EKONOMİ - 13 Ocak 2022 Perşembe 10:18

EGİAD, ESİAD ve İZSİAD "2022 Ekonomi ve Piyasa Beklentileri" konulu toplantıda buluştu

A
A
A
EGİAD, ESİAD ve İZSİAD "2022 Ekonomi ve Piyasa Beklentileri" konulu toplantıda buluştu

EGİAD, ESİAD ve İZSİAD iş birliğinde düzenlenen ve ekonomist Gökhan Uskuay’ın konuk konuşmacı olduğu "2022 Ekonomi ve Piyasa Beklentileri" konulu toplantı, iş dünyasının katılımıyla gerçekleşti.

EGİAD, ESİAD ve İZSİAD iş birliğinde düzenlenen ve ekonomist Gökhan Uskuay’ın konuk konuşmacı olduğu "2022 Ekonomi ve Piyasa Beklentileri" konulu toplantı, iş dünyasının katılımıyla gerçekleşti. Online olarak gerçekleşen etkinlikte, 2022 strateji raporu ve piyasa beklentileri ele alındı.


Türkiye’de yatırım hizmetleri ve varlık yönetimi sektöründe hizmet veren bir kuruluşun yöneticisinin katıldığı "2022 Ekonomi ve Piyasa Beklentileri" başlıklı çevrim içi toplantıda, ekonomik gündem masaya yatırıldı. Şirketin Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay’ın konuk konuşmacı olduğu toplantıda; global ekonominin etkileri, Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan değişimler ve piyasalara etkileri ele alındı. Zoom üzerinden gerçekleşen toplantıya; Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (ESİAD) ve İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD) üyesi iş insanları yoğun ilgi gösterdi.



“Türkiye ekonomisinin başlıca sorunlarından birisi kayıt dışı çalışma”


EGİAD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Fatih Dalkılıç’ın moderatörlüğünde gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını yapan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, konuşmasına kayıt dışı ekonominin etkilerine değinerek başladı.


Yelkenbiçer, "Ekonomik krizlerin en belirgin semptomlarından birisi işsizliğin artmasıdır. Bu yaklaşıma göre Türkiye’de henüz bir işsizlik yönlü ekonomik kriz yoktur; fakat asgari ücrete yapılan yüzde 50 oranındaki zam açısından irdelenmesi gereken bazı kritik noktalar vardır. Çalışanları sosyal güvenlik, emeklilik, yasal çalışma saatleri gibi temel haklardan, devleti vergi gelirinden mahrum bırakan kayıt dışı çalışma Türkiye ekonomisinin başlıca sorunlarından birisidir. Son yıllarda kayıt dışılıkta, özellikle ücretli kesimde, önemli bir gerileme olmakla birlikte Türkiye, OECD ülkeleri arasında kayıt dışı çalışmanın en yüksek olduğu ülkelerden biri olmaya devam ediyor. Çeşitli çalışmalar genelde asgari ücret artışlarının, kayıt dışı istihdam üzerinde olumsuz etkinin varlığını ortaya koyuyor. Türkiye bağlamında ise 2004 yılında gerçekleşen benzer boyuttaki asgari ücret artışını araştıran az sayıdaki çalışma da kayıt dışılık etkisini saptıyor” dedi.



“Küçük işletmeler desteklenmeli”


Enflasyon ve kurda oynaklığın azaltılması, öngörülebilir olmasının sağlanmasının önemine de vurgu yapan Yelkenbiçer, “İşveren tarafına bakarsak yabancı kur artışı nedeniyle artan girdi maliyetleri ve daralan pazar nedeniyle özellikle küçük işletmelerin işten çıkarma gibi olumsuz gelişmelerle ilerlemek durumunda olabilecekleri öngörülebilir. Bu noktada küçük işletmelerin işten çıkarma gibi istenmeyen durumlardan kaçınmaları noktasında sosyal güvenlik desteği, istihdam desteği, kredi limitleri ile ilgili artış destekleri gibi farklı finansman kaynakları oluşturarak desteklenmeleri yerinde olacaktır. Enflasyonla mücadele ve kurla ilgili para politikalarının gözden geçirilmesi gerekliliği açıktır. Aksi takdirde yapılan zam oranının enflasyon karşısında erimesinin önüne geçilemeyecektir” diye konuştu.


ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı ise ihracatı artırarak büyümeyi ve cari açığı düşürmeyi hedefleyen yeni ekonomik modelin başarılı olabilmesi için sanayide ve dış ticarette gerçek bir yapısal dönüşüm ihtiyacının önemini vurguladı.


