EKONOMİ - 17 Haziran 2025 Salı 11:43

EGİAD üyelerine ’markalaşma’ semineri

A
A
A
EGİAD üyelerine ’markalaşma’ semineri

Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), üyelerinin markalaşma yolculuğunda onlara rehberlik edecek önemli bir buluşmaya daha imza attı. Milano Istituto Marangoni’de moda tasarımı, Paris INSEEC’te lüks marka yönetimi yüksek lisansı yapan ve Londra ile Paris’te stil ve marka duruşu konularında uzmanlaşan Serra Özsoy Karagülle, EGİAD tarafından düzenlenen "Uluslararası Markalara Güncel Yaklaşımlar" başlıklı seminerde iş dünyasıyla bir araya geldi.


Serra Özsoy Karagülle’nin uluslararası moda markalarında edindiği deneyim, ödüllü projeleri ve danışmanlık birikimiyle verdiği seminerde; marka ve marka değeri kavramlarından marka kimliğine, marka tüketiminin geleceğinden yeni medya ve dijital pazarlama kanallarına kadar günümüzün dinamik marka dünyası tüm yönleriyle ele alındı. Markasını büyütmek ve güncel yaklaşımlarla yenilemek isteyen EGİAD üyelerinin katıldığı etkinlikte, küresel markalar, artan müşteri tabanı, rekabet avantajı, marka bilinirliği, trendleri anlamak, rakipleri belirlemek gibi değerli öngörüler değerlendirildi.


Seminerde konuşan EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı, markalaşmanın giderek karmaşıklaşan iş dünyasında stratejik önemine vurgu yaparak, markanın yalnızca logo veya isim olmadığını, bir değerler bütünü, iletişim dili, deneyim alanı ve uzun vadeli büyüme aracı olduğunu belirtti. Özhelvacı, "Markalaşma, sadece ürün ve hizmetlerin tanıtımı değil, işletmelere değer kazandıran, onları uluslararası rekabette öne çıkaran stratejik bir güçtür. Güçlü bir marka, müşteriyle kurulan güven ilişkisini temsil eder. İnsanlar tanıdıkları ve güvendikleri markaları tercih eder; bu da sadakat ve sürdürülebilir başarı getirir. Kaliteli bir marka imajı, pazarda fark oluşturur, satışları artırır ve kâr marjlarını yükseltir. Bu nedenle markaya yapılan her yatırım, geleceğe yapılan kârlı bir yatırımdır. Üstelik markalaşma sadece müşteri kazanmakla sınırlı değildir; yetenekli çalışanları cezbetmenin ve elde tutmanın da anahtarıdır. Çalışanlar, değerlerine inandıkları markalarla gurur duyar, daha yüksek bağlılık gösterir ve verimli çalışır. Bugünün rekabetçi dünyasında hem müşterinin hem de çalışanın güvenini kazanmış markalar kalıcı başarının gerçek mimarlarıdır. Marka, sadece bir isim değil; bir duruş, bir vaattir. Güçlü markaların müşteri güveni sağladığı, çalışan bağlılığını artırdığı ve sürdürülebilir başarıyı desteklediği; pazarda fark sağlayıp, satış ve kâr marjlarında artış sağladığı vurgulandı. İzmir özelinde bakarsak, şehir olarak zengin bir üretim ekosistemine ve güçlü girişimci altyapısına sahibiz. Ancak bu potansiyeli küresel ölçekte bir marka kimliğine dönüştürme konusunda atmamız gereken çok fazla adım var. İzmir’i yalnızca üreten değil, aynı zamanda markalaşan bir şehir haline getirmek için özellikle genç iş insanlarımızın bu vizyonu sahiplenmesi büyük önem taşıyor" dedi.



Uluslararası boyut ve ekonomik katkılar


Küreselleşme çağında markanın, işletmeleri dünya standartlarına taşıyan en güçlü strateji olduğu ifade eden Özhelvacı, dünya lideri marka örneklerini karşılaştırarak Türkiye’nin bu alanda daha atılgan olması gerektiğine dikkat çekti. Markalaşmanın yalnızca işletmelere değil aynı zamanda ülke ekonomilerine de büyük katkı sağladığını belirten Özhelvacı, şöyle devam etti: "


