu özelliği olmadığı için birtakım hasarlara neden olur. Katarakt, sarı nokta hastalığının ilerleyişini artırabilir. Kornea dediğimiz gözün yüzeyinde ışık reaksiyonları oluşturabilir, kızarıklıklara ve yaralara neden olabilir. O yüzden sahte bir güneş gözlüğü, uygun olmayan bir güneş gözlüğü alacağımıza hiç almamak veya hiç kullanmamak daha iyi bir seçenek olacaktır" diye konuştu. "Görme bulanıklığına ve görme azalmasına neden olabilir" Güneş gözlüğünün sahte olmasının katarakt gelişimine neden olabileceğini ifade eden Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Katarakt gelişimine ve görme azlığına sebep olur. Tam olarak körlük diye ifade etmesek de görme kaybına neden olabilir. Özellikle yaşlı hastalarda sarı nokta hastalığı dediğimiz görme kaybına neden olan hastalığın ilerleyişini hızlandırabilir ayrıca gözün yüzeyinden koruyuculuğu olmadığı için yüzeye gelen ışıklar gözün yüzeyinde yara yapıp yine görme bulanıklığına ve görme azalmasına neden olabilir. Bu yüzden mutlaka optikçiden alınmış kaliteli bir güneş gözlüğü kullanmalıyız. Sahte güneş gözlüğünü kesinlikle kullanmamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Kalitesiz camlar gözü korumasız hale getiriyor" Uzun yıllardır gözlük sektöründe olan Optisyen İbrahim Acaz da güneş gözlüğü alırken camların kalitesinin çok önemli olduğunu, göz sağlığını koruması gerektiğini söyledi. Gözlüğün mutlaka optikçiden alınmasını gerektiğini ifade eden İbrahim Acaz, "Tüm optikçiler orijinal gözlük alır. Sertifikalı, garanti belgeli gözlükler alır. Dışarda satılan ürünler veya başka yerde satılan ürünler, kıyafet mağazaları gibi farklı yerlerdekiler genelde sertifikasız oluyor. Ürünlerin modelleri güzel ama camları kalitesiz oluyor. Kalitesiz camlar gözü korumasız hale getiriyor" şeklinde konuştu.