- 17 Mayıs 2021 Pazartesi 13:16

Kayıp İlayda, 15 yıldır bulunamadı

A
A
A
Kayıp İlayda, 15 yıldır bulunamadı

İzmir Buca’da 5 yaşındayken ailesiyle gittiği piknikte kaybolan İlayda Taşçı, tam 15 yıldır bulunamadı.

İzmir Buca’da 5 yaşındayken ailesiyle gittiği piknikte kaybolan İlayda Taşçı, tam 15 yıldır bulunamadı. Acılı anne Bedriye Taşcı, “Onu götürenin vicdanına sesleniyorum; bu dünyada da öbür dünyada da senden davacı olmayacağım. Yavrum yaşıyorsa yüzünü göreyim, sesini duyayım; yine senin evladın olarak kalsın. Sana beddua bile etmiyorum. Gece gündüz Yasin okuyorum, Ayet-el Kürsi okuyorum, hatimler indiriyorum. Yeter ki imana gel, vicdana gel” dedi.


9 Nisan 2006’da ailesi ile birlikte İzmir’in Buca ilçesinde pikniğe giden 5 yaşındaki İlayda Taşcı, iddiaya göre akrabaları ile oyun oynarken kayboldu. Ailesi, İlayda’yı ormanlık alanda aramasına rağmen bulamadı. Durumun bildirilmesi üzerine İzmir İl Jandarma Alay Komutanlığı ekipleri arama yaptı ancak İlayda Taşcı’nın izine rastlanamadı. Öte yandan İlayda’nın bir araca zorla bindirilip kaçırıldığı ileri sürüldü. Aradan 15 yıl geçti; Taşçı Ailesi’nin kayıp kızlarını arama çalışmaları da umutları da bitmedi. Acılı anne Bedriye Taşçı, İlayda’nın kaçırılmış olabilme ihtimali üzerine, “Onu götürenin vicdanına sesleniyorum; bu dünyada da öbür dünyada da senden davacı olmayacağım. Yavrum yaşıyorsa yüzünü göreyim, sesini duyayım; yine senin evladın olarak kalsın. Sana beddua bile etmiyorum. Gece gündüz Yasin okuyorum, Ayet-el Kürsi okuyorum, hatimler indiriyorum. Yeter ki imana gel, vicdana gel. Nasıl yatabiliyorsun? Kardeşim ne olur; sen mutlaka annesin, babasın, evlatsın. Benim çektiğimi bir Allah bir de ben bilir” diye konuştu.



“Yabancı bir kadın bizimle İlayda’yı aradı”


Olay gününü anlatan anne Taşçı, “O gün pikniğe gitmeyi hiç istememiştim ama İlayda gitmek istedi. Piknikte hep beraber yemek yedik ama İlayda’nın karnı tok olduğu için yemedi. Bir süre sonra acıkır diye ekmek arasına et koydum. Benden meşrubat istemişti ama vermemiştim. 15 yıldır o meşrubatı düşünüyorum. Çocuklar ne zaman içse boğazım düğümleniyor. Çocuklar hep beraber oyun oynamaya gitmişti. Hepsi döndü, İlayda geri dönmedi. Aradık ama bulamadık. Arama sırasında bir kadın bizimle çocuğu arıyordu. Belki de o kadın kızımı kaçırıp bizi oyaladı. Yabancı biriydi. Üzerinde mavi bir kıyafet vardı. Bizimle çocuğu aradı. Sonra birden ortadan kayboldu.”



İlayda’yı evlat edinmek için kaçırdıklarını düşündüklerini söyleyen Bedriye Taşçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlayda’ya kıydıklarını düşünmüyorum. Onun kara gözlerine kimse kıyamaz. Sevgi dolu bir çocuktu. İlayda’ya ‘senin asıl ailen biziz’ deyip onu olabilirler. Yoksa İlayda mümkün değil onlara kanmazdı.” Anne Bedriye Taşçı, kızının hala yaşadığına inandığını belirterek, “Yavrumun bulunacağına inanıyorum. Onun yaşadığını hissediyorum. Allah için bu annenin sesini duyun. 15 yıldır gecem gündüzüm belli değil. Diğer iki kızımı sevince sanki ona ihanet etmiş gibi hissediyorum. Cumhurbaşkanına mektuplar yazdım. ‘Annem yok, babam yok. Ne olur annem olun, babam olun, İlayda’nın dedesi olun’ dedim. 15 yıl oldu. İlayda ölü mü, diri mi haberim yok. Ne yiyip ne içiyor haberim yok” ifadelerini kullandı. Bedriye Taşçı, kızı İlayda’ya, “Yavrum, seni hiç unutmadım. Kız kardeşlerin oldu; adını koyamadım, çoraplarını giydiremedim, elbiselerini giydiremedim” sözleri ile seslendi.



