GENEL - 23 Şubat 2017 Perşembe 15:17

Kastamonu’da ‘beyaz altın’ın ekimi başladı

A
A
A
Kastamonu’da ‘beyaz altın’ın ekimi başladı

‘Beyaz altın’ olarak adlandırılan ve dünyanın en kaliteli sarımsağı olarak gösterilen Taşköprü sarımsağının ekimi başladı.
‘Beyaz altın’ olarak adlandırılan ve dünyanın en kaliteli sarımsağı unvanına sahip Taşköprü sarımsağının bu yılki mahsulünün ekimine başlandı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye’nin sarımsak ihtiyacının yüzde 25’lik kısmının karşılandığı Taşköprü’de sarımsaklar toprakla buluşuyor. 2015 yılında 22 bin ton olan sarımsak rekoltesinin bu yılda 25 bin tonu bulması bekleniyor. Taşköprü’de 4 bin ailenin geçim kaynağı olan Taşköprü sarımsağı, bu yıl ise havaların erken ısınmasından dolayı Şubat ayı içerisinde ekilmeye başlandı. Sarımsak üreticileri, Mart ayında ekimine başladıkları sarımsakları bu yıl 18 Şubat’ta ektiklerini söyledi.

“Havaların erken açmasıyla birlikte sarımsak dikimine de erken başladık”
Havaların erken açması ve sıcaklıkların da yükselmesiyle birlikte sarımsak ekimine erken başladıklarını ifade eden sarımsak üreticisi Hasan Yıldırım, “Normalde Mart ayında sarımsak dikimine başlardık. Fakat bu yıl sarımsak dikimine Şubat ayının 18’i gibi başladık. Şu anda sarımsak dikimleri hemen hemen yarıya ulaştı. Öncelikle arazimizin tabanını düzelttik. Dikime hazırladık. İşçileri tarlaya getirip tek tek dişlenmiş sarımsakları toprakla buluşturuyoruz” dedi.

“Makineli dikim yerine el ile dikimi tercih ediyoruz”
Makine ekiminde verim düşüklüğü yaşandığı için el ile ekimi tercih ettiklerini anlatan Hasan Yıldırım, “Makine ile sarımsak dikimine başladığımız zaman sürekli dönüm başına yarı yarıya fire veriyor. Dişlenmiş sarımsakların bazıları baş aşağıya geliyor, bazıları ise baş yukarı geliyor. Bu yüzden sarımsakta hasat yaparken fire veriyor, dönüm başına yarı yarıya fire veriyor. Geçtiğimiz yıl yapılan makine dikiminde istenilen verim alınamadığı için bu yıl makineli dikim yapılmadı. Bu yüzden makine dikim yerine el ile dikim yapıyoruz” diye konuştu.

“Sarımsağın en büyük tehdidi toprak kurdudur”
Sarımsağın en büyük tehdidinin ilk etapta toprakla buluştuktan sonra kurtlanması olduğunu vurgulayan Hasan Yıldırım, "Biz, bunun önüne geçmek için özellikle Mart ayını tercih ederdik. Fakat bu yıl havaların iyi gitmesinden dolayı sarımsak dikimine erken başladık. İnşallah bu yılki dikimimizde bir şey olmaz ve toprakla buluşan sarımsaklar kurtlanmaz" şeklinde konuştu.

“Sapları kırılmış sarımsakları, makinede diş haline getiriyoruz”
Sapları kırılmış sarımsakları makinede diş haline getirdiklerini ve bu dişleri de tarlada tohum olarak kullandıklarını belirten sarımsak üreticisi İlhami Yıldırım ise, “Bunlar bizim tohumluk sarımsaklarımızdır. Burada kırım makinesinde bu tohumları çıkartıyoruz. Sarımsakların sapları kırılmış halde makinenin ağzından veriyoruz, dişlenip elekten tek tek dişlere ayrılmış şekilde sarımsaklar çıkıyor. Ondan sonra bu dişlenmiş sarımsaklar tarlada tohum olarak kullanıyor ve toprağa dikiliyor. Sarımsak kuru olursa makineden saatte bir ton sarımsak çıkıyor. Sarımsaklar, günlükçülerle birlikte elle dikiliyor. Bu yüzden sarımsak üretiminin zorlukları çok oluyor. Çok zor sarımsak üretimi yapılıyor. Taşköprü’de makine ile dikim yapılmıyor çünkü randıman vermiyor. En randımanlı dikim el ile oluyor. Örnek verecek olursak makine ile dikimden dönümüne 400 kilo alırsanız, el ile dikiminde 1 ton sarımsak alıyorsunuz” dedi.
Sarımsak dikimine başladıklarını söyleyen sarımsak üreticisi İsa Erdoğan ise, “Gündelikçi tuttuk, sarımsak dikiyorum. El ile daha güzel dikiliyor. Verim daha fazla alınıyor. Makine ile istediğiniz verimi alamıyorsunuz. Bu yüzden el ile dikimi tercih ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Sarımsak üretiminin düşünüldüğü gibi hiç kolay olmadığını ifade eden Mükerrem Erdoğan da, şöyle konuştu: “Bir ay boyunca sarımsağı dişliyoruz. Sonra işçi tutup tarlaya işçi götürüyoruz ve sarımsak dikimini yapıyoruz. Buna geriden bakıldığında kolay zannedenler var ama çok zor. Her şey işçi ile oluyor. İşçi ile dikiyoruz, işçi ile hasat ediyoruz. İşçi ile çapasını yapıyoruz. Göründüğü gibi sarımsak üretmek kolay değil.”
Makine dikimiyle sarımsağın seyrek olduğunu ve bu yüzden verimin düşük olduğunu aktaran Mükerrem Erdoğan, şunları kaydetti: “Makine ile istenilen verim olmuyor. Ama el ile dikilince verim alıyorsunuz. Daha sık dikiliyor.”

