EKONOMİ - 04 Kasım 2018 Pazar 11:41

Alzheimer ve kanser hastalıklarının önleyicisi ‘siyah sarımsak’ Avrupa’ya ihraç edilecek

A
A
A
Alzheimer ve kanser hastalıklarının önleyicisi ‘siyah sarımsak’ Avrupa’ya ihraç edilecek

Kastamonu Taşköprü sarımsağının 4-6 haftada fermente edilmesiyle elde edilen ve içeriğindeki bileşiklerin alzheimer ile kanser gibi hastalıklarda önleyici olarak kullanıldığı ’siyah sarımsak’ Avrupa ülkelerine ihraç edilecek.

Kastamonu Taşköprü sarımsağının 4-6 haftada fermente edilmesiyle elde edilen ve içeriğindeki bileşiklerin alzheimer ile kanser gibi hastalıklarda önleyici olarak kullanıldığı ’siyah sarımsak’ Avrupa ülkelerine ihraç edilecek.


Kastamonu’da bir firma tarafından meşhur Taşköprü sarımsağının fermente edilmesiyle üretilen ’siyah sarımsak’, Avrupa’ya ihraç edilmeye hazırlanıyor. Kastamonu’nun coğrafi işaretli Taşköprü sarımsağını değerlendirmek isteyen firma, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) desteğiyle Kuzeykent Mahallesi’nde 500 bin TL’lik bir yatırımla siyah sarımsak üretim tesisi kurdu. Yaklaşık 2 yıllık bir AR-GE çalışmasının ardından kurulan tesiste üretilen siyah sarımsaklar, hem Türkiye’de hem de yurt dışında oldukça talep görüyor. Geçtiğimiz aylarda Avrupa’da da yüzlerce ürünün yarıştığı bir yarışmada ödüllendirilen siyah sarımsak, önümüzdeki aylarda Almanya, Rusya ve Azerbaycan başta olmak üzere çok sayıda Avrupa ülkesine ihraç edilecek.



“Haftalarca bekletilerek siyaha dönüştürülüyor”


Siyah sarımsağın üretimi hakkında bilgi veren işletme sahibi Halit Cebeci, uzun yıllar ilaç endüstrisinde çalıştıktan sonra edindiği tecrübelerle böyle bir yatırım yapmaya karar verdiğini söyledi. Siyah sarımsağın katma değeri yüksek bir ürün olduğunu belirten Cebeci, “Siyah sarımsak bir sarımsak çeşidi değil. Taşköprü sarımsağını işlerken hiçbir katkı maddesi kullanılmıyor. Önce sarımsaklar sap ve köklerinden temizleniyor. Ardından üretim makinesindeki tepsilere dizip, haftalarca nem ve sıcaklığı kontrol edilmiş bir ortamda bekletip siyah sarımsağa dönüşmesi bekleniyor. Günlük numuneler alınıp proses dikkatle izleniyor. Haftalar süren bu proses sonrasında Taşköprü sarımsağı siyaha dönüşüyor. İçeriğinde normal sarımsakta az miktarda bulunan bazı besinler bu proses sayesinde zenginleşiyor. Sonrasında tekrar oda sıcaklığında stabilize olması için bekletiliyor ve numuneler alınarak tat ve doku uygun kıvama geldiğinde ambalajlanmaya geçiliyor. Değişik ambalaj biçimleri içinde paketlendikten sonra sevk ediliyor” dedi.



“Eczacılık Fakültesi danışmanlığıyla 2 yıllık bir AR-GE çalışmasıyla geliştirildi”


Üretim aşamasında zorlu bir süreç geçirdiklerini anlatan Cebeci, "Siyah sarımsak inovatif yeni bir ürün. Taşköprü sarımsağının işlenmiş ve değer katılmış halidir. Taşköprü sarımsağı dünyadaki sarımsak çeşitlerinden aroma ve besin içeriği olarak daha zengin. Biz de bu sarımsağı bir adım daha öteye taşıyabilir miyiz diye uğraştık. Bununla ilgili bir takım bilimsel denemeler yaparak ve Eczacılık Fakültesindeki hocalarımızdan danışmanlık hizmetleri de alarak ürünü geliştirdik” diye konuştu.