"Belki onu tanıyamayız"


Baba Saim Taşçı da, şöyle konuştu: “İlayda kaybolduğunda 5 yaşındaydı. 15 yıldır İlayda’yı bulamadık. 9 Nisan’da Buca’da akrabalarla birlikte pikniğe gitmiştik. Akşam eve dönerken İlayda’yı bulamadık. O gün bugündür haber alamadık. Bir tane çoban vardı. 16-17 çocuk hep birlikte koyunların peşinde koşmuştu. Diğer çocuklar döndü ama aralarında İlayda yoktu. Çoban, ‘çocukları geri gönderdim’ dedi ama İlayda geri gelmedi. Arama kurtarma çalışması yaptılar. Köpekler aradı ama belli bir noktada koku kaybolmuştu. Ertesi gün, İlayda’nın kuzeni ‘bir çocuğu beyaz arabaya koyarlarken gördüm ama çocuğun İlayda olup olmadığını bilmiyorum’ dedi. Köpekler de kokuyu o noktada kaybetmişti. İlayda’nın bulunması için yapılan şeyler de oldu, yapılmayan şeyler de oldu ancak İlayda bir türlü bulunamadı. Şu anda onu görsek belki tanıyamayız. Ancak o bizi bulabilir. Yaşı küçüktü ama akrabalarımızın adlarını, evlerinin yerlerini biliyordu. İnşallah bir gün o bizi bulur. Ben umudumu hiç kaybetmedim. Hala onu arıyoruz. Öldüğünü düşünmüyoruz. Ölseydi, kötü haber tez duyulurdu." Baba Taşçı, yaşadıkları apartmana İlayda’nın adını verdiklerini ve onu hiç unutmadıklarını söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.
Hatay Küçük Barış Manço takma saçı, bıyığı ve sahne performansıyla beğeni topladı Depremin vurduğu Hatay’da açılan Barış Manço temalı kütüphane hizmete açıldı. Kütüphanenin açılışında Barış Manço’ya benzemek için takma saç ve bıyık takan küçük çocuk, sahne performansıyla beğeni topladı. Asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgeye yardıma koşan Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, afetzede vatandaşlara umut olmaya devam ediyor. Hatay’da bir çok projeye imza atan Ertuğrul, kurucusu olduğu Ülkem Okuyor Derneği öncülüğünde 21. Kütüphanesinin açılışını gerçekleştirdi. Antakya ilçesinde bulunan Katar - 4 konteyner kentte açılan Barış Manço temalı kütüphane vatandaşlara hizmet etmeye başladı. Barış Manço severler ve Ülkem Okuyor Derneği işbirliğinde açılan kütüphanenin açılışı renkli görüntülere sahne oldu. Barış Manço’ya benzemek için peruk ve bıyık takan ilkokul 2. sınıf öğrencisi Ayaz Nalçak, açılışa katılanlardan büyük beğeni topladı. Lale Manço, kütüphanenin eşinin ismini taşıyacak olmasından dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Havva hanım önderliğinde bu gün Ülkem Okuyor Derneği’nin 21 kütüphanesini açıyoruz. Bu kütüphane Barış Manço’ya ithaf edildi. Tabii bizim buraya katkımız da var. İzmanço ve Barış severler katkıda bulundu. Burası Havva hanımın emekleriyle bizim eserimiz oldu. Kütüphanemiz Barış Manço adıyla anılacak ve gerçekten mutlu oldum. Depremzede çocukların Barış Manço’yu tanıyabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirten Ertuğrul, “Depremin ilk gününden beri sahadayım. Ancak sağlıkçı olarak değil deprem bölgesine kitap yığan kadın olarak biliniyorum. Ülkem Okuyor Derneği olarak 21. Kütüphanemizi açtık. Derneğimiz açtığı kütüphanelerde artık iş birlikleri yapıyor. Lale hanım ve Barış severler olarak 21. Kütüphanemizi birlikte açmak istediklerini söylediler. Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan konteyner kente Barış Manço temalı bir kütüphane kazandırdık. Çocukların girdiklerinde Barış Manço’yu hatırlayabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştı” şeklinde konuştu.