POLİTİKA - 12 Temmuz 2019 Cuma 14:21

Prof. Dr. Tosun’dan S-400 ve 15 Temmuz değerlendirmesi

A
A
A
Prof. Dr. Tosun’dan S-400 ve 15 Temmuz değerlendirmesi

15 Temmuz hain darbe girişimini 3.

15 Temmuz hain darbe girişimini 3. yılında değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, S-400 hava ve füze savunma sistemlerinin birinci grup malzemelerinin sevkiyatı ile ilgili de, “Türkiye kendi ulusal güvenliği açısından S-400’lerin önemli olduğunu ilan etmiş durumda ama bundan sonraki süreçte uluslararası kuruluşlarla arasındaki işbirliğini doğrudan kazan-kazan stratejisi üzerine kurması gerekiyor” dedi.



Ege Üniversitesinden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, 3. yılında 15 Temmuz hain darbe girişimini değerlendirdi. Tosun, S-400 hava ve füze savunma sistemlerinin birinci grup malzemelerinin sevkiyatı hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. Tosun, “Türkiye kendi ulusal güvenliği açısından S-400’lerin önemli olduğunu ilan etmiş durumda ama bundan sonraki süreçte uluslararası kuruluşlarla arasındaki işbirliğini doğrudan kazan-kazan stratejisi üzerine kurması gerekiyor. S-400 ile güvenlik alanında elde edilecek bir kazanımın, diğer taraftan başta NATO olmak üzere uluslararası örgütler açısından risk oluşturmaması gerekiyor. Umarız bu süreç iyi yönetilir” diye konuştu.



"Türkiye’nin göstereceği refleks önemli"


S-400’lerin bir süredir Türkiye gündemini meşgul eden bir konu olduğunu, Türkiye’nin bu konuda kararını daha önce net bir şekilde verdiğini kaydeden Tosun, “Kararını net bir şekilde vermiş olduğu için bu karardan dönmesi söz konusu olamaz. Çünkü atılacak bir geri adım uluslararası kamuoyu nezdinde Türkiye’nin güvenilirlik, inanılırlık prestiji açısından sorunlara yol açabilir. S-400’lerin malzemelerinin sevkiyatının başlaması, başlangıçta atılmış olan adımın devamının getirildiğini göstermektedir. Burada mesele önümüzdeki süreçte Türkiye’nin nasıl bir refleks göstereceği. Türkiye’nin burada kazan-kazan üzerine dayalı bir strateji izlemesi gerekir” değerlendirmesinde bulundu.



“Orta yolu bulma ihtimali güçlü olacaktır”


Türkiye’nin başlangıçta verdiği kararın arkasında olduğunu göstermesinin önemli olduğunu kaydeden Tosun, şu ifadelere yer verdi: “Türkiye bu gelişmeleri hakkında ABD, NATO ile sürekli bilgi alışverişi içindedir ve Türkiye’nin ihtiyacını anlatıyordur. Burada mesele anlatmış oldukları hususların uluslararası toplum tarafından ne derecede kabul göreceği. Kazan-kazan stratejisine dayalı olarak orta yol bulunacaktır. Aksi takdirde örgütsel angajmanlarının dışına çıkma gibi eğilim içinde olamaz. Bu tür tekil olaylar Türkiye’nin kurumsallaşmış dış politika yöneliminde sapmalara yol açmaz. Rusya ile ilişkilerimiz oldukça iyi durumda. Rusya ilişkilerin iyileştirilmesi pahasına Türkiye’nin batı ve ABD ile ilişkilerinin de riske atma gibi eğiliminin olmadığını düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte orta yolu bulma ihtimali güçlü olacaktır.”



