EĞİTİM - 21 Haziran 2018 Perşembe 19:45

KMÜ’ye 17 ayda 2 fakülte, 1 enstitü ve 1 yüksekokul açıldı

A
A
A
KMÜ’ye 17 ayda 2 fakülte, 1 enstitü ve 1 yüksekokul açıldı

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) KMÜ Rektörü Prof.

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül’ün göreve geldiği 17 aylık sürede üniversitede yaşanan gelişmeleri değerlendirmek amacıyla basın toplantısı düzenlendi.


Toplantıya Rektör Akgül’ün yanı sıra Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ercan Oktay, Genel Sekreter Ahmet Tüfekci, üniversitenin akademik ve idari personeli ile çok sayıda basın temsilcisi katıldı.



“Hedeflerimizi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz”


Toplantının açılış konuşmasını yapan Rektör Akgül, göreve geldiği günden itibaren üniversite bünyesinde gerçekleştirilen yenilikler ve gelişmeler hakkında bilgi verdi. Rektör Akgül, 17 aylık süreçte belirlenen hedefleri gerçekleştirmiş olmanın gururu ve mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, “2017 yılı ocak ayından 2018 yılı haziran ayına kadar üniversitemizde Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi ile Tıp Fakültesi; Sağlık Bilimleri Enstitüsü ve Uygulamalı Bilimler Yüksekokulunu kurduk. Bunların yanı sıra İletişim Fakültesi, Ahmet ve Nezahat Keleşoğlu Diş Hekimliği Fakültesi ve Uysal-Hasan Kalan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu için de teklifimizi sunduk. Yine Ermenek’te baraja nazır bir konumda Rehabilitasyon Merkezi ve Uygulama Oteli kuruyoruz.” dedi.



“Ciddi bir mesafe kaydettik”


Yeni açılan bölümler ve programlardan akademik ve idari personel sayılarına, iş birliği protokollerinden bilimsel toplantılara kadar pek çok konuda veriler paylaşan Rektör Akgül, “Üniversitemizde 70’in üzerinde yeni bölüm ve program açtık; bunlardan 32’sine ise öğrenci alımı sağladık. Akademik personel sayımızı 516’dan 620’ye, öğretim üyesi sayımızı da 132’den 235’e çıkarttık. Laboratuvarlarımızın sanayicilere ve araştırmacılara daha iyi hizmet vermesi için Uluslararası Akreditasyon sürecini başlattık ve bu konuda ciddi mesafeler aldık. Yine 17 aylık süre zarfında 7 büyük bilimsel toplantı ve eğitim programı düzenledik; yıl sonuna kadar ise 4 önemli kongre ve sempozyum daha düzenleyeceğiz. Üniversitemizin ulusal ve uluslararası tanınırlığını artırmak ve yükseköğretim kurumlarıyla işbirliğini güçlendirmek için çok sayıda protokol imzaladık.” şeklinde konuştu.



“Sosyal hayatın her alanında başat rol üstlenme gayreti içerisindeyiz”


Gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan projeleri sıralamaya devam eden Rektör Akgül, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Diş Hekimliği Fakültemiz ile Ermenek’teki Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulumuzun bina yapımları ile ilgili hayırsever işadamlarımızın desteğini aldık; Ermenek’teki binamızın temelini attık. Ayrıca ilimiz ve bölgemizin ekonomik gelişimi ve kalkınması ile üniversite olarak sosyal hayatın her alanında başat rol üstlenme gayretimiz neticesinde ‘Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması’ çalışmalarımızı tamamlayarak geçen ay YÖK’e ön müracaatımızı yaptık. Karaman’ın tarıma dayalı gıda sanayisine sahip olduğunu göz önünde bulundurarak ortaya koyduğumuz bu çalışma ile Kalkınma Bakanlığımız ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının uygun bulması halinde üniversite olarak çok daha fazla sanayiye dokunan Ar-Ge projeleriyle halkımızın hizmetinde olacağız.”



“İlk günkü gibi aşkla ve heyecanla devam edeceğiz”


Rektör Akgül, konuşmasının son bölümünde ise genel bir değerlendirme yaparak, “Üniversitemizin akademik gelişimi ve fiziki altyapısının güçlenmesi, eğitim-öğretim kalitesinin ve tercih edilirliğinin artması, bölgesine daha fazla katkı sunması ve yükseköğretim sektöründe daha üst seviyelere çıkması için çalışmalarımıza ara vermeden ve yorulmadan, ilk günkü gibi aşkla ve heyecanla devam edeceğiz. Tarafımıza tevdi edilen bu kutsal görevi layıkıyla yerine getirebilmek temennisiyle katılımlarınız için ayrıca teşekkür ediyorum.” dedi.