Marka değeri yüksek ürünlerin ihracat fiyatları diğerlerine kıyasla çok daha yüksektir. Bu sayede, markalaşma yoluyla yalnızca ihracat hacmi değil, ihracat geliri de artar. Türkiye olarak markalaşmaya yapacağımız her yatırım, ihracat hedeflerimize ulaşmamıza doğrudan katkı sağlayacaktır. Ancak verilere baktığımızda bu hedefe ulaşabilmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini görüyoruz. Dünyanın önde gelen bağımsız marka değerleme şirketi olan ve bu konuda her yıl ülke bazında detaylı raporlar yayınlayan Brand Finance’in yaklaşık 2 hafta önce yayınladığı verilerine hızlıca bakalım: ’Türkiye’nin En Değerli Markaları’ başlıklı çalışmaya göre, 2,27 milyar dolar marka değeri ile Türk Hava Yolları, Türkiye’nin en değerli markası olarak tespit edilmiştir. İkinci en değerli marka 1,65 milyar dolar değer ile Arçelik olmuş, 1,24 milyar dolar marka değeri ile İş Bankası üçüncü sırada yer almıştır. 2024 yılı verileri esas alınarak gerçekleştirilen çalışmaya göre en değerli 125 markamızın toplam değeri 17 milyar dolar olmaktadır. Bu rakam bir önceki yılın 14.7 milyar dolarlık değerine göre yüzde 15.6 artışı ifade etmektedir. Ancak, uzun bir dönem stabil bir şekilde 23-35 milyar dolar bandında seyreden Türkiye’nin ilk 100 markasının toplam değeri, son yıllarda zayıf Türk Lirası’nın etkisiyle oldukça düşmüştür. Dünya’nın en değerli markası Apple’ın 574 milyar dolar, Uzakdoğu’nun en değerli markası Samsung’un 110 milyar dolar, Avrupa’nın en değerli markası Deutsche Telekom’un 85 milyar dolar marka değerlerini düşündüğümüzde, markalaşma konusunu ülke olarak, bugün burada olduğu gibi çok daha fazla gündemde tutmamız gerektiği ortadadır. Tabii bu rakamları değerlendirirken, piyasa değeri ve marka değeri arasındaki farkı da belirtmek gerekir. Piyasa değeri şirketin maddi varlıkları ve hisse performansına dayalı olarak hesaplanırken; marka değeri, tüketici nezdindeki algı, güven ve sadakat gibi soyut unsurlara dayanır. Piyasa değerinin yüksek olması marka değerini olumlu etkileyebilir, ancak bu her zaman yüksek marka değeri anlamına gelmez; örneğin, zaman zaman yüksek piyasa değerine ulaşmasına rağmen Facebook (Meta), kullanıcı güveni ve itibar açısından tartışmalı dönemler geçirmiştir. Bu nedenle marka, görünmeyen ama şirketin uzun vadeli başarısını belirleyen en stratejik sermayelerden biridir. Marka konusunu ele alıyorken, bir de Fransa gibi ülkelerin lüks ve premium markalarda oluşturduğu katma değer farkını da belirtmek gerekir".



