SAĞLIK - 19 Nisan 2019 Cuma 10:35

Suda doğum yapmak isteyen anne adayının dilekleri gerçek oldu

A
A
A
Suda doğum yapmak isteyen anne adayının dilekleri gerçek oldu

Hamileliğinin ilk gününden itibaren bebeğini suda doğurmak isteyen 31 yaşındaki Damla Atalay’ın bu dileği gerçek oldu.

Hamileliğinin ilk gününden itibaren bebeğini suda doğurmak isteyen 31 yaşındaki Damla Atalay’ın bu dileği gerçek oldu. İzmir Kent Hastanesi’nde hizmete sunulan doğum havuzunun ilk vakası olan Atalay, hekim gözetiminde; ancak herhangi bir müdahale olmaksızın suda doğurdu.


İzmir’de dış ticaret uzmanı Damla Atalay (31) ile eşi mühendis Ahmet Atalay (34) her çiftin cesaret edemeyeceği bir deneyimle ilk bebeklerini kucaklarına aldı. Atalay, hamile kaldıktan sonra gebelik sürecini İzmir Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Tunç Canda’nın takibinde geçirdi. Hamileliği rahat geçen, normal doğum planlanan Atalay, bebeğini televizyonlarda seyrettiği gibi havuzda doğurmak istediğini söyledi. 11 Nisan akşamı sancıları başlayan Atalay, doğum için geldiği hastanede suda doğum için uygun bulununca unutamayacağı bir deneyim yaşadı. Doç. Dr. Tunç Canda ve Opr. Dr. Mustafa Melih Erkan’ın gözetiminde havuza giren genç kadın herhangi bir müdahale yapılmadan kendi başına bebeğini suda doğurdu. Damla Atalay, eşi Ahmet Atalay’ın da tanık olduğu doğumla 2 kilo 820 gram ağırlığında, 46 santimetre boyunda, Renk adını verdiği bir kız bebek dünyaya getirdi.



"Anne oldum gerçekten güzel bir kelime fakat o yaşayınca hissediliyormuş"


Dilekleri gerçek olup suda doğum yapan anne Atalay, "Suda doğum araştırdığım bir konuydu. Bebeğin normal, hiçbir şekilde müdahale olmadan anne karnındaki sudan direkt suya doğmasının hem anne hem de bebek için daha rahat olacağını düşünüyor, suda doğum istiyordum; ama daha çok yurt dışında yapılıyor, diye biliyordum. Doktorum bebeğin gelişi, durumu, annenin sağılığı uygunsa olabileceğini söyledi ve beni bu konuda motive etti, bilgilendirdi. Suda doğum için hazırdım; ancak son güne kadar normal doğum kesindi ama suda mı normal doğum mu onu bilemiyorduk. Hastaneye rahmim 5 santim açıklıkla gelmiştim. Doktorum ağrı eşiğimin yüksek olduğunu, ağrıları iyi bir şekilde tolore ettiğimi söyledi. 1-2 saat sonra 8-9 santim açıklığa ulaştı. Normal doğuma geçecektik, suda doğum isteyip istemediğimi sordu. Zaten ben kendim talep etmiştim böyle bir şeyi. Kent Hastanesi’ndeki doğum havunun ilk vakası oldum. Sıcak su ağrıları daha da hafifletti ve o ıkınma da karadakine göre daha rahat oldu. Eşimle beraberdik. Doktor da hiçbir şekilde müdahale etmedi. Müdahalesiz bir doğal doğum oldu. Bebeğim direkt havuza çıktı, kucağıma aldım, bakıştık. Hayal gibi. Kesinlikle suda doğum bence normal masada yapılan doğuma göre daha rahat diye düşünüyorum. Doğuma babayla beraber girmek, başkalarının müdahalesi olmadan kendi kendime doğurmak güzel. Çok mutluyum, gerçekten çok güzel bir duygu annelik; ama anne oldum gerçekten güzel bir kelime fakat o yaşayınca hissediliyormuş. Kucağıma alınca ben gerçekten anne oldum, eşim de baba oldu" dedi.


Eşinin suda doğum yapmasına, bebeğinin doğumuna tanıklık eden Ahmet Atalay da yaşadığı heyecanı, "Açıkçası masada yapılan normal doğumda doktorun müdahaleleri, yardımı oluyor. Suda doğumda da böyle olacağını düşünüyordum. Ben belli bir hazırlık aşamasından sonra doğumhaneye geçtim. Baktım eşim kendi gayretiyle doğum yapıyor, çok etkileyici bir deneyimdi, çok güçlü bir insan olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Çok mutluyuz" diye dillendirdi.



