GENEL - 07 Kasım 2018 Çarşamba 16:46

KMÜ’de 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi

A
A
A
KMÜ’de 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ)’nin ev sahipliğinde 1.

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ)’nin ev sahipliğinde 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi başladı.


Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresinin açılış programına Karaman Valisi Fahri Meral, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, il ve üniversite protokolü, bilim insanları, araştırmacılar ve çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, KMÜ tanıtım filminin gösteriminin ardından protokol konuşmaları ile devam etti.



“Dil, bir bayrak gibi tüm milleti gölgesinde barındıran diri ve organik bir canlıdır”


Kongre Düzenleme Kurulu adına açılış konuşması yapan Doç. Dr. Bülent Kırmızı, Türk dilinin ana vatanı olan Karaman’da, dil ve edebiyatı konu alan bir kongre düzenlemekten büyük bir mutluluk duyduklarını ifade ederek, “Edebiyat, geçmişten geleceğe bir kültür elçisidir ve içinde barındırdığı milli unsurlarla sonraki nesillerin özgün yapısını korumasını sağlar. Dil ise bir düşünme biçimi olarak bir bakış açısıdır ve kişinin dünyasını çevreleyen bir evrendir. Dil her ne kadar bireyin sosyo-kültürel yapısına, düş dünyasına ve ruhsal durumuna göre değişkenlik arz etse de aynı bir bayrak gibi tüm bir milleti gölgesinde barındıran diri ve organik bir canlıdır” dedi.



“Türk dili ve kültürü dolaştığı bütün dillerden, dinlerden, mutfaklardan beslenmiştir”


Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, “Türk dediğimiz millet etnik grup olmanın yanında sosyolojik bir birliktir. Dünyanın birçok rengi vardır ve bu renk dilde de mevcuttur. Akan bir ırmak nasıl bir coğrafyayı beslerse Türk dili ve kültürü de dolaştığı bütün dillerden, dinlerden, mutfaklardan beslenmiştir. Türkçenin içerisinde Çince, Farsça, Arapça, Ermenice gibi pek çok dilden kelime mevcut olduğu gibi Türkçe de diğer dilleri beslemiştir. Her dilde başka dilden kelime mevcuttur fakat Türkçe Avrasya’yı dolaştığı için Türkçede çok daha fazladır. Türk dilini tarihten çekerseniz diğer dil varlıklarının altını boşaltmış olursunuz” diye konuştu.


Prof. Dr. Gülsevin, “Karamanoğlu Mehmetbey ile Türkçe devlet dili oldu. Karaman Türkçenin başkentidir. Bu, gurur verici olmasının yanında bunun sorumluluklarını yerine getirmeliyiz. Gençlere bu konuda çok görev düşüyor" şeklinde konuştu.



“Asıl olan kendi dilimizdir”


KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül ise, dilin aklımıza gelen her manaya hayat veren, gönlümüze düşen her duyguya tercüman olan bir araç olduğuna değinerek, “Dilimiz ne kadar zengin, kullanışlı ve akıcıysa hayatımız da o kadar verimli, anlamlı, değerli ve insana yaraşır biçimde şekillenir. Yine dilin yeryüzündeki tarihi ne kadar eski ve kullanım sahası ne kadar genişse söz söyleme imkanları, derinliği ve kuşatıcılığı da o kadar fazladır. Tüm bu özellikler yeni bir dil öğrenmemizle birlikte yalnızca kendi dilimizi konuştuğumuz coğrafyalarda değil farklı dillerin konuşulduğu coğrafyalarda daha da anlam kazanacaktı.” dedi.


Yabancı dil öğrenmek ile yabancı dil ile eğitim öğretim yapmanın çok farklı anlamları olduğunu belirten Rektör Akgül, “Mutlaka bir ya da daha fazla dil öğrenmek için gayret göstermeliyiz. Ancak asıl olan kendi dilimizdir. Bütün inceliklerini bilecek şekilde eğitim vermeliyiz ki dilimizi yarınlara ulaştırabilelim. Kısaca Türkçe’ye gereken özeni gösterip, koruyup, yaşatmak ve geliştirmek durumundayız. Bizler hem Türkçe konuşan insanlar olarak hem de Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin mensupları olarak dil konusuna ayrı bir önem atfediyoruz. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi olarak tarihimizden aldığımız ilhamla ve sorumluluklarımızın gereği olarak, ülkemizde dil konusunu stratejik planına ekleyen ve yükseköğrenim camiasında dili bayraklaştıran, farklılaştıran, stratejik alanlarından birini ’Türk dili’ olarak belirleyen tek üniversiteyiz” ifadelerini kullandı.