“Taşköprü sarımsağının dünyadaki marka tescili ile ilgili başvurumuzu da yaptık”
Taşköprü sarımsağının dikim sürecinin başladığını söyleyen Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan ise, Taşköprü sarımsağının üreticilerin ‘beyaz altın’ diye tabir ettiği özel bir sarımsak olduğunu kaydetti. Bu sarımsağın dünyada selenyum oranı en yüksek sarımsak olduğuna dikkat çeken Başkan Arslan, “Taşköprü sarımsağımız dayanıklılığı, aroması ve kalitesiyle bir dünya markası bir sarımsaktır. Türkiye’de sarımsak üretiminin yüzde 25’ini bölgemiz sağlıyor. Yaklaşık 4 bin ailemiz sarımsak üretimi ile geçimlerini sağlıyor. Geçen yılki rekoltemiz 25 bin tonun üzerindeydi. İnşallah bu seneki beklentimiz 30 binin üzerinde bir rekolte bekliyoruz. Üreticimiz ürettiği ürünün karşılığını alabilme noktasında önemli bir mesafe kaydetti. Gerek üretim kalitesini arttırmak, gerekse daha sağlıklı tarım yönlendirmesiyle, sulama alanlarının gelişmesiyle Taşköprü sarımsağının gelecekte daha iyi noktalarda olacağını düşünüyoruz. Temel sorunlarımız Taşköprü sarımsağının başka ürünler adı altında, Taşköprü sarımsağı hala topraktayken satan başka bölge sarımsakları ile ciddi sorunlar yaşıyoruz. Ama marka tescilli olan bu ürünümüzü bu konularda da koruma altına alacağız. Taşköprü sarımsağı ile ilgili özel olarak bütün sektörde, sanayide özel olarak tıbbi alanlarda da önemli yer tuttuğunu biliyoruz. Bugün bu konuda yeni tesislerin yapılandığını, bu konuda da öncü çalışmalar yaptığımızı ifade etmek istiyorum. Ayrıca Taşköprü sarımsağının Türkiye’deki coğrafi işaretinin ötesinde de dünya markası olabilmesi açısından da dünyadaki marka tescili ile ilgili başvurumuzu da yaptık. İnşallah 1-1,5 yıl gibi inceleme sürecinden sonra da ona da kavuşacağız” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce 48 saat uykusuz maraton Düzce Üniversitesi ve Düzce Teknopark iş birliğiyle düzenlenen ve 3 gün süresince zorlu bir iş fikri yarışmasına sahne olan Girişimcilik Maratonu 2024, gerçekleştirilen ödül töreni ile sona erdi. Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa; Düzce Üniversitesi Rektörü ve Düzce Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nedim Sözbir, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Öztürk, Düzce Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Resul Kara, sanayiciler, davetli konuklar ile Düzce Üniversitesi öğretim üyeleri, mentörler ve öğrenciler katıldı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Resul Kara, bilim ve teknolojinin geldiği son noktada, eski düşünce tarzlarının değiştiğini ve evrildiğini, gençlerin günümüz teknolojisinin ihtiyaçları ve düşüncelerine yön verir hale geldiğini ifade etti. Disiplinler arası çalışmanın önemi üzerinde duran, farklı bilim alanlarından kişilerin bir araya gelerek, farklı disiplinlerdeki bilgileri bir araya getirerek sistemler kurduğunda, katma değeri yüksek ürünlerin ortaya konulabildiğini dile getiren Prof. Dr. Kara, Girişimcilik Maratonu ile genç girişimcileri bir takım halinde birlikte üretmelerine aracılık ettiklerini sözlerine ekledi. Rektör Prof. Dr. Nedim Sözbir, Girişimcilik Maratonu’ndaki deneyim ve atmosfer sayesinde tüm adayların kazandığına ve geleceğe hazırlanma noktasında donanımlı hale geldiğine dikkat çekti. Girişimci gençlerin; iş fikirlerinin geliştirilmesi, projeye ve ürüne dönüştürülmesi aşamalarını yakından görmelerinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Rektör Sözbir, Türkiye Yüzyılı’nda ve teknoloji üretiminde bu tür organizasyonların değerli olduğunu belirterek sponsorlara ve destek sunanlara teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir tarafından etkinliğe sponsor ve destek olan kurumlara, eğitmenlere ve kişilere plaket ve teşekkür belgeleri takdim edildi. Plaket takdimi sonrasında finale kalan 15 takımın sunumlarına geçildi. 