- 11 Ocak 2019 Cuma 11:26

(Özel) Almanya ölüme terk etti, Türkiye’de yaşama tutundu

A
A
A
(Özel) Almanya ölüme terk etti, Türkiye’de yaşama tutundu

Almanya’da yaşayan 38 yaşındaki Filiz Can, safra kanallarında tümör tespit edilince gezmediği hastane kalmadı ancak hiçbir doktor 2 aydan fazla yaşam şansı vermedi.

Almanya’da yaşayan 38 yaşındaki Filiz Can, safra kanallarında tümör tespit edilince gezmediği hastane kalmadı ancak hiçbir doktor 2 aydan fazla yaşam şansı vermedi. Umutları tükenen genç kadın, 18 yaşındaki oğlunun araştırmaları sonucunda Türkiye’ye gelerek Prof. Dr. Ünal Aydın tarafından ameliyat edildi. Can, sağlığına kavuşması sonrası mutluluk gözyaşları döktü.


Almanya’nın Frankfurt kentinde 18 yaşındaki oğlu Burak ve 13 yaşındaki kızı Aylin’le yaşayan 38 yaşındaki Filiz Can’ın safra kanallarında tümör tespit edildi. Yapılan tetkikler sonucunda genç kadın Almanya’da ameliyata alındı. Ancak doktorlar cerrahi işlem sırasında ‘bu hasta ameliyat edilemez’ karar vererek ameliyat etmedi. Şansını pek çok hastaneye başvurarak deneyen Filiz Can, her seferinde aynı cevapla karşılaştı. 2 aylık ömür biçilen Can’ın umutları tükendiği sırada, oğlu Burak Türkiye’den Prof. Dr. Ünal Aydın’a ulaştı. Hemen ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelen Can, yapılan tetkikler sonrası ameliyata alındı. Filiz Can, yapılan başarılı operasyonla safra kanallarındaki tümörden kurtarıldı.


Filiz Can’ın durumu hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ünal Aydın, “Hastamız, safra kanallarındaki tümör nedeniyle Almanya’da ameliyata alınmış. Ameliyat için çok ciddi lojistik hazırlıklar yapılmış. Ameliyat sırasında ise yapılan tüm değerlendirmelerin neticesinde, Avrupa’nın ortasında hasta açılmış ve ‘ameliyat edilemez’ denilerek geri kapatılmış. Ailesi, ‘başka bir şans yok mu?’ diye sormuş ama ancak ilaç tedavisi olabileceğini belirterek 2 aydan kısa bir ömür biçmişler. Hastamızın ailesi, pek çok hastaneyi araştırmış ancak şans verilmiş. Ardından hastamızın 18 yaşındaki oğlu, araştırması neticesinde bizim safra yolları ameliyatlarını başarıyla gerçekleştirdiğimizi öğrenmiş ve ‘annemi Türkiye’ye götürüyorum’ demiş. Hastanın Türkiye’ye gelmesiyle tüm incelemeleri yeniden yaptık ve hastaya ameliyat şansı verebileceğimizi gördük. Hızlı bir hazırlıktan sonra ameliyatını başarı ile gerçekleştirdik. Filiz Hanım şu anda sağlıklı” dedi.



“Beni ölüme terk ettiler”


Almanya’da bütün umutlarının tükendiğini belirten Filiz Can da "Bütün merkezleri dolaştım, hepsi bana umutsuz bir vaka gibi baktılar ve beni ölüme terk ettiler. Acıyarak gönderdiler. Yorgun ve üzüntülü günler geçirdim. Oğlumun araştırmaları sonucunda Ünal Aydın Hocamızı bulduk ve onun sayesinde hayata yeniden tutundum. Allah’tan sonra bana ikinci hayatı verdi. Allah eline güç kuvvet versin. Çok mutluyum. Çocuklarımla ikinci bir hayatı yaşayacağız. Umutlu, sevinçli, güzelliklerle dolu bir hayata başlayacağız” diye konuştu.