"En iyi sonucu da Taşköprü sarımsağıyla elde ettik"


Siyah sarımsağın yeni bir ürün olduğunu vurgulayan Cebeci, “Siyah sarımsak tüm dünyada da yeni bir üründür. İlk Koreliler buldu ama biz bunu Taşköprü sarımsağıyla nasıl yapabiliriz diye yola çıktık. Yaklaşık 1,5-2 yıl gibi bir araştırma ve geliştirme süresi oldu. Bu süre zarfında birçok denemeler yapıldı. Sadece Taşköprü sarımsağıyla değil Türkiye’nin birçok şehrinden farklı sarımsaklarla da denemeler yaparak aradaki farkları inceledik. En iyi sonucu da Taşköprü sarımsağıyla elde ettik. Normalde Taşköprü sarımsağından birkaç diş yediğinizde bir hafta vücudunuzdan kokusu çıkmaz. Ama siyah sarımsağı istediğiniz kadar tüketebiliyorsunuz. Vücudunuzda hiç koku yapmıyor. Bu da sosyal hayatta sarımsağı kokusu sebebiyle kullanamayan insanlar için iyi bir alternatif” şeklinde konuştu.



"Damak tadına düşkün kişiler için de çok cazip"


Siyah sarımsağın çocukların dahi rahatlıkla tüketebileceği bir ürün olduğuna dikkat çeken Cebeci, şöyle konuştu:


“Siyah sarımsak değişik bir lezzet arayan, damak tadına düşkün kişiler için de çok cazip. Siyah sarımsak olduğu şekliyle alınıp yenilebileceği gibi tüm geleneksel salata ve yemelerde de kullanılabilir. Tadı tamamen farklıdır. Sarımsak kokusunu alsanız da meyvemsi ve kısmen tatlı olması sebebiyle çocukların bile tüketebileceği bir tattadır. Siyah sarımsak enerji veriyor. Bu yüzden sporcular da yoğun olarak siyah sarımsak kullanıyor. Tamamen doğal ve katkısızdır. İçerik analizleri akredite laboratuvarlarda yaptırıldı ve besin değerinin özellikle bazı hastalıkları koruyucu besinlerin normal sarımsağa göre daha zengin olduğu belirlendi. Siyah sarımsak vegan bir üründür. Ülkemizde de gittikçe artan vejetaryen kişilerin tadımları sonucu siyah sarımsağı sevdiler. İletişim içinde olduğumuz birçok diyetisyen siyah sarımsağı danışanlarına öneriyor. Siyah sarımsağa dönüşme sürecinde S-AllylCysteine (SAC) diye bir besin ortaya çıkıyor ve bu doğal besin, ilaç endüstrisinde Alzheimer gibi bazı ciddi hastalıklarının önleyici etkisi sebebiyle hammadde olarak kullanılıyor. Oysa siyah sarımsak içinde en doğal haliyle SAC besini bol miktarda var. Biz ürünümüzü bu hastalıklara iyi gelir veya önler diye tanıtmıyoruz. ancak yapılan çalışmalar siyah sarımsağın böyle bir etkisi olduğunu gösteriyor. Bu konular hakkında akademisyenlerimizden görüş almak en doğrusu olur."



“Almanya, Rusya ve Azerbaycan’dan yoğun talep var”