"Askerin sivil siyaset üzerindeki vesayetinin söz edilemeyeceği bir süreç"


Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, hain darbe girişiminin 3. yılı ile ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Tosun, “Türkiye’de askeri darbeler, maalesef Türkiye demokrasisine ciddi anlamda tahribat vermişti. 15 Temmuz darbe girişimi ile diğer darbeleri karşılaştırdığımızda, 15 Temmuz farklı bir yere oturuyor. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat’ta Türkiye’de toplum genellikle darbe sonrasında daha edilgen ve pasif bir konumda iken 15 Temmuz’dan doğrudan doğruya Türkiye’de toplumun bu darbe girişimine karşı ciddi bir refleks gösterdiğine tanık olduk. Bu, Türkiye’de yurttaşların demokrasi bilincinin yükselmesinin bir anlamda kanıtı olarak okunabilir. Bundan sonraki süreç, Türkiye’de bütün siyasal aktörler tarafından kabul gördü. İradeye herhangi bir dışsal dinamikle müdahale etmenin toplum nezdinde artık destek görmediği tescil edilmiş oldu. Türkiye’de toplum, 15 Temmuz gecesinden bugüne demokraside halk iradesinin ne denli kutsal bir olgu olduğunu bir anlamda ilan etmiş oldu. 15 Temmuz’dan bugüne kadar olan süreç içinde siyasal iktidar ya da muhalefet tarafında bu tür girişimlerin bir daha yaşanmaması için ortak bir kanaat var. Kurumsal anlamda bir takım düzenlemeler de yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Önümüzdeki süreçte kanımca artık Türkiye’de askerin sivil siyaset üzerindeki vesayetinin söz edilemeyeceği bir süreçten geçiyoruz. Topluma rağmen, sandıktan çıkan iradeye rağmen bir takım dışsal dinamiklerle, bir takım vesayet araçlarıyla halkın iradesine müdahale etmenin, toplum nezdinde kabul görmediği netleşmiştir” dedi.



"15 Temmuz örneği dünyada yok"


Askeri darbeler ve darbe girişimlerine batı Avrupa demokrasilerinde pek karşılaşılmamakla birlikte özellikle Latin Amerika ya da kimi Uzak Doğu ülkelerinde örneklerin bulunduğunu kaydeden Tosun, sözlerine şöyle devam etti: “Venezuela örneği, en popüler örnek. Orada da toplumda bir bilinç düzeyi oluşmaya başladı ama 15 Temmuz örneği dünyada yok. 15 Temmuz’da herhangi bir siyasal görüş, ideolojik yönelik olmadan genel anlamda toplumun bütünü bu tür bir darbe girişimine karşı top yekun durmuştur. Halk kendi demokrasisine 15 Temmuz gecesi vermiş olduğu mücadele ile sahip çıktı. Benim incelediğim kadarıyla böyle bir örnek dünyada yok.”



"Ardında çok güçlü siyasal bilinç var"


