POLİTİKA - 02 Şubat 2021 Salı 17:47

Mahir Ünal: “Bizimle bugün mücadele edenler geriye dönüp bakarsanız bu milletin iradesiyle kavga edenlerdir”

A
A
A
Mahir Ünal: “Bizimle bugün mücadele edenler geriye dönüp bakarsanız bu milletin iradesiyle kavga edenlerdir”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Tanıtım ve Medya Başkanı Mahir Ünal, bir takım ziyaretlerde bulunmak üzere Kars’a geldi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Tanıtım ve Medya Başkanı Mahir Ünal, bir takım ziyaretlerde bulunmak üzere Kars’a geldi.


Ünal, AK Parti Kars İl Başkanlığı’nda partililerle bir araya geldi. Burada gazetecilere açıklamalarda bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Tanıtım ve Medya Başkanı Mahir Ünal, “Şimdi diyorlar ki; ‘bu kaymakamlar, valiler militan. Neden Cumhurbaşkanından emir alıyorlar diyorlar, Peki kimden emir alacak. Şimdi bunlar başka yerden emir almaya alışık oldukları için, şimdi millet iradesini sandıkta siyaset kurumuna emanet ediyor, milletin iradesiyle de devleti yönetiyoruz. Öyle mi? Ama bunlar bunu kabul etmiyorlar. Bunu niye kabul etmiyorlar, bunlar eski sistemi istiyorlar, eski sisteme dönelim diyorlar. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, bu deprem güçlendirmesi gibi bir şey herhalde, oldukça hasarlı olduğu için, anladığım kadarıyla deprem güçlendirmesi gibi bir şey yapacaklar. Şimdi güçlendirilmiş sistemde neyi kastettiklerini anlamıyoruz. Niye anlamıyoruz? Kardeşlerim bunlar bize ‘Cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz size’ dediler mi? Dediler. Bir Genelkurmay Başkanı ‘sözde değil özde Cumhurbaşkanı istiyoruz’ dedi hatırlıyorsanız, şimdi ’sözde Cumhurbaşkanı’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu ile o gün sözde Cumhurbaşkanı diyen vesayetçi aklın söyledikleri aynıdır. Niye? Çünkü vesayetçi aklın değerlerini, ilkelerini kabul etmeyen, milletin değerleri ve ilkeleriyle hareket eden her kurum, her yapı bunlara göre nedir? Sözdedir. Peki bunlar size ‘Cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz’ dediklerinde biz halk oylamasına gittik mi? Gittik. Halk oylamasında yüzde 69.1 ile bu millet ‘Cumhurbaşkanımı ben seçeceğim’ dedi mi? Dedi. O gün parlamenter sistem bitti arkadaşlar. Bu parlamenter sistem ne zaman değişti? Bu parlamenter sistem 2007’de halk oylamasıyla değişti. 2007’de bu millet ‘Cumhurbaşkanımı ben seçeceğim’ dediğinde parlamenter sistem değişti. Biz ne yaptık? 2014 yılında bu millet ilk Cumhurbaşkanını seçti Recep Tayyip Erdoğan’ı, fakat ne yapılması gerekiyordu? Bir siyasal uyum oluşturulması gerekiyordu, sistem uyumu olması gerekiyordu. Seçilmiş Cumhurbaşkanı, sistem parlamenter sistem. O yüzden tekrar halk oylamasına gittik ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini getirdik. Peki bunlar şimdi Cumhurbaşkanına sözde diyerek 2007’deki halk oylamasını ne yapmış oluyorlar? Milletin yüzde 70 ile onayladığı halk oylamasını yok sayıyorlar, 2016’yı yok sayıyorlar, 2018’i yok sayıyorlar. Yok saydıkları ne aslında? Millet iradesi. İşte kardeşlerim millet iradesi dediğimiz şey siyaset kurumunun bizatihi aracılık ettiği sandıktan alıp devlet yönetimine taşıdığı şeydir. Benim iradem, senin iraden, 83 milyon vatandaşın iradesidir bu. Ben size soruyorum iradesine sahip çıkmayan özgür olabilir mi? İradesi olmayan bir insana özgür diyebilir miyiz? İradesi olmayan kişiye biz ne diyoruz? Vesayet altında diyoruz. Bunlar bu milletin iradesini vesayet altına almaya, kendilerini de bu millete vasi tayin etmeye çalışıyorlar. Kavga bunun kavgası, AK Parti’nin verdiği kavga, Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin kavgası değil. Biz Recep Tayyip Erdoğan ile beraber, AK Parti ile beraber bu milletin kavgasını veriyoruz. Bu kavga, bu milletin iradesine sahip çıkma kavgasıdır” dedi.