Rektör Akgül, “İlimizdeki diğer kurum ve kuruluşlarda ortaklaşa düzenlediğimiz çeşitli etkinliklerle Türkçemizin gençler arasında doğru kullanımına ve daha fazla sevilip itibar bulmasına katkı verme gayesi taşımaktayız. Şuan ev sahipliği yapmaktan büyük bir memnuniyet ve şeref duyduğumuz 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi’nin de dil ve edebiyat araştırmalarına önemli katkılar sunacağına inancımız tamdır. Son olarak kongremizin düzenlenmesinde emeği geçen tüm paydaşlarımıza ve katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyor; 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi’nin başarılı geçmesini ve dil araştırmalarında yeni kapılar aralamasını diliyorum” diye konuştu.



“Modern Arap edebiyatının zeminini Osmanlı Arap edebiyatı oluşturmaktadır”


Kongrenin davetli konuşmacılarından Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Demirayak, Osmanlı Türklerinin Arap dili ve edebiyatına yaptığı katkılardan bahsetti. Prof. Dr. Demirayak, “Osmanlı Türklerinin Arap diline en büyük katkısı hat sanatıdır. Hat sanatı Arap kökenli olup Arap birisi tarafından başlatılsa da hat sanatını geliştiren Türklerdir. Ayrıca Arap gramerine çeşitli eserler kazandırarak Arapçanın nasıl öğretileceği konusunda kafa yormuş ve çok sayıda kitap yazmışlardır. Osmanlı Türkleri belagat çalışmalarında bulunarak Arapçanın yayılmasına katkıda bulunmuşlardır. Arapça kelimelerin Balkanlara aktarılmasında köprü görevi görmüşlerdir. Arap dili ve edebiyatının korunması için gerekli özeni göstererek eserlerin korunup saklanmasını sağlamışlardır. Yine Türklerin Arapça biyografik eserleri vardır. Sonuç olarak Osmanlı Dönemi Türkleri Arap edebiyatını ihmal etmemiş, görmezden gelmemiş, geriletmemiş, yeni enerjiler katarak yolunu sürdürmüştür. Modern Arap edebiyatının zeminini Osmanlı Arap Edebiyatı oluşturmaktadır” dedi.



“Okumaktan ve yazmaktan korkmayın”


Kongrenin diğer bir davetli konuşmacısı olan Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ise, gençlere okumaktan ve yazmaktan korkmamaları gerektiğini söyleyerek Karaman ile ilgili anılarını ve hayatından bazı kesitleri anlatarak kongreye renk kattı.


