GENEL - 13 Mart 2018 Salı 12:57

Fabrikadan çıktığı gibi duran 1988 model otomobiline paha biçemiyor

A
A
A
Fabrikadan çıktığı gibi duran 1988 model otomobiline paha biçemiyor

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde orijinalliğini koruyan ve üzerinde koltuk naylonu bile duran 1988 model otomobile paha biçilemiyor.

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde orijinalliğini koruyan ve üzerinde koltuk naylonu bile duran 1988 model otomobile paha biçilemiyor. Türkiye’de bu şekilde temiz kalan aynı model bir başka otomobil bulunmadığını belirten aracın sahibi, "Ben bu otomobili 150 bin liraya aldım. Asla da satmayı düşünmüyorum" diye konuştu.


Elbistan’da yaşayan Alparslan Tükel’e ait 1988 model otomobil, orijinalliği ve temizliğiyle görenleri şaşırtıyor. Yedek anahtarı ve stepnesi fabrikadan ilk çıktığı gibi duran 27 bin kilometredeki otomobil, saat gibi çalışıyor. Aracın sahibi olan Alparslan Tüksel, 31 yaşındaki otomobilini evladı gibi gördüğünü kaydederek, böyle bir otomobile sahip olmanın verdiği mutluluğu anlatacak kelime bulamadığını söyledi.


Aracın şuan 27 bin kilometrede olduğunu ifade eden otomobil tutkunu Tükel, "Aracım, 1988 model, ilk günkü gibi. Hiçbir masrafı olmayan aynen fabrikadan çıktığı ayarda duruyor. LPG bile taktırmadım. Sıfır ayarında, sorunsuz bir araç. Motoru saat gibi çalışıyor. Anahtar bile vurulmamış. 1988 model ama ilk günkü gibi sıfır kilometre ayarında hiç kullanılmamış bir araç. Stepnesi bile orijinal. Hiç kullanılmamış. 1988 model bir aracın bu şekilde kalması inanılmaz bir şey. Pırıl pırıl bir araç. Tertemiz cam gibi duruyor. Aracı görenler şaşırıyor. Bu temizlikte nasıl durduğunu ve nasıl saklandığını kaldığını soruyorlar. Arabam şuan 27 bin kilometrede. Orijinal kilometresi. Hiç gezmemiş bir araç" diye konuştu.


150 bin TL verdiği otomobilini kullanmaktan aldığı hazzı, yüksek modeldeki diğer bir otomobilini kullanırken alamadığını hatırlatan Tükel, çok sayıda kişinin de aracına müşteri olduğunun da altını çizdi.



"Yılların verdiği bir güzellik var bu otomobilde"


Otomobilinde yılların verdiği bir güzellik olduğunu ifade ederek, ‘Ben parasına bakmadım’ diyen Tükel, şunları söyledi:


"İnsanlar ister istemez şaşırıyor. Aracım 31 yaşında şuan itibariyle. Bu şekilde muhafaza ettik biz bu aracı. Akşama kadar böyle seviyorum. Arabamı sevmek, onu silmek, ona bakmak ve sevmek hoşuma gidiyor. Bir evladım gibi görüyorum. Yüksek model aracım var ama bu otomobilimi zevk için kullanıyorum. Bu temizlikte olması ve ilk elden kullanılmış olmasından dolayı muhafaza ediyorum. Görenler şaşırıyor. Resim çekiyorlar. Satın almak isteyen çok kişi var. Merakla gelip bakan oldu. Ama satmayı düşünmedim. Fiyat olarak da bir şey demedim ama ben bu arabaya 150 bin lira verdim aldım. Bu kadar para vermek zoruma gitmedi. Aracımı çok seviyorum. Bu rakamı duyanlar şaşırıyor. Bu parayla daha lüks ve yeni bir araba alınırdı diyorlar. Ama ben parasına bakmadım. Yılların verdiği bir güzellik var bu otomobilde. Şu durumda aracıma fiyat biçmiyorum. Güzel bir teklifi belki değerlendiririm ama insan kıyamıyor. O yüzden satmayı düşünmedim. İçim el vermiyor."



"İlkyardım çantası bile ilk günkü gibi duruyor"


Bu tür otomobillerin hastasının çok olduğunu vurgulayan Alparslan Tükel, "Aracımın yedek anahtarı bile mevcut. Hiç kullanılmamış. Teyp bile takılmamış. Saati çalışıyor. Paspasları bile fabrikanın verdiği gibi. Her şeyi ile orijinal bir şekilde muhafaza ediyorum. Hiçbir yerinde deformasyon yok. 2018 model olsa böyle olmaz diye düşünüyorum. Modeline ve yaşına göre saat gibi çalışan bir motoru var. İnsana bu mutluluk veriyor. Bu aracı bilenler bilir. Hastası olan insanlar var bu araçların. Bu araç bana mutluluk ve huzur veriyor. İlkyardım çantası bile ilk günkü gibi duruyor. Stepnesinde, aracın boyası ile aynı renk çizgisi bile duruyor. Fabrikanın 1988’de bıraktığı bu renk bile duruyor. Kitapçıkları da mevcut" ifadelerini kullandı.