“Bizimle bugün mücadele edenler geriye dönüp bakarsanız bu milletin iradesiyle kavga edenlerdir”


"2002 yılından bu yana bizimle kavga ediyorlar, bizimle kavga edenlere bakın; 28 Şubat’ı alkışlayanlar, 27 Nisan el muhtırasını alkışlayanlar bizimle kavga ediyorlar" diyen Ünal, “2003 yılında ‘genç subaylar rahatsız’ manşetini atanlar, bunlar ‘ordu göreve’ pankartı çekenler, bunlar 2007 yılında ‘TSK’nın karşısında saygıyla eğiliyoruz’ dediler, niye biliyor musunuz? Ordu darbe yapsın diye. O ordu darbe yapmayıp, o ordu milletin şerefini, onurunu, haysiyetini Libya’da, Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Azerbaycan’da koruduğu zaman ‘bunlar satılmış ordu’ dediler. Bizimle bugün mücadele edenler geriye dönüp bakarsanız bu milletin iradesiyle kavga edenlerdir. Gezi’de mesele ağaç değildi, bunu hepimiz biliyoruz. 17-25 Aralık’ta mesele yolsuzluk değil, yolsuzluk kılıfıyla emniyet ve yargı darbesini yapmaktı. MİT tırları operasyonuyla ‘Türkiye’yi Lahey’de yargılatamaz mıyız’ diye düşündüler. Bunun planını yaptılar. Bugün AK Parti’ye en çok saldıran gazetecilerden bir tanesi o gün ne dedi biliyor musunuz? ‘Bizim başaramadığımızı Fethullah ve ekibi başardı’ dedi. Devletin FETÖ yapılanması terör örgütü ilan edip, mücadele etmesine ‘sivil darbe’ dediler. Tıpkı 20 Temmuz’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin FETÖ’cülerle mücadele etmek için Olağanüstü Hal kararı almasına ‘sivil darbe’ dedikleri gibi. Şimdi de Boğaziçi Üniversitesi’nde mesele Rektör değil, bunlar her seferinde sandıkla gelen, demokratik yollarla gelen, seçimle gelen, millet iradesini temsil eden yapıların meşruiyetine inanmadılar. Dolayısıyla mesele nedir diye soracak olursanız? Mesele, kendi irademize, millet iradesine sahip çıkma meselesidir. Bu millet o sandıkta bize bu yetkiyi, hükümet olma yetkisini kendi güvenliğini sağlama, kendi huzurunu sağlama, kendi geçimini sağlama, Türkiye’nin refahını arttırma ve Türkiye’yi büyütmek için o yetkiyi bize verdi. Bin kişi protesto eylemi yaptı diye 26 milyon kişinin iradesi sorgulanamaz. Bin kişi protesto eylemi yapıyor diye 26 milyon kişinin reyi iradesi sorgulanıyorsa, bunun adı demokrasi değil, bunun adı anarşizm arayışıdır. Biz milletin bize verdiği iradeyi Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz gecesi söylediği gibi ölümüne, ölümüne muhafaza edeceğiz. Eğer birileri sokaktan, huzursuzluktan, medet umuyorsa birileri bu ülkede geçmişte tezgahladıkları oyunları tekrar tezgahlamayı düşünüyorlarsa bu millet her şeyin farkında, bu millet kendi iradesinin de, kendi kararının da artık kendisine ait olduğunun farkında” diye konuştu.


