GENEL - 14 Ekim 2020 Çarşamba 12:01

Validen "Bir kişi 40 kişiyi enfekte edebilir" uyarısı

A
A
A
Validen "Bir kişi 40 kişiyi enfekte edebilir" uyarısı

Karabük Valisi Fuat Gürel, son bir kaç günde korona virüs (Covid-19) vak’a sayısında bir miktar artış olduğunu belirterek, "Filyasyon ekiplerimiz temaslıların tamamına ulaşamazsa oradan sıyrılan bir kişi karşımıza 30-40 kişiyi enfekte etmiş bir şekilde çıkabilir" dedi.

Karabük Valisi Fuat Gürel, son bir kaç günde korona virüs (Covid-19) vak’a sayısında bir miktar artış olduğunu belirterek, "Filyasyon ekiplerimiz temaslıların tamamına ulaşamazsa oradan sıyrılan bir kişi karşımıza 30-40 kişiyi enfekte etmiş bir şekilde çıkabilir" dedi.


Vali Gürel başkanlığında pandemi tedbirleri değerlendirme ve koordinasyon toplantısı yapıldı. İl Sağlık Müdürü Ahmet Sarı tarafından salgın sürecine ilişkin güncel bilgilendirmelerin yapıldığı toplantıda Covid-19 virüsüne karşı alınması gereken önlemler hakkında çeşitli sunumlar yapıldı.


Karabük’te Ramazan Bayramı’na kadar alınan tedbirlerle çok rahat dönem geçirildiğini ifade eden Vali Gürel, "Tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde ve bölgemizde mart ayından itibaren bir süreci yaşıyoruz. Ramazan Bayramı’na kadar geçen süreç içerisinde çok önemli tedbirler aldık, vak’aların ilimiz içinde var olmasını engelledik. 1 Haziran sonrası Kontrollü Sosyal Hayat Dönemine girdik. Ülkemiz ile paralel olarak hızlı bir şekilde vak’a sayısında artışlar oldu. Ramazan Bayramı’nda insanlarımız iller arası seyahat etmediği için vaka sayılarında bir kontrol sağlanmıştı ancak Kurban Bayramı ile birlikte vaka sayılarında hızlı artışlar meydana gelmeye başladı. Önlemlerimizi bu anlamda alarak vak’a sayılarında yaşanan artışı kontrol altına aldık. Ancak son birkaç gün içerisinde vak’a sayısında bir miktar artış oldu. Şimdi bunun tedbirlerini alıyoruz, ilimizdeki önemli özel sektör işletmeleri ile toplantılar yapıyoruz. Özellikle özel sektörde pozitif tanı koyulan kişi ile temaslı kişi bildirme noktasında sorunlar yaşanabiliyor bu da bizim pozitif vak’a sayılarımızı etkileyebiliyor. İşletmelerimizin, kooperatiflerimizin, odalarımızın bu konuya dikkat etmeleri ve üyelerini uyarmaları oldukça önemli. Az temaslı sayısı bildirmek az pozitif vak’a çıkacak anlamı taşımıyor. Bu durum vak’a sayılarının artmasına ve işletmelerin kapanmasına bile yol açabiliyor. Temaslı sayısını ne kadar geniş tutabilirsek hem filyasyon anlamında müdahalemiz artar hem de bu virüsle savaşımız o oranda kısa sürer. Filyasyon ekiplerimiz temaslıların tamamına ulaşamazsa oradan sıyrılan bir kişi karşımıza 30-40 kişiyi enfekte etmiş bir şekilde karşımıza çıkabilir" dedi.


Dönem dönem toplantılar yaptıklarını ve bu toplantıları önemsediklerini aktaran Gürel, "Çünkü burada sizi bilgilendirmişken aslına bakarsanız toplumu da bilgilendirmiş oluyoruz. İl Hıfzıssıhha Kurulumuz bizim burada tartıştığımız fikir birliğine vardığımız konuları değerlendiriyor karara varıyor. Genelde iller ortak kararlar alıyorlar, bakanlıkların yönlendirmesiyle. Ancak bizim de yerel de aldığımız bazı kararlar mevcut. Örneğin bileklik uygulaması veya memurların il dışına çıkmalarında dönüşlerinde bir hafta kendilerini izole etmeleri gibi kısıtlama kararları alıyoruz. Bu süreci hep beraber yürütüyoruz sadece ben vali olarak değil veya İl Sağlık Müdürü olarak değil birlikte yürütüyoruz, ben başarılı olduğumuzu düşünüyorum, çok büyük gayretler gösterdik. Vatandaşlarımızın alınan kural ve tedbirlere uyması ile birlikte en kısa sürede bu illetten kurtulacağımıza inanıyorum" diye konuştu.



