GÜNDEM - 12 Temmuz 2025 Cumartesi 10:13

Belediyeye güvendiler, evsiz kaldılar

A
A
A

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel dönüşüm projelerinde mağduriyetler artıyor. İZBETON güvencesiyle projeye katılan vatandaşlar, 3 yılda inşaatın yalnızca yüzde 22’sinin tamamlandığını ve 2 milyon TL’lik dairenin maliyetinin 10 milyon TL’ye çıktığını belirtiyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan kentsel dönüşüm projelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları gündemde. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde hayata geçirilen projeler kapsamında Ege Mahallesi, Uzundere, Ballıkuyu, Çiğli Güzeltepe, Gaziemir ve Örnekköy Mahallelerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON tarafından "Büyükşehir güvencesi ve garantörlüğü" ilkeleriyle kentsel dönüşüm çalışmalarına başlanmıştı. Ancak geçtiğimiz günlerde Sayıştay raporlarında yer alan usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarının ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında, önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve eski İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın da aralarında bulunduğu bazı isimler, kooperatif dosyasına ilişkin yolsuzluk suçlamasıyla tutuklandı. Soruşturmanın merkezinde yer alan projelerden biri de Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı. Toplam 964 konut ve 54 iş yerinden oluşan 3. ve 4. etap projelerine katılan vatandaşlara, konutlarının Ocak 2025 tarihinde teslim edileceği sözü verilmişti. Ev sahibi olma hayaliyle projeye katılan vatandaşlar, mağdur edildiklerini ifade ederek inşaatın aradan geçen 3 yıla rağmen halen başlangıç seviyesinde olduğu belirtti.

3 yılda yüzde 22 ilerleme

Depreme dayanıklı yeni bir evde yaşamak isteğiyle Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı 3. Etap projesine katıldığını söyleyen mühendis Songül Acar, "Kooperatife üye olurken bize projenin belediye güvencesinde yürütüldüğü, hiçbir sorun yaşanmayacağı ve 3 yıl içinde evlerimizin teslim edileceği söylendi. Bu sözlere güvenerek başka bir şehirdeki evimi sattım ve düzenli olarak aylık ödemelerimi yaptım. 2025 Ocak ayında evlerimizin teslim edilmiş ve bizim de yerleşmiş olmamız gerekiyordu. Ancak aradan 3,5 yıl geçmesine rağmen benim dairem olması gereken 7. kat hala ortada yok. Bu süreçte belediye, 2025 Ocak ayında yeni bir ihale yaparak 3. ve 4. etapları başka bir yüklenici firmaya devretti. Belediyenin mahkeme aracılığıyla yaptırdığı bilirkişi raporuna göre inşaatın yalnızca yüzde 22’si tamamlanmış. Oysa biz üç yıl boyunca ödemelerimizi yaptık ve bu sürede yalnızca yüzde 22 ilerleme sağlanabilmiş. Şimdi ise duyumlarımıza göre, belediye bizden evlerin tamamlanması için 5-6 milyon TL daha talep edebilir. Şu an bu bölgede konut fiyatları zaten bu seviyelerde. Bu proje kapsamında yaklaşık 2 bin 500 - 3 bin kooperatif üyesi bulunuyor. Hak sahipleri de eklendiğinde 10 bine yakın mağdurdan söz edebiliriz. Kooperatif başkanımız tutuklu, iki yönetim kurulu üyesi serbest bırakıldı ancak soruşturma hala sürüyor. Biz üyeler olarak şu an kime güveneceğimizi, nereden hak arayacağımızı bilmiyoruz. Yargının bu durumu en kısa sürede çözmesini bekliyoruz. İnsanların ev sahibi olması bu kadar zor ve ulaşılmaz olmamalı" dedi.

