ÇEVRE - 30 Aralık 2024 Pazartesi 09:06

Enerji bağımsızlığının anahtarı jeotermalde

A
A
A
Enerji bağımsızlığının anahtarı jeotermalde

Gelişmiş ülkelerin enerjide dışa bağımlılığı azaltma stratejilerinde önemli payı olan jeotermal, karbonsuzlaştırma ve temiz enerji geçişi politikalarında da kritik rol üstleniyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların değerlendirmelerinde öne çıkan vurgu jeotermal olurken, dünyanın bu alanda en zengin kaynaklarına sahip ülkesi Türkiye, bu büyük dönüşümün öncülerinden biri olmaya aday.

2050’ye kadar beş kat artacak

Jeotermal kaynaklı enerji üretiminde dünyanın 4’üncü, Avrupa’nın ise lider ülkesi olan Türkiye’nin taşıdığı büyük potansiyele dikkat çeken Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, bu alanda yapılan yatırımların, ülkelere çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından uzun vadeli fayda sağladığını belirtti. Bugün dünyada 20 bin Megavat (MW) seviyesinde olan jeotermal kaynaklı elektrik enerjisi kurulu gücünün 2050’ye kadar beş kat artarak 100 bin MW seviyesine ulaşacağının öngörüldüğünü kaydeden Kındap, IEA ve Avrupa Konseyi’nin bu yöndeki politika önerileri ile jeotermalin adeta yeniden keşfedildiği bir döneme girdiklerine işaret etti.

Enerji bağımsızlığının anahtarı jeotermalde

“Küresel talebin 140 katını karşılayabilir”

Türkiye’nin bu yatırım iklimindeki rolünü de değerlendiren Ali Kındap, “IEA’nın öngörüsü, proje maliyetlerinin düşmeyi sürdürmesi ile jeotermal enerjinin, 2050’ye kadar küresel elektrik talebindeki artışın yüzde 15’ini karşılayabileceği yönünde. Bugün jeotermal enerjinin yüzde 42’si ısı pompaları aracılığıyla, yüzde 26’sı bölgesel ısıtma sistemlerinde, yüzde 21’i elektrik üretiminde, yüzde 7’si doğrudan konut ve ticari kullanımlarda, yüzde 4’ü tarım ve balıkçılık sektörlerinde, yüzde 1’den azı ise sanayi uygulamalarında tüketiliyor. Jeotermal enerjinin teknik potansiyeli, mevcut küresel elektrik talebini 140 kat karşılayabilecek düzeyde. Türk jeotermal sektörünün temsilcileri olarak, ülkemizin bu alanda dünyanın açık ara lider ülkesi olmaması için hiçbir neden göremiyoruz” dedi.

Her geçen gün gelişen jeotermal teknolojilerin, dünyadaki mevcut kurulu güç kapasitesini 60 katına çıkarabilecek fırsatı sunduğuna değinen Kındap, bu durumun küresel enerji dönüşümü için de önemli bir potansiyel oluşturduğunu söyledi. Dünya genelinde jeotermal kaynakların üçte ikisinin, ısı pompaları ve bölgesel ısıtmada kullanıldığını hatırlatan JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, enerji üretimi, jeotermal seracılık ve termal turizm gibi kullanım alanlarında da büyük bir potansiyelin kullanılmayı beklediğini vurguladı.

Enerji bağımsızlığının anahtarı jeotermalde

Türkiye jeotermal enerjide nasıl bir 2024 geçirdi?

