YEREL HABERLER - 03 Mayıs 2016 Salı 15:10

Kbü'de “Dünya Ebeler Günü” Konferansı

A
A
A
Kbü'de “Dünya Ebeler Günü” Konferansı

Karabük Üniversitesi (KBÜ) Kızılay Öğrenci Kulübü altında faaliyet gösteren Yaşama Dokunan Eller Topluluğu tarafından “Dünya Ebeler Günü” konferansı gerçekleştirildi.
Hamit Çepni Konferans Salonu’nda gerçekleşen ve iki oturumdan oluşan konferanslar dizisinde ebelik mesleğindeki güncel gelişmelerin yanı sıra mesleğin gerektirdiği roller, yeni doğan bakımı, anne sütünün önemi gibi ebelikle ilgili pek çok konu ele alındı.
Etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güneş, Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Eyüp Altınöz, Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölüm Başkanı ve Ebeler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan ve öğrenciler katıldı.
Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölüm Başkanı ve Ebeler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan, “Ebelikle ilgili değişimlerin konuşulduğu, doğumların normalleştirilmeye çalışıldığı bir dönemde biz de Karabük Üniversitesi olarak güzel bir kutlama yapıyoruz. Atatürk tarafından ebelere armağan edilmiş aynı zamanda da Dünya Ebelik Konfederasyonu’nun 1919 yılında kurulmasının ilk günü olan 5 Mayıs tarihi de Dünya Ebeler Günü olarak tüm dünyada kutlanıyor.” dedi.
“İNSAN NESLİ İÇİN NORMAL DOĞUM ÖNEMLİ”
Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Eyüp Altınöz ise konuşmasında özellikle insan neslinin devamlılığı için sağlıklı bir gebelik ve doğumun önemine vurgu yaptı.
Altınöz, “Doğum olayının gerçekleşmesi için ebelerimiz olmazsa olmazdır. Dolayısıyla insan neslinin devamlılığı için ebeliğin mutlaka bir gereklilik olduğunu vurgulamak isterim. Biz ne zaman ebeleri doğum işinin dışına ittik, istatistiklere bakıldığında doğurganlığın düştüğünü gördük. Yıllarca doğum olayını fizyolojik bir olay olarak değil de bir cerrahi operasyonla yapılan patolojik olguya doğru götürdük. Bunu Bakanlık geç de olsa fark etti. Hem gebeliğin sağlıklı şekilde yürümesi hem de doğum olayının normal fizyolojik bir olay gibi gerçekleşmesi için ebelerimizin mutlaka sahada olması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.
“Ebeler bireyin yaşaması ve topluma kazandırılmasında öncüdür”
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güneş ise, sağlıklı bir doğumda eğitilmiş, el becerisi iyi olan tecrübeli ebelere ihtiyaç olduğunu belirterek, “ Dünyada çok konuşulan, feminizm akımından etkilenerek yapıldığını düşündüğüm, bayanların bir kısmında doğumun vücutlarına zarar verdiğini düşünen bir sürü insan var. Hatta feministlerden bir kısmı normal doğum olayına karşılar. Dolayısıyla sezaryen olayının çok ciddi oranda artığını duymaktayız. Uzmanların genel görüşü normal doğumun gerek annenin sağlığı açısından gerek bebek açısından son derece önemli olduğunu vurguluyor. Feminist akıma kapılmadan insanların fizyolojisine uygun bu süreci sürdürüp, nesillerin hayata gelmesinde, yaşamasında faydalı olursunuz diye düşünüyorum.” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından iki oturumdan oluşan konferanslarda, Sağlık Yüksekokulu Arş. Gör Demet Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleşen ilk oturumda Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölüm Başkanı ve Ebeler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan “Ebelikteki Merkezi Örgütlenme”, Sinem Kılınç “Öğrenci Ebelerin Rolleri”, Sağlık Yüksekokulu Arş. Gör. Seda Göncü “Ebelik Eğitimi”, Sağlık Yüksekokulu Arş. Gör Arzu Kul “Türkiye’de Kadın Üreme Sağlığına Genel Bakış” konularında bilgiler verdi.
Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan başkanlığında gerçekleşen ikinci oturumda ise Uzm. Dr. Sadrettin Ekmen “NeonalResüsitasyon Programı”, Ebe Nezide Topuz “Yenidoğan Bakımında Güncel Yaklaşımlar”, Ebe Songül Şimşek “Doğumda Anne Bebek Bağlanması” ve son olarak da Ebe Ayşe Aydın “Anne Sütü ve Önemi” konularında katılımcıları bilgilendirdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Lise öğrencileri savunma sanayiine 200’den fazla parça üretiyor Konya’da özel program ve proje uygulayan okul olarak kurulan meslek lisesinde, öğrenciler savunma sanayi için 200’den mekanik parça üretimi yapıyor. Lise öğrencileri savunma sanayi alanında bir şeyler üretmeninin gururunu yaşarken, ileride daha büyük görevler almayı hedefliyor. Konya Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde öğrenci ve öğretmenler savunma sanayi için mekanik parça üretimi yapıyor. 200’den fazla parça üretilen okulun Makine Teknolojileri Alanı Savunma Mekanik Sistemleri Dalı’nda insansız hava araçları için bazı mekanik parçalar da üretiliyor. “Hepimiz güzel yerlere gelebilir ve güzel işler başarabiliriz” Türkiye’nin savunma alanında gelecekte kendine düşen görevleri üstlenmek istediğini anlatan 11. sınıf öğrencisi İrem Yüceloğlu, “İnsansız Hava Araçları bizim ülkemizin geleceği, biz de bunun parçalarını üretmekten gurur duyuyoruz. Büyük bölümlerini üretmesek bile küçük bölümlerinde katkımız olması, faydalı olmak bize gurur veriyor ve mutlu oluyoruz. Sonuçta ülkemize, insanlarımıza faydalı işler yapıyoruz. Bu okulun ve yaptıklarımızın parçası olmak mutlu hissettiriyor, mesleğimizi ve okulumuzu seviyoruz. Umarım ileride de bu okulun faydaları ile birlikte güzel yerlere gelebiliriz. İHA’lar için gerçekten daha çok çalışabiliriz. Bu alanda ne kadar çalışabilirim bilmiyorum ama yine de ülkenin geleceği veya savunmasının geleceği için bir şeyler yapmakta her zaman görevimi üstleneceğim. Savunmanın bir parçasında çalışmak güzel hissettiriyor. İlla ki güzel yerlere gelebilir ve güzel işler başarabiliriz. Sonuçta biz bir yerden başlamalıyız ki bu devam etsin. Bu yüzden bu yolda ve bu hedefte gidiyoruz. Umarım hedefimize ulaşırız” dedi. İlerleyen dönemlerde savunma alanında mühendis olmak isteyen 11. sınıf öğrencisi Eymen Efe Şanlı da, “Kesinlikle vatan için burada çalışmak bizi çok gururlandırıyor. Ailemiz açısından, kendi açımızdan olsun veya dışardaki arkadaş çevremizde olsun her zaman bir adım önde hissediyorum kendimi. İlerideki hedeflerim tabii ki buradan mezun olduktan sonra iyi bir mühendislik üniversitesine gitmek, iyi bir mühendis olarak yine savunma sanayi alanında vatan için iyi görevler yapmak istiyorum” şeklinde konuştu. 11. sınıf öğrencisi Eren Evren ise, “Bizler ileride milli savunma alanında çalışmak isteyen öğrenciler olduğumuz için burada İHA’lara parça üretmenin katkısı şu şekilde oluyor: bizler bu parçaların cad ve cam işlerini bilgisayar üzerinden yaparken aynı zamanda CNC üzerinden de üretime yöneliyoruz. Bu üretimler ileride mühendislik eğitimiyle de kendimize katacağımız gelişimlerle beraber çok iyi şekilde vatana hizmet etmemizi sağlayacak” ifadelerini kullandı. “Sadece bu işi severek yapabilecek öğrencileri bekliyoruz” Savunma Mekanik Sistemleri Atölyesinin kurucu şefi ve makine alan öğretmeni Ali Demir, “Burada özellikle bizim savunma sanayine dışarıdan iş alıp yapmamızın en büyük sebebi; sahada kullanılan ekipmanları öğrencilerin görmesi, yani parça tasarlanırken, üretilirken sahanın ne olduğunu bilerek yapsınlar. Bazı öğrencilerimizi test uçuşlarında saha görevlerini görsünler diye İHA uçuşlarına da götürdüğümüz oluyor. Gelecekteki amacımız; birkaç tane daha İHA veya İKA İnsansız Kara Araçlarının parçalarını burada bulundurup, onlar üzerinden de çalışma yapmak gibi bir planımız var. Öğrencilerimizin burada eğitim görmek için liselere geçiş sınavında 400 civarında bir puan almaları gerekiyor. Daha açık söylemek gerekirse yüzde 15’lik dilime girmeleri gerekiyor. Çünkü adrese dayalı bir okul değil okulumuz, imtihanla öğrenci alıyor. İkinci olarak mekanik imalatı sevmeleri gerekiyor. Yani bunu kendilerine sormaları gerekiyor, ’ben bu işi severek yapabilir miyim?’ Biz öğrencilerimizde aldığı not dışında herhangi bir teknik veya bilgi alt yapısı beklemiyoruz. Sadece bu işi severek yapabileceğini düşünen öğrencileri bekliyoruz” diye konuştu.
Tokat Din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı semineri Tokat İl Müftülüğü tarafından "Din Hizmetlerinde Etkili İletişim ve Medya Kullanımı" konulu seminer düzenlendi. Prof. Dr. Ali Büyükaslan konuşmacı olarak katıldığı seminere, Kur’an Kursu Öğreticileri, İmam Hatip, Müezzin Kayyımlar ve daire personeli katıldı. Seminerin açılış konuşmasını yapan Tokat İl Müftüsü Esat Yapıcı, Din Hizmetlerinde iletişimin ve medyanın önemini vurguladı. Yapıcı; “Dinimizi en doğru şekilde insanlara ulaştırmak için etkili iletişim ve medya kullanımı çok önemlidir. Bu alanda yapılan çalışmalar sayesinde din hizmetlerimiz daha geniş kitlelere ulaşmakta ve daha etkili bir şekilde sunulmaktadır” dedi. Prof. Dr. Ali Büyükaslan seminerde yaptığı konuşmada din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı için ipuçları verdi. Büyükaslan, din görevlilerinin hedef kitlelerini iyi tanımaları, doğru iletişim kanallarını seçmeleri ve medya araçlarını etkin bir şekilde kullanmaları gerektiğini söyledi. Büyükaslan ayrıca din görevlilerinin etik değerlere de dikkat etmeleri gerektiğini ve yanlış bilgi yaymaktan kaçınmaları gerektiğini vurguladı. Seminer, din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı konusunda katılımcılara önemli bilgiler kazandırdı. Katılımcılar, seminerde aldıkları bilgiler ışığında çalışmalarını daha da geliştirmeyi amaçladıklarını ifade ettiler.
Denizli Teknoloji bağımlılığı çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkiliyor Acıpayam İlçe Sağlık Müdürlüğüne bağlı Acıpayam Sağlıklı Hayat Merkezi Çocuk Gelişimcisi R. Mukaddes Sarıkaya, teknoloji bağımlılığının çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebileceğine dikkati çekerek çocuklarda teknoloji bağımlılığı ile ilgili ebeveynlere ve öğrencilere önerilerde bulundu. Bu yüzyılda, çocukların teknolojinin içine doğduğunu ifade eden Acıpayam Sağlıklı Hayat Merkezi Çocuk Gelişimcisi R. Mukaddes Sarıkaya, ailelerin de sağlıklı bir denge içinde çocuklara teknolojiyi kullandırmalarının ve rehberlik etmelerinin önemli olduğunu söyledi. Sarıkaya, “Günümüzde teknoloji hayatımızın her alanında yer almaktadır. Özellikle bu çağın çocukları artık teknolojinin içine doğuyorlar. Biz yetişkinler dijital göçmenlerken çocuklarımız artık dijital yerliler. İnternet, bilgisayar ve cep telefonu olmayan bir hayatı hiç tanımıyorlar. Bu noktada hedefimiz teknolojiyi sıfırlamak değil, sağlıklı bir denge içinde çocuklarımızın teknolojiyi kullanmalarını sağlamak ve rehberlik etmektir. 0-3 yaşta sıfır ekran konusu en önemli nokta. Beyin gelişiminin en hızlı olduğu bu dönemde çocuğun ekranla teması hiç olmamalı. Bu yaş döneminde bolca karşılıklı oyunlar, bolca doğayla temas çok önemlidir. Karşılıklı iletişimin olduğu görüntülü konuşmalar olabilir fakat kısa süreli olmalı. Çocuklar, babaanne, dede, anneanne gibi sevdikleriyle arada görüntülü konuşabilirler” dedi. Sarıkaya, çocukların erken yaşlardan itibaren teknolojiye maruz kalmalarının, bu teknolojik araçları aşırı kullanmalarına ve bağımlılık geliştirmelerine neden olabileceğini belirterek; “Bu durum, çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Mesela, ekranlara çok fazla zaman ayırmak, çocukların gerçek dünyadaki sosyal etkileşimlerden uzaklaşmasına ve duygusal becerilerini geliştirmekte zorlanmalarına, çocukların fiziksel aktivitelerden uzaklaşmasına ve obezite gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşmalarına neden olabilir. Ayrıca, uzun süre ekran karşısında oturmanın göz sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri olabilir. Çocukların dikkat ve konsantrasyonlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Gece geç saatlere kadar teknoloji kullanımı, uykusuzluğa ve dolayısıyla okul performansında düşüşe sebep olabilir” şeklinde konuştu. Ebeveynlere ve Öğrencilere Tavsiyeler Teknoloji kullanımı konusunda ebeveynlere ve öğrencilere tavsiyelerde bulunan Sarıkaya, şu önerilerde bulundu: “Ebeveynler, çocukların günlük teknoloji kullanımını belirli bir süreyle sınırlayabilir. Bunun için bir ekran süresi takvimi oluşturabilirler. 3 yaştan sonra yaş10 dk şeklinde ekranı hayatlarına dahil edebilirler. Çocukların teknoloji dışında da zaman geçirebilecekleri çeşitli aktiviteler sunabilirler. Kitap okuma, açık havada oyun oynama, resim yapma, yüzme, spor aktiviteleri, ilgi ve yeteneklerine göre kurslara yönlendirebilirler. Ebeveynler de kendi teknoloji kullanımlarını kontrol altında tutmalı ve çocuklara rol model olmalıdır. Ailecek kurallar oluşturup, belirlenen kurallara uyulmalıdır. Teknoloji yerine aile içi iletişime ve etkileşime daha fazla önem vermeli, ortak aktiviteler planlayarak birlikte vakit geçirilmelidir. Öğrenciler ise; günlük olarak ne kadar zamanlarını teknolojiyle geçireceklerini belirleyip, bu süreyi kontrol altında tutmalıdırlar. Ders çalışma, sosyal etkileşim ve diğer aktiviteler için yeterli zaman ayırmalıdırlar. Gerçek hayatta sosyal etkileşimlerini arttırmalılar, mutlaka hayatlarına ilgilerine göre aktiviteler ve kurslar eklemelidirler. Teknoloji kullanımının yanı sıra fiziksel aktiviteler de yapmaya özen göstermelidirler. Çünkü spor, yürüyüş veya egzersiz gibi aktiviteler, hem bedensel hem de zihinsel sağlığı destekler ve akademik başarıyı da olumlu etkiler”
Eskişehir Rektör Çolak, "Yunus Emre’nin anlattıklarının önemi bugün çok daha iyi anlaşılmaktadır" Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak, Yunus Emre’nin anlattıklarının öneminin, bugün; sevgi, barış ve birlik ihtiyacı içinde olan dünyamızda çok daha iyi anlaşıldığını belirtti. Çolak, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası mesajında, "Eskişehir’in yetiştirdiği; Türk dili, kültürü ve medeniyetinin dünyaya armağanı olan Yunus Emre’yi bu yıl 6-12 Mayıs Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası’nda hepimize örnek olması temennisiyle anıyoruz. Yüzyıllardır insanlığı sevgi, kardeşlik ve hoşgörüye çağırmakta olan Yunus Emre, Türkçemizi ustaca kullanarak dillendirdiği şiirleriyle dilden dile, gönülden gönüle dolaşmakta, çağlara ve toplumlara ışık tutmaktadır. “Yaradılanı severiz, Yaradan’dan ötürü” sözü ile özetlenebilecek hayat felsefesi, düzgün karakteri ve yüksek insani değerleriyle bizlere mükemmel bir örnek olan Yunus Emre’nin anlattıklarının önemi, bugün; sevgi, barış ve birlik ihtiyacı içinde olan dünyamızda çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bu düşüncelerle Yunus Emre’nin gönül dünyamıza kattığı güzelliklere tüm gönül kapılarının açılmasını temenni ediyor; birlik, beraberlik ve kardeşliği öğütlediği sayısız dizeleriyle Anadolu’dan tüm dünyaya seslenen büyük milli değerimiz Yunus Emre’yi sevgi, saygı ve minnetle anıyorum" diye belirtti.