Rektör Akgül’ün konuşmasının ardından üniversitenin gelişimini anlatan slayt sunumuna geçildi. Basın temsilcilerinin merak ettikleri soruların yanıtlanması, dilek ve temennilerin dile getirilmesiyle birlikte basın toplantısı sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Arap turistlerin konaklamada otel yerine ’ev’ tercihi kayıt dışına neden oluyor Son yıllarda Trabzon’a yoğun olarak gelen Arap turistlerin oteller yerine konaklamak için ’ev’leri tercih etmesi kayıt dışı tehlikesini de beraberinde getirdi. Kentte 280’e yakın resmi otel bulunurken, ev ve apart olarak kayıt dışı işletmecilik yapanların sayısı ise 2 bin 800’e yükseldi. Konuyla ilgili açıklama yapan Trabzon Otelciler Birliği Başkanı Mustafa Aksu, 3 yıldır turizmde kayıt dışılığı önlemek amacıyla çalışma yaptıklarını ve büyük bir liste hazırladıklarını belirterek "Elimizde şu anda Trabzon’da hangi adreste, hangi odada, hangi binanın kaçıncı katında kayıt dışı konaklama yapılıyor, her şey elimizde var, hepsini tespit ettik" dedi. Karadeniz Bölgesi’nin turizm merkezi olma yolunda ilerleyen Trabzon, yaklaşan turizm sezonunda Körfez ülkelerinden gelecek misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Haziran ayından itibaren turizm yoğunluğunun başlayacağı kente gelen turistler özellikle yüksek kesimlerdeki yaylaları tercih ederken, doğal güzellikleri ile ünlü Uzungöl turistlerin konaklama listesinde ilk sırada yer alıyor. Son yıllarda artan turizm hareketliliği kayıt dışı turizm sorununu da beraberinde getiriyor. Bölgeye gelen Arap turistlerin özellikle konaklama için ev ve apartları tercih etmesi bunda önemli rol oynuyor. Her yıl 2-3 milyon turistin geldiği belirtilen Trabzon’da 280’e yakın resmi otel işletmesi bulunurken, 480’e yakın da gayri resmi otel bulunduğu tespit edildi. Günübirlik kiraya verilen evlerde birlikte bu sayının 2 bin 800’e çıktığı belirtilirken, turizmciler yaklaşan turizm sezonu öncesi kentte denetleme yapılmasını istiyor. "Kayıt dışı turizm işletmeciliği yapanların büyük çoğunluğu yabancı uyruklu" Turizmde yaşanan kayıt dışı tehlikesinde önlem alınması gerektiğini belirten Trabzon Otelciler Birliği Başkanı Mustafa Aksu, yabancı uyruklu kişilerinde kentte kayıt dışı işletmecilik yaptığını da belirtti. Aksu, "Artan turizm sektöründe sayı değerleri olarak yıllarca yanlış bilgiler verildi. Yani şehrimize 2-3 milyon turist gelmiyor. Zaten bu şehir onu kaldıramaz. Vergi sistemine baktığımız zaman kayıt dışının yaklaşık 400 milyon dolarlara kadar çıkan bir para döndüğü görülüyor. Birincisi şehir kaybediyor. Çünkü vergi vermediği sürece sektör olarak da gerekli yatırımı alamıyoruz. Ikincisi de gelen misafirlerimizin memnuniyeti. Eğer bir insan evimize geliyorsa bir daha gelmek istemiyorsa bir sorun var. Bizler resmi oteller, kanunun el verdiği her şeyi yapmaktayız. Ama bakıldığı zaman bizler bu kadar kanunun üzerinden ve kanuni çalışırken, bu kadar bizim iki katımız, üç katımız olan kayıt dışlarını yaptıkları ve bu vergi sistemine verdikleri üzere büyük bir zarar. Biz bu konuda sadece Trabzon’a özel demiyoruz. Kanun bir kere 1 Ocak itibarıyla çıktı. Evrağın, işletme belgen, ruhsatın olmadan bu turizmi yapamazsınız. Biz her yer kapansın, oteller kapansın insanlar sokakta kalsın mantığında değiliz. Resmi olabilecek, vergisini veren biz ciromuzun binde 75’ini TGA vergisi olarak veriyoruz. Konaklama vergisi olarak da dünyanın parasını veriyoruz. Ama bu verdiğimiz