Birilerinin Biden’in iç politikaya dönük sarf ettiği cümlelerden umutlandığına dikkat çeken Ünal, “Şimdi bunlar niye umutlandılar biliyorsunuz değil mi? Biliyorsunuz Biden, seçim çalışmaları sırasında iç politikaya dönük bir cümle sarf etti. Şimdi o bunları çok umutlandırdı. Bunlar AK Parti karşıtı, Erdoğan karşıtı kim olursa onunla birlikte olma konusunda çok istekliler. AK Parti karşıtı herkesle birlikte oldular, YPG AK Parti karşıtı mı birlikte oldular. Macron AK Parti’ye saldırıyor, Türkiye’ye mi saldırıyor, birlikte oldular. Şimdi bize diyorlar ki, ‘HDP ile geçmişte beraber oldunuz.’ Biz HDP ile ittifak yapmadık. Biz sahada HDP ile göğüs göğse mücadele ettik. Ama HDP’ye dedik ki, ‘terörle arana mesafe koy.’ ‘Demokratik siyasetten yana tavır al.’ ‘Demokratik siyasette silah olmaz, şiddet olmaz, terör olmaz’ dedik. Ama siz HDP ile seçim ittifakı yaptınız. Bir kere olsun da HDP’ye ’terörle arana mesafe koy’ demediniz. Biz terörü bitirmek için mücadele ettik. Sizse bugün teröristlere kontenjan ayırıyorsunuz belediyelerde, bir gün olsun dönüp HDP’ye demediniz ki, ‘terörle arana mesafe koy’ demediniz. Bunlar şimdi demokrasi diyorlar ya demokraside bunlar İsviçre’yi, Danimarka’yı, Almanya’yı, Fransa’yı örnek alıyorlar ya, İsviçre geçen gün bir yasal düzenleme gerçekleştirdi. Protesto eylemleri terör eylemi sayılacak diye, Danimarka’da başbakanın posteri yakıldı diye 3 kişi tutuklandı. Fransa anayasayı koruma kanunu başlığı adı altında aldığı tedbirleri gitsinler bir görsünler. Almanya’nın bu konuda yaptıklarına baksınlar. Kongre baskını sırasında Amerika’da kongre baskınını gerçekleştirenlere 500 bin dolar bağışlayan kişi otel odasında ölü bulundu. İntihar ettiğini söylediler. Onlar hainlerini yaşatmazlar, başka ülkelerin hainlerini desteklerler. Kendi hainlerini de yaşatmazlar” şeklinde konuştu.


Mahir Ünal, daha sonra özetle şunları söyledi:


“Şimdi bunlar amaçları demokrasi olsa millet iradesine saygı duyarlar. Demokratik siyaset olsa, terörle aralarına mesafe koyarlar. Bir il başkanı gidip üniversitede öğrencileri koordine ediyor. Whatssap gruplarından polise nasıl direnç gösterecekler. Nasıl koordine olacaklar. Nasıl kendi aralarında ihtiyaçlarını karşılayacaklar. Bunun planını yapıyorlarsa, bu artık bir siyasi partinin il başkanı değildir. Orada Müslümanların inançlarına yapılan hakarete sessiz kalacaksınız. Bu hakarete ses çıkaran öğrencileri fişleyip, uluslararası üniversitelere bunların kabulü gerçekleşmesin diye öğrencileri fişleyip isimlerini bildireceksiniz. Sonra buna tepki gösterildiğinde rektörlüğü abluka altına alacaksınız ve sonra yasanın gereği olarak polis kamu düzenini sağlamak adına ’evlerinize lütfen herhangi bir şiddete mahal vermeden dağılın’ dediğinde de ’katil polis’ diye bağıracaksınız. Pandemiden dolayı polis memuru sosyal mesafeyi korumak adına aşağı dağılın dediğinde, o cümleyi alıp, aşağı bakın dedi deyip aşağı bakmayacağız diye ortalığı birbirine katacaksınız. Kusura bakmayın, bu ülkenin huzuru, bu ülkenin refahı, hele hele pandemi döneminde, yani bugün bütün dünya küresel bir salgınla boğuşurken, ekonomik daralmayla boğuşurken, salgından kaynaklanan insanı sorunlar derinleşirken ve Türkiye salgın sürecini dünyada en iyi yöneten 5 ülkeden biriyken siz bu ülkenin huzurunu bozmaya kalkışacaksınız. Bunu da demokrasi adına, barış adına, özgürlük adına yapacaksınız. Buna izin vermeyiz. Boğaziçi Üniversitesi bizim çok seçkin bir üniversitemizdir. 