Karabağlı, “Türkiye’nin ihracatı 2021 yılında baz etkisiyle 225,4 milyar dolarla tarihi rekor seviyeye ulaştı. Yıllık artış oranı yüzde 32,9 oldu. İthalat ise yıllık 23,6 artış ile 271,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ege Bölgesi 2021 yılı ilk 11 ayında 22,3 milyar dolar ihracat ile Türkiye ihracatının yüzde 11’ini, İzmir ise 13,4 milyar dolar ihracat ile, yüzde 6,6’sını oluşturuyor; ancak, Covid-19 ile birlikte tedarik zincirlerindeki kırılma ve Çin’den kayan siparişlerle ihracatta yakalanan avantaj geçici olabilir; ayrıca, ülkemizde yüksek döviz kurunun ihracat için olumlu olabileceği düşünülse de bunun geçici olduğu, rekabet koşullarının ortaya çıkan avantajı kısa sürede yok ettiği ve döviz cinsinden toplamda elde edilen gerçek gelirin de tam olarak artış olarak yansımadığı bir gerçektir” ifadelerini kullandı.



“Enflasyon ile etkin mücadele şart”


Toplantıda söz alan İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt da, faiz ve enflasyonun Türkiye’de 2021 yılının en önemli ekonomi gündemini oluşturduğunu söyledi.


Küçükkurt, "Bu süreçte yüksek enflasyon ile önünü görmeye çalışan üreticileri zor bir yılın beklediğini düşünüyorum. Aynı şekilde tüketiciler için de bu seviyede bir enflasyonun son derece zorlayıcı olacağı da bir gerçek. İş aleminin siyasetten beklediği küresel ekonomi ile entegre, ekonomi biliminin gereklerini yerine getiren, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir ekonomik ortamın oluşturulmasıdır. Dünya ile entegre, demokratik değerleri yücelten, uluslararası piyasalarda güven telkin eden, spekülasyon için değil yatırım için likiditenin geldiği bir Türkiye beklentimiz ve arzumuzu koruyoruz. Ayakları yere basan, önünü gören ve üretim iklimine girmiş bir Türkiye oluşturmak hepimizin görevi. Doğru politikalar yürütüldüğü ve enflasyon ile mücadelede denenmiş ve sonuç alınmış adımlar atıldığı takdirde 2022 yılının görece daha makul bir yıl olacağına yönelik inancımı koruyorum" diye belirtti.



“Tedarik zincirindeki normalleşme ile enflasyonda bir nebze normalleşme olacak”


Türkiye’de yatırım hizmetleri ve varlık yönetimi sektöründe hizmet veren bir kuruluşun Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay da, Omicron varyantının hızlı ama etkisiz olması sebebiyle dünyanın pandemi açısından daha normalleşen bir sürece gireceğini belirterek, emtia fiyatlarındaki dengesizliğin bu sene sona ereceğini kaydetti.


Dünyanın 2021’i yüzde 6.1’lik büyüme ile kapattığını en büyük yükselişi Çin’in yakaladığını belirten Uskuay, 2022 ve 2023’te sırasıyla bu yükseliş oranının yüzde 4.7 ve yüzde 3.5 olarak beklendiğini ifade etti.