Belediyeye güvendiler, evsiz kaldılar

70 yıllık birikimini verdi, evini alamadı

Kiracı olmaktan kurtulmak ümidiyle Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı 3. Etap projesinden ev aldığını belirten emekli devlet memuru Hediye Aksu, "Şu anda yaşadığım evdeki kiramı ödeyemiyorum, gerçekten çok mağdurum. Bu mağduriyetin giderilmesini istiyorum. Bu konuda belediye mi devreye girecek, sosyal sorumluluk projesi mi yürütülecek, kooperatif mi karşılayacak bilmiyorum ama bir çözüm bekliyorum. Evime kavuşmak istiyorum. Bu süreçte üç yıl içinde, 2024 dahil olmak üzere iki kez kurum toplantısı yapıldı. Ancak bize somut hiçbir açıklama yapılmadı. Taleplerimizi anlatmaya çalıştık ama sonuç alamadık. Ben 70 yaşındayım. Evim olsun, kapımı açıp kendi evimde yaşayabileyim diye bu projeye katıldım. Projeye ödediğim parayı evimi satarak ve yılların mesleki birikimini kullanarak verdim. Keyfi ya da rahat yaşamak için değil, barınma ihtiyacımı karşılamak için bu adımı attım. Ancak ne yazık ki bugün geldiğimiz noktada, hala ortada bir dairem yok. Temel var ama benim katım henüz yok. Elime "6. kat, 70/45 nolu daire" olarak toprak tapusu verdiler ama bina yükselmiyor" İfadelerini kullandı.

2 milyonluk ev 10 milyona mal olacak

Ev sahibi olmak hayaliyle Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı 4. Etap projesine dahil olduğunu ifade eden esnaf Mehmet Yatır, "Birikimimizi, ne varsa elimizden gelen her şeyi yatırdık. Başlangıçta her şey çok güzel gidiyordu. Ancak diğer arkadaşların da anlattığı gibi, 6-7 ay sonra inşaat durdu. Her defasında kooperatif yöneticileriyle görüştük. Bize sürekli "Hallediyoruz, sıkıntı yok, rahat olun" dediler. Biz de inandık, güvendik. Ancak zamanla olayın söylendiği gibi olmadığını, arkasında başka şeyler olduğunu öğrendik. Bu noktadan sonra işin içinden çıkamayacağımızı fark ettik. Belediye belli bir miktar para istiyor, kooperatif başka bir miktar. Oysa biz zaten başta ciddi bir ödeme yaptık. Bugünkü değeriyle bu ödemeler en az 3 milyon 500 bin TL ediyor. Şimdi bizden 4-5 milyon TL daha isteniyor. Bu paraları ödememiz mümkün değil. Ödeyebilsek bile, 2-3 milyon liralık bir daire için girip sonunda 8-10 milyona çıkmış olacağız. Çok sayıda mağdur insan var. Belediyeye güvenerek bu işe girdik. Şimdi belediye ne gerekiyorsa yapmalı, insanları bu mağduriyetten kurtarmalı" diye ekledi.

Belediyeye güvendiler, evsiz kaldılar

Evini sattı, evsiz kaldı

Eski evini satıp daha sağlam ve yeni bir evde yaşamak için Örnekköy Kentsel Dönüşüm Alanı 4. Etap projesine katıldığını vurgulayan teknik eleman Erdem Sertkaya, "Bu projeyi araştırdım. İşin başında İzmir’in tanınmış iş insanlarının olduğunu ve bu kişilerin çok güvenilir olduklarını duydum. Satış ofisine gittiğimde de bu kişilerin İzmir’de çok düzgün insanlar oldukları ve girdikleri projeleri mutlaka tamamladıkları söylendi. Bu sözlere güvenerek projeye dahil oldum. Projeye girerken evimi sattım, elde ettiğim parayı bu projeye yatırdım. Arabam vardı, onu da sattım ve onun parasını da buraya verdim. Bugün kirada oturuyorum ama hala elimde bir daire yok. Şu anda bizden kişi başı 3-4 milyon TL gibi ek ödemeler isteniyor. Ayrıca hak sahiplerinin kiralarının da bizden talep edileceği söyleniyor. Bu durumda istenen toplam rakam 5-6 milyon TL’yi buluyor. Oysa biz zaten bu rakamlara yakın bir ödeme yaptık. Bir ev parası, bir araba parası verdik. Şimdi tekrar bir ev parası daha isteniyor. Bu mağduriyetin giderilmesi gerekiyor. Bizlere bir çözüm sunulmalı. Mümkünse hiçbir ek ödeme yapılmadan, en azından mağduriyet en düşük seviyede tutulmalı. Çünkü hepimiz zaten fazlasıyla ödeme yaptık" sözlerini söyledi.