EGİAD üyelerine ’markalaşma’ semineri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay İnşa çalışmalarıyla yeniden ayağa kalkan Habibi Neccar Camii, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışını gerçekleştirmesiyle vatandaşların akınına uğruyor Hatay’da asrın felaketinde yıkılan ve inşa çalışmalarıyla birlikte açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı Habibi Neccar Camii vatandaşların akınına uğruyor. Depremde yerle bir olan camiyi yeniden ziyaret etme fırsatı bulan vatandaşlar duygusal anlar yaşadı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkımın yaşandığı Hatay’da binlerce bina yerle bir olurken kentin en önemli tarihi yapıları da zarar görmüştü. Asırlar boyunca medeniyetlerin beşiği olan kentin sembol simgelerinden olan, 7. yüzyılda inşa edilen ve Anadolu’daki ilk cami olma özelliği taşıyan Habibi Neccar Camii de depremde ağır hasar almıştı. Depremde kuzey beden duvarı büyük hasar alan camide, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Müdürlüğü ile Konya Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde Eylül 2023’te restorasyon çalışmalarına başlandı. Restorasyon ve rekonstrüksiyon çalışmalarının bittiği Habibi Neccar Camii, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçtiğimiz gün ibadete açıldı. Günler sonra yeniden Habibi Neccar Camii’ne gelme fırsatı bulan vatandaşlar camiye akın ettiler. Caminin yeniden ayağa kalktığını gören vatandaşlar duygusal anlar yaşadılar. Habibi Neccar Camii İmamı Fethullah Uğraş, depremin ardından yeniden camisine kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, "Habibi Neccar Camii imam hatibiyim. 3 yıl önce 5 Şubat’ta son yatsı namazını kıldırıp, camiden çıktığımda sabah namazına gelmeyi planlayarak çıkmıştım ama nasip olmadı. 6 Şubat’tan sonra camimizin halini gördüğümde camimiz ayağa kalkar mı, Antakya ayağa kalkar mı diye düşünmüştüm. Camimizi yeniden ayakta görüp, içerisinde eskisi gibi namaz kılmak, cemaatle buluşmak ve kucaklaşmak bizim için tarifi olmayan bir duygu" dedi. Depremden önce sık sık ziyaret ettiği Habibi Neccar Camii’ni yeniden ziyaret etme fırsatı bulan Dudu Albayrak, gözyaşları içerisinde "Çok duygulandım, hep düşünüyordum buralar eskisi gibi olacak mı diye. Görünce dayanamadım, evde içim sıkıldığında hep koşar gelirdim ve namazımı kılardım. İçime ferahlık gelirdi, böyle gelince çok mutlu oldum. Çok şükür, şimdi mutluluk gözyaşları döküyorum. Sanki Antakya yeniden doğmuş gibi ve burası güzelliğiyle şehrimizin kalbi olmuş" dedi. Caminin yeniden ayağa kalkması için emek verenlere teşekkür eden Ramazan Yıldız ise, "Anadolu’nun ilk camisi olan Habibi Neccar Camii aslına uygun olarak inşa edildi. Çok güzel olmuş, beğendik. Rabbim devletimizden razı olsun, böyle bir eseri yeniden memleketimize kazandırdığı için. Güzel bir yoğunluk var" dedi.
Hatay İnşa çalışmalarıyla yeniden ayağa kalkan Habibi Neccar cami, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışını gerçekleştirmesiyle vatandaşların akınına uğruyor Hatay’da asrın felaketinde yıkılan ve inşa çalışmalarıyla birlikte açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı Habibi Neccar cami vatandaşların akınına uğruyor. Depremde yerle bir olan camiyi yeniden ziyaret etme fırsatı bulan vatandaşlar duygusal anlar yaşadı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkımın yaşandığı Hatay’da binlerce bina yerle bir olurken kentin en önemli tarihi yapıları da zarar görmüştü. Asırlar boyunca medeniyetlerin beşiği olan kentin sembol simgelerinden olan, 7. yüzyılda inşa edilen ve Anadolu’daki ilk cami olma özelliği taşıyan Habibi Neccar Camii de depremde ağır hasar almıştı. Depremde kuzey beden duvarının büyük hasar aldığı camide, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Müdürlüğü ile Konya Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde Eylül 2023 yılında restorasyon çalışmalarına başlandı. Restorasyon ve rekonstrüksiyon çalışmalarının bittiği Habibi Neccar Camisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçtiğimiz gün ibadete açıldı. Günler sonra yeniden Habibi Neccar camine gelme fırsatı bulan vatandaşlar camiye akın ettiler. Caminin yeniden ayağa kalktığını gören vatandaşlar duygusal anlar yaşadılar. Habibi Neccar Cami İmamı Fethullah Uğraş, depremin ardından yeniden camisine kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek "Habibi Neccar Cami imamhatibiyim. 3 yıl önce 5 Şubat’ta son yatsı namazını kıldırıp, camiden çıktığımda sabah namazına gelmeyi planlayarak çıkmıştım ama nasip olmadı. 6 Şubat’tan sonra camimizin halini gördüğümde camimiz ayağa kalkarmı, Antakya ayağa kalkarmı diye düşünmüştüm. Camimizi yeniden ayakta görüp, içerisinde eskisi gibi namaz kılmak cemaatle buluşmak ve kucaklaşmak bizim için tarifi olmayan bir duygu" dedi. Depremden önce sık sık ziyaret ettiği Habibi Neccar Camisini yeniden ziyaret etme fırsatı bulan Dudu Albayrak, gözyaşları içerisinde "Çok duygulandım, hep düşünüyordum buralar eskisi gibi olacakmı diye. Görünce dayanamadım, evde içim sıkıldığında hep koşar gelirdim ve namazımı kılardım. İçime ferahlık gelirdi, böyle gelince çok mutlu oldu. Çok şükür, şimdi mutluluk gözyaşları döküyorum. Sanki Antakya yeniden doğmuş gibi ve burası güzelliğiyle şehrimizin kalbi olmuş" dedi. Caminin yeniden ayağa kalkması için emek verenlere teşekkür eden Ramazan Yıldız, "Anadolu’nun ilk camisi olan Habibi Neccar Camisi aslına uygun olarak inşa edildi. Çok güzel olmuş, beğendik. Rabbim devletimizden razı olsun, böyle bir eseri yeniden memleketimize kazandırdığı için. Güzel bir yoğunluk var" dedi.