ÇEVRE - 20 Mayıs 2017 Cumartesi 14:32

Doğada, her yıl biyolojik kirlenmeler 140 türü yok ediyor

A
A
A
Doğada, her yıl biyolojik kirlenmeler 140 türü yok ediyor

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin, doğada her yıl biyolojik kirlenmeler neticesinde yaklaşık 140 türün yok olduğuna dikkat çekerek, 2017 yılında bilinçsizle ilaçlamalar nedeniyle de 300 bin civarında arı kovanın yok olduğunu söyledi.

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin, doğada her yıl biyolojik kirlenmeler neticesinde yaklaşık 140 türün yok olduğuna dikkat çekerek, 2017 yılında bilinçsizle ilaçlamalar nedeniyle de 300 bin civarında arı kovanın yok olduğunu söyledi.


Kastamonu Arı Yetiştiricileri Birliği tarafından 7. Dünya Arı Günü etkinlikleri gerçekleştirildi. Kastamonu Üniversitesi Ahmet Yesevi Konferans Salonunda düzenlenen etkinlikte konuşan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin, “2010 yılında bütün Dünya’da 29 Mayıs günü Dünya Arı Günü olarak kutlanmaya başladı. Dünya Arı Günlerinin en temel öğesi bizim çocuklarımıza bir çağrıda bulunmak, çocuklarımızla birlikte eğlenceler düzenlemek. Çocuklarımıza arı bilincini, çevre bilincini geliştirmek ve arıcılık sektörünün en temel olan gençlerimize bu mesleğe öğretebilmektir. Bu mesleğe gençlerimizle birlikte büyütüp, yaşlı nesillerimizi artık gençleştirmek amacımız. Dünya Arı Günü’nün en temelinde çevre ve çocuklarımız yatıyor. Dünyada her geçen gün doğal kaynakların yok edildiği, var olanlarında tahribata uğratıldığı bir süreç yaşıyoruz. Doğanın, dış faktörlerle her geçen gün biyolojik kirlenmeler ve bu biyolojik kirlenmeler neticesinde de canlı ve cansız olmak üzere yaklaşık 140 türün yani her yıl 140’a varan tür yok ediliyor. Buna birisini dur demesi lazım. Toprak verimliliğinin korunması sürekliliğinin sağlanması içinde ülkemiz açısından son derece önemli bulunmaktadır. Çünkü ülkemiz, bir tarım ülkesidir. Tarım yapmak zorundadır. Tarım ve hayvancılık ülkemiz için olmazsa olmazımızdır. Günümüzdeki iklimlerin bozulmasının, doğal varlıklarının da kaybolmasının oluşturduğu ekonomiye zararı bütün toplum katmanları olarak yavaş yavaş hissetmekteyiz. Bahse konu toprağın korunması ve tarımsal faaliyetlerinden sürdürülebilirliğin sağlanması için arıya ihtiyacımız var. Neden arıya ihtiyacımız var. Toprağın korunması ve tarımın verimli hale getirilmesi için polinasyon dediğimiz bir olay var, yani çiçeklerin tohumlanmasıdır. Yüzde 70 ürettiğimiz ve tükettiğimiz gıdayı yapan arılardır. Arılar, bizim için toprak, su ve gübre kadar önemlidir. Onun içinde biz, bugünlerde arının varlığının ve arının vazgeçilmezliğinin altını çizmek istiyoruz. Bu noktada hareketle her yıl ülkemizin değişik coğrafyasında, değişik sistemler kanalıyla, ilaçlamalar kanalıyla 200-300 bin civarında arının kaybolduğu bir ülkede artık bizim, bırakın yılda bir kez her gün bizim çare bulmamız gerekiyor. Buradan tarımcı arkadaşlarımıza bir çağrıda bulunmamız gerekiyor. Bir gün gelecek artık polinatör yapacak böcek çiçeğe, tarımı verimli hale getirecek hiçbir tohumlayıcı bulunamayacaktır. Acımasızca yapılan bu ilaçlamalar, acımasızca toprağın dengesinin bozulması artık Türkiye’yi dur noktasına getirme zamana gelmiştir. 2017 yılında yüzde 30 arı civarında arı kaybettiyseniz, 2017 yılında illerinizde 300-400 bin arı kovanını ilaçlarla donattıysanız şapkayı önümüze koyup ta düşünmemiz gerekiyor” dedi.


Bal konusunda son derece duyarlı üretim yaptıklarına dikkat çeken Şahin, “Biz, bal üretimini geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın beslenmesi konusunda son derece duyarlı davranıyoruz. Bu duyarlılığımızda yaptığımız bütün etkinliklerde ortaya koyuyoruz. Biz, arıcılıkta da bal üretiminde de dünyada 2’inci sıradayız. Gençleştirici arıcılığın yapıldığı tek yer Dünyada, Türkiye’dir” diye konuştu.


Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş ise, arının hayatlarındaki yerinin çok büyük olduğunu belirterek, “Çocuklarımız için yapılmış bir program ama burada çocuklarımızın az olması bizleri baya etkiledi. Keşke burada çocuklarımızı olup ta burası cıvıl cıval olsaydı. Bu yapılan etkinliklerin hepsi geleceğimiz olan çocuklarımız içindir. Çünkü çocuk yaşta arının balın, çevrenin, toprağın önemini çocuklarımızı anlatmamız aşılamamız lazım. İnşallah önümüzdeki günlerde arıcılarımıza plastik polen dudaklarından dağıtacağız. Elimizden geldiğince arıcılarımıza bundan dağıtacağız” şeklinde konuştu.


Kastamonu’da bal üretiminin az olduğuna işaret eden Başkan Babaş, “Kastamonu’da bal üretimi biraz az. Bunun için ne yapılması gerekiyor, bunları bir kere masaya yatırmamız lazım. Özellikle Tarım İl Müdürlüğü ile STK’larla bir araya gelerek kararlar almamız gerekiyor. Bu konuda ne gibi çözümler üretebilirsek bizim için kardır. Bu yüzden bunların bir programını yapmamız lazım. İnşallah bizde, böyle bir şeye vesile oluruz. Kastamonu, tarım ve hayvancılığın yapıldığı bir ildir. Ama görüyoruz ki kimse köylerinde, tarlalarında tarım yapmak istemiyor. Gençlerin çoğu köylerde durmuyor. Tarım arazilerinde çalışmıyor. İlla ki bir elinde bordrolu iş olacak orada çalışacak. Baktığımız zaman fazlasıyla tarım alanı, hayvancılık yapılabilecek alanlarımız var ki, ayrıca köyünde arısı bulunuyor, hayvanı bulunuyor ama ille de elime bordro alacağım diyor. Bunlar bizim için büyük problem, bunu nasıl kıracağımız üzerinde durmamız gerekiyor. İnsanlarımızı tarım ve hayvancılığa ciddi manada yönlendirmemiz gerek. Köylerimizin boşalmamasını sağlamamız gerek, herkes şehre geliyor o zamanda ne yazık ki çarpık kentleşme oluyor. Ardından sosyal boyuttaki sıkıntılar gelip bizleri buluyor” ifadelerini kullandı.


Kastamonu’ya yapılan yatırımlar hakkında da katılımcılara bilgiler veren Başkan Babaş, Kırık Barajı’nın ihalesinin gerçekleştirildiğini ve çalışmalarında başladığını belirterek, “Kırık Barajı tamamlandığında kapalı sulama sistemine geçilecek. Bu sistem sayesinde tarım arazilerimiz çok daha verimli ve kolay sulanabilecek. Bu sayede tarımcılıkta da hem verim hem de üretim inşallah artacak” dedi.


Başkan Babaş, Kastamonu Belediyesi’nin de desteklediği 7. Kastamonu Ahşap Fuarı’nın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün katılımıyla açıldığını hatırlatarak, Kastamonu’nun yüzde 70’inin ormanlarla kaplı olmasından dolayı ahşap şehre olduğunu ve bu yüzde herkesi fuarı mutlaka gezip görmeye davet etti.


Kastamonu Arı Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Ahmet Erden de, 2003 yılında kurdukları birliğin şuanda 853 üyesinin bulunduğunu ifade ederek, “Bu üyelerimizin 2016 yılı itibarıyla Bakanlığımız (AKS) Arıcılık Kayıt Sisteminde kayıtlı arı kovan plakaları takılı olarak aktif 55 bin aşkın arılı kovanımız vardır. Bal üretimimiz bazı yıllar değişmekle birlikte yıllık 550-600 ton civarındadır. Ancak mevsimsel etkenlerden kaynaklı bu yıl üretim miktarı ortalamanın çok altında kalarak 150-200 ton civarında gerçekleşmiştir. Bu da kovan başı üretimin bu yıl ortalama 3-4 kg olarak gerçekleşmesine sebebiyet vermiştir” dedi.


Erden, 29 Eylül 2017 tarihinde açılacak olan ve 100’ü aşkın ülkenin katılacağı 45. Dünya Arıcılık Kongresine tüm üyelerini davet ederek katılmaları çağrısında bulundu.


Konuşmaların ardından yöresel halk oyunları ile çeşitli etkinlikler düzenlendi. Ayrıca 7. Dünya Arı Günü nedeniyle okullarda düzenlenen resim, şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. Ayrıca etkinliklerde Taşköprü Belediyesi tarafından davetlilere baklava, keşkek ve ekmek ikram ederken, ilçenin tanıtımının bulunduğu broşürlerde dağıtıldı. Cide Belediyesi de yöresel sarı yazma dağıtarak, davetlilere keşkek ve dolma ikramında bulundu. Etkinlikte yöresel kestane balı davetlilere ikram edildi. Kastamonu Arı Yetiştiriciliği Birliği de etkinlikte arıcılara bilgilendirici broşürler dağıttı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.