Siyah sarımsağa Almanya, Rusya ve Azerbaycan’dan yoğun bir talep olduğunu söyleyen Cebeci, “Biz bu değeri alıp ondan daha farklı ve daha kıymetli yeni ve katma değeri yüksek bir ürün elde etmeye çalıştık. Son yıllarda ülkemize Çin vb. ülkelerden sarımsak ithal ediliyor. Bizim bu ithal ürünlere bir cevap niteliğindeki bu çalışmamız KOSGEB tarafından da çok önemsendi ve desteklendi. Şimdi artık ülkemizin de diğer ülkelerin siyah sarımsakları ile rekabet edebilecek yeni bir ürünü var. Çok genç bir firma olmamıza rağmen yurt dışı talepleri alıyoruz. Siyah sarımsak artık Türkiye’de büyük zincir marketlerinin hemen hemen hepsinde bulunabiliyor. Katma değeri yüksek bir ürün. Normal sarımsağa göre fiyatı farklı. Bu ürün aslında tüm dünyada yeni ve pazarı yeni oluşuyor. Şu anda İspanyollar ve İtalyanlar da, yeni yeni üretilmeye başladı. Türk Siyah Sarımsağı eşsiz lezzetiyle yurt dışı pazarlarda yerini alacaktır. Birçok tarımsal ürünü ithal ederken Kastamonu’dan bir mikro işletmenin yurt dışına sarımsak ihraç etme çabalarını çevremizdeki tüm kişi ve kurumlarımız çok takdir ediyor ve destekliyor. Bu yüzden Kastamonu KOSGEB’e ve danışman hocalarımıza çok teşekkür ediyoruz. Geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yapılan büyük bir gıda fuarına katıldık. Burada siyah sarımsağa büyük bir ilgi oldu. Bu fuar süresince ve sonrasında birçok bağlantılarımız oldu. Almanya, Makedonya, Azerbaycan, Rusya ve birçok Ortadoğu ülkesinden oldukça talep geldi. Yakın bir tarihte bu ülkeler başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat yapacağımızı düşünüyorum. Önümüzdeki yılın başlarında Almanya Hamburg’da bir satış noktası oluşturma çabamız var" dedi.



“Avrupa’da düzenlenen yarışmada ödül aldı”


Cebeci, sözlerini şöyle sürdürdü:


“2018 yılında tüm dünyadan 60 kategori ve 430 ürün başvurunun uluslararası panel jürisi tarafından değerlendirildiği bir yarışmada Türk Siyah Sarımsağı bitki ve baharatlar kategorisinde ambalajdaki yenilik, kalite ve lezzet değerlendirilmesinde Mükemmelliğe Saygı Ödülüne layık görüldü. Bu çok gurur verici bir durumdur. Bize inanan ve destekleyen herkesle bu gururumuzu paylaşıyoruz. Taşköprü’de Şubat Mart aylarının soğuğunda dikimini yapan kadın erkek işçilerden bize inanıp destekleyip ürünlerimizi raflarına koyan, alıp tüketen herkese tekrar teşekkür ediyoruz.”



“Siyah sarımsak, insan sağlığı üzerinde çoklu etkiye sahip”


Siyah sarımsağın sağlıklı yaşamak isteyenler için iyi bir besin takviyesi olduğunu dile getiren Cebeci, “Günümüze kadar dünyada yapılan klinik araştırma sonuçlarına göre birçok ciddi hastalıkları önlemenin yanı sıra antimikrobiyal, antiviral, antialerjik özellikleri de mevcut olup bunlara ilaveten kan şekerini, kandaki lipid ve trigliserid seviyesini düzenlemesi ile obeziteyi baskılamada, kardiyovasküler hastalıkları engellemede oldukça etkin olduğu araştırmacılar tarafından bildirilmiştir. Siyah sarımsak sağlıklı beslenerek sağlıklı yaşamak isteyenler için iyi bir besin takviyesidir. Günümüzün sağlık anlayışı herhangi bir hastalığa yakalanmadan bu tür sağlıklı beslenme alternatifleri ile sağlıklı kalmaktır. Siyah sarımsak beslenme ve tıbbi anlamda yüksek potansiyele sahip olmasına rağmen tedavi sürecinde olan kişilerin günlük kullanımları için mutlaka doktoruna danışmaları gerekmektedir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Türkiye’de alanında geleneksel hale gelen ilk ve tek kongre Bolu’da 21-28 Nisan Ebeler Haftası’nda 25-28 Nisan tarihlerinde düzenlenen 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi tüm heyecanıyla devam ediyor. Yaklaşık 450 kişinin katılım sağladığı kongrede Prof. Dr. Aydan Biri, “Ülkemizde ilk ve tek kongre, 7’ncisine ulaşmış olmaktan dolayı da çok mutluyuz. Doğum işi toplumdaki herkesi ilgilendiriyor” dedi. Bolu Dağı mevkiinde bulunan temiz havasıyla dikkat çeken Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