Arabayı görüp merak eden Ali Güçlü isimli vatandaş ise, "Arabayı ilk gördüğümde inanmadım. Bu temizlikte böyle kalmaz diye. Ama bakınca inandım. Kitapçıklarına baktım. 31 yaşındaki bir araba çok güzel, çok beğendim. Güle güle kullansın" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Özel bireyler için önemli çalıştay Kastamonu’da düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Kastamonu Özel Bireyler” çalıştayı başladı. Çalıştayda konuşan Milletvekili Ekmekci, "Farklı başlıklar altında toplanan masalarımızın her birinden çıkacak raporların özel eğitim alanında ilgili kurumlarımıza ciddi bir güzergah açacağından ve rehber olacağından eminim" dedi. Kastamonu Valiliği tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nda düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Kastamonu Özel Bireyler Çalıştayı” başladı. 2 gün sürecek çalıştayın açılış programı AK Parti Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci, Kastamonu Belediye Başkan Vekili Hasan Fehmi Taş, KUZKA Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, İl Sağlık Müdürü Çağdaş Derdiyok, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Daire Başkanı Fatih Paça ve Kastamonu Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Huriye Boyraz, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Çalıştayın açılışında konuşan Milletvekili Serap Ekmekci, “Milletvekili olarak mecliste yürüttüğümüz rutin görevlerimiz ve yer aldığımız komisyonlarımız var. Mazbatamı almamla birlikte öncelikli çalışma alanı olarak sosyal gelişme konularına yöneldim. Darda kalanı feraha erdirmek, eksik kalanı tamamlamak, çaresiz olana çare bulmak için yola çıktım. Geride kalan bir yıllık sürede bu güzergahta çalıştım ve çalışmayı hız kesmeden sürdüreceğim. Kadın ve anne olmam, avukatlık mesleğimde yaşadıklarım, belediye meclis üyelikleri ve kadın kolları başkanlığındaki edindiğim bilgiler beni bu seçeneğe sürükledi diyebilirim. Milletvekili olmamla birlikte okullarımızı ziyarete başladım. Eğitim en önemli konularımızdan biri. Çocuklar geleceğimizin emekçileri. Her okul ziyaretimde çantamı eksikler, düzeltilmesi gerekenler, tamamlanacaklarla doldurdum. İdarecilerimizle, öğretmenlerimizle, öğrencilerimizle sohbetlerimiz neticesinde “ortak akıl” diyoruz ya, işte bu çalıştay fikri ortaya çıktı” dedi. Özel eğitimin önemine değinen Ekmekci, "Özel eğitim alanı, üzerinde hassasiyetle durmamız ve dünyada ki mevcut sistemleri dikkatle izlememiz gereken bir çalışma alanı. Bilimin çeşitli dalları ile ilişkili olup, eğitim biçim ve içeriğinin değişme kapasitesi olan özel eğitim için çeşitli paydaşların işbirliği olmazsa olmaz. Akademi ile veli görüşü, sağlıkçı ile sosyal hizmetçi görüşü, eğitimci ile sporcu görüşleri aynı potada harman edilmeli ki ortaya en doğru ve güncel yöntem çıksın” diye konuştu. “Bu ekip birlikte başaracak” Desteklerini daima sürdüreceğini belirten Ekmekci, “Siz değerli çalıştay katılımcıları, her biriniz çalıştığınız alanların uzmanlarısınız. Hazırlık toplantılarımızda her birinizin bu kutsal emeklerini gördük. O kadar dolu bir çalıştay programı hazırladınız ki maça bir sıfır galip başladık diyebiliriz. 2 gün sürecek çalıştayımızın son derece verimli geçeceğinden de şüphemiz yok. Bu ekiple birlikte başaracak. Farklı başlıklar altında toplanan masalarımızın her birinden çıkacak raporların özel eğitim alanında ilgili kurumlarımıza ciddi bir güzergah açacağından ve rehber olacağından eminim. Çalıştay bildirimizi bakanlıklarımıza ulaştıracağım ve takipçisi olacağım. Verdiğiniz emeğin karşılık bulması için elimden geleni sizlerin desteği ile ortaya koyacağım. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Türkiye Yüzyıl’ında ülkemizin her alanda lider ülkelerden biri yapmanın gayretindeyiz. Çağ ne gerektiriyorsa, ortak akıl ve bilim neyi işaret ediyorsa, imece ile ne kadar yol yürüyebiliyorsak, yürüyeceğiz” şeklinde konuştu. Açılışın ardından konusunda uzman ekiplerle birlikte çalıştay için oluşturulan komisyonlarda istişareler yapmaya başladı.