150-200 öğrencinin ki, bunların ilk gözaltına alınan 17 öğrenciden, 16 tanesi 2 tanesi MDKB üyesiydi. Ve öğrenci değillerdi. Orayı karıştıranlar Boğaziçi Üniversitesinin öğrencileri midir? Yoksa dışarıdan gelenler midir? Buna iyi bakmak lazım, dolayısıyla kimse Boğaziçi Üniversitesinin adını kirletmeye kalkışmasın ve Boğaziçi Üniversitesi üzerinden de birileri bu ülkede huzursuzluk oluştururuz, hani bunlar Gezi’de diyorlardı ya, bu ülkenin solcuları da bir garip, yazı yazıyorlardı, biraz daha direnin 24 saatte NATO müdahale edecek diye, böyle bir kafaları da vardı bunların, Avrupa müdahale edecekmiş, NATO müdahale edecekmiş, o dönemde bunlar zannediyorlar ki, meşru olmayan ya da yasal olmayan şeyler yapmanın bir hak olduğunu zannediyorlar. Evet kötü örnek misal gösterilmez. Fakat bir şeyi de söylemeden geçemeyeceğim. Bu ülkede inançlarından dolayı öğrenciler üniversiteye alınmazken, Kemal Kılıçdaroğlu ne diyordu biliyor musunuz. ‘Devletin kuralları var. Devletin kuralları var’ diyordu. Yani devletin kurallarını bir yasak üzerinden savunuyorlardı. Peki bugün yasa dışı eylemler yapılırken, niye sayın Kemal Kılıçdaroğlu devletin kuralları var demiyorsun. Çünkü o günkü devlet bunların isteklerine uygun hareket ediyordu. Bugünkü devlet ise milletin çıkarlarını koruduğu için işlerine gelmiyor. Tıpkı ‘ordu göreve’ pankartı açtıklarında ordu siyasete müdahale etsin diye, ‘ordumuzun karşısında saygıyla eğiliyoruz’ diyenler. Bugün ordu Azerbaycan’da, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Suriye’de kahramanlık gösterirken, ‘satılmış ordu dedikleriydi’ kusura bakmasınlar. Bu millet kurumlarıyla, devletiyle, milletiyle artık bütünleşmiştir. Artık devlet milletin devletidir. Gelsinler sandıktan sandıkta millet ne karar verirse 2023’te buyursunlar. Bakın İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi millet onlara verdi. Verdi de verdiğine bin pişman, bugün İzmir’in halini gördünüz. İstanbul’un halini görüyor musunuz? Millete bunlara iktidar verir mi? Millet önce yerel yönetimde bakarak, yerel yönetimde başarılı olursa ne yapar, iktidara taşır. Şimdi millet bunlara yerel yönetimde birkaç tane şehir verdi. Geçen gün açıklama yapıyorlar diyorlar ki yüzde 35 CHP’nin alımlarda, yüzde 15 İyi Parti’nin, yüzde 15 diğerlerinin yani HDP’nin ya siz nereyi paylaştırıyorsunuz? Bu miller size oy verirken kendi aranızda buraları paylaşın diye mi verdi. 15 Temmuz gazisini işten atıp, yerine PKK sempatizanını işe alın diye mi verdi.”


Ünal, daha sonra partililerle basına kapalı olarak bir araya geldi. Ünal, geceyi Kars’ta geçirecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın AKUT ödülleri sahiplerini buldu AKUT Kuşadası ekibi tarafından düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri verildi. Türkiye’nin ilk arama kurtarma derneği olan AKUT tarafından bu yıl 3’üncü kez düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu. Tarihi Kervansaray’da düzenlenen yarışmaya Kuşadası Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, AKUT 2’nci Başkanı Esra Üstünkaya, Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Sönmez, yarışmada dereceye giren çocuklar ve aileleri katıldı. Yarışmada, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve AKUT gönüllülerinin deprem zamanı yürüttüğü çalışmalara dikkat çekmek için ilkokul ve ortaokul öğrencileri tarafından yazılan ve dereceye girenlerin mektuplar okundu. Sosyal sorumluluk oluşturmak ve duyarlılık kazanımlarını arttırmak amacıyla düzenlenen yarışmada konuşan AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, “Kurulduğu yıldan beri özveriyle çalışan ekibimiz, birçok alanda gönüllülük ile toplum hizmeti vermektedir. Geleceğimizin temsili çocuklarımız da bizlerin en hassas noktasıdır. Emek verip yarışmamıza katılmış tüm öğrencilerimize ve velilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, her zaman dayanışmamızı sürdürdüğümüz Kuşadası Belediyesi ve Başkan Ömer Günel’e teşekkür ediyorum. AKUT varsa hayat var” dedi. Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ Yarışması’nda dereceye giren çocuklara Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, Kuşadası AKUT Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, Akut İkinci Başkanı Esra Üstünkaya ve Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Dönmez tarafından başarı belgeleri ve ödülleri verildi.
