GÜNDEM - 09 Temmuz 2025 Çarşamba 15:48

Feyzioğlu’nun Kars’ta araştırma ve derlemelerine devam ediyor

A
A
A
Feyzioğlu’nun Kars’ta araştırma ve derlemelerine devam ediyor

Masal Dede diye ün yapan Yazar Yücel Feyzioğlu eşi Dr. Nevin Feyzioğlu ile Kars’a geldi. Aslen Karslı olan yazar Feyzioğlu, daha önce Kars ve köylerinden derlediği efsane ve masalları "Hıdırellez Geliyor", "Sihirli Limon" ve "Ayıkulak" adlı üç kitapta yayınlamıştı. Feyzioğlu, şimdi de Kars-Keçivan Kalesi’nde Alp Er Tunga’nın izini aramak için kentte bulunuyor. Kendisine Kafkas Üniversitesi Dede Korkut Eğitim Fakültesi’nden Doç. Dr. İkram Çınar rehberlik ediyor.


Yücel Feyzioğlu, Alp Er Tunga Saka Türklerinin beyi olduğunu söyledi.


Feyzioğlu, "Efsaneye göre yayla yeri aramak için güney Kafkasya’ya doğru bir grup Türk beyiyle yola çıktı. Kars’ın 30 kilometre güneyinde kalan Keçivan Kalesine geldi. Saka topraklarında gözü olan İran Şahı Kiros, Alp Er Tunga ve yanındaki beyleri Urmiye Gölü sayfiyesinde ağırlamak için davet etti. Onları orada tuzağa düşürerek hepsini öldürdü" dedi.


Feyzioğlu, "Bu katliam sonunda Alp Er Tunga’nın torunu Tomris Hatun Saka Türklerinin hükümdarı oldu. Dünyada ilk kadın hükümdar odur. İşte o zaman şu yemini etti: ‘Kana susamış Kiros, sen dedeme ve babama tuzak kurarak kan döktün. Sen sevdiklerime kıydın. Ant olsun ki, seni kanla doyuracağım.’ 7 bini kadın, 5 bini erkek, toplam 12 bin askerle Kiros’un üstüne yürüdü. Kiros ordusu 50 bin kişiydi. Tomris Hatun çok iyi bir taktikle o orduyu dağıttı ve İran Şahı Kiros’u yakalatarak andını yerine getirdi" diye konuştu.


Yazar Yücel Feyzioğlu bu tarihi olayın geçtiği sahneleri gezdiğini beliterek, günümüze kalmış, efsane, söylence ve masalları derlediğini "Tomris Ana" adlı kitabında yayınlayacağını kaydetti.



Feyzioğlu’nun Kars’ta araştırma ve derlemelerine devam ediyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.