KÜLTÜR SANAT - 07 Ekim 2019 Pazartesi 13:35

Türkiye’nin ilk "Bebek Kütüphaneleri Çalıştayı"

A
A
A
Türkiye’nin ilk "Bebek Kütüphaneleri Çalıştayı"

Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ile Karabük Üniversitesi (KBÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümünün iş birliğiyle, Türkiye’deki bebek kütüphanelerinin sayısını artırmak, eğitim modelleri, kurumlararası iş birliği, materyal seçimiyle aile destek programları ve düzenlenecek etkinlikleri ele almak üzere Türkiye’nin ilk "Bebek Kütüphaneleri Çalıştayı" başladı.

Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ile Karabük Üniversitesi (KBÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümünün iş birliğiyle, Türkiye’deki bebek kütüphanelerinin sayısını artırmak, eğitim modelleri, kurumlararası iş birliği, materyal seçimiyle aile destek programları ve düzenlenecek etkinlikleri ele almak üzere Türkiye’nin ilk "Bebek Kütüphaneleri Çalıştayı" başladı.


KBÜ Hamit Çepni Konferans Salonu’nda yapılan çalıştay açılışına; Karabük Valisi Fuat Gürel, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Hamdi Turşucu, KBÜ Rektörü Prof. Dr. Refik Polat, Safranbolu Kaymakamı Fatih Ürkmezer, KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Güleç ve çok sayıda davetli katıldı.


Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Hamdi Turşucu, Türkiye’de "bebek kütüphanesi"nin Karabük’e açıldığını, ilk çalıştayın da Karabük’te yapıldığını söyledi.


Karabük’te "bebek kütüphanesi"nin açılmasının ardından ikincisini Tekirdağ’ın Şarköy ilçesinde açtıklarını, üçüncüsünü müstakil olarak Tokat’ta açtıklarını ifade eden Turşucu, Karabük’te de müstakil bir "bebek kütüphanesi" açmayı umduklarını belirtti.


Türkiye’nin son yıllarda kitap, kütüphane konularında önemli mesafeler kat ettiğini aktaran Turşucu, "Türkiye’de 2000’li yılların başlarında üretilen kitap çeşitliliği 12 bin civarındaydı, 12 bin çeşit kitap üretiliyordu. Geçtiğimiz sene 67 bin 135’e geldik. Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan kitaplarla beraber Türkiye’de geçen sene 70 bin 803 çeşit kitap üretildi. ’Dünyada neredeyiz?’ diye soracak olursanız, ilk 10’un içerisindeyiz. 2018 istatistikler ortaya çıkmadı, önümüzdeki aylarda yayınlanacaktır, tahminen söylüyorum dünyada 6’ncıyız. Bu yönüyle kendimize güvenelim. Kitap piyasası büyüklüğü bakımından da son 10-15 yıl içerisinde Türkiye hep ilk 20’nin içerisinde oldu. 12, 11, 10, 9. sırada olduk, şu sıralarda da 11-12 o sıralamadayız. Türkiye, ekonomisinin de önünde bir kitap piyasası büyüklüğüne sahip ülke" diye konuştu.


3,5 milyon üye sayısına yaklaşıldı


Bardağın dolu tarafını görmek gerektiğini, dolu tarafını görmenin de tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Turşucu, şöyle konuştu:


"İnsanımızın kitaba erişmesini daha da kolay hale getirebilmek adına ’yaşayan kütüphane’ yaklaşımıyla kütüphanelerimizi sadece kitap ödünç alınıp verilen mekanlar olmaktan çıkardık. Biz kütüphanemizde bir İngilizce kuru olabilir, Arapça kursu olabilir, keçecilik kursu olabilir, kodlama eğitimi olabilir, çeşitli toplantılar olabilir, şehrin ihtiyacını giderecek çeşitli toplantılar yapılabilir, söyleşiler yapılabilir yani aslında biz kütüphanenin içerisine kültür merkezini, halk eğitim merkezini taşımaya başladık. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğüne bağlı olmayan kütüphaneler de var. Onların sayısının artmış olması bizi ancak sevindirir. Bize bağlı kütüphanelere baktığımızda 5 yıl önce üye sayımız 885 binken 2019 yılı itibariyle 3,5 milyona doğru gidiyoruz. Bizi başı kişiler, çevreler eleştiriyor. ’Kütüphaneleri kütüphane olmaktan çıkardınız. Bu kadar çok kurs yapılır mı, bu kadar çok etkinlik yapılır mı?’ Ama meyvelerini topluyoruz. Çünkü kütüphanelerimizi cazibe merkezi olma seviyesine çıkarmamız gerekiyor. İnsanlar adres verirken, ’kütüphanenin sağındayım, solundayım, içindeyim’ diye adres vermesini sağlayacak şekilde estetiğini de sağlamaya çalışıyoruz."


Sivas’ta yapılan kütüphanenin Sivas’ın nüfusundan fazla okuyucu çeken bir yer haline dönüştüğünü, Konya’daki kütüphanenin 2 milyona yakın okuyucusu olan bir merkeze dönüştüğünü kaydeden Turşucu, "5 yıl önce ödünç verdiğimiz materyal sayısı 3 milyon 600 binken, şuanda 12 milyona doğru yürüyoruz. Temel kütüphane fonksiyonunu icra etmek noktasında da 4 katı bir iyileşme sağlamış bulunuyoruz" ifadelerine yer verdi.


Karabük Valisi Fuat Gürel de KBÜ’deki birçok binanın yapılmasında KARDEMİR’in çok büyük destek olduğunu, müstakil kütüphane konusunda da KARDEMİR’in desteklerini beklediklerini kaydetti.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde gençleri geleceğe taşımak, ülkenin geleceğini planlamak adına eğitim öğretimde çok büyük gelişmeler olduğunu anlatan Gürel, şunları kaydetti:


"Fiziki alt yapımızı güzel hale getirdik. Her türlü emek sarf edilmekte. İllerimizde, ilçelerimizde kütüphanelerimiz gelişti. Okullarımızda zenginleştirilmiş kütüphaneler arttı. İlimizde 15 tane zenginleştirilmiş kütüphane açıldı. Artık kütüphaneni ötesinde içerik olarak farklılaştırılmaya, çocuk kütüphanesi bebek kütüphanesi gibi farklı kütüphaneler açılmaya başlandı. Çocuklarımızın geleceğe hazırlanması husunda, onların dikkatini çekmek, ufuk vermek, onların algılayabileceği alt yapıyı hazırlayabilmek çok önemli."


KBÜ Rektörü Prof. Dr. Refik Polat ise bebeklik döneminin, gelişimin en hızlı olduğu dönemler arasında olduğunu belirtti.


Bebek kütüphanesi oluşturulurken bebeklerin bütün bilişsel, dil, sosyal, duygusal, motor gelişim alanları ve duyularının harekete geçirilmesi özenle dikkate alındığını belirten Polat, "Bebek kütüphanesi bebeklerin ve küçük çocukların yazılı ve görsel materyallere ulaşma, keşfetme, resim ve nesneleri yorumlama, algılama ve okur-yazarlık gereksinimlerini karşılamak amacıyla oluşturulmuş bir kütüphanedir. Yazılı materyallerin yanı sıra beş duyu organına da hitap eden duyu materyalleri, ahşap bloklar, oyun, sanat eğitimleri sayesinde hayal gücü gelişimine de katkıda bulunacaktır. Bebek kütüphanesi bunların yanı sıra iki dilli çocuklar gibi özel gereksinimli ya da risk altında olan çocuklar için de erken müdahale hizmetleri açısından da oldukça önemlidir" dedi.


Konuşmaların ardından bebek kütüphanesiyle ilgili tanıtım filmi izlendi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.