GENEL - 08 Kasım 2017 Çarşamba 10:14

Yaşama müzik ve sporla bağlanıyorlar

A
A
A
Yaşama müzik ve sporla bağlanıyorlar

Türkiye’de üniversite eğitimi alabilen sayılı otizmli bireylerden İzmirli Recep Ege Altıncıoğlu ile Doruk Güngör, Kanada’da düzenlenen Dünya Otizm Festivalinde ödül alarak ülkenin gururu oldu.

Türkiye’de üniversite eğitimi alabilen sayılı otizmli bireylerden İzmirli Recep Ege Altıncıoğlu ile Doruk Güngör, Kanada’da düzenlenen Dünya Otizm Festivalinde ödül alarak ülkenin gururu oldu.


Anca Naturally Autistic isimli vakıf tarafından Kanada’nın Vancouver kentinde yapılan ve bu yıl 8’incisi gerçekleştirilen Dünya Otizm Festivalinde, Yaşar Üniversitesi öğrencisi Recep Ege Altıncıoğlu ve bu yıl mezun olan Doruk Güngör, ödül verilen isimler arasında yer aldı. Performans Sanatları kategorisinde birincilik ödülü Altıncıoğlu’nun, Sporda Mükemmellik kategorisinde üçüncülük ödülü ise Güngör’ün oldu. Ödül alan gençler ve aileleri büyük sevinç yaşadı.


Yetenek sınavlarını kazanarak yüzde 50 bursla girdiği Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü Opera ve Şan Departmanı 2. sınıfta eğitimini sürdüren Recep Ege Altıncıoğlu, “Müzik benim her şeyim” diyerek aldığı ödül nedeniyle çok mutlu olduğunu dile getirdi. Küçük yaşta teşhis konulduğunda “konuşamaz” denmesine inat, hayata müzikle bağlanan ve müzik yaşamında emin adımlarla ilerleyen Altıncıoğlu, en çok Andrea Bocelli’yi seviyor ve onu kendine örnek alıyor. Herhangi bir sesi, referansa gerek olmadan doğrudan notaya dökebilme olarak adlandırılan üstün müzik yeteneği ‘Absolut-mutlak kulağa’ sahip Altıncıoğlu, çalışmalarını Öğretim Görevlisi ve İzmir Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısı Levent Gündüz ile sürdürüyor.



"Recep bizim emeğimizi hiç karşılıksız bırakmadı"


Recep’in dünyaya 32 haftalık gözlerini açtığında yaşama tutunmak için gösterdiği çabayı gören doktorlar, onun için “Yaşama bağlı ve mücadeleci bir çocuk olacak” dediklerini ifade eden annesi Zeynep Koyunseven, “O yaşama müzikle sımsıkı tutundu, biz de ona. El ele vererek bugünlere kadar geldik. İlkokula başladığında endişeyle acaba yapabilir mi? diyorduk; ama Recep bizim emeğimizi hiç karşılıksız bırakmadı. Onun üniversiteli bir genç olduğunu, ödüller kazandığını görmek büyük mutluluk, Recep içinse büyük bir başarı” diyerek Oğlunun müzik alanında dünyaca tanınan bir isim olmasını ve yurt dışında konserler vermesini çok istediğini söyledi.


Hocası Levent Gündüz ise, “Önceleri otizm ile ilgili bilgimin az olması ve böyle özel kişilere zarar vermeden öğretme konusundaki tecrübesizliğim, beni çekimser olmaya zorladı. Daha sonra Recep’in olağanüstü duyum gücü ve güçlü sesi, benimse araştırma yaparak, okuyarak onun konsantrasyonunu toplama yolları bulmam, duyduğu sesi taklit edebilme potansiyelini fark etmem ve tüm duyularını birleştirip öğrenirse daha kolay öğrendiğini bulmamız her şeyi yoluna koydu. Şu anda tüm öğrencilerle aynı sınavlara girerek opera-şan konusunda başarı eğitimini sürdürüyor. Ona sonuna kadar elimden geldiğince yardımcı olacağım; çünkü kulağımda hala ‘Levent hocam, ben benim gibilere doğru şarkı söylemeyi öğreteceğim’ cümlesi çınlıyor” dedi.



Üçüncülük Doruk’un


Üniversite mezunu olabilen sayılı otizmli bireylerden Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Grafik ve Tasarım Programını geçen yıl bitiren Doruk Güngör de, Sporda Mükemmellik kategorisinde üçüncülük ödülü aldı. 2015 yılında Yaşar Üniversitesi İstanbul Kavram Meslek Yüksek Okulu Ünilig Erkekler Basketbol maçında sahaya çıkarak Türkiye’de resmi maça çıkan ilk otizmli birey olan ve halen basketbol oynamayı sürdüren Doruk Güngör, bu sportif başarısıyla ödüle aday gösterilmişti. Bir turizm firmasında iş hayatını sürdüren Güngör ve ailesi ödülün mutluluğunu yaşadıklarını kaydetti.