Abdurrahman Derici - Aykut Yeniçağ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Fırat Üniversitesi, 14 göstergede ilk sıralarda yer aldı Fırat Üniversitesi, YÖK’ün değerlendirme raporunda 14 göstergede ilk sıralarda yer aldı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından Türkiye genelindeki 201 üniversitenin 67 farklı gösterge üzerinden analiz edildiği "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Türk yükseköğretim sisteminin mevcut durumunu kapsamlı biçimde ortaya koyan rapor, üniversitelerin eğitimden araştırmaya, uluslararasılaşmadan sürdürülebilirliğe kadar birçok alandaki performansını gözler önüne serdi. Bu kapsamda Fırat Üniversitesi, "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025"te 14 farklı göstergede Türkiye genelinde ilk sıralarda yer alarak dikkat çekici bir başarıya imza attı. Fırat Üniversitesi; BİDEB destekleri toplam sayısında Türkiye 4’üncüsü, Değişim programları kapsamında en fazla öğretim elemanı gönderen üniversiteler arasında 5’inci, İklim Eylemi kategorisinde en başarılı üniversiteler arasında 5’inci, İstihdam edilen doktoralı araştırmacı sayısında 6’ncı, Araştırma-Geliştirme, Teknoloji ve Yenilik projeleri toplam sayısında 7’nci sırada yer aldı. Ayrıca üniversite; TEKNOFEST, TÜBİTAK, TÜBA gibi kurumlarca düzenlenen yarışmalarda alınan ödül sayısında 9’uncu, Değişim programları kapsamında en fazla öğretim elemanı kabul eden üniversiteler arasında 13’üncü, Yeşil Üniversite Sıralaması’nda 14’üncü, Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar ile Yoksulluğa Son kategorilerinde 15’inci, Faydalanılan TÜBİTAK proje bütçesinde 16’ncı, Topluluklara kayıtlı öğrenci sayısında 17’nci, Faydalanılan TÜBİTAK bursu sayısı ile değişim programları kapsamında en fazla öğrenci gönderen üniversiteler arasında 18’inci sırada yer alma başarısı gösterdi. Konuyla ilgili açıklama yapan Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, "Yükseköğretim Kurulumuz tarafından yayımlanan raporda üniversitemizin 14 farklı göstergede Türkiye genelinde üst sıralarda yer alması, bizler için büyük bir gurur kaynağıdır. Bu başarı; akademik ve idari personelimizin özverili çalışmaları, öğrencilerimizin dinamizmi ve üniversitemizin bilim odaklı, kaliteyi esas alan vizyonunun somut bir göstergesidir. Özellikle araştırma projeleri, TÜBİTAK destekleri, uluslararası değişim programları ile sürdürülebilirlik ve iklim eylemi alanlarında ortaya konulan güçlü performans, Fırat Üniversitesi’nin ülkemizin saygın yükseköğretim kurumları arasındaki yerini her geçen gün daha da sağlamlaştırdığını göstermektedir. Bu vesileyle, üniversitemizin bu başarısında emeği geçen tüm akademik ve idari personelimize, öğrencilerimize ve paydaşlarımıza teşekkür ediyor; Fırat Üniversitesi’nin bilimsel üretimi, topluma katkısı ve uluslararası görünürlüğü artarak yoluna devam edeceğine yürekten inanıyorum" dedi.
İstanbul Altında yılsonu hareketliliği: Küresel belirsizlikler ve jeopolitik riskler fiyatları yükseltiyor Altın piyasası, 2025’in son haftalarına yaklaşılırken küresel belirsizlikler ve jeopolitik risklerin etkisiyle yükseliş trendini sürdürüyor. Uzmanlar, fiyat artışının yalnızca dönemsel dalgalanma olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, yatırımcıların güvenli liman arayışının altını öne çıkardığını vurguluyor. Küresel ekonomide güvenin yeniden tanımlandığı, siyasi risklerin finansal kararları etkilediği bu dönemde; para politikalarındaki belirsizlikler, jeopolitik tansiyon ve artan küresel borçluluk yatırımcıları somut