Ankara Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan: “Sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” dedi. "Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" başlıklı 13. Çalışma Meclisi Toplantısı Ankara’da düzenlendi. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve diğer sendikaların başkanları ile temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Işıkhan, "1 Mayıs’ın, günün anlam ve önemine uygun olarak, barış içinde ve bayram havasında geçmesini; emekçilerimizin esenliğine de vesile olmasını temenni ediyorum. Meclisimiz, bugün ve yarın; çalışma hayatında insana yakışır iş, yeşil ve dijital dönüşümün iş gücü piyasalarına etkileri ve adil çözüm; c) sendikal örgütlenmede yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri; d) Toplu sözleşme sürecinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri olarak dört oturum şeklinde toplanacaktır. Bu toplantılarda bulunmamız, çalışma hayatımızın sadece mevcut durumunu değil, geleceğe dair vizyonumuzu tartışmak ve belirlemek için hepimize bir fırsat sunmaktadır" şeklinde konuştu. Dünyada, bölgede, jeopolitik gerilimler ve ekonomik dalgalanmaların yaşandığını belirten Işıkhan, pandemi gibi salgın hastalıklar, doğal afetler, göç hareketleri, savaşlar, su, gıda ve enerji krizlerinin beraberinde yeni riskler ve belirsizlikler getirdiğini vurguladı. Türkiye olarak belirsizliklerin getireceği her türlü riske karşı alınacak tedbirlere yönelik dikkatli bir şekilde çalıştıklarını kaydeden Işıkhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği Türkiye Yüzyılı vizyonu ile daha güçlü, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir sosyo-ekonomik kalkınmayı sağlayacak politikaları uygulamaya devam edeceklerini ifade etti. “Kadın ve genç istihdamında artış sağlayacak özel politikalar geliştiriyoruz” Nihai hedeflerinin Türkiye Yüzyılını, emeğin, yatırımın, üretimin, istihdamın, büyümenin, kalkınmanın ve refahın yüzyılı yapmak olduğunu söyleyen Işıkhan, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak 12. Kalkınma Planı ile Orta Vadeli Programı da dikkate alarak, genel istihdamın yanı sıra özellikle kadın ve genç istihdamında artış sağlayacak, özel politikalar geliştiriyoruz. Bildiğiniz gibi, günümüzde çalışma hayatı, hızla değişen ekonomik, teknolojik ve sosyal dinamiklerle karşı karşıyadır. Dijitalleşme, yapay zeka, otomasyon gibi faktörler, çalışma hayatındaki rolleri ve beceri gereksinimlerini yeniden tanımlıyor. Bu anlamda günümüz itibarıyla gerçek bir dönüşümün içindeyiz. Bu dönüşümün, çalışanları nasıl etkilediğini, iş gücü piyasasında hangi alanlarda yeni fırsatlar ve hangi alanlarda tehditler oluşturduğunu anlamak, geleceğe dair stratejiler belirlemede kritik öneme sahiptir” ifadelerini kullandı. Konuşmasında dönüşümün merkezinde her zaman insanın ve emeğin olması gerektiğini dile getiren Işıkhan, insan onurunu koruyarak, adil çalışma şartlarını sağlayarak ve çalışan haklarını güvence altına alarak bu dönüşümü yönlendirmeleri gerektiğinin altını çizdi. “Sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” Çalışma hayatındaki sosyal diyaloğun; kurumsal, kapsayıcı ve şeffaf biçimde işlemesinde önemli bir rol üstlenen sendikaları desteklediklerini hatırlatan Işıkhan, “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin de güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir. Değişen işgücü piyasalarının ve yeni iş modellerinin; sendikal örgütlenmeye etkilerinin tartışılması ve yeni modellerin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Diğer yandan, istihdamın geleceği konusunda ise sadece işsizlik rakamlarına odaklanmak yeterli değildir. İstihdamın niteliği, güvencesi ve insana uygunluğu da göz önünde bulundurulmalıdır. İstihdam oluşturma politikaları, sadece iş ve işçi sayısını artırmakla kalmamalı, aynı zamanda kaliteli ve sürdürülebilir işlerin oluşturulmasını da hedeflemelidir” diye konuştu.