GENEL - 23 Şubat 2023 Perşembe 15:44

Ünlü şef Ömür Akkor’dan Elbistan’da depremzedeler için ücretsiz lokanta

A
A
A
Ünlü şef Ömür Akkor’dan Elbistan’da depremzedeler için ücretsiz lokanta

Şef Ömür Akkor, depremin merkez üssü Elbistan’da depremzedeler ve bölgede görev yapanlar için “Yeniden Hayat Lokantası”nı açtı.

Şef Ömür Akkor, depremin merkez üssü Elbistan’da depremzedeler ve bölgede görev yapanlar için “Yeniden Hayat Lokantası”nı açtı.


Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilin yaralarının sarılması için bölgeye yardımlar devam ederken, 27 yıllık profesyonel şef Ömür Akkor ve iş insanı Ömer Seyfi Aktülün de bir iyilik çalışmasında bulundu. Elbistan’da depremzedeler için yardım çalışması yürüten Akkor ve Aktülün, bu sırada ilçedeki boş bir lokantayı 6 aylığına kiralayarak afetzedeler ile bölgede görev yapan çalışanlar için açtı.


Akkor ve Aktülün, 80 gönüllünün faaliyet gösterdiği yere “Yeniden Hayat Lokantası” ismini vererek 13 gün önce faaliyete başladı. Günde 3 öğün çeşit çeşit yemek sunulan lokanta içerisinde bir de kahve ikram edilecek yer kuruldu.


Lokantanın kurulum sürecini anlatan Akkor, depremin ilk günlerinde sahada çalıştıklarını, daha sonra kalıcı bir şey yapmayı düşündüklerini belirterek lokantayı kiraladıklarını kaydetti.



“Bunu bir yardım değil de gönülden bir destek olarak sunuyoruz”


“Yeniden Hayat Lokantası”nı oluşturan 6 kişi arasında meslekte en yeni olan kendisinin olduğunu dile getiren Akkor, “27 senedir bu mesleği icra ederken kazandım. Bir gün bu kazanı da bir yerde kazanmak gerekiyorsa en doğru yerin burası olduğunu düşünüyorum. O yüzden bunu bir yardım değil de gönülden bir destek olarak sunuyoruz. Burada insanlar sadece onlara yardım edilmesini istemiyor. İnsanlar nasılsın denmesini istiyor, yanlarında olmanızı istiyor, sizi görmek istiyor. Aslında dolaylı olarak bunlar da bir yardım ama bizim hiç öyle bir niyetimiz yok” ifadelerini kullandı.



“Aynı hizmeti vermeye çalışıyoruz”


Akkor, işlettikleri restoranlarda nasıl hizmet veriyorlarsa “Yeniden Hayat Lokantası”nda da o hizmeti vermeye çalıştıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:


“Kimsenin bizim yapacağımız daha az yardıma veya daha az gönüllüğe ihtiyacı yok. Dükkanınızda daha iyi bir tereyağı ile yemek yapıyorsanız burada da öyle yapmak zorundasınız. Biz iş yerlerimizde ne kadar kibar davrandıysak buradaki insanlara da aynı hizmeti vermeye çalışıyoruz. O yüzden burayı daha çok bir lokanta olarak kurguladık. Kolonyası, peçetesi, masa çiçekleri, garsonu, her şeyi var ve hepimiz gönüllüyüz. Çok şükür bu meslek ile bir yerlere geldik ve şimdi bu meslekte geçen 27 senenin belki de en doğru dönemindeyiz. Hepimizin asıl restorancı olduğumuzu göstermemiz gerekiyor.”



“Bir insanın tek başına çıkıp ‘ben böyle yardım yapıyorum’ demesine hiç gerek yok”


Ramazanda iftar çadırı oluşturulacağını, çocuklar için gösteri, animasyon gibi etkinlikler yapmayı planladıklarını kaydeden Akkor, şunları söyledi:


“Burada bugün yaklaşık 10 bin kişiyi ağırlayacağız. Ben 27 yıldır Anadolu’yu geziyorum ve 35 kitabımın çoğu Anadolu seyahatnameleri üzerine. Burada lokantalardan yemek yerken Anadolu’daki insanlarla birbirimizi çok sevdik. Yani bunca zaman beraber kurduğumuz pozitif ilişkiden dolayı buraya destek veriyorlar. Ben her zaman yemek yapmıyorum ama bütün bu lokantaların beraber olması bizim için büyük bir güç oluşturuyor. Bir insanın tek başına çıkıp ‘ben böyle yardım yapıyorum’ demesine hiç gerek yok. Biz burada büyük bir kolektif inisiyatif olduk ve buna Anadolu’nun kendisi de dahil oldu o yüzden çok memnunuz.”