Jeotermal enerjide Türkiye’nin 2024 görünümünü de değerlendiren Ali Kındap, sektörün iki yıl süren suskunluk döneminden sonra bu yıl yatırım projelerinde bir miktar canlanma yaşadığı bilgisini verdi. 2023 yılında izin süreçleri başlatılan jeotermal enerji santrallerinin kurulu güç büyüklüğünün 300 MW’a yaklaştığını anımsatan Kındap, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Yaklaşık bir bu kadar da geliştirme aşamasında olan proje bulunuyor. Bu yıl, jeotermal kaynaklı kurulu elektrik enerjisi gücümüzde küçük bir artış yaşadık ve 1715 MW seviyesine yükseldik. Potansiyelimizin çok altında bir üretime imza atsak da Avrupa’da lider, dünyada 4’üncü sıradayız. 2024 yılı, sektörümüzün uzun süren uykudan uyandığı bir yıl oldu diyebiliriz. 2026 yılından itibaren sektörümüzde önemli bir sıçrama beklemekteyiz. Özellikle de demir çelik gibi enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin jeotermale ilgisinde artış gözlemliyoruz. Jeotermalin enerji dışı kullanım alanlarında ise hepimizi mutlu eden yatırımlar hızla devreye alınıyor. Özellikle jeotermal seracılık alanında Türkiye’yi bir dünya markası yapacak yatırımlar birer birer devreye alınıyor. 150 bin dönüm jeotermal ısıtmalı sera potansiyeline sahip olan ülkemiz, bugün itibarıyla 7 bin dönüm jeotermal ısıtmalı seraya sahip. Potansiyelimizin yüzde 5’ini bile bulmayan bu kapasitemiz ile dünyada 7’inci, Avrupa’da ise 1’inci sırada yer alıyoruz. Yatırımcılara uygun kredilerle jeotermal ısıtmalı sera yapabilme imkânı tanıyan Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri’nde (TDİOSB) 30 bin dönümde potansiyel sera alanı bulunuyor. Ağrı’dan İzmir’e, Kırşehir’den Yozgat’a, Ankara’dan Kayseri’ye kadar Anadolu ve Trakya’nın her kentinde jeotermal seracılığa yönelik müthiş bir ilgi gözlemliyor ve bu durumdan çok mutlu oluyoruz. Türkiye, jeotermalin küresel yükselişinde, tüm entegre kullanım alanlarında değer oluşturarak dünya liderliğini rolünü üstlenebilir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Milletvekili Ensarioğlu: "Söz konusu açıklamalarım, Dışişleri Bakanının özelde şahsına yönelik değildi" Çevre Komisyonu Başkanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu, "Benim düşünce ve açıklamalarım açık ve nettir. Söz konusu açıklamalarım, parti politikalarımızda sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi dışında, kimsenin çelişkili irade ortaya koyamayacağı ve AK Parti’de böyle bir şeyin mümkün olmayacağını kesin cümlelerle hatırlatmak adınaydı. Sayın Dışişleri Bakanının özelde şahsına yönelik değildi" dedi. Ensarioğlu, bir yabancı yayın kuruluşuna verdiği röportajla ilgili yazılı açıklama yaptı. Ensarioğlu şunları kaydetti: "Yabancı bir yayın kuruluşuna Terörsüz Türkiye süreci ve Meclis Komisyon çalışmalarıyla alakalı verdiğim bir mülakatta, sürece dair yaptığım değerlendirme sonunda, sunucunun ısrarlı Suriye politikası konusunda, sayın Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan’ın politikalarında çelişkiler olduğuna dair verdiğim cevapta, böyle bir şeyin olmayacağını söyledim. Sözlerimin sonunda partimizin ve hükümetimizin politikalarını belirleyen iradenin sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi olduğunu, buna karşı bir irade ortaya koyanın ya görevi bırakması gerekir, ya da görevden alınır şeklindeki ifademin amacı ve maksadı gayet net olduğu halde üç gündür, bağlamı ve maksadı dışında, bazı art niyetli çevrelerin çeşitli sosyal medya mecralarında çarpıtarak yorumladıklarını üzüntüyle müşahede ettim. Benim düşünce ve açıklamalarım açık ve nettir. Söz konusu açıklamalarım, parti politikalarımızda sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi dışında, kimsenin çelişkili irade ortaya koyamayacağı ve AK Parti’de böyle bir şeyin mümkün olmayacağını kesin cümlelerle hatırlatmak adınaydı. Sayın Dışişleri Bakanının özelde şahsına yönelik değildi."