Bileklik uygulaması


Kamu kurum ve kuruluşlarında HES kodu uygulamasının başlandığını vurgulayan Gürle, şunları kaydetti:


"Bizlerde bunu yürütüyoruz, özel sektörde yer alan işletmelerinde bunu uygulamasını arzu ediyoruz. Çünkü pozitif hastalar dışarı çıkmaz, çıkmamalı olarak düşünüyoruz ama yaşanılan bir kaç olay gösteriyor ki dışarı çıkabiliyorlar ve bulaş riskini büyük ölçüde artırabiliyorlar. Pozitif ve temaslı hastalarla ilgili yürüttüğümüz ciddi çalışmalar var bileklik uygulamamız, filyasyon çalışmalarımız var, kolluk kuvvetleri tarafından takipleri var ama bazen bu kişiler sorumsuzluk örneği göstererek dışarıya çıkabiliyorlar. Muhtarlıklarımız başından beri bizlere her konuda yardımcı oluyorlar, bizlerin yanında yer aldılar onlardan da çok büyük destek görüyoruz, her muhtar tek başına mahallesi ile ilgili her konuda yardımcı oldu teşekkür ediyorum. Yaşadığımız bu süreçte tüm vatandaşlarımızdan zorunlu olmadıkça il dışına çıkmamalarını, zorunlu olmadıkça sohbet ortamlarında, akraba ziyaretlerinde bulunmamalarını rica ediyorum, muhtarlarımızdan bu konuda vatandaşlarımıza gurbette bulunan dernek, vakıf ve sivil toplum örgütlerine duyurularda bulunmalarını istiyorum. Bu hareketliliği önlersek belli bir süre vak’a sayılarını belli oranda azaltacağız çünkü daha önce biz bunu başardık."


Bütün kurumların denetim ekipleri olduğunu vurgulayan Gürel, "Rutin haline getirdiğimiz ve aynı zamanda her gün gerçekleştirdiğimiz denetimlerimiz mevcut, denetimler esnasında özellikle şehir içi ve şehir dışı ulaşım araçlarına ayrı bir hassasiyet gösteriyoruz. Pazar yerleri denetimlerimizde, tezgahlar arasındaki 3 metre mesafe konulması, pazar alanına giren ve çıkan vatandaş sayıları, maske kullanımı ile birlikte eldiven kullanımına özellikle dikkat edeceğiz. Aldığımız Hıfzıssıhha Kurulu Kararları var bu kararları titizlikle takip edeceğiz, kafeteryalar, lokantalar ve çay ocaklarında maskelerin kullanım dışı olduğu, sosyal mesafelerin azaldığı yerler, buralarda da bulaşma riski fazla olabiliyor. Denetimlerimizde buralara dikkat edeceğiz, aynı zamanda parklar, bahçeler, oyun alanlarının dezenfekte edilme sıklığını artıracağız. Aynı zamanda insanlarımızın çok sık kullandığı kamu kurumları, alanlar, caddeler ve sosyal yaşam alanlarının sık sık dezenfekte edilmesi ve denetlenmesine dikkat edeceğiz. 65 yaş üstü vatandaşlarımızın şehir içi ulaşım araçları ile pazar yerlerini ziyaret noktasında aldığımız Hıfzıssıhha Kurulu Kararının uygulanmasında daha sıkı davranmamız gerekiyor" ifadelerine yer verdi.


Toplantıya, Vali Yardımcısı Vekili Numan Tahir Şimşek, Karabük Belediye Başkan Yardımcısı Seher Berker, İl Emniyet Müdürü Sırrı Tuğ, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Bahtiyar Yılmaz, Safranbolu 125. Jandarma Eğitim Alay Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Hasan Başkök, kurum müdürleri, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Mescier, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar ile ilgili kurumların şube müdürleri katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.