15 Temmuz gecesi meydanlara inen toplumda demokrasiye ve bir davaya inanma durumu olduğunu kaydeden Tosun, sözlerini şöyle tamamladı: “Demokrasiye olan inancın dışında davaya da inanma söz konusu. Bu dava bir parti, bir lider, bir takım kutsal imgeler olabilir. Özellikle 15 Temmuz gecesi demokrasiyi koruma mücadelesi veren kitle kanımca bu haleti ruhiye içerisinde Türkiye’de demokrasinin işlemesi için kendisini adamış görünüyor ve bunun ardında çok güçlü bir siyasal bilinç olması gerekiyor. Yoksa rutin bir şekilde tankların önüne geçip mücadele etmek kolay değildir. 15 Temmuz öncesi, Türkiye’de çok farklı toplum kesimlerinin birbirinden ayrıştığı bir dönemdi. Demokrasinin nasıl işlemesine dair belirli konularda ayrışmış olan bir toplum vardı ama 15 Temmuz’da toplumun göstermiş olduğu refleks, toplumun her şeye rağmen bir arada yaşama iradesini gösterdiğine ilişkin çok güçlü bir örnektir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türk Telekom, 2023 yılını yaklaşık 53 milyon abone ile kapattı Türk Telekom’un 2023 yıl sonu itibarıyla toplam abone sayısı 52,9 milyon olurken, mobil abone sayısı 26,2 milyona yükseldi. Mobil alandaki güçlü büyüme ivmesi devam eden şirket, bir yıl öncesine göre mobil gelirlerini 6,4 milyar TL artırırken şirketin 2023 yılındaki büyümesine en büyük katkıyı mobil gelirleri sağladı. Türk Telekom, 2023 yılını yaklaşık 53 milyon abone ile kapattı. Yapılan açıklamaya göre, mobil abone sayısını 26,2 milyona yükselten şirket, mobil faturalı hatlarda rekor bir rakam olan 1,6 milyon net abone kazanımı ile yılı tamamladı. Mobilde güçlü büyüme ivmesi gösteren şirket, bir yıl öncesine göre mobil gelirlerini 6,4 milyar TL artırırken şirketin 2023 yılındaki büyümesine en büyük katkıyı mobil gelirleri sağladı. Faturalı segmentte 4. çeyrekteki net abone kazanımı ile şirket adına tarihi bir rakama ulaşan şirketin mobil portföyündeki faturalı abone oranı yüzde 70,8 ile bugüne kadarki en yüksek seviyesine ulaştı. Şirket, 2023 yıl sonu itibarıyla numara taşıma pazarında 9 çeyrektir devam eden liderliğini sürdürerek mobil numara taşımada en çok tercih edilen operatör oldu. Mobil, fiber ve tüm iş alanlarında insanı merkeze alan bir yaklaşımla hareket ettiklerini belirten Türk Telekom Pazarlama ve Müşteri Deneyimi Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Özden, “Tüm faaliyetlerimizin merkezine güçlü müşteri deneyimini koyarak, müşterilerimizin tüm ihtiyaçlarına yanıt veren 360 derece bir evren sunuyoruz. Durmaksızın sürdürdüğümüz yatırımlarımız sonucunda kapsama ve kapasite olarak mobildeki konumumuzu günden güne güçlendiriyoruz. 4.5G ihalesi sonrası frekans sahipliğimizi 3 katına çıkardık. Hız için önemli olan abone başı frekansta ve 5G için de kritik öneme sahip 1800 Mhz frekans sahipliğinde pazar lideriyiz. Tivibu, Muud, e-dergi, Playstore ile bireysel müşterilerimizin TV’den müziğe, oyundan dergiye tüm ihtiyaçlarını karşılayan dijital bir evrene sahibiz. Teknolojinin çağdaş olanaklarından yararlanarak kullanıcılarımızı, zengin bir faydalar dünyasında ilgi alanlarına yönelik kişiselleştirilmiş en doğru fırsatlarla buluşturuyoruz. Gençlik markamız Selfy ile gençlerin hayatlarının her anına değer katacak avantajlar sunuyoruz. Relansmanını gerçekleştirdiğimiz Türk Telekom Prime markamız ile yüksek mobil internet ihtiyacı ve kullanımı olan müşterilerimize, çok çeşitli marka ve sektörlerden ayrıcalıklar sunuyoruz. Yapay zekâ ve yeni nesil teknolojilerin sunduğu imkanları kullanarak müşteri ihtiyaçlarını analiz ediyor ve kullanıcılarımızla en doğru şekilde temas kurmaya özen gösteriyoruz. Türk Telekom’un yapay zekâ tabanlı akıllı asistanı TiTi ile yıl boyunca; 400’e yakın konu başlığında kullanıcılara dijital destek sağlayarak 4 milyonu aşkın müşterilerimizin hayatını kolaylaştırdık” şeklinde konuştu. Zeynep Özden sözlerini şöyle sonlandırdı: “Türkiye’nin dijitalleşmesinde öncü rol oynayan bir şirket olarak, bireyler kadar kurumlara da önemli hizmetler sağlıyoruz. Kurumsal müşterilerimize veri merkezi, siber güvenlik ve bulut bilişim alanında yenilikçi çözümler sunuyoruz. 