EĞİTİM - 14 Şubat 2020 Cuma 11:12

Bahçeşehir Koleji’nden ’Dünya Vatandaşlığı Programı’ semineri

A
A
A
Bahçeşehir Koleji’nden ’Dünya Vatandaşlığı Programı’ semineri

İzmir’de Bahçeşehir Koleji tarafından öğretmenlere yönelik ’Dünya Vatandaşlığı Programı’ semineri düzenlendi.

İzmir’de Bahçeşehir Koleji tarafından öğretmenlere yönelik ’Dünya Vatandaşlığı Programı’ semineri düzenlendi. Eğitimcilere sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda dünya vatandaşlığı programının 17 hedefi anlatıldı. Program kapsamında, kolej öğrencilerinin küçük yaşlarda birer küresel sorun çözücüler olması hedefleniyor.


Bahçeşehir Koleji’nin Güzelbahçe ilçesindeki kampüsünde, ilçede görev yapan öğretmenlere yönelik önemli bir seminer düzenlendi. ’Dünya Vatandaşlığı Programı’ seminerinde, belirlenen 17 kalkınma hedefi anlatıldı. Seminerde konuşan Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, "Sizlerin, bizlerin geleceğe hazırladığı nesiller, bu okullardan mezun olduklarında, onları yepyeni bir dünya bekliyor. Nasıl bir dünyaya yeni nesli hazırlıyoruz, değişimler neyi getiriyor? Onları nasıl mesleklere hazırlıyoruz, nasıl bir geleceğe hazırlıyoruz? Temeldeki soru ise onları, bugünün ve geleceğin sorunlarının çözümü için hangi bilgi ve beceri ile donatıyoruz sorusu. Bugünün ve geleceğin gerekliliğine dair yeni, inovatif ve gerekli olan süreçleri işin modeline dahil eden bir kurumuz" dedi.



“Hedefimiz dünyanın en iyi eğitim kurumları içerisinde olmak”


Dağ, konuşmasının devamında öğrencilere, yeni nesillere sadece bilim ve teknolojiye dair süreçleri, bilgiyi aktarmanın artık yetersiz olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Onlara farklı beceriler kazandırmamız gerekiyor. En başında da iletişim becerileri geliyor. Dünya dillerini kullanma becerileri geliyor. İş birliğini yapabilme geliyor. Birlikte çalışabilme kültürü bunların başında geliyor. Bunlarla birlikte problem çözme becerilerini geliştirebilmeleri için üst düzey düşünme becerilerini onlara kazandırmamız gerekiyor. Bütün bunları yapabilmek için eğitiminizi, uygulamalarınızı yeniden modellemeniz gerekiyor. Disiplinler arası bir bakış ile öğrencilerimizi süreçlerin içerisine dahil etmemiz, onları tasarlayabilen, üretebilen, projelendirebilen ve uygulayabilen bireyler olarak yetiştirmemiz gerekiyor. Bütün bunları derleyip toparladığımızda, yepyeni bir paradigmanın gerekli olduğunu görüyoruz. Bu gerekli çünkü aslında süreçler değişiyor. Dünyada daha iyiye, daha doğruya, insani şartların iyileştirilmesine dair ne varsa aslında bu eğitimle gerçekleşecek. Bizim de çok genç nüfusumuz var. Bu genç nüfus çok önemli bir potansiyel. 2035’lerden sonra nüfus yavaş yavaş yaşlanmaya başlayacak. Bu potansiyelin çok iyi değerlendirilmesi lazım. Bu potansiyeli değerlendirmenin koşulu da aslında nitelikli eğitimden geçiyor. O nedenle bizim yeni hedefimiz, dünyanın en iyi eğitim kurumları içerinde olabilmek. Bu Türkiye için çok kıymetli. Türkiye’de bilim ve teknoloji adına üretilen her şey aslında ülkemiz adına bir değer."



“Öğrencilerin bireysel sorumluluk almalarını hedefliyoruz”


Dünya Vatandaşlığı Programı hakkında bilgi veren Bahçeşehir Koleji Genel Müdür Yardımcısı Hale Güneş ise, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin ilk defa 2012 yılında ortaya konulduğunu, bu programın, geleceğe daha iyi bir dünya bırakabilmek adına 17 kalkınma hedefi oluşturduğunu belirtti. Bu nedenle kendilerinin de Bahçeşehir Kolejleri olarak öğrencileri dünya vatandaşlık programı ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile yetiştirecek şekilde planlamalar yaptıklarını söyleyen Hale Güneş, "Öğrencilerin küçük yaştan itibaren küresel sorun çözücüler olmasını istiyoruz. Küresel sorunların farkında olan, bunun için çözüm yolları düşünen, üreten, farkındalığı gelişmiş bireyler yetiştirmek istiyoruz. Doğaya, çevreye, dünyanın sorunlarına ilgisi olan çocuklar yetiştirmek istiyoruz. Bu uyguladığımız program ile öğrencilerde küçük yaştan itibaren farkındalık oluşturmak, bireysel sorumluluk almalarını sağlamak hedefindeyiz" dedi. Belirlenen bu 17 hedefi tüm derslerin içerisine yedirdiklerini aktaran Hale Güneş, "Anaokulundan itibaren tüm öğrencilerimiz bu hedeflerle yetişecek. Bizim için uygulamalar çok önemli. Öğrencilere sadece anlattığımızda, kalıcılığı olmuyor. Bizim o ders programının içerisine yaptığımız tamamen uygulamaya dönük içerikler. Eşitlik ve adalet kavramlarını öğretmek için öğretmen biraz şekerle sınıfa gelerek, öğrencilere bu şekerin dağılımını nasıl adil şekilde yapacağı soracak. Yani hem onların konuştuğu, fikirlerini sunduğu, hem de uygulama ile bunu yaptıkları ders örneği hazırlıyoruz. Öğrenciler bunu uyguladıklarında hem farkındalıkları gelişecek hem de kendi fikirlerini uygulamada göstermiş olacaklar" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.