"Suda doğumu alternatif olarak annelerimize sunuyoruz"


Öte yandan, suda doğumun normal vajinal doğumlara bir alternatif olduğunu belirten Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Başkanı Prof. Dr. Namık Demir, şöyle konuştu:


"Doğum konusunda bir sürü tartışma var. Biz hekimler olarak her zaman vajinal doğumu tercih ediyoruz. Vajinal doğum yapamayacak olan kişilerin sezaryenle doğum yapmalarını öngörüyoruz. Vajinal doğumda da ağrısız doğum, doğal doğum, suda doğum gibi alternatifler var. Doğumun iki aşamasında sudan yararlanıyoruz. Birinci aşamada kasılmalar olduğu, doğum kasılmaları devam ettiği sürece suya girmek anneyi rahatlatıyor. Kasılmaları daha az hissediyor, doğum daha rahat şekilde ilerliyor. İkinci aşama doğumun suda olması. Bu uygun olan annelerde mümkün olan bir durum. Anne havuza ya da jakuziye giriyor. Suyun içinde değişik pozisyonlarda ıkınıyor. Biz klasik olarak annelerimizi sırt üstü yatar pozisyonda doğurtmaya eskiden beri gayret ediyoruz; ama artık bunun çok uygulanmamasının daha iyi olduğu yolunda görüş birliği var. Onun için diz dirsek pozisyonu ya da farklı pozisyonlarda doğum yapmak bebeğin çıkmasını daha da kolaylaştırıyor. O açıdan suda doğumu alternatif olarak annelerimize sunuyoruz. Daha önce jakuzide doğum yaptırıyorduk. Şimdi doğum havuzu devrede. Uzmanlarımız sertifikalı. Suda doğan bebekler daha huzurlu oluyor ancak her gebe için bu alternatif çok uygun değil. Seçimi hekimler yapıyor, uygun olan anne adaylarına da sunuyorlar. Gebelerin Damla Hanım gibi motive, dayanıklı olması lazım. Anneyi kutluyorum, başarıyla doğumu gerçekleştirdi."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan EBYÜ’de “Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ev sahipliğinde “Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3-Multidisiplinler Bakış Açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi. Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen sempozyuma Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Türkiye Diyestisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay, Rektör Yardımcıları A. Ercan Ekinci, Prof. Dr. Adem Başıbüyük, Prof. Dr. Çağrı Çırak, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız, sağlık çalışanları, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından başlayan sempozyum programı, açılış konuşmaları ile devam etti. İlk olarak konuşma yapan EBYÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3- Multidisiplinler bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’na ev sahipliği yapmanın mutluluğunu ifade etti. Beslenmenin bir yaşam aktivitesi olduğunu ve hastalık durumunda bu aktivitenin sürdürülmesinin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Özer, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği’nin bu konuda en güzel örneklerden biri olduğunu söyledi. Programa Erzurum, Sivas, Bayburt, Gümüşhane, Malatya, Van, Bingöl, Trabzon, Tokat ve Samsun gibi illerden gelen öğrenci, mezun hekim, hemşire, diyetisyen ve eczacılardan oluşan 750 katılımcıyı ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Prof. Dr. Özer, sempozyumun hayata geçirilmesinde katkıda bulunan herkese teşekkürlerini sundu. Daha sonra konuşmalarını yapmak için kürsüye gelen Prof. Dr. Mutlu Doğanay, organizasyon için teşekkürlerini ileterek bu sempozyumun bilgileri güncellemek adına önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ ise sempozyumun gerçekleşmesindeki çabalar için üniversite ve diyetetik bölümüne teşekkürlerini iletti. Son olarak nütrisyon tedavisinin önemine vurgu yapan Dağ, sempozyumun başarılı geçmesi temennisinde bulundu. Erzincan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, beslenme ve diyetetiğin önemine vurgu yaparak bu tür bilimsel sempozyumların sağlık alanlarına önemli katkılar sağlayacağını belirtti. Sağlık alanında yapılan bilimsel etkinliklerin, sağlık hizmetlerinin gelişimine ve toplumun bilinçlenmesine büyük faydalar sağladığına değinen Dr. Tekin, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun bu anlamda önemli bir platform olduğunu ekledi. Rektör Prof. Dr. Akın Levent ise konuşmasında nütrisyonun, malnütrisyonun tedavisi yani yetersiz beslenme tedavisi olduğuna değinerek kötü beslenmenin hayatı olumsuz etkilediğini ve bilinçlenme adına bu tür programların düzenlendiğini söyledi. Günümüzde beslenmenin sağlık üzerindeki etkileri giderek daha fazla önem kazandığına değinen Rektör Levent, son zamanlarda özellikle hanımların beslenmeye özen göstermelerine dikkat çekti. Son olarak Rektör Levent, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun katılımcılara çok yönlü bir perspektif sunarak değerli bilgiler aktaracağını belirtti. Protokol konuşmalarının ardından Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay’ a katkılarından dolayı Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye özer tarafından plaket takdimi yapıldı. Sempozyum programında Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Taner Uluçay önderliğinde öğrenciler tarafından Erzincan yöresine ait türkülerden oluşan müzik dinletisi gerçekleştirildi. Program dört oturum şeklinde devam etti ve panelistlere program sonunda teşekkür belgeleri takdim edildi.