“Bölgedeki esnafların da iş yapmalarını sağlıyoruz”


Köylülerden ürün talebinde bulunduklarını, ilk başta insanların satış yapmak yerine bedelsiz vermelerini istediklerini anlatan Akkor, ancak bunun bir iyiliğe dönüşmesi için karşılığının da olması gerektiğini ifade ederek, “Böylece köylerden süt, tereyağı, her gün yaklaşık 60 kilogram yoğurt alıyoruz, baharatlar alıyoruz. Küçük esnaf bakkallarındaki bütün malları buraya getirip İstanbul’dan buraya mal gelmesini engelliyoruz. Böylece bölgedeki esnafların da iş yapmalarını sağlıyoruz. Pazardaki bütün meyve ve sebzeleri alıp burada insanlara ikram ediyoruz. Lokumcu görüyorsak lokumcunun lokumlarını alıp burada kahvenin yanında ikram ediyoruz” açıklamasını yaptı.



“Evde yapılmış gibi kaliteli ve lezzetli yemekler yapılıyor”


Lokantada öğle yemeğini yiyen Hasan Basri Kuş ise büyük bir hizmet verildiğini not düşerek, “İşletmedeki kasıt buradaki depremzedelere ve buraya yardıma gelen insanlara ücretsiz olarak, öğle ve akşam farklı menüler olacak şekilde yemek hizmeti veriyor. Bir de yediğimiz yemekler toplu yemek edasında değil. Evde yapılmış gibi kaliteli ve lezzetli yemekler yapılıyor. Yemeğin arkasından tatlı, içecek olarak çay ve kahve gibi ikramlardan da geri kalınmıyor. Burada garson hizmetleri de var. Burada yemeğimizi yedikten sonra tabaklarımız hiç ellemeden çıkabiliyoruz” dedi.



“Bütün Elbistan buradan faydalanıyor”


Fatih Köse de devletin depremin ilk gününden sonra yardımlar yaptığını belirterek, şunları kaydetti:


“3’üncü günde sağ olsun Ömer Şefimiz burayı aldılar ve hayır amacıyla açtılar. Ecdadına bin kere rahmet olsun, Allah razı olsun kendisinden. Burada günün 24 saati çalışılıyor. Sıcak çorba, çay, kahve ve yemek veriliyor. Her öğün, her dakika hizmet veriliyor. Sağ olsunlar hizmetlerini tertemiz yapıyorlar. Masalarımız temiz, tertipli. Bütün Elbistan buradan faydalanıyor. Tabii devletin birçok organı da yardımlarda bulunuyor ama burası bariz bir nokta olduğu için herkes buradan faydalanıyor.”