ve evrensel değeri olan varlıklara yönlendiriyor. Altın, bu süreçte yalnızca bir yatırım aracı değil, aynı zamanda küresel sistemdeki kırılganlıklara karşı güçlü bir denge unsuru olarak öne çıkıyor. DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, yılsonuna yaklaşılırken altın piyasasında yaşanan hareketliliğin yalnızca fiyat artışı olarak okunmaması gerektiğine dikkat çekiyor. DEMAŞ bünyesinde yapılan değerlendirmeler de, altının bu süreçte yalnızca bir yatırım aracı değil, aynı zamanda küresel sistemdeki kırılganlıklara karşı güçlü bir denge unsuru olarak öne çıktığını gösteriyor. Altın, 2025’in son haftalarına yaklaşılırken küresel piyasalardaki belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin etkisiyle yükseliş trendini korumaya devam ediyor. ABD Merkez Bankası (FED) başta olmak üzere büyük merkez bankalarının faiz indirimlerine ilişkin net bir takvim açıklayamaması, yatırımcıları yeniden güvenli limanlara yönlendirirken; altın bu süreçte öne çıkan en güçlü varlık olmayı sürdürüyor. Uluslararası finans kuruluşlarının son değerlendirmelerinde; küresel büyümenin yavaşlaması, yüksek kamu borçluluğu ve artan jeopolitik tansiyonun 2026’ya sarkan bir belirsizlik dönemi oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle Orta Doğu’daki çatışma riski, Rusya-Ukrayna hattındaki kırılgan denge ve Asya-Pasifik’te ABD-Çin rekabetinin yeniden sertleşmesi, altının yalnızca bir yatırım aracı değil, aynı zamanda sistemik risklere karşı bir koruma enstrümanı olarak görülmesine sebep oluyor. Merkez bankalarının altın rezervlerini artırma eğilimi de bu tabloyu destekliyor. Küresel ölçekte rezerv çeşitlendirme politikalarının hız kazanması, doların mutlak güvenli liman olma konumunun sorgulanmasına yol açarken; altın, para sistemleri açısından yeniden stratejik bir varlık olarak konumlanıyor. Bu durum, ons altın fiyatlarının geri çekilmelerde dahi güçlü kalmasını sağlıyor. Türkiye cephesinde altın: TL bazlı fiyatlamada yapısal yükseliş Türkiye’de ise altın fiyatları yalnızca küresel ons hareketlerinden değil, aynı zamanda ülkenin makroekonomik dinamiklerinden de doğrudan etkileniyor. Yüksek enflasyonla mücadele süreci, sıkı para politikası adımları ve iç talepteki dengelenme çabalarına rağmen; Türk Lirası’nın reel değerine ilişkin soru işaretleri altının TL bazında güçlü seyrini destekliyor. Cari denge, rezerv yönetimi ve finansman ihtiyacı gibi başlıklar, yılsonuna yaklaşırken piyasaların yakından takip ettiği temel göstergeler arasında yer alıyor. Bu çerçevede altın, Türkiye’de hem tasarruf aracı hem de değer koruma refleksinin en somut karşılığı olmaya devam ediyor. Fiziki altına olan talep, düğün sezonu etkisi zayıflamış olsa dahi yatırım gayesiyle alımlarla canlılığını koruyor. "Altın, tartışmasız şekilde ön plana çıkıyor" DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Altın fiyatlarındaki yükseliş yalnızca dönemsel bir dalgalanma değil; küresel sistemin yeniden şekillendiği bir sürecin yansımasıdır. Hem dünyada hem de Türkiye’de yatırımcılar artık kısa vadeli kazançtan ziyade, uzun vadeli güven arayışına yöneliyor. Bu tabloda altın, tartışmasız şekilde ön plana çıkıyor. Gümüş, yalnızca altının alternatifi olarak değil; sanayi ve yatırım talebinin kesişim noktasında yer alan stratejik bir varlık olarak öne çıkıyor. Özellikle yenilenebilir enerji yatırımları, elektrikli araç üretimi, savunma sanayi ve yüksek teknoloji alanlarında gümüş kullanımının artması, bu metalin küresel ölçekte yapısal bir talep artışı yaşamasına neden oluyor. Uluslararası