Erzincan Jandarmadan üniversitede fidan dikimi etkinliği Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185’inci yıl dönümü kutlamaları kapsamında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde fidan dikimi etkinliği gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinliğe Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Erzincan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı ile başlayan programa ilişkin günün anlam ve önemini belirten konuşma Jandarma Üsteğmen Buğra Kocaş tarafından yapıldı. Kocaş, ağaçlandırmanın ve fidan dikmenin önemine değindiği konuşmasında, “İklim değişikliği ve erozyonu önlemek gibi fidan dikmenin birçok önemi var. Burada yetişecek her bir fidan bizlere en büyük miras olacaktır. Yeşil görmeyen gözler zevkten mahrumdur. Erzincan Jandarma İl Komutanlığı olarak şehrimizin yeşiline katkı sunmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Konuşmanın ardından Erzincan İl Jandarma Komutanlığına bağlı eğitim köpekleri ile bomba arama gösterisi ve itaat eğitimi gösterileri yapıldı. Jandarma Asayiş Komando Bölük Komutanlığı tarafından hazırlanan tüfekli hareketler gösterisi katılımcılardan büyük beğeni topladı. Gösterinin ardından konuşmasını icra eden Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, “Kültürümüz, tüm bitkiler ve hayvanlar dâhil canlıların tamamına karşı sevgi ve şefkatle yaklaşmamızı öğütler. Atalarımızdan, babalarımızdan devraldığımız ağaç, çevre, yeşil sevgisini yeni nesillere aktarmak en başta gelen görevlerimizden biridir. Orman varlığımızın arttırılması hususunda dün olduğu gibi bugün de, yarın da Jandarma Teşkilatı olarak daima yerimizi alacağız” dedi. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yılı münasebetiyle üniversitemizde düzenlenen törende konuşan Rektör Prof. Dr. Akın Levent, “Bu etkinliğin Jandarma tarafından okulumuzda düzenlenmesinden mutluluk duyduk. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yıl dönümünü kutluyorum. Bu vesile ile başta Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitlerimize rahmet, gazilerimizi de hayırlı uzun ömür diliyorum” ifadelerini kullandı. Fidan dikimi etkinliğinde konuşan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, “Jandarma Genel Komutanlığının 185. yıl dönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen fidan dikimi etkinliği, kurumumuzun köklü tarihine ve doğaya olan saygısını simgelemektedir. Bugün dikilecek fidanlarla hem geçmişimizi onurlandıracak hem de geleceğe sağlam bir miras bırakmış olacağız” dedi. Etkinliklerin icra edilmesinin ardından fidan dikim faaliyeti gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi, Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından mavi ladin, Avrupa ladin, dişbudak; akağaç, akasya, yapraklı ve ibreli türlerinden fidanlarla ağaçlandırıldı. Rektör Prof. Dr. Akın Levent, ağaç dikim alanında öğrencilerle sohbet edip fotoğraf çektirdi. Ağaç dikim alanından sonra Rektör Levent Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen sergiyi Jandarma Alay Komutanı Veysel Yanık ve öğrenciler eşliğinde gezdi.
Erzincan Çayırlı’da küçükbaş hayvanlarda aşılama kampanyası Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bağlı teknik ekipler, mesai mefhumu gözetmeden, küçükbaş hayvanlara yönelik bakanlık tarafından programlı olarak yürütülen aşılama kampanyasını sürdürüyor. Aşılama esnasında yeni doğan kuzulara küpeleme çalışması da yapılıyor. Hayvan sağlığı ve refahı için görev başında olan ekipler, çiftçilere ve Erzincan’a katma değer sağlamak, küçükbaş hayvancılık sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla yayla yayla, mera mera gezerek ağıllarda küpeleme ve aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından programlı bir şekilde yürütülen çalışmalarda küçükbaş hayvanlara çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı aşılanıyor. Küçükbaş hayvancılık sektörünü daha ileri seviyelere çıkarmak için Erzincan genelinde çalışmalarını sürdüren tarım teşkilatı, Çayırlı’nın Gelinpınar Köyü’nde bir yandan programlı aşılama kampanyasını sürdürürken diğer yandan yeni doğan kuzularda küpeleme çalışmalarını sürdürüyor. Küçükbaş hayvancılık sektörüne büyük zarar veren çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı tetikte olan tarım teşkilatı mera ve ağıllarda sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlıyor. Aşılama kampanyası hakkında bilgi veren Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Emrah Demir, “Hayvan sağlığı ve hayvan refahının korunmasının yanı sıra, hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması amacıyla, il genelinde hazırlanan plan, program ve projeleri uygulayarak, hayvan hastalık ve zararlılarına karşı koruyucu hizmetler yürütmeye devam ediyoruz. Bakanlığımız tarafından programlanan aşılama kampanyasında dahilinde İl Müdürlüğümüzün talimatlarına uygun olarak ilçemiz genelinde küçükbaş hayvanlarda aşılama ve küpeleme çalışmalarımız aralıksız sürdürülüyor. Ayrıca küpeleme çalışmaları ile yeni doğan hayvanlar kayıt altına alınarak kimliklendirilirken, çiftçilerin de devlet desteklerinden faydalanması için bilgilendirme yapıyoruz. İlçe Müdürlüğü olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği başta olmak üzere yetiştiricilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanındayız. Hem sahada hem kurumda her türlü ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verebilmek için çalışıyoruz. Üreticilerimizin ürünü bol kazancı bereketli olsun” diye konuştu.