vergi sistemde baktığımız zaman, gelen misafir ya da sayı olarak çok düşüklerde kalıyor. Bizler daha iyi hizmet vermek istiyoruz. Resmi olarak devletimize vergimizi vermek istiyoruz ve eşit olmak istiyoruz. Şimdi bakıldığı zaman bizlerin maliyeti, resmiyete bakma vergilerle inanılmaz büyük bir mevla geliyor. Mevduat hesaplarına bakılsa insanlarımız hiçbir mal varlığı üzerinde yokken inanılmaz mevduat hesapları var. Ve bu kesinlikle bu şehre zarar veren bir şeydir. Para geliyor, şehir kullanıyor diye bir şey yok. Bakıldığı zaman kayıt dışı olanların da birçoğunun da yabancı uyruklu insanların olduğu" dedi. "Kayıt dışı tesislerin listesini tuttuk, gerekli mercilere verdik" 3 yıldır çalışma yaptıkları ve büyük bir liste oluşturduklarını kaydeden Aksu, "Aşağı yukarı yaklaşık 280’e yakın resmi bir işletme var Trabzon’da. Yaklaşık 480’e yakın da gayri resmi oteller var. Evlerle beraber 2 bin 800’e yakın kayıt dışı işletme var. Hiçbir kontrollleri yok. Onlar şikayet edildiği zaman biz denetleniyoruz. Ama bir Ocak’ta çıkan kanun bizi ümitlendirdi. Çünkü artık kanun diyor ki belgen olmadan hiçbir turizm sektöründe hizmet edemezsin. Yüzde 17 memnuniyet oranı inanılmaz büyük bir zarar. Yani evinize gelen 100 kişinin sadece 17 kişisi memnun kalmış ve ’Bir daha gelmeyeceğim’ diyor. Yani 83 kişi gelmeyeceğini beyan ediyor. Bu şehre zarar. Şehir merkezi bile turizm sektörüyle ayakta kalabiliyor. Kasım ve Aralık ayında gerçekten kötü durumda oluyoruz. 1,5 ay çalış 10 ay bu çalıştığından yaşa bu olmaması gereken bir şey. 3 yıldır çalışma yapıyoruz. Tüm arkadaşlarımız sağ olsun ve büyük bir liste topladık. Bunları üçlü çapraz sorgulamayla online kanallardan ve hepsinin adresi hepsi elimizde. Biz de bunları gerekli mercilere de verdik. Yani biz şu anda devletin vergisinin peşindeyiz. Devletin parasının peşindeyiz. Bizde şu anda Trabzon’da hangi adreste, hangi odada, hangi binanın kaçıncı katında konaklama yapılıyor her şey elimizde var. Bu konuda bütün çalışmalarımız yaptık" ifadelerini kullandı.
Gaziantep 11. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, 11. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde “Testis Kanserinde High Mobility Group Box-1 Ekspresyonu ve Tedavi Hedefi Olarak Rolü” konusunda yaptığı sunumla Türk Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “En İyi Çalışma Ödülü”nü aldı. KKTC’nin Girne kentinde 24-28 Nisan 2024 tarihleri arasında düzenlenen kongrede ödül alan Prof. Dr. Yıldırım, “Ülkemizde ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmaların teşvik edilmesi açısından bu ödülün değeri çok büyük” dedi. “Ben ve ekibim, yaklaşık üç yıldır onkolojide ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmalar yapıyoruz. Yaptığımız çalışmaların ürünlerini Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde sunduk” diyen Prof. Dr. Yıldırım, şöyle devam etti: “Geçen yıl 10. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde sunmuş olduğumuz ilaç çalışması ile yine en iyi çalışma ödülünü almıştık. Bu yıl da farklı bir kanser türünde gerçekleştirdiğimiz ilaç çalışmamız en iyi çalışma ödülüne değer görüldü. Ülkemizde ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmaların teşvik edilmesi açısından bu ödülün değerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kendimize ait, ekonomik ve inavasyon değeri yüksek ürünler elde edebilmek için bu alandaki çalışmaların daha fazla desteklenerek artırılması gerekiyor.”