Otizm Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı baba Ergin Güngör, bu tarz organizasyonların, otizmli bireyleri ve ailelerini cesaretlendirerek çocukları için yapabilecekleri daha çok şeyin olduğu konusunda teşvik edici bir etki oluşturmasını umduklarını belirtti. Başkan Güngör, “Doruk’a teşhis koyulduğu zaman otizm görülme oranı 10 binde 4’tü. Bugünkü rakamlar 68’de 1. henüz nesil değişmeden bu noktaya geldi. Bence otizmliler sadece anne babalarının değil, toplumun çocukları. Onların da diğer bireyler gibi insanlık hakları, eğitim hakları söz konusu ve bunlar yasalarla da sabitlenmiş durumda. Bütün toplumun görevi. Ne yazık ki özel gayretlerle çocuklarımız bir noktaya gelebiliyor. Bugün yaşananlar da özel gayretlerin sonucu. Doruk’un Yaşar Üniversitesi basketbol takımı ile maça çıkması, sportif hayatı sayesinde bu ödüle aday gösterilmesi, Recep’in müzikteki başarılarıyla bu ödüle layık görülmesi sembolik gibi görünüyor ama otizmli bireyleri ve ailelerini cesaretlendirmek adına çok önemli” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.
Adana Okan Buruk: “Büyük rekorlara imza atıyoruz” Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada “Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray deplasmanda Y. Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maç sonu basın toplantısında konuşan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Adana deplasmanının zorlu olduğunu belirterek, “Adana deplasmanı birçok takım için çok zordur. Maç öncesi muhteşem bir koreografi vardı. Maç atmosferi çok güzeldi. Oyuna bakacak olursak da bizlerin ofansif anlamda çok kolay pozisyon ürettiğimiz oyunlardan biriydi. Oyun içerisinde rakibimizin de çok net pozisyonları vardı. Kaptanımız Muslera kendisi bir rekora imza attı. Galatasaray’ın kazandığı 3 puanda önemli bir rolü vardı. Rakibimize verdiğimiz pozisyonlardan dolayı mutlu değilim. Bugün buradan ayrılırken 7 puan önde ayrılıyoruz. Bir sonraki maça da hazırlanırken rakiplerimizin maçlarını da bekleyeceğiz. Kendi rekorumuzu geçtik, benim ve oyuncularım açısından çok önemli. Herkese teşekkür ediyorum. Hep beraber bu rekorları kırıyoruz. Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanacak maç hakkında da sorulan soruya cevap veren Buruk, “Rakibimizin iki kanadı da çok geriye dönmedi. 56 kere ceza sahasına girip 25 şut atmışız. Rakibimiz iyi savunma yapamadı. Biz hep kendi maçımıza odaklanıyoruz. Biz kendi maçlarımızı kazandığımız için avantajlı olan biziz. Rakibimizin puan kaybetmesi halinde bu puan farkı 6 veya 7 olarak değişecek. Hiçbir şey bitmedi. Devam ediyoruz” diye konuştu.
Adana Hikmet Karaman: “Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, 3-0 mağlup oldukları Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamada, “Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Y. Adana Demirspor, evinde karşılaştığı Galatasaray’a 3-0 mağlup oldu. Maç sonu basın toplantısında konuşan Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “İlk 45 dakikada çok önemli pozisyonlar oluşturduk. Kaleci Muslera’yı tebrik etmek gerek. İkinci yarı 1-0 ve 2-0 oldu. Futbolcularım iyi mücadele etti. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışı hak eden bir performans ortaya koyduk. Maçın son bölümlerinde Galatasaray üstünlüğü ele aldı. Taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Maç öncesi çok güzel bir atmosfer vardı. Galatasaray’a bundan sonra başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. "İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu" Adana Demirspor’un zorluklar yaşadığını aktaran Karaman, “Bu takım 12 haftalık bir takım. Adana Demirspor takımı 12 haftadır birbirini tanımaya çalışan oyuncu gruplarıyla maça çıkıyor. Geçtiğimiz sezonların takımı ortada yok. İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu. Yediğimiz gollerden sonra moraller bozuldu. Galatasaray gibi bir takıma karşı oynuyorsun ve ilk devre yakaladığın net pozisyonlar var. Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. 2-0’dan sonra gördünüz ne kadar rahatladı. Yusuf Sarı ve Emre Akbaba çok önemli oyuncular ama yoklardı. Biz elimizdeki oyuncularla planlamayı en iyi şekilde yaptık. Müthiş bir maç izlendi. Futbol bir oyun, alkışlayacaksın. Bu oyunculara da sahip çıkacaksın. Zaman zaman kulüpler ekonomik ve sevk, idare anlamında zorluklar yaşayabilir. Biz de bunu şu anda kontrol ediyoruz. Semih Güler’in sakatlanması da bizi etkiledi. Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” diye konuştu.