Adem Ünal da Akkor’a teşekkür ederek yapılan çalışmadan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Bilecik için meteorolojik uyarı Bilecik Valiliği, son meteorolojik değerlendirmelere göre il genelinde hava sıcaklıklarının hissedilir derecede düşeceğini belirterek vatandaşları uyardı. Bilecik Valiliği tarafından yapılan açıklamada, halen mevsim normalleri civarında ve yer yer üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının bölge genelinde 4 ila 10 derece azalmasının beklendiği bildirildi. Soğuk havanın önümüzdeki hafta boyunca etkisini sürdürmesinin tahmin edildiği belirtildi. Açıklamada, özellikle gece ve sabah saatlerinde sıcaklıkların düşmesiyle birlikte buzlanma ve don olaylarının görülebileceği, buna bağlı olarak kara, hava ve deniz ulaşımında aksamalar yaşanabileceği ifade edildi. Tarımsal faaliyetlerin devam ettiği bölgelerde ise soğuk hava ve don olaylarının zirai don riskini artırarak ürün kayıplarına yol açabileceği öngörüldü. Valilik açıklamasında, 26 Aralık 2025 Cuma gününden itibaren Bilecik’in soğuk ve yağışlı havanın etkisi altına girmesinin beklendiği, yağışların karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağının tahmin edildiği kaydedildi. İl merkezinde 26 Aralık 2025 ile 2 Ocak 2026 tarihleri arasında en düşük hava sıcaklıklarının eksi 3 dereceye kadar düşmesinin beklendiği bildirildi. Meteorolojik uyarının 26 Aralık 2025 saat 10.00’da başlayacağı ve 2 Ocak 2026 saat 10.00’a kadar geçerli olacağı duyurulurken, vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları istendi.
Bartın Öğrenciler savcıyı sorguya çekti Bartın’da kariyer günleri çerçevesinde İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile buluşan Cumhuriyet Savcısı Fatih Ulaşan, savcılık mesleğini anlatarak, okul döneminden hatıralarını da paylaştı. İki eliyle de aynı anda yazarak not alabilme yeteneği bulunan Savcı Ulaşan, öğrencilerin ’’mafya ile karşı karşıya kaldınız mı, arkası kuvvetli şüpheliyle karşılaştınız mı, ölülerle duygusal bağ kuruyor musunuz?’’ sorularına da samimiyetle cevap verdi. Bartın’ın Ulus ilçesinde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Fatih Ulaşan, kariyer günleri etkinlikleri kapsamında Şehit Mustafa Kemal Açıkgöz Anadolu İmam Hatip lisesinde öğrencilerle buluştu. Seminerde öğrencilik dönemlerini anlatan Savcı Fatih Ulaşan, öğrencilere başarılı olmak için istikrarlı ve yoğun bir çalışma temposuna girmeleri gerektiğini kaydetti. Öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Fatih Ulaşan, ’’Ben çok özel ders almadım. Bana göre liseler yeterliydi. En az günde 6-7 saat okuldan sonra ders çalışıyordum. Geleceğe hazırlık için de önemli. Hukuk fakültesine girdikten sonra da çalışmak zorundasınız. Üniversitede çalışma temponuzu devam ettirebilmeniz daha kolay olur. O ritmi yakalamanızda yardımcı olur’’ dedi Savcı ve hakim olmak isteyenlere hukuk fakültesi ve branşlaşma konularında da bilgiler veren Ulaşan, ’’Hukuk Fakültesi sadece ceza ile alakalı değildir. Hayatı tanımanızı da sağlar. Belli bir problemi çözmek için sadece hukuk kitaplarıyla yorum yapamazsınız. Başka branşlardan da destek almalısınız. Kamu yönetimi, siyaset, ekonomi hatta psikoloji dersleri vardır. Onlardan bir bütün olarak destek alıp hukuku daha çok özümseyebilirsiniz. Kendinizi geliştirmek için Hukuk Fakültesi iyidir. Ama ondan sonra avukat mı olursunuz, hakim savcı mı olursunuz, yoksa başka bir iş mi yaparsınız onu bilemiyorum. Tabii Hukuk Fakültesi mezunu olduğunuzda benim bildiğim kadarı birden çok mesleğe girebilir, sınavlarına katılabilirsiniz. Size geniş bir imkan sunar. Hukuk Fakültesi’nde bütün dersleri almalısınız. Bütün derslerde yetkin duruma geldiğinizde branşlaşma olur. Hakim ve savcılığa girdiğinizde branşlaşma olur. Mesela biz savcı olarak hukuku çok bilmek zorundayız. Zaten ilgimiz de o değil. Biz cezaya bakarız. Onun için ceza durumu bizim için daha önemlidir’’ ifadelerini kullandı. ’’Adalet Bakanlığı’nda branlaşma, düşünülen bir konu’’ Savcı Fatih Ulaşan, soru üzerine Adalet Bakanlığı’nda pilot uygulamalarla branşlaşma başladığını da belirterek, ’’Adalet Bakanlığı’nda branşlaşma ileride düşünülen bir konu. İlerde yapılacağını, hatta yapıldığına yönelik örnekleri var ama ileride daha detaylı şekilde uygulanacağını düşünüyorum’’ şeklinde konuştu. ’’Bu mesleğin manevi sorumluluğu gücünden daha fazla’’ Geçici bir hevesle hakim ve savcı olmak isteyen öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Savcı Ulaşan, ’’Bu mesleğe geçici bir hevesle girmeyin. Hayli zamanınızı alır. Hukuk Fakültesi, hakim savcı hazırlık. Bu süreç 7-10 yıl bir zamanınızı alır. Ondan sonra ‘bu mesleği sevmedim, bana göre değil’ derseniz, hayatınızı en güzel dönemleri heba olabilir. Bu mesleği seçerken dikkat edin. Bu mesleğin manevi sorumluluğu, gücünden daha fazladır. Bizim gücümüz olabilir ama zannetmeyin ki, her zaman bu gücümüzü kullanıyoruz. Gücü adaletli bir şekilde kullanmakla hükümlüyüz. Çünkü karar verirken, hem manevi sorumluluklarımız var, hem de bizi denetleyen kurumlar vardır. Hiçbir zaman hakim savcı, tek güç olmaz. Karar vermede hakim ve savcı gerekir ama adaletli karar verdiğimiz takdirde, bu mesleğe devam edebiliriz. Bu mesleği seçerken, gücün dışında manevi sorumluluğu hesaba katarak girerseniz, sizin geleceğiniz için daha hayırlı olacağını düşünüyorum’’ ifadelerine yer verdi. Ulaşan, soru üzerine ise kendisini savcı olmaya iten faktörleri şöyle anlattı: ’’Çocukluk dönemimde de okumayı severdim. O yüzden Hukuk Fakültesi’ni seçtim. Ben daha fazla dışarıdayım. Olay olur, bir durum olur, kolluğu denetleme olur, suç olur. Genel olarak biz savcılar dışarıdayızdır. Hem dosyalara bakarız, hem de dışarıdayızdır. Hakimliğin tarafı daha çok dosya olduğu için bana da daha monoton geldiği için ben savcılığı tercih etmiştim.’’ İki eliyle de aynı anda yazabiliyor Savcı Ulaşan bir öğrencinin ’’İki elinizle de aynı anda not alabiliyormuşsunuz, bunu nasıl başardınız?" sorusuna ise ’’Yetenek diyelim. Öğrencilik döneminde gelişen bir yetenek. Daha hızlı yazabiliyorum. Benim yazım, çok iyi değildir. Not almam ya da aklımda tutmam gerektiğinde yazıya dökme çabam çift elle yazma yeteneğimin gelişmesinde bana yardımcı olmuştur’’ dedi. ’’Ölülerle psikolojik bağ kurmayız’’ Fatih Ulaşani başka bir öğrencinin, ’’Olay yerinde inceleme yapıyorsunuz, ölülerle duygusal bağ kuruyor musunuz, olaydan etkileniyor musunuz?’’ sorusuna, ’’Biz daha çok soruşturmayı, bundan sonrasının ne olacağını düşündüğümüz için ölülerle çok psikolojik bağ kurmayız. Mesela bir kaza olduğunu düşünürsek, hep şüpheliye ne yapacağımızı düşünürüz. Hep kafamız ordadır. Yani suçlu mudur, değil midir. Gözaltına alma, tutuklamaya sevk etme gibi yetkilerimiz olduğu için olayın sonrasını düşünürüz. Bu nedenle , ölüm mahallinden yada otopsi durumlarından etkilenmeyiz. Tabii etkilenecek olanlar, hassas olanlar varsa en azından savcılığı seçmesinler. Bunlar için hakimlik daha iyi olabilir. Çok daha az ölülerle muhatap olursunuz. Hakim ve savcılık mesleği, çok büyük, sorumluluk gerektiren meslektir. Manevi sorumluluğu çok daha ağırdır. Girdiğiniz zaman zaten oraya girmek için belli bir zaman harcamışsınızdır’’ ifadelerini kullandı. ’’Devletten büyük bir güç mü var’’ Savcı Ulaşan, ’’Arkası kuvvetli suçlu ya da şüphelilerle karşı karşıya kaldınız mı?’’ şeklindeki soruya ise, ’’Türkiye’de devlet var. Bartın’da devlet var. Devletten başka büyük bir güç mü var? Bizler de bu devletin savcılarıyız’’ ifadelerini kullandı. ’’Mafya ile karşılaşmadım’’ Bir başka öğrencinin, ’’Mafya babaları ile karşılaştınız mı, korktunuz mu?’’ sorusuna Ulaşan, ’’Mafya ile karşılaşmadım ama bize fark etmez. Bu mesleği seçerken her şeyi göze almıştık’’ dedi. ’’Yanlış kararın bir cezası vardır’’ Fatih Ulaşan, yanlış kararlarda sorumluluk kimin üzerinde olduğu yönündeki soruya ise, ’’Genelde sorumluluk hakimin üzerindedir. Ama sorumluluk kısmen, benim yani biz savcıların da üzerindedir. Kararı veren hakimdir. Hepimizin üzerinde belli bir sorumluk vardır. Karar verenler, iddia makamları. Ama birden çok itiraz ve temyiz makamları da vardır. Bunlar kullanılır. Yanlış kararın bir cezası vardır. Her meslekte olduğu gibi, hatanın derecesine bakılır. Nasıl bir hata yaptın, hangi şartlarda yaptın. Bunlara bakılır’’ şeklinde konuştu. Ulaşan, ’’Savcılık dışında ise hangi mesleği seçerdin’’ yönündeki soru üzerine ise, ’’Savcı olmasam ya Hukuk Fakültesi’nde akademisyen olmak isterdim ya da Dışişlerinde görev yapmak isterdim. Dışişleri bana daha yakındı’’ dedi. Seminerin ardından Okul Müdürü Hulusi Dökmeci ve öğrenciler, savcı Fatih Ulaşan’a teşekkür etti.