piyasalarda gümüş fiyatları yıl boyunca zaman zaman sert dalgalanmalar gösterse de, bu oynaklık uzun vadeli potansiyelin zayıfladığı anlamına gelmiyor. Aksine, küresel büyümenin sınırlı seyrettiği ancak teknolojik dönüşümün hız kazandığı mevcut konjonktürde, gümüşün orta ve uzun vadede dengeli ve yukarı yönlü bir fiyat arayışı içinde olması bekleniyor. Türkiye özelinde ise döviz kuru etkisiyle birlikte gümüş, TL bazında erişilebilirliği yüksek, altını tamamlayıcı ve portföy çeşitlendirmesinde önemli bir rol üstlenen yatırım aracı olarak öne çıkıyor" dedi. Altın ve gümüş 2025’i güçlü bir zeminle kapatıyor Altın’ın güvenli liman özelliğiyle ön plana çıktığını belirten Kitiş, "Küresel ekonomik belirsizlikler, jeopolitik riskler, merkez bankalarının temkinli duruşu ve Türkiye’nin kendine özgü ekonomik dinamikleri birlikte değerlendirildiğinde; altın ve gümüşün yılsonuna doğru güçlü seyrini koruması sürpriz olarak görülmüyor. Altın, güvenli liman özelliğiyle öne çıkarken; gümüş, hem sanayi talebi hem de yatırım potansiyeliyle bu tabloyu tamamlıyor. 2025 yılı, kıymetli metaller açısından yalnızca fiyatların değil, stratejik farkındalığın da yükseldiği bir dönem olarak kayıtlara geçerken; yatırımcılar için altın ve gümüş, belirsizlik çağında denge ve güvenin en somut karşılığı olmaya devam ediyor" diye konuştu.
Manisa Yunusemre’de kırsal kalkınma ve kooperatifçilik masaya yatırıldı Yunusemre Belediyesi ile Yunusemre Kent Konseyi tarafından düzenlenen ’Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Çalıştayı’nda, kırsal alanların güçlendirilmesi, yerel üretimin desteklenmesi ve kooperatifçiliğin sürdürülebilirliği ele alındı. Kırsal kalkınmanın güçlendirilmesi ve kooperatifçilik anlayışının sürdürülebilir bir zeminde ele alınması amacıyla Yunusemre Belediyesi ile Yunusemre Kent Konseyi iş birliğinde ’Kırsal Kalkınma ve Kooperatifçilik Çalıştayı’ düzenlendi. Yunusemre Belediyesi Muradiye Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen çalıştaya; Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Mesut Doğan, Manisa Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Yılmaz Usta, CHP Yunusemre İlçe Başkanı Yalçın Arcak, MAYEB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balkan, Yunusemre Kent Konseyi Başkanı Bektaş Kılınç, belediye meclis üyeleri, konuşmacılar ve çok sayıda üretici katıldı. Mustafa Pala’nın sunumlarını yaptığı çalıştayda belgesel gösterimi gerçekleştirilirken, "Yeniden Sürdürülebilir Kooperatifçilik" başlıklı panelle program devam etti. Çalıştayda; kırsal alanlarda sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, yerel üretimin desteklenmesi ve kooperatifçiliğin güçlendirilmesine yönelik görüş ve öneriler paylaşıldı. Zeyrek ve Durbay anıldı Çalıştayda konuşan Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, kırsal kalkınmayı temel alan bir bakış açısına sahip olduklarını vurguladı. Balaban, göreve geldikten sonra Yuntdağı bölgesindeki 37 köyün kırsal mahalle statüsüne dönüştürüldüğünü hatırlatarak, kooperatif çalışmalarının önünün açıldığını ve belediye imkanları doğrultusunda desteklerin süreceğini ifade etti. Konuşmasında hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek ile Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ı da anan Balaban, "Ferdi Başkanımızı altı ay önce, Gülşah Başkanımızı ise kısa bir süre önce kaybettik. Acıları hala yüreğimizde. Her ikisini de saygı ve sevgiyle anıyoruz" dedi. Çalıştay, katılımcıların değerlendirmeleri ve karşılıklı görüş alışverişinin ardından sona erdi.