Açılış programı, plaket takdiminin ardından ritim gösterisi ile sona erdi. 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi kapsamında üç gün boyunca eş zamanlı olarak dört ayrı salonda toplamda 38 oturum düzenlenecek ve 150 bilimsel sunum gerçekleştirilecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa’dan şifa dağıtacak 7 ton mesir macununun duası yapıldı UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan 484. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali kapsamında 28 Nisan Pazar günü saçılacak olan 7 ton mesir macunu, yapılan dualarla çuvallara yerleştirildi. UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde yer alan 484. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali kapsamında Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan tarafından yaptırılan tarihi Sultan Camisi’nden 28 Nisan Pazar günü saçılacak 7 ton mesir macununun duası yapıldı. Manisa’yı Mesiri Tanıtma ve Turizm Derneği’nin mesir imalathanesinde yapılan dua öncesinde protokolün de katılımıyla Sultan Camisi’nde Hafsa Sultan, Merkez Efendi ve mesir macununun yapımında emeği geçenler için Mevlid-i Şerif okutuldu. Manisa’yı Mesir Tanıtma ve Turizm Derneği üretim atölyesinde Cuma namazı sonrası gerçekleşen mesir duasına; Manisa Valisi Enver Ünlü, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay, Manisa İl Emniyet Müdürü Fahri Aktaş, Manisa Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Sudak, İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Uğurelli, Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap, Manisa’yı Mesiri Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık ve STK başkanları katıldı. Manisa İl Müftü Vekili Mehmet Nurlu tarafından yapılan duanın ardından Vali Ünlü ve protokol üyeler sembolik olarak basın mensuplarına mesir macunu saçtı. 484. Uluslararası Mesir Macun Festivali kapsamında 7 ton mesir macunu 28 Nisan Pazar günü Sultan Camii kubbe ve minarelerinden binlerce vatandaşa saçılacak. Geleneğin tarihçesi Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in eşi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan Manisa’da hastalanınca, dönemin ünlü hekimi Merkez Efendi, sultan için baharat karışımıyla macun hazırladı. Bir süre sonra iyileşen Ayşe Hafsa Sultan, macunun her yıl aynı dönemde karılarak halka saçılmasını buyurdu. Bunun üzerine her yıl nevruzda hazırlanan mesir macunu, Manisa’daki Sultan Camisi’nin kubbe ve şerefeleri ile çevresindeki 40 noktadan halka saçılıyor. 484 yıldır içeriği bozulmadan hazırlanan mesir macununun içinde şu baharatlar bulunuyor: "Tarçın, karabiber, yenibahar, karanfil, çörek otu, hardal tohumu, anason, kişniş, zencefil, hibiskus, zerdeçal, hindistan cevizi, rezene, kebabiye, sinameki, sarıhalile, vanilya, darı fülfül, kakule, havlıcan, hıyarşembe, safran, kimyon, çam sakızı, mürsafi, meyan balı, zulumba, limon kabuğu, portakal kabuğu, deve dikeni tohumu, keten tohumu, keçiboynuzu, udi hindi, ısırgan tohumu, akbiber, üzüm çekirdeği, hayıt tohumu, biberiye, funda yaprağı, melisa otu, karahalile”
Bartın Adalet Bakanı Tunç’tan DEM Partili belediyelere terör uyarısı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, memleketi Bartın’ın Ulus ilçesinde yaptığı açıklamada DEM partili belediye başkanlarını belediye gelirlerinin teröre aktarılmaması konusunda uyarılarda bulunarak, ’’Bir belediye başkanı milletin kaynaklarını, millet düşmanlarına akıtırsa orada hukuk devleti devreye girer. Bu noktada devletin yetkili kurumları da her zaman bu konuda hassas ve teyakkuzda olacak’’ dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, memleketi Bartın’da seçimi kazanan Ak Partili belediye başkanlarını hayırlı olsun ziyaretlerine başladı. İlk durağı Ulus ilçesi olan Bakan Tunç, Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, Ak Parti İl Başkanı Yaşar Arslan ile birlikte Ulus Kaymakamı Fırat Kadiroğlu’nu ziyaret etti. Ardından Ulus Belediyesine geçen Bakan Tunç, burada yaptığı konuşmasa DEM partili belediye başkanlarını uyardı. Tunç, konuşmasında belediyelerin önemine dikkat çekerek, ’Belediyeler, yerel yönetimlerimiz demokrasinin beşiği. Yerel yönetimler, vasıtasıyla vatandaşlarımıza doğumdan vefatına kadar her türlü hizmeti götüren kamu kurumlarımız aynı zamanda. Seçimle işbaşına gelen belediye başkanlarımız, milletten ve devletten aldığı desteği, devletin ve milletin kaynaklarını yine millete hizmet olarak akıtmak için görevlidirler. Onların yaptığı eserler, gerek ilçenin yeniden imarı, beldenin yeniden imarıyla ilgili, şehrin daha yaşanılabilir hale getirilmesi için gerçekleştirilen hizmetler tabii ki artarak devam etmelidir’’ dedi. Terör örgütleri ile bağlantısını sürdüren belediyelere yönelik kayyum uygulamasının devam edeceği sinyalini de veren Bakan Tunç, şöyle devam etti: ’’Hükümetimiz tarafından belediyelerimize gönderilen kamu kaynakların son kuruşuna kadar vatandaşa, millete hizmet edilmesi gerekir. İşte bunu yapan belediye başkanlarımız başarılı oluyor. Kamu kaynaklarının belediyelerimize gönderilen kaynakların son kuruşuna kadar vatandaşımıza ve milletimize hizmet olarak gösterilmesi lazım. Kamu kaynaklarını suç unsuru bulunan faaliyetlere harcayanlar, terörün finansmanı olarak kullananlar milletimiz tarafından cezalandırılmaktadır. Geçmişte bunun kötü örneklerini maalesef yaşadık, gördük. Bir belediye başkanı milletin kaynaklarını, millet düşmanlarına akıtırsa orada hukuk devleti devreye girer. Bu noktada devletin yetkili kurumları da her zaman bu konuda hassas ve teyakkuzda olacak. Belediye başkanları da bu bilinçle çalışacaklar ve halktan aldıkları, milletten aldıkları yetkiyi kötüye kullanmayacaklar.’’ Bakan Tunç, Ulus ziyaretinin ardından ise Abdipaşa beldesine hareket etti.