GENEL - 08 Kasım 2019 Cuma 13:01

KARDEMİR 1994 ruhu ile geleceğe emin adımlarla bakıyor

A
A
A
KARDEMİR 1994 ruhu ile geleceğe emin adımlarla bakıyor

5 Nisan 1994 yılında dönemin hükumeti tarafından özelleştirilmesine bunun mümkün olmaması halinde kapatılma kararı verilen Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) için 8 Kasım 1994’te hayatın durdurulduğu Karabük eyleminin 25.

5 Nisan 1994 yılında dönemin hükumeti tarafından özelleştirilmesine bunun mümkün olmaması halinde kapatılma kararı verilen Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) için 8 Kasım 1994’te hayatın durdurulduğu Karabük eyleminin 25. yılı kutlandı.


KARDEMİR Eğitim ve Kültür Merkezi Salonu’nda saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan etkinlikte, 1994 yılında yaşanan eylemleri anlatan bir belgesel yayınlandı.


Etkinlikte konuşan KARDEMİR AŞ. Genel Müdürü Dr. Hüseyin Soykan, 8 Kasım 1994 yapılan mücadelenin ardından Karabük Demir ve Çelik Fabrikalarının aradan geçen 25 yıldır üretimini sürdürdüğünü, binlerce çalışanına ekmek kapısı olmaya devam ettiğini, halen sadece Karabük ve bölge ekonomisi için değil ülke içinde vazgeçilmezliğini koruduğunu söyledi.


KARDEMİR’in yöre ve ülkenin vazgeçilmezi olduğunu belirten Soykan, "Bundan 25 yıl önce alınan bir kararla bu fabrikalar kapatılmak istenmiştir. Bu karara karşı başta çalışanlar olmak üzere, sivil toplum örgütleri, yöre sanayicilerimiz ve yöre halkı büyük mücadeleler vermiştir. Bu mücadele 8 Kasım 1994 tarihinde gerçekleştirilen ’Hayatı Durdurma’ eylemleri ile doruğa ulaşmıştır. Karabük Demir ve Çelik Fabrikalarının kapatılmasını önlemek ve üretimini sürdürmek için, işçisi-emeklisi, esnafı-memuru, öğrencisi ile tüm Karabüklülerin, büyük bir sahiplenme duygusu ile verdikleri bu mücadele sonunda, Karabük Demir ve Çelik Fabrikalarının kapatılması kararından vazgeçilmiş ve fabrika çalışanlarla birlikte Karabüklülerin kurduğu bugünkü KARDEMİR Anonim Şirketine devredilmiştir.


Birlik ve beraberliğin, toplumsal dayanışma ve sahiplenme duygusunun abideleştiği tarihi bir gün olan 8 Kasım’da, çalışanlarımızın ve Karabük halkının verdiği mücadelede ne kadar haklı oldukları bugün bir kez daha anlaşılmaktadır. Öyle ki; 1994 yılında kapatılmasına karar verilen Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları aradan geçen 25 yıldır üretimini sürdürmekte, binlerce çalışanına ekmek kapısı olmaya devam etmekte ve halen sadece Karabük ve bölge ekonomisi için değil ülkemiz içinde vazgeçilmezliğini korumaktadır" dedi.


Soykan, açıklamasında tam 25 yıldır emeğin ekmeğe dönüştüğü KARDEMİR’in, geçmişte verilen o haklı mücadelelerin ve halk birlikteliğinin eseri olduğunu da vurgulayarak, "Bundan 25 yıl önce kapatılması konuşulan KARDEMİR bugün ray ve demiryolu tekeri üretiminde, ağır profil üretiminde, kalın kangal üretiminde ülkemizin tek milli markası olmuştur. Üretim kapasitelerimiz 500 bin tonlardan 3 milyon tonlara ulaşmıştır. Yatırım planına aldığımız yeni yüksek fırınla birlikte 2021 yılında tüm üretim proseslerinde 3,5 milyon ton kapasiteleri yakalamış bir KARDEMİR olacaktır. KARDEMİR kendisine Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 hedefleriyle uyumlu şekilde yeni hedefler belirlemiştir. Otomotiv ve savunma sanayiine yönelik çelik kalitelerini üretmek, dijital dönüşümü gerçekleştirmek bu hedeflerin en önemlilerindendir. Hedefimiz, KARDEMİR’i çevre yatırımlarını tamamlamış, kurumsal yapısını daha da güçlendirmiş ve dünyanın en büyük entegre demir çelik tesislerinden biri olarak, daha rekabetçi ve sürdürülebilir başarıları yakalamış bir şirket konumuna getirmektir. Bunun için gerekli bilgi, birikim ve tecrübe ile gerekli olan yetkin insan kaynağına sahibiz. KARDEMİR’i bu hedeflere ulaştıracak olanlar, bu salondakiler ve şu anda işinin başında olan çalışma arkadaşlarımızdır” ifadelerine yer verdi.


