EKONOMİ - 24 Nisan 2022 Pazar 12:35

Bakan Varank: "Divle obruk peynirinin kapasitesini arttırmayı hedefliyoruz"

A
A
A
Bakan Varank: "Divle obruk peynirinin kapasitesini arttırmayı hedefliyoruz"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sadece obruk adı verilen bir mağarada üretilen ve "Türk rokfor"u da denilen Divle obruk peynirinin yılda 60 ton olan üretim kapasitesini arttırmayı hedeflediklerini söyledi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sadece obruk adı verilen bir mağarada üretilen ve "Türk rokfor"u da denilen Divle obruk peynirinin yılda 60 ton olan üretim kapasitesini arttırmayı hedeflediklerini söyledi.


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, bölgesel kalkınmayı odağına alan projeleri hayata geçiriyor. Turizmden tarıma, ulaştırmadan çevreye kadar hayatın her alanına dokunan projelerden biri de Karaman’da gerçekleştirildi. Sadece obruk adı verilen mağarada üretilen ve "Türk rokfor"u da denilen peynir, kırmızı rengi ve lezzetiyle dünyada adını duyurmaya başladı. Sanayi ve


Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, KOP Bölge Kalkınma İdaresi tarafından desteklenen Divle obruk peynirinin üretildiği mağarada incelemelerde bulundu. Yılda 60 ton olan üretim kapasitesini arttırmayı hedeflediklerini kaydeden Bakan Varank, “Ajandalarımızdan biri de bölgesel kalkınmayı desteklemek. Bölgelerin, şehirlerin, ilçelerin ekonomik anlamda en uygun katkı sağlayacak alanlarını bulup oralara yatırım yapmak” dedi.


KOP İdaresi Başkanlığı, Divle köylülerinin kullanımına sunulacak mandıraya da destek veriyor. Mandıra tamamlandığında günde 5 ton süt işleme kapasitesine ulaşarak mağarada üretilecek peynirin standardını yükseltecek. Divle peynirinin dünya çapında pazarlanmasına ve tanıtımına destek olacak.



"Bu peynir çeşidi katma değeri yüksek bir ürün"


Bakan Varank, Karaman temasları çerçevesinde Ayrancı ilçesinin Divle köyüne geçti. Köyde 36 metre derinlikte, 250 metre uzunluğundaki Divle obruk peyniri mağarasını ziyaret eden Varank, yetkililerden mağaraya ve peynir üretimine ilişkin bilgi aldı. Divle peynirinin sadece içinde bulunduğu mağaradaki bakterilerin etkisiyle oluştuğunu ifade eden Bakan Varank, “Gitgide hem Türkiye’de hem de dünyada daha fazla meşhur olmaya, gündem olmaya başladı. Biz bağlı kuruluşumuz KOP Bölge Kalkınma İdaremizle aslında Ayrancı bölgesindeki küçükbaş hayvancılığın potansiyelini çok önceden keşfetmiştik. İdaremiz 2016 yılında buradaki hayvan varlığını arttırmak üzere çalışmalara başladı. Bu sayede 180 binlerde olan küçükbaş hayvan sayısı şu anda 250 binlere geldi" ifadelerini kullandı.


Bakan Varank, bölgede küçükbaş hayvanlardan elde edilen sütle yapılan bu peynir çeşidinin katma değeri yüksek bir ürün olduğuna dikkat çekerek, "Burada köylüler, kendi sağdıkları sütlerden geleneksel yöntemle, geleneksel mayayla mayaladıkları peynirleri tulumlara koyuyorlar ve şu anda içinde bulunduğumuz obruk mağarasına getiriyorlar. Yerin 35 metre altında sürekli 4 derece sıcaklıkta olan bu mağaraya getiriyorlar. 4 ay boyunca bu mağarada bekleyen peynirler artık kıvamına geliyor ve satışa sunuluyor" dedi.



"Başka mağaralar araştırılıyor"


Divle obruk peynirinin klasik peynirlerin 3-4 katı fiyatlara satıldığını anlatan Varank, "Tabii böyle orijinal ve sağlıklı bir metotla yapılan peynirlerin katma değeri de diğer peynirlere göre çok farklı oluyor. Mağaradaki bakteriler bu peynirin özel bir şekilde oluşmasına katkı sağlıyor. Buradaki peynir de dünyadaki diğer muadilleriyle, İtalyan, Fransız peynirleriyle rekabet edebilecek bir seviyeye geliyor” diye konuştu.


Mağarada senede 60 ton peynir üretimi yapılabilecek bir kapasite olduğunu vurgulayan Bakan Varank, “Bu kapasiteyi nasıl arttırabiliriz diye düşünüyor, çevredeki diğer mağaralarda araştırmalar gerçekleştiriyoruz. Aynı özelliklere, aynı bakteri ortamına sahip mağaraları devreye sokabilir miyiz, bununla ilgili çalışmalarımız var" dedi.


Peynirin standardını oluşturabilmek için bir mandıra kurulmasını KOP olarak desteklediklerini ifade eden Varank, “Bu sayede Karaman Divle peynirini aynı standartlarda üretebilecek şekilde köylülerimize destek vereceğiz. Bu peyniri Türkiye’ye, dünyaya tanıtmaya devam edeceğiz. Şu anda üşüyoruz. Burada şu anda beyaz renkli olan tulumlar, 4 ay sonra bakteriler sebebiyle kırmızı hale geliyor. Köylüler kırmızı hale geldiğinde peynirin olgunlaştığını anlıyor” diye konuştu.


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ajandalarından birinin de bölgesel kalkınmayı desteklemek olduğunun altını çizen Varank, “Bölgelerin, şehirlerin, ilçelerin ekonomik anlamda en uygun katkı sağlayacak alanlarını bulup oralara yatırım yapıyoruz. Bu manada Karaman Divle peynirinin hem daha fazla üretilmesi, daha kaliteli, daha standart üretilmesi ve daha iyi tanıtılması için bakanlık olarak desteklerimizi vermeye devam edeceğiz” dedi.



Standart getirilecek


Eski adı Divle olan Üçharman köyünde bulunan bir mağara, ünü hızla yayılan peynire ev sahipliği yapıyor. Köylülerin obruk adını verdikleri mağara, peynirin oluşumu için en uygun ortamı sağlıyor. Koyun ve keçi sütünden geleneksel yöntemlerle yapılan peynirler, özel hazırlanan kuzu ve oğlak derilerine basılıp, 36 metre derinliğinde ve 250 metre uzunluğundaki bu mağaraya indiriliyor. Yılın her dönemi 4 derece sıcaklıkta olan mağaradaki peynir tulumları, yaklaşık 4 ay sonra mağaradaki bir bakteri sayesinde kırmızı rengi alıyor.


KOP İdaresi Başkanlığı, “Divle Obruk Peyniri ile Yöremiz Kalkınıyor Projesi” çerçevesinde Divle köyünde mevcut tarımsal kalkınma kooperatifinin işletmesine sunulmak üzere kurulacak mandıraya destek veriyor. Günde 5 ton süt işleme kapasitesi olan mandıra sayesinde hem peynire bir standart getirilecek hem de peynirin üretimi ve pazarlaması arttırılacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Neden olmasın" dedi, 45 yaşında üniversite hayaline kavuştu Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim gören 45 yaşındaki Gönül İnan, yıllar boyunca içinde büyüttüğü üniversite hayalini ertelemesine rağmen vazgeçmedi. 3 çocuk annesi İnan, 45 yaşında girdiği sınavı kazanarak üniversite sıralarındaki yerini aldı. Trabzon’da yaşayan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Gönül İnan, bir arkadaşının "Neden olmasın" sözüyle cesaret buldu. Bu teşvikle üniversite sınavına girmeye karar veren İnan, zorlu hazırlık sürecini ev ve çocuk sorumluluklarıyla birlikte yürüttü. "Kadın isterse her yaşta başarır" sözünü yaşayarak gösteren Gönül İnan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. Birinci sınıfta eğitime başlayan Gönül İnan, genç arkadaşlarıyla aynı sırayı paylaşmaya başladı. Derslere olan ilgisi, disiplini ve kararlılığı takdir toplayan İnan, yarım kalan hayalini tamamlayarak pek çok kadına umut oldu. Yıllarca çocuklarının okul heyecanını yaşayan Gönül İnan, şimdi kendi sınav stresini, ders telaşını ve başarı sevincini yaşıyor. "Çocuklarım çok büyük destekçim oldu" Çocuklarından birinin Ankara’da psikoloji, diğerinin Samsun’da makine mühendisliği en küçük çocuğunun ise ilkokulda eğitimine devam ettiğini belirten Gönül İnan, "Televizyonda yaşı büyük hanımların bir girişimde bulundukları gördüğüm zaman hayranlık duyuyordum. Tekrar üniversite sınavlarına girmeme vesile olan aslında arkadaşım Gülcan. Deneyelim bence yapabiliriz dedi. Bende çok ümitle olmayarak deneyelim dedim. Sonuçlar açıklandığında kazandığımı gördüm. Asıl hedefim aslında Almanca öğretmenliğiydi. Almanya geçmişim olduğu için bir şeyler başarırım diye düşündüm. Maalesef Trabzon’da Almanca öğretmenliğine dair bir bölüm olmadığı için İngilizce’yi tercih ettim. Bir baktım ki sıradayım. Nasip oldu şu anda İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum. Çocuklarım çok büyük destekçim oldu. Kızım Ankara’da psikoloji okuyor, oğlum Samsun’da makine mühendisliği okuyor. Onlarla istişare ediyorum. Aslında onlar biraz benim velim gibi oldular. Kayıt işlerini hep kızım yaptı. Normalde veliler çocuklarını kaydeder bizde ters oldu. Artık üniversite hayatından bahsediyoruz. Vizyonu açık gençlerle tanışmak benim için çok güzel bir duygu. Hep çok saygılılar. Güzel anlaşıyoruz, ben hepsini ayrı ayrı seviyorum. Çocuklarım uzakta olduğu için hepsini evladım yerine koydum. Onların da beni sevdiğini görüyorum" dedi. "Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum" Sınıf arkadaşlarının motive edici cümleler kurduğunu kaydeden İnan, "İlk sınıfa girdiğim an biraz sessizdim analiz ettim ama sonra günler geçtikçe baktım gençlerde benim için ‘Bu yaştan sonra nereden geldi’ şeklinde bakmadılar. Bir ara ümitsizliğe kapıldım; ’Acaba yapabilecek miyim?’ ’Her şeyi unuttum tekrar baştan hatırlayamıyorum’ gibi baktım motive edici cümleler kurdular. ’Olur mu abla devam et iyi gidiyorsun’ şeklinde bu bana çok iyi geldi. Benim de çocuklarım uzakta olduğu için empati yapıyorum. Bir anne olarak düşünüyorum. Her zaman bir sıkıntınız olduğunda beni arayabilirsiniz diyorum. Öğrenmenin ve eğitimin yaşı yoktur. Hiçbir zaman geç değil. Ev hanımlarına sesleniyorum tabii ki evi toparlamak düzeltmek güzel şey ama her gün aynı iş aynı hiç kimse madalya takmıyor. Bu işler bitmiyor, kendi kültürünüzü geliştirin. Mutlu olduğunuz şeyleri yapın. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler en azından çabalıyorum. Henüz bir plan yapmadım ama tercümanlık veya öğretmenlik yapabilirim. Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum. Benim için bu bile yeterli" şeklinde konuştu. "İyi ki benim annem" Gönül İnan’ın Ankara’da Psikoloji eğitimi gören kızı Cemre İnan ise "Çok gururlu ve mutluyum. İyi ki benim annem. Başaracağını biliyordum. Güveniyordum o yüzden şaşırmadım. Her zaman yanında bulunacağım. Sınıf arkadaşları ile diyaloglarına şahit oldum. Bu beni çok mutlu etti. Hepsi çok değerli ve kıymetli insanlar. İyi ki annemin yanındalar. Aynı sınıfta annemle eğitim görseydik eğlenceli olabilirdi" diye konuştu. "Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor" Gönül İnan’ın sınıf arkadaşı Arda Akgün de, "Bu kadar genç öğrencinin arasında bizim iki katımız yaşa sahip bir öğrencinin olması elbette alışagelmiş bir durum değil. Hepimiz bu duruma şaşırmıştık ancak Gönül ablanın bize olan tutumu, bize yaptığı ablalık görevi gerçekten bizim için çok değerli. Kendisi tüm sınıf tarafından sevilen çok önemli bir insan. Kendisini çok seviyoruz. Derslerde de çok aktif. Buraya bir öğrenci bilincinde gelmiş. Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor. Öğrenme hırsı bizimki gibi kendisini çok taktir ediyorum" ifadelerini kullandı.
Samsun Dünya halıları bu koleksiyonda Samsun’da görev yapan bir öğretmen, 25 farklı ülkeden topladığı 150 duvar halısından oluşan koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Müzik öğretmeni olarak görev yapan Seçkin Esen (55), şimdiye kadar edindiği kazanımını farklı bir amaç uğrunda kullanıyor. Dünyanın birçok kıtasına giderek kültürel değeri olan duvar halılarını toplayan Esen, 25 farklı ülkeden onlarca halı satın aldı. Halıları koleksiyon hâline getiren Seçkin Esen, yurt içi ve yurt dışından topladığı 150 halıdan 40’ına hikâye yazarak proje oluşturdu. Geçen yıl 120 halısını Mersin’de sergileyen Esen, koleksiyonuna dünyadan birçok halı daha ekledi. Esen ayrıca göz bebeği olarak gördüğü halıların satılık olmadığını ancak sürekli olarak koleksiyonunu genişlettiğini sözlerine ekledi. Müzik Öğretmeni Seçkin Esen, "Koleksiyonumuzu imkânlar dâhilinde genişletmeye çalıştık. Yine yurt dışından bulduk, yurt içinden bulduk, yurt dışından gelenleri bulduk ve koleksiyonumuz genişledi. 25 tane daha koleksiyonumuza halı kattık. 150’ye yakın halımız var. Çok değerli duvar halılarımız mevcut. Bu halıları ülkemize yakışan bir şekilde sergiye çıkaracağız. Koleksiyonu gelecek kuşaklara aktarılacak bir miras olarak değerlendiriyoruz. Yani bir araba olsa, ev olsa, tarla olsa değer verebiliriz. Bizim için ülkemizde böyle bir çeşitliliğin olması, böyle bir koleksiyonun olması her şeyden daha değerli" dedi. "Japonya’dan Almanya’ya, Çin’den İspanya’ya birçok ülkenin halısı bu koleksiyonda" Doğudan başlayarak birçok kıtadan o yöreye ait duvar halılarını topladığını dile getiren Esen, "Halı koleksiyonuna doğudan başladık biz. Öncelikle Türk cumhuriyetlerinden, Çin’den, Japonya’dan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan oralardan duvar halıları aldık. Daha sonra İran, Irak kısmından aldık. Savaştan önce gittiğimizde Ukrayna’dan aldık. İtalya’dan var, İspanya’dan var, Hindistan’dan var, Almanya’dan var. Yaklaşık 25 ülkeden halı topladık. Koleksiyondaki halılarda değişik güzellikte ve ender olan halılar var. Türkmenistan’dan ipek dokuma halılar ender halılardır. Bizi bilenler çeşitli ülkelerden önce halının fotoğrafını atıyor. Kriterlerimize uyuyor mu, ender mi bunlara bakıp sonra da gidip alıyoruz" diye konuştu. "Koleksiyondaki tüm halılar benim göz bebeğim" Tüm halılarını göz bebeği olarak gördüğünü de sözlerine ekleyen Esen, "Tüm halılar benim göz bebeğim. Oğlum da tüm bu eserlere, mirasıma sahip çıkacak" dedi. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde de yüksek lisans yapan Seçkin Esen, en büyük hobisinin duvar halılarını izlemek olduğunu sözlerine ekledi.