48 saatlik uykusuz maraton sürecinde, eğitmenlerce verilen eğitimler ve mentorlerin destekleriyle yenilikçi iş fikirlerini bir iş modeline çeviren ve olgunlaştıran öğrenciler, jüri önünde ödülleri kazanabilmek için birbirleriyle rekabete girdi. Jüri değerlendirmesi sonucunda; Mülaim fikri birinci olarak 75.000 TL ödülün sahibi oldu. Jamrone fikri 50.000 TL ile ikincilik ödülü kazanırken, Ayas fikri ise 3. lük derecesiyle 25.000 TL ödüle layık görüldü. Ödül kazanan takımlar, geleceğin başarılı girişimcileri olarak; iş fikirlerini hayalden öteye taşıyarak hayata geçirme, fikirden şirkete uzanan bir deneyim yaşama olanağı elde etti.
Bursa 671 yıldırdır bu kazanlar kaynıyor Bursa’da köylüler tarafından yılda bir kez pişirilen yemek için binlerce kişi köye akın etti. 671 yıldır devam eden gelenek bu yıl da bozulmadı. Bursa’nın Keles ilçesi Sorgun köyü sakinleri atalarından kalma yüzlerce yıllık geleneği ilk günkü gibi yaşatıyor. Her hıdırellezde "bolluk ve bereket getirsin" diye köylüler tarafından sadece bu köye özel 13 çeşit bakliyat kullanılarak ’Dede aşı’ isimli yemek pişiriliyor. Tüm köy sakinleri imece usulü kazanlarda tonlarca ’Dede aşı’ herkes tarafından çok seviliyor. Kazanlarda pişen bu yemek için herkes köye davet ediliyor. Bu yıl 671 defa pişen bu asırlık lezzetler için şehir içi ve dışından binlerce kişi köye ziyarette bulundu. Köye gelen misafirlere köyün gençleri tarafından ’Dede aşı’ yemeği servis edildi. Yemeğin ardından bolluk ve bereket için dua edildi. Yemeği yiyen misafirler Sorgun köyü sakinlerine misafirperverlikleri için dua etti. Atalarından miras kalan bu geleneği bu yıl 671’incisini gerçekleştirdiklerini ifade eden Sorgun Köyü Dernek Başkanı Muharrem Ulutaş, "Bu gelenek bize atalarımızdan miras, köyümüzde yetişen 13 çeşit bakliyattan dede aşı dediğimiz yemeği yaparak köyümüze gelen misafirlere ikram ediyoruz. Sadece köyümüzde pişen bu yemeğin ünü il sınırlarını aştı. Köyümüze şehir içi ve dışından binlerce misafir geldi. Gelen misafirlerimizi en güzel şekilde ağırladık. Misafirler yaptığımız etkinlikten çok memnun kalarak ayrıldı. Seneye de 672’incisini yapacağımız hayrımıza herkesi bekleriz" dedi.
Mersin Mersin Büyükşehir Belediyesi üniversite öğrencilerini unutmadı Mersin ve Adana arasında faaliyet gösteren tren seferlerinin 22 Nisan itibariyle 2 yıl süreyle durdurulması kararı üzerine harekete geçen Mersin Büyükşehir Belediyesi, aldığı tedbirlerle vatandaşların mağduriyet yaşamasının önüne geçiyor. Ulaşım Dairesi Başkanlığı tarafından yeni açılan hatlar ve artırılan sefer sayıları ile tedbir alan belediye, üniversite öğrencilerini de unutmadı. Mersin ve Adana arasında faaliyet gösteren tren seferlerinin 22 Nisan itibariyle 2 yıl süreyle durdurulması kararı üzerine harekete geçen Mersin Büyükşehir Belediyesi vatandaşların mağduriyetini minimum düzeye indirebilmek adına çalışmalarını sürdürüyor. Belediye Başkanı Vahap Seçer’in Mersin’de yaşayan ve Mersin’e gelen herkesin mutlu olabilmesi anlayışı ile çalışmalarını sürdüren ekipler, TCDD tarafından Mersin-Adana tren seferlerinin 2 yıl süre ile durdurulmasının ardından aldığı