Samsun Abdullah Avcı: “Performansımızın çok altında kaldık” SAMSUN (İHA) – Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Samsunspor maçında performanslarının çok altında kaldıklarını söyledi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Trabzonspor, deplasmanda Samsunspor’a 3-1 mağlup oldu. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Teknik Direktör Abdullah Avcı, açıklamalarda bulundu. Avcı, kaybettikleri için üzgün olduklarını ifade ederek, "Rakibin çok basit, sade ama çok güçlü bir oyunları var. Bizim maça gelmeden evvel, yanlış hatırlamıyorsam 11 maçın 7’sini içeride kazanmış, tek mağlubiyeti var. Oyunu basit ama doğru ve bunu şiddetli şekilde uygulayan bir takım. Direkt oyunları var ve özellikle burada ikinci topa yanaşmak, ondan sonrasında yapılacak ortalar, bir de rakip arkası şiddetli yapacağı koşullar vardı. Bu plan her maç böyle yani burada da dışarıda da oynadıklarında bunu kendi güçlü oyunlarını oynatıp bunu yansıtıyorlar. Biz buna özellikle oyunun başlangıcında doğru cevap veremedik. Penaltıdan yediğimiz golün arkasından da bizim gibi takıma yakışmayacağı bir organizasyon bozukluğundan dolayı yediğimiz bir gol oldu. Rakip 2-0 öne geçti. Sonrasında tam oyuna tutunacakken golü de bulduk. Kornerden bu sefer kendi kalemize attığımız gol, 3-1 mağlup duruma düştük devreye girerken. Olabilir mi? Olabilir. Geçen haftada iki farklı mağlup duruma düşmüştük. İkinci yarıda daha doğru oyun oynamamız gerekiyordu. Topa sahip miyiz? Evet topa sahibiz. Bunu da bekliyorduk zaten ama bunu beklerken bu oyunu oynarken özellikle oyuna genişlik verip sayısal olarak fazla girdiğimiz ceza sahasında paslar veya kısa ortalar yapmamız gerekiyordu. Rakibi böyle çözecektik, rakibin de baskı şiddeti düşecekti. Zaman zaman bunu dedik ama sonuçlandıramadık. Oyunun başından sonuna kadar net bir şekilde bireysel performanslarımız hem de oyun performansımızın çok altında kaldık ve hiç doğru ve şık olmadı" dedi. "Rakip bugün çok istedi" Lig ve kupadaki durumlarını da değerlendiren Avcı, "Üçüncülük anlamında lige baktığında haftaya başlarken birine 6 puan, birine 7 puan önde girdik. Rakibin bir tanesinin kazanması puan farkının 4 puanına düşmesi bu bizi yukarıya doğru çekmesi gerekirken aşağıya doğru gitti. Konsantrasyon bozuktu. Oyunun her anı doğru oynamadık. Futbolda bazen kaybedersin. Ama oyunu doğru oynamaya çalışırsın ama kaybedebilirsin. Çünkü karşında da bir rakip vardır. Rakip bugün çok istedi. Fiziksel olarak bizden daha fazla mücadele etti. Daha fazla temas yaptı. Daha fazla sertlik yaptı ki normal. Biz buna hem sertlikle hem mücadeleyle doğru cevap veremedik. Onun için rakibimizi tebrik ediyoruz. Samsun stadı çok güzel bir ortam. Samsun bir futbolcu yeri geçmişiyle, tarihiyle stadyumuyla ilk defa geldim. Yapanların emeğine sağlık. Ama şunu da belirtmek istiyorum futbol bir iyileştirme gücü olan güzel bir oyundur. Bu sadece burayla alakalı değil genel olarak söylüyorum. Dilimizi üslubumuzu değiştirmediğimiz sürece gönlümüzü dönüştüremeyeceğiz. Sonunda ölüm yoktur, kalım yoktur, savaş yoktur. Mücadele vardır. Onun için bu bir ölüm kalım maçı değildir. Bu tarihte oynanmıştır, oynanmaya da devam edecektir müsabakalar. Lütfen bu oyuna böyle bakalım. Rakibimizi yaptıkları mücadeleden dolayı tebrik ediyoruz. Bundan sonraki maçlarında başarılar diliyorum. Bizim adımıza 4 gün sonra, çarşamba günü bir adım kaldı, finale oynayacağımız kupa maçımız var. İstanbul’da oynayacağız. Şimdi buradan ne çıkartacağız? Bir sürü olumsuzluğun olduğu oyun anlamında ve performans anlamında bunu kaldırıp konsantrasyonumuz daha yüksek, doğru bir oyunla Karagümrük maçına hazırlanıp ligde de bundan sonra kalan 3 maçı en iyi şekilde tamamlayıp ligi 3. sırada bitirmek istiyoruz" diye konuştu.
Samsun Gisdol: “Çok büyük bir adım attık” SAMSUN (İHA) – Samsunspor Teknik Direktörü Markus Gisdol, Trabzonspor’u yenerek kümede kalma yolunda çok büyük bir adım attıklarını söyledi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Samsunspor, sahasında karşılaştığı Trabzonspor’u 3-1 mağlup etti. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Teknik Direktör Markus Gisdol, açıklamalarda bulundu. Kümede kalma yolunda çok kritik bir virajı geride bıraktıklarının altını çizen Gisdol, “Eminim bugün herkes bu takımı ve taraftarı çok sevdiğimi daha iyi anlamıştır. Bugün taraftarımızla birlikte sahada çok iyiydik. Taktiksel anlamda iki yarıda da çok iyiydik. Çok zor bir takıma karşı oynadık. Bu galibiyeti almak çok özel oldu. Maçtan önce taktiğimizi belirlemiştik. Rakibin ritim yakalamasını, kendi oyunlarını oynamalarına müsaade etmeyecektik. Rakibe nefes aldırmadık. Her zamankinden daha fazla koşmaları, mücadele etmeleri gerektiğini futbolcularıma söylemiştim. Bunu da çok iyi yaptılar. Sadece Holse ve Marius değil tüm oyuncularımız çok iyi bir performans gösterdiler. Tüm takımımı tebrik ediyorum. Oyuncularımız son maçlardan dolayı çok kızgındı. Hafta boyunca taktiksel anlamda neler yapmaları gerektiğini anlattık. Tüm futbolcular bugün işlerini en iyi şekilde yaptılar. Matematik öğretmeni değilim. Rakamları hesaplamayı sevmiyorum. Bugünkü galibiyet ile büyük bir adım attık. Göreve geldiğimde son 3 haftaya 42 puanla gireceğimizi söyleseler kimse de ben de inanmazdım. Son maçlara da aynı konsantrasyon ile devam edeceğiz” dedi.
Kayseri Tolunay Kafkas: "Ligde kalmak için var gücümüzle çabalayacağız" Fatih Karagümrük Teknik Direktörü Tolunay Kafkas, Kayserispor maçının ardından yaptığı açıklamada, "Önümüzdeki üç tane kritik maç var. Artı bir kupa maçı var. Ligde kalmak için var gücümüzle çabalayacağız" dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Karagümrük, deplasmanda Kayserispor ile 2-2 berabere kaldı. Mücadele sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Kafkas, "Oyuna kötü başladık. Zaten hemen akabinde başlar başlamaz bir gol yedik. Oyun dengelemeye çalıştık ama oyunu çok ufak bir bölümünde ilk devre dengeler gibi olduk. Geldiğim günden beri ilk devre hiç bize yakışmayan iyi bir oyun olmadı. Özellikle pres konusunda ciddi sıkıntılar yaşadık, çok çalışmamıza rağmen maalesef bugün istediğimizi yapamadık. İkinci devreye oyuna müdahalelerle, oyuncu değişiklikleriyle oyun istediğim gibi olmadı ama öne geçtik. Fakat çok kısa süre içerisinde yediğimiz gol bizi yine sıkıntıya soktu. Oyunun kontrolü zaman zaman bizde oldu. Zaman zaman Kayserispor’da oldu. Aslında iki takım da kazanabilecek pozisyonları yakaladı. Biz çok pozisyon veren bir takım değildik ama bugün itibarıyla verdik. Böyle zor bir deplasmanda Kayserispor gibi iyi bir takımdan, iyi oyunculardan kurulu bir takımdan bir puan aldık. Yolumuza devam edeceğiz. Önümüzdeki üç tane kritik maç var. Artı bir kupa maçı var. Ligde kalmak için var gücümüzle çabalayacağız. Kayserispor’a da bundan sonraki maçlarında başarılar dilerim" ifadelerini kullandı.