ASAYİŞ - 09 Kasım 2017 Perşembe 14:21

Serviste unutulan minik Alperen’in ilk duruşması başladı

A
A
A
Serviste unutulan minik Alperen’in ilk duruşması başladı

İzmir’in Çiğli ilçesinde 3 yaşındaki Alperen Sakin’in geçtiğimiz Ağustos ayında kreş servisinde unutularak hayatını kaybetmesinin ardından açılan dava başladı.

İzmir’in Çiğli ilçesinde 3 yaşındaki Alperen Sakin’in geçtiğimiz Ağustos ayında kreş servisinde unutularak hayatını kaybetmesinin ardından açılan dava başladı. Minik Alperen’in babası Serkan Sakin, “Biz yargımıza güveniyoruz. Allah’tan dileğimiz emsal bir karar çıkması” dedi.


İzmir’in Çiğli ilçesindeki bir kreşte geçen Ağustos ayında yaşanan olayda, 3 yaşındaki Alperen Sakin servis içerisinde unutulmuş ve 9 saat araç içerisinde kalarak hayatını kaybetmişti. Olay tüm Türkiye’yi üzüntüye boğarken, servis şoförü Tamer İ. ile kreş sahibi ve aynı zamanda servis şoförünün eşi Yurdagül İ. Tutuklanmıştı. Bugün görülecek ilk duruşmada, 2’si tutuklu olmak üzere 6 sanık hakim karşısına çıkacak.


Duruşma öncesi anne Buket Sakin konuşmakta güçlük çekerken, baba Serkan Sakin, “Biz yargımıza güveniyoruz. Allah’tan dileğimiz emsal bir karar çıkması. Bundan sonra hiçbir Allah’ın kulu bir çocuğun canını yakmaya, bir annenin, babanın gözyaşını dökmeye cüret gösteremesin. Bütün derdimiz, çabamız, bütün savaşımız bundan ibaret. Bugün bizi yalnız bırakmayan basın yayın organları ve halkımıza teşekkür ediyoruz. Birazdan içeriye gireceğiz, inşallah hayırlısıyla bir karar çıkacak. Alperen’in vefatı olayından sonra servis başında uyuşturucu madde alıp da sızan servis şoförü, sonra Çorlu’daki çok acı olay, yine servis içerisinde unutulan bir evladımızın saatlerce servis içerisinde kalması, ki şükür Yaradana ki evladımız yaşıyor. Kızımız Yaren Sakin’in bu konuda geliştirmiş olduğu bir proje var. Çok basit bir proje, maliyeti çok düşük bir proje. Dikkate alınsın istiyoruz. Bundan sonra hiç kimsenin canı yanmasın, hiçbir annenin, babanın gözyaşı akmasın” diye konuştu.



6 kişi hakkında dava açıldı


Yaşanan olay sonrasında sanıklar hakkında iddianame hazırlandı. İddianame, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinde kabul edilirken, 6 sanık hakkında dava açıldı. Servis şoförü Tamer İ. ve eşi Yurdagül İ.’nin tutuklu yargılanacağı davada savcı, karı-koca hakkında "bilinçli taksirle ölüme neden olma", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçlamalarından 3 yıldan 14 yıla kadar ceza talep etti. Tutuksuz yargılanan servis hostesi Dilara K. hakkında da 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası istendi. Savcı, yine okuldaki görevlilerden Bekir G. hakkında "bilinçli taksirli ölüme sebebiyet verme" suçundan 3 yıldan 9 yıla, Arzu G. hakkında ise "taksirle ölüme sebebiyet verme" suçlarından 2 yıldan 5 yıla kadar ceza istedi. Ahmet S. içinse "suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme", "suça azmettirme" suçlarından 6 aydan 5 yıla kadar ceza talep edildi.



Savcı servis aracının uygun olmadığına dikkat çekti


Savcı hazırladığı iddianamede, servis hostesi olarak görevlendirilen Dilara K.’nın 18 yaşında olması, lise mezunu olmaması ve Milli Eğitim Bakanlığınca ’çocuk bakımı’ alanında düzenlenmiş bir sertifika sahibi olmaması nedeniyle servis hostesi ve çocuk bakıcısı olma yeteneğine sahip olmadığını belirtti. İddianamede, yeterliliğe sahip olmayan Dilara K.’nın, anaokulunda çalışması için okul kurucusu tutuklu sanık Yurdagül İ. tarafından işe alındığına ve okul müdürü Bekir G.’nin bu duruma onay vermiş olduğuna dikkat çekilirken, servis aracı olarak kullanılan aracın Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’ne uygun olmadığı ifade edildi.