Türkiye ekonomisine ilişkin de ayrıntılı değerlendirmede bulunan Uskuay, “Emtia fiyatları önümüzdeki sene içinde bir sorun olmaktan çıkacak. 1980’lerden bu yana en yüksek enflasyonla karşı karşıyayız. Hem talep hem arz şoku sebebiyle enflasyon yükseldi. Tedarik zincirindeki normalleşme ile enflasyonda bir nebze normalleşme olacak. 2022’te ilk 6 ayda tepe yapıp düşme olacak. 2022’de dünyada en yüksek negatif reel faiz TL’de görülecek. G-7 Merkez Bankalarının faiz artırım süreçleri ve FED’in niceliksel sıkılaştırması yurt dışı finansal koşulları zorlaştıracak. TCMB rezervlerini heteredoks politikalar ile arttırmaya çalışacak, faiz dışı politikalar ile kuru savunacak. TL son 20 yılın en büyük değer kayıplarından birini yaşadı. Dolarizasyon eğilimini kırmak, TL’de istikrar kazanan değer kaybını durdurmak için yurt içi bireysel yatırımcılara kur getirisi garantisi verildi. 2022’de Türkiye için yüzde 4’lük bir büyüme, enflasyonun da yüzde 45 ile kapatılması beklentisi bulunuyor” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Suyun 50 kilometrelik yolculuğu başladı, yüzde 50 kayıp kaçak moral bozdu Sivas Belediyesi ve Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında, 50 kilometre uzaklıkta ki Pusat Özen barajdan kentin içme suyunu karşılayan 4 Eylül barajına yapılan ishale hattı tamamlandı. Geçtiğimiz yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında su seviyesi dip noktaya gelmişti. Kentte alınan geçici önlemler kapsamında ara ara su kesintileri yapılmıştı. Bu soruna çözüm arayan Sivas Belediyesi, Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle kolları sıvamış ve yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Pusat Özen Barajından 4 Eylül Barajına su takviyesi yapılabilmesi için ishale hattı tamamlandı. Proje tamamlanarak baraja su verilmeye başlandı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun ise projenin tamamlanmasının su sıkıntısının yaşanmayacağı anlamına gelmediğini ifade etti. “Şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50 civarında” Başkan Uzun, hatlarda çok ciddi anlamda kayıp ve kaçakların olduğunu belirterek; “Hatlarda ki kaçaklar için bir mücadele sürecini başlatacağız. Ben bunlarla ilgili özellikle Türkiye’nin bazı önde gelen kişileriyle, firmalarıyla şu an görüşmeler yapıyorum. Şehrin özellikle su yönetimini sağlıklı bir şekilde kurabileceğimiz bir sistem oluşturacağız. Bunun için de SKADA ismini vermiş olduğumuz bir sistem kuracağız. Bu sistemle birlikte suyun yönetimini inşallah gerçekleştireceğiz. Sivas’ın önümüzdeki yüz yıllık dönemde herhangi bir su kesintisi yaşamadan sağlıklı bir su yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz. Şu an itibariyle herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Ama 2029-30 yılları arasında dünyada çok şiddetli kuraklıklar bekleniyor. Yani dünyada bir küresel ısıma var ve bunu getirmiş olduğu bir küresel iklim kriziyle kesinlikle karşılaşacağız. Sivas’taki doğal afetlerin başında da kuraklık geliyor. Hatlardan başlayarak kayıp ve kaçaklarla mücadele etmek istiyoruz. Şu an şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde elli civarında. Tabii bu hemen bizim 22 günde çözeceğimiz bir sorun değil. Bununla ilgili çok ciddi anlamda çalışmalar gerekiyor. Ama önümüzdeki günlerde şu an araştırmalarımızı yapıyoruz. Uzmanlarla bir araya geleceğiz. Ve şehrin su yönetimini sağlıklı bir hale getireceğiz” dedi. “Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir” Kentin gelecek yıllarda ciddi anlamda su sorunu yaşayabileceğini ifade eden Uzun, “Şu an itibariyle barajın kendisini toparladığını görüyoruz. 2022 tarihinde artık o en alt çamur tabakası dediğimiz en alt tabakadan su çekilirken şimdi artık barajın biraz toparladığını görüyoruz. Tabii bu ishale hattıyla birlikte Pusat Özlem Barajı’ndan da düzenli bir su aktarımı var ama bu da tabii şehrin su sorununu bitirmedi. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum şöyle bir algı oluşmasın. İshale hattı tamamlandı ama şehrin sorunu bitmedi. Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir. Hatta Pusat Özen Barajı’na da çok yüklenmemek gerekiyor. Sonuçta burası tarımsal sulama amaçlı kurulan bir baraj. Buradaki üretimin de özellikle çevresinde aksamaması gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli husus tabii ki kayıp ve kaçakla mücadele. Kayıp ve kaçakla bizim hedefimiz. Şu an yüzde 50 olan, kayıp kaçak oranını eğer yüzde otuzlar gibi bir seviyeye çekebilirsek çok büyük bir başarı elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Niğde Niğde’de ‘Merkezim Her Yerde’ projesi ile köy okullarında etkinlikler yapılıyor Niğde’de gönüllü gençler, ’Merkezim Her Yerde’ projesi çerçevesinde köy okullarını ziyaret ederek çeşitli etkinliklerle öğrencilerle buluşuyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın başlattığı ’Merkezim Her Yerde’ projesi ile Niğde Gençlik Spor İl Müdürlüğü Şehit Ramazan Konuş Gençlik Merkezi gönüllüleri, kent genelindeki okullarda eğitim gören öğrencilerle sportif ve sosyal faaliyetler yaparak, geleneksel oyunlar oynayarak çocukların keyifli zaman geçirmesine katkı sağlıyor. Proje çerçevesinde gönüllü gençler ve liderleri, kent merkezine bağlı Ovacık Şehit Bayram Aksoy İlkokulu ile Ortaokulunda eğitim gören öğrencilerle okul bahçesinde buluştu. Yüz boyama, zeka oyunları, halat çekme, ok atma gibi oyunların oynandığı etkinlikte, müzik eşliğinde oyunlar oynayan gönüllü gençler, minik kardeşlerine patlamış mısır ve pamuk şeker ikram etti. Niğde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Gençlik Hizmetleri Müdürü Turan Sayın, Niğde Gençlik Spor Müdürlüğü olarak, koordineli olarak köy okullarında ve dezavantajlı öğrencilerin bulunduğu bölgelerde etkinlikler yaptıklarını söyledi. Sayın, "Merkezim Her yerde’ projesi çerçevesinde köy okulundaki öğrencilerimiz hem oyun oynadılar, hem de oynanan oyunlar hakkında bilgi sahibi oldular. Projedeki amacımız gençler arasında sosyal farkındalık oluşturarak sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmak, sorumluluk duygularını geliştirmek ve topluma daha duyarlı bireyler kazandırmak, kırsalda yaşayan ve köy okulunda okuyan gençlere gençlik liderlerimizin aracılığıyla vizyon kazandırmak, gençlere çevre bilinci kazandırmak, gençlerde aidiyet duygusu oluşturmak ve bununla birlikte gönüllü gençlerimizin ve öğrencilerimizin moral ve motivasyonunu arttırmaktır” dedi.
Yozgat Bozkırın ortasından Avrupa’ya gümüş balığı ihracat ediliyor Denize kıyısı olmayan ve bozkırın ortasında yer alan Yozgat’ın Çekerek ilçesinde barajda avlanan tonlarca gümüş balığı, başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç ediliyor. Türkiye’de yeterince rağbet görmeyen gümüş balığını Avrupalılar çerez niyetine tüketiyor. Yozgat’ta bulunan baraj ve göletler, balıkçılıkla uğraşan bölge halkının geçim kaynağı haline geldi. Özellikle sulama, enerji ve taşkın kontrolü amacıyla kurulan Çekerek Barajı’nda vatandaşlar yılın belli dönemlerinde geçimlerini balık avlayarak sağlıyor. Çekerek Barajı’nda su seviyesinin yükselmesiyle bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşanıyor. Son 5 yıldır gümüş balığının olmadığı barajda günlük 15-20 ton arasında balık avlanıyor. Bölge halkı, balık sezonunda tonlarca gümüş balığı, alabalık, kerevit avlayarak, Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Bozkırın ortasında denizi olmayan Yozgat’ta avlanan gümüş balığı, Avrupa ülkelerinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Türkiye’de vatandaşların çok fazla ilgi göstermediği gümüş balığı, bozkırda avlandıktan sonra tesislere gönderilerek işlenip Avrupa ülkelerine ulaştırılıyor. Avrupalılar gümüş balığını yağda patates kızartması gibi kızartıp, cips ve çerez gibi tüketiyor. “Avrupa’da cips niyetine yiyorlar” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Dursun Uslu, son 5 yıldır baraj sularındaki azalma nedeniyle gümüş balığı avlayamadıklarını belirterek, bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşandığını söyledi. Uslu, “Son 5 senedir nisan ayında baraj suyunu bıraktıkları için gümüş balığı olmadı. Biz 5 senedir gümüş balığı tutmuyoruz. Ama bu sene gümüş balığı bolluğu yaşanıyor ve 70 kişi gümüş balığı avlamak için çalışıyor. Biz bu balığı Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Orada cips niyetine yiyorlar. Bu güzel bir ekmek kapısı. Günlük 25 tona kadar gümüş balığı tutacağız. Çalışacak insan bulsak bu sayıyı daha da artırabiliriz” dedi. “Günlük 20 ton gümüş balığı avlıyoruz” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi işletmecisi Paşa Koç ise günlük 15-20 ton arasında gümüş balığı tuttuklarını ifade ederek, “5-6 senedir gümüş balığında bu barajdan verim alamadık ancak bu sene suyun yüksek olmasından dolayı verim iyi oldu. Bir ay boyunca bu balığı işleyeceğiz ve günlük yaklaşık 15-20 ton balık avlıyoruz. Bunu Avrupa ülkelerine gönderiyoruz. Yaklaşık 80 kişiyi istihdam ediyoruz burada. Bu barajda sezonuna göre sazan, kerevit gibi balıklar avlıyoruz. Çok verimli bir baraj. Şu an gümüş balığı avlıyoruz. Kilogramı 10 liraya alınıyor ve biz fabrikalara gönderiyoruz. Oradan da Fransa, Norveç, Almanya gibi ülkelere gidiyor. Orada bunu çerez niyetine tüketiyorlar” şeklinde konuştu.