2023 yılı, attığımız stratejik adımların meyvesini topladığımız bir sene oldu. Bağımsız araştırma şirketi Nielsen IQ’nun her çeyrek 3000 mobil hat kullanıcısı müşteriyle gerçekleştirdiği ‘Reklam ve Marka Sağlığı Araştırması’na göre 2023 yılında ‘Sadık Müşteri Yaratma’ oranında sektörümüzün lideri olduk. Türk Telekom olarak şirket tarihinin mobildeki en güçlü rakamlarına ulaştık. Mobil gelirlerimiz büyümeye devam ediyor. Şirketimizin geçen yıl büyümesine en çok katkı sağlayan segment mobil oldu. Müşteri deneyimini odağa aldığımız stratejimizle yukarı yönlü ivmelenen bu performansımızı 2024’te de sürdürmeyi amaçlıyoruz.”
Kilis 9 yaşındaki çocuğu öldürüp kuyuya atan sanıklar mahkemede birbirini suçladı Kilis’te 9 yaşındaki kız çocuğu Gina Mercimek’i öldürerek su kuyusuna atan 2 zanlının davasında dördüncü duruşması başladı. Sanıkların birbirini suçladığı duruşmada mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 6 Mayıs’a erteledi. Olay, 4 Nisan 2023 tarihinde Kilis Okçular Mahallesi’nde Selvili Medrese Sokak’ta meydana geldi. Okuldan çıktıktan sonra bir daha haber alınamayan yabancı uyruklu 9 yaşındaki Gina Mercimek bir evin bahçesindeki su kuyusunda ölü bulundu. Polis ekipleri yaptığı çalışmalar sonucunda küçük kızın iple boynuna briket bağlanarak öldürüldüğünü tespit etti. Ekipler, kısa sürede cinayet şüphelisi 2 şüpheli şahıs gözaltına alınarak tutuklandı. Olaya ilişkin 2 tutuklu sanığın yargılandığı davada dördüncü duruşması bugün Kilis 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Tutuklu sanıklar Azittin Altınöz jandarma kontrolünde duruşma katılırken Hüseyin Boğuç ise Ses ve Görüntü Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. Sanıklar dördüncü kez hakim karşısında Kilis 2. Ağır Ceza Mahkemesinde ‘Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Çocukların Cinsel İstismarı, Kasten Öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle yargılanan Azittin Altınöz ve Hüseyin Boğuç dördüncü kez hakim karşısına çıktı. "Evime iki adam geldi beni tehdit etti" Yabancı uyruklu 9 yaşındaki Gina Mercimek’in ölü olarak bulunduğu evin sahibi Hüseyin Boğuç mahkeme heyetine olay yaşandığı gün Azittin evime iki adam gönderdi ve beni tehdit ettiler. Sokak karanlık olduğu için yüzlerini göremedim’’ dedi. "Kan kalıntıları mezarlıkta bulaştı" Olayın yaşandığı gün mahkeme heyetine mezarlıkta olduğunu ve polislerin kendisini orada aldığı için Hüseyin’e ait olan kan izlerini mezarlık ve karakolda bulaştığını söyleyen Azittin Altınöz, "Kan izleri bana ait değil. Polis ekipleri beni mezarlıktan aldı. Ekiplerle karakola gittik ve Hüseyin’e ait olan kanlar bana bulaştı. Ben suçsuzum’’ ifadelerini kullandı. 6 Mayıs’a tarihine ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, eksik evrakların tamamlanması için duruşma 6 Mayıs tarihine ertelendi. Duruşmaya, Gina Mercimek’in ailesi, Yeryüzü Çocukları Derneği, Kilis Barosu, Çocuk Hakları Merkezi, Gaziantep Barosuna bağlı avukatlar, sanık avukatları ve vatandaşlar katıldı. Savcılık makamı, kamu adına her iki sanığın da Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Çocukların Cinsel İstismarı, Kasten Öldürme suçlarından cezalandırılmasını talep etti