tedbirleri sürdürüyor. Bu kapsamda yeni hatlar açıp, mevcut hatlarda sefer sayılarını artıran Ulaşım Dairesi Başkanlığı, Çağ Üniversitesi önüne de yeni duraklar açarak hem öğrencilerin olası mağduriyetini giderdi hem de Mersin-Adana arasında seyahat eden yolcuların bu durak üzerinden aktarma yapmasına olanak sağladı. Öğrencilere yeni bir hizmet: Çağ Üniversitesi durağı Bu kapsamda Büyükşehir Belediyesi, Mersin - Yenice arasında faaliyet gösteren 141 numaralı, Tarsus- Yenice arasında faaliyet gösteren 264 numaralı hatların sefer sayılarını artırdı. Özellikle Tarsus ve Çağ Üniversitelerinde okuyan öğrencilerin eğitim hayatının sekteye uğramaması ve mağduriyet yaşamaması adına harekete geçen Büyükşehir, Belediyesi Tarsus ile Çağ Üniversitesi arasında 263 numaralı hattı 22 Nisan’da hizmete açtı. Yapılan düzenlemelere ek olarak ise belediye, okulun çevre yoluna yakın olması sebebiyle öğrencilerin okul çıkış saatlerinde güvenle bekleyebilecekleri yeni bir durağı hizmete açtı. Çağ Üniversitesi Kampüsünün hemen önünde yer alan ‘Çağ Üniversitesi Durağı’ sayesinde yolda bekleme derdi son bulan öğrenciler, daha güvenli ve emniyetli olan bu hizmetten oldukça memnun kaldılar. “Öğrencilerimizin yaşayacağı mağduriyetinin önüne geçtik” Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanlığına bağlı Toplu Taşıma Şube Müdürlüğünde şef olarak görev yapan Sertaç Açıkbaş, 22 Nisan tarihi itibariyle Mersin ve Adana arasında yapılan yüksek standartlı tren çalışması sebebiyle tren seferlerinin durdurulduğunu ifade etti. Bu kapsamda Büyükşehir Belediyesinin ivedi bir şekilde aksiyon aldığını söyleyen Açıkbaş, “Büyükşehir Belediyesinin Mersin - Arıklı arasında çalışan 140 numaralı hattı günde 10 seferden 18 sefere çıkardı. Daha önce 2 saatte bir olan sefer sayısı sabahları yarım saate öğlen ise 1 saat aralıkla seferlerini icra etmeye başladı. Tarsus’ta hizmet veren 264 no’lu hattımızın 10 olan sefer sayısı 23’e çıkarıldı. Bu bölgede okuyan öğrencilerimiz için UKOME kararı ile 263 numaralı hattımızı açtık ve bu hattımızda günlük ortalama 12 sefer düzenlemekte” dedi. Bu süreçte Adana Büyükşehir Belediyesi ile de iş birliği içerisinde hareket ettiklerini söyleyen Açıkbaş, vatandaşların Adana ve Mersin arasında gidip gelirken Çağ Üniversitesi önünde 300 numaralı hat üzerinden aktarma yapabileceklerini de dile getirdi. Büyükşehir Belediyesinin her zaman öğrencilerin yanında olduğunu kaydeden Açıkbaş, “Bu bölgede yapmış olduğumuz Çağ Üniversitesi durağımız yaklaşık 8 buçuk metre ve öğrencilerimiz için hakikaten istenilen bir durumdu. Böylelikle öğrencilerimizin yaşayacağı mağduriyetinin önüne geçmiş olduk” sözlerine yer verdi. Öğrenciler yeni hizmeti oldukça sevdi Çağ Üniversitesi’nde hukuk öğrencisi Zeynep Dila Arama, “Büyükşehir hem durakları hem otobüs seferlerini çoğalttı. Bu sayede biz öğrenciler olarak bir eksiklik görmedik. Yapılan hizmetlerden de çok memnunuz” dedi. Başka bir öğrenci Zeynep Sabitoğlu da öğrencilerin yaşadığı en büyük problemin şehir merkezine uzak olmaları olduğunu dile getirerek, “Otobüs seferlerinin ve durak sayıların arttırılması bizim açımızdan çok iyi oldu. Okulun önünde durak olmaması bizim için çok büyük bir problemdi. Daha önce ya yol kenarında ya da çok uygun olmayan yerlerde bekliyorduk. Bizim için gerçekten büyük bir problemdi. Buradan çoğunlukla büyük araçlar geçiyor ve gerçekten gerekliydi. Durağın kapasitesi de hem büyük hem yeterli. Bizim adımıza çok yararlı olacak” ifadelerini kullandı.