Bayram Altun: "O günkü mücadele, bir davaya inanıldığında nelerin başarılabileceğini tüm dünyaya göstermiştir"


Özçelik- İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Bayram Altun ise KARDEMİR’de 8 Kasım’da yaşananları ve bugün KARDEMİR’in geldiği noktayı sağlıklı değerlendirebilmek için kuruluşundan itibaren geçtiği bütün süreçleri iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti.


Altun, “Hükümetin 5 Nisan 1994 tarihinde alınan ekonomik istikrar paketinde KARDEMİR de yer almış olup, teknolojik ömrünü tamamladığı ve zarar ettiği gerekçesiyle 1994 yılı sonuna kadar kapatılmasına karar veriliyor. İşte tüm bu yaşananlar ışığında, 8 Kasım ruhu ortaya çıkmış ve eşi benzeri görülmemiş bir hak mücadelesinin ilk meşalesi ’KARDEMİR kapatılamaz, Karabük karartılamaz’ sloganıyla yakılmıştır. Hak-İş Konfederasyonu ve Özçelik-İş Sendikası’nın öncülüğünde 8 Kasım 1994 tarihinde Karabük’te Karabük halkı, vali, kaymakamlar, belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, esnaflar, iş adamları, sivil toplum örgütleri ve basın emekçilerinin bu şanlı direnişinin sonucu, hükümet KARDEMİR’in kapatılmasından vazgeçiyor. Özelleştirme Yüksek Kurulu 30.12.1994 tarihinde KARDEMİR’i özelleştirme kapsamına alıyor ve 30.03.1995 tarihinde ise KARDEMİR 1 TL sembolik bir bedelle KARDEMİR A.Ş.’ye devrediliyor. Her ’şer’ de bir ’hayır’ vardır inancı ile gelinen sürece baktığımızda, KARDEMİR’in 3 Nisan 1937 tarihindeki kuruluş kapasitesi yıllık 150 bin ton, kapatılma kararının alındığı 1994 tarihindeki kapasitesi yıllık 1 milyon 100 bin ton iken, bugün itibariyle kapasitesini 3 milyon 500 bin tona çıkarmak için hızla yatırımları hayata geçiren bir KARDEMİR’e gelinmiştir. 8 Kasım mücadelesinin üzerinden çeyrek asır geçmesine rağmen, yaşananların sıcaklığı, mücadelenin büyüklüğü, dün gibi hafızalarımızdaki yerini korumaktadır. O kutlu mücadele olmasıydı, büyük emeklerle kurulan ve yaşatılan KARDEMİR, adeta avuçlarımızın içinden kayıp gidecekti. O mücadeleyi yapmasaydık, sadece KARDEMİR değil, aynı zamanda Karabük’ün de geleceği karartılacaktı. O şerefli mücadele verilmesiydi, bugün KARDEMİR’in bacaları tütmeyecek, binlerce kişi evine ekmek götüremeyecekti. KARDEMİR’in kapısına kilit vurmasına izin verilseydi, bir şehrin yeniden köye dönüşmesine şahitlik edecektik. 54 yıl önce Özçelik-İş’e hayat veren KARDEMİR’e, can verme, kol kanat germe sırası sendikamıza gelmişti ki, Özçelik-İş, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, KARDEMİR’in ayakta kalması için canla başla mücadele etmiştir. KARDEMİR için yazılan ölüm fermanı, Hak-İş Konfederasyonu ve Özçelik-İş Sendikasının öncülüğünde yırtılıp atılmıştır. O gün verilen büyük mücadele, bugün Türkiye’nin demir-çelik sektöründe en büyük fabrikalarından biri olan KARDEMİR’in yeniden doğmasını sağlamıştır. O günkü kararlı duruş, bugün ülkemiz ekonomisinin lokomotifi olan KARDEMİR’e hayat vermiştir. O günkü mücadele, bir davaya inanıldığında nelerin başarılabileceğini tüm dünyaya göstermiştir. Bugün KARDEMİR’in ve Özçelik İş Sendikası’nın mevcut konumu, 8 Kasım mücadelesinin boşa gitmediğini göstermektedir” diye konuştu.


Konuşmaların ardından, okullarda düzenlenen şiir ve kompozisyon yarışması ile KARDEMİR işçileri arasında düzenlenen futbol turnuvasında dereceye girenlere ödülleri takdim edildi.


Törene, Karabük Vali Yardımcısı Barboros Baran, İl Emniyet Müdürü Sırrı Tuğ, KARDEMİR AŞ. Genel Müdürü Dr. Hüseyin Soykan, Özçelik- İş Sendikası Genel Başkan Yardımcıları Recep Akyel ve Bayram Altun ile sendika şube yöneticileri, işçiler ile davetliler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.