İddianamede kameraların yok edilmesine değinildi


Savcı yine iddianamede, şüpheli Yurdagül İ.’nin isteği üzerine şüpheli Ahmet S.’nin şüpheli şoför Taner İ.’yi telefonla arayarak, ’Anaokulundaki kamera kayıt cihazını sökerek, eski kamera kayıt cihazını takmasını’ söylemesi üzerine şüpheli Taner İ.’nin gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla anaokulunda kurulu bulunan ve olayı aydınlatabilecek nitelikte olan kamera kayıt cihazını sökmek suretiyle incelenmesini engellediği ve kamera kayıt cihazını sakladığı anlatıldı.



"Hiçbir şekilde doğruyu söylemeyeceksin"


Ayrıca iddianamede şüpheli Ahmet S.’nin okul sahibi ve kurucusu Yurdagül İ.’nin yönlendirmesiyle usta öğretici olarak görevli bulunan şüpheli Arzu G.’yi telefonla arayarak, "Hiçbir şekilde doğruyu söylemeyeceksin. Yatakta olduğunu, (Alperen hakkında) uyandırdığımızda uyanmadığını söyle. Doğruyu söylersen meslek hayatın biter" diye tehdit ettiği yer aldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Suyun 50 kilometrelik yolculuğu başladı, yüzde 50 kayıp kaçak moral bozdu Sivas Belediyesi ve Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında, 50 kilometre uzaklıkta ki Pusat Özen barajdan kentin içme suyunu karşılayan 4 Eylül barajına yapılan ishale hattı tamamlandı. Geçtiğimiz yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında su seviyesi dip noktaya gelmişti. Kentte alınan geçici önlemler kapsamında ara ara su kesintileri yapılmıştı. Bu soruna çözüm arayan Sivas Belediyesi, Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle kolları sıvamış ve yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Pusat Özen Barajından 4 Eylül Barajına su takviyesi yapılabilmesi için ishale hattı tamamlandı. Proje tamamlanarak baraja su verilmeye başlandı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun ise projenin tamamlanmasının su sıkıntısının yaşanmayacağı anlamına gelmediğini ifade etti. “Şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50 civarında” Başkan Uzun, hatlarda çok ciddi anlamda kayıp ve kaçakların olduğunu belirterek; “Hatlarda ki kaçaklar için bir mücadele sürecini başlatacağız. Ben bunlarla ilgili özellikle Türkiye’nin bazı önde gelen kişileriyle, firmalarıyla şu an görüşmeler yapıyorum. Şehrin özellikle su yönetimini sağlıklı bir şekilde kurabileceğimiz bir sistem oluşturacağız. Bunun için de SKADA ismini vermiş olduğumuz bir sistem kuracağız. Bu sistemle birlikte suyun yönetimini inşallah gerçekleştireceğiz. Sivas’ın önümüzdeki yüz yıllık dönemde herhangi bir su kesintisi yaşamadan sağlıklı bir su yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz. Şu an itibariyle herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Ama 2029-30 yılları arasında dünyada çok şiddetli kuraklıklar bekleniyor. Yani dünyada bir küresel ısıma var ve bunu getirmiş olduğu bir küresel iklim kriziyle kesinlikle karşılaşacağız. Sivas’taki doğal afetlerin başında da kuraklık geliyor. Hatlardan başlayarak kayıp ve kaçaklarla mücadele etmek istiyoruz. Şu an şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde elli civarında. Tabii bu hemen bizim 22 günde çözeceğimiz bir sorun değil. Bununla ilgili çok ciddi anlamda çalışmalar gerekiyor. Ama önümüzdeki günlerde şu an araştırmalarımızı yapıyoruz. Uzmanlarla bir araya geleceğiz. Ve şehrin su yönetimini sağlıklı bir hale getireceğiz” dedi. “Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir” Kentin gelecek yıllarda ciddi anlamda su sorunu yaşayabileceğini ifade eden Uzun, “ Şu an itibariyle barajın kendisini toparladığını görüyoruz. 2022 tarihinde artık o en alt çamur tabakası dediğimiz en alt tabakadan su çekilirken şimdi artık barajın biraz toparladığını görüyoruz. Tabii bu ishale hattıyla birlikte Pusat Özlem Barajı’ndan da düzenli bir su aktarımı var ama bu da tabii şehrin su sorununu bitirmedi. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum şöyle bir algı oluşmasın. İshale hattı tamamlandı ama şehrin sorunu bitmedi. Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir. Hatta Pusat Özen Barajı’na da çok yüklenmemek gerekiyor. Sonuçta burası tarımsal sulama amaçlı kurulan bir baraj. Buradaki üretimin de özellikle çevresinde aksamaması gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli husus tabii ki kayıp ve kaçakla mücadele. Kayıp ve kaçakla bizim hedefimiz. Şu an yüzde 50 olan, kayıp kaçak oranını eğer yüzde otuzlar gibi bir seviyeye çekebilirsek çok büyük bir başarı elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Trabzon Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Astım ve KOAH hastaları çöl tozuna dikkat etmeli” Son günlerde Afrika ve Arabistan çöllerinden rüzgar ile taşınan tozun ülke üzerindeki hava kalitesini etkilediğine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım ve KOAH başta olmak üzere akciğer hastalarımız bu konuda dikkatli olmalılar. Çünkü havada izin verilen miktarların üzerinde bulunan toz ve gazların solunması akciğer hastalarımızın dengesini bozabilir, astım ve KOAH alevlenmelerine neden olabilir” dedi. Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Afrika çöl tozları hakkında uyarılarda bulundu. Son günlerde Afrika ve Arabistan çöllerinden kalkan tozun ülke üzerindeki hava kalitesini etkilediğine değinen Prof. Dr. Özlü, “Astım ve KOAH başta olmak üzere akciğer hastalarımız bu konuda dikkatli olmalılar. Çünkü havada izin verilen miktarların üzerinde bulunan toz ve gazların solunması akciğer hastalarımızın dengesini bozabilir, astım ve KOAH alevlenmelerine neden olabilir. Bu hastaların hava kirliliğinin arttığı dönemlerde acile başvuru ve ölüm oranlarının arttığına dair daha önce yaşanmış büyük hava kirliliği epizotlardan bildirilen veriler vardır” diye konuştu. “Astım ve KOAH hastalarında şikâyetler ortaya çıkabilir” Bu dönemde astım ve KOAH hastalarının şikâyetlerinin artabileceğini dile getiren Prof. Dr. Özlü, “Hastalarımızın şikâyetleri ortaya çıkabilir, var olan yakınmaları artabilir, mevcut tedavileri yetersiz kalabilir. Nefes darlığı, öksürük, balgam, hırıltılı solunum gibi yakınmalarınız ortaya çıkmışsa veya bu yakınmalarının şiddet ve sıklığında artma varsa, genel durumunuzda bir bozulma hissediyorsanız, uykudan uyandıran şikâyetleriniz oluyorsa hemen hekiminize başvurulmalıdır” şeklinde konuştu. “Tozun yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkılmamalı” Tozun yoğun olduğu saatlerde dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Özlü, “Özellikle tozun yoğun olarak hissedildiği saatlerde dışarıya çıkmayınız, pencerelerinizi kapalı tutunuz. Dışarıya çıkmanız mutlaka gerekli ise maske kullanınız” dedi. “Çöl tozu gözlerde kurumaya neden olabilir” Çöl tozlarının bireyi olumsuz etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Özlü, “Çöl tozları gözlerde ve ciltte kurumaya, tahrişe, kaşıntı ve kızarıklık gibi yakınmalara neden olabilir. Eşya ve yüzeylerde çizilmelere, tahriplere, boyalarda deformasyona da yol açabilir. Çöl tozları ile taşınan mantarlar solunabilir ve duyarlı konakçılarda akciğer enfeksiyonlarına neden olabilir” ifadelerini kullandı.