“Oğlu, doktor olmaya karar verdi”


Filiz Can’ın sağlığına kavuşmasında en büyük etkenlerden biri olan 18 yaşındaki oğlu Burak, "Ekonomi bölümünde okumak istiyordum ama şimdi hocamı görünce tıp alanında okumak ve insanlara yardımcı olmaya karar verdim” derken, 13 yaşındaki kızı Aylin de “Almanya’da anneme ümit vermemişlerdi. Ben daha çok gencim ve ne yapacağımı bilmiyordum. Daha 13 yaşındayım. Kendimi kötü hissediyordum. Annemle yaşamanın tadını çıkaramamıştım. Türkiye’ye geldiğimizde operasyon yapıldı ve annem sağlığına kavuştu. Çok mutluyum” ifadelerini kullandı.



“Kendi ülkemi tanımıyordum ama şimdi tanıyorum”


Filiz Can’ın zorlu sürecinde en büyük destekçilerinden biri de görümcesi Nazmiye Can oldu. Nazmiye Can, Filiz Can’ı kız kardeşi olarak gördüğünü dile getirerek, "Almanya’da hepimiz çaresizdik. Hangi hastaneye gittiysek kapılar yüzümüze kapatıldı. Ümitlerimizi yok ettiler, yaşama şansı vermediler. Filiz arkasını döndüğünde herkes ağlıyordu. Çünkü yaşama şansı vermediler, ‘yapacak bir şey yok’ dediler. Şükürler olsun bugünlere ki burada şifa bulduk. Biz kendi ülkemizde böyle doktorların olduğunu bilmiyorduk. 13 yaşında Almanya’ya gittim, kendi ülkemi tanımıyordum ama şimdi tanıyorum" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.
Hatay Küçük Barış Manço takma saçı, bıyığı ve sahne performansıyla beğeni topladı Depremin vurduğu Hatay’da açılan Barış Manço temalı kütüphane hizmete açıldı. Kütüphanenin açılışında Barış Manço’ya benzemek için takma saç ve bıyık takan küçük çocuk, sahne performansıyla beğeni topladı. Asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgeye yardıma koşan Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, afetzede vatandaşlara umut olmaya devam ediyor. Hatay’da bir çok projeye imza atan Ertuğrul, kurucusu olduğu Ülkem Okuyor Derneği öncülüğünde 21. Kütüphanesinin açılışını gerçekleştirdi. Antakya ilçesinde bulunan Katar - 4 konteyner kentte açılan Barış Manço temalı kütüphane vatandaşlara hizmet etmeye başladı. Barış Manço severler ve Ülkem Okuyor Derneği işbirliğinde açılan kütüphanenin açılışı renkli görüntülere sahne oldu. Barış Manço’ya benzemek için peruk ve bıyık takan ilkokul 2. sınıf öğrencisi Ayaz Nalçak, açılışa katılanlardan büyük beğeni topladı. Lale Manço, kütüphanenin eşinin ismini taşıyacak olmasından dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Havva hanım önderliğinde bu gün Ülkem Okuyor Derneği’nin 21 kütüphanesini açıyoruz. Bu kütüphane Barış Manço’ya ithaf edildi. Tabii bizim buraya katkımız da var. İzmanço ve Barış severler katkıda bulundu. Burası Havva hanımın emekleriyle bizim eserimiz oldu. Kütüphanemiz Barış Manço adıyla anılacak ve gerçekten mutlu oldum. Depremzede çocukların Barış Manço’yu tanıyabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirten Ertuğrul, “Depremin ilk gününden beri sahadayım. Ancak sağlıkçı olarak değil deprem bölgesine kitap yığan kadın olarak biliniyorum. Ülkem Okuyor Derneği olarak 21. Kütüphanemizi açtık. Derneğimiz açtığı kütüphanelerde artık iş birlikleri yapıyor. Lale hanım ve Barış severler olarak 21. Kütüphanemizi birlikte açmak istediklerini söylediler. Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan konteyner kente Barış Manço temalı bir kütüphane kazandırdık. Çocukların girdiklerinde Barış Manço’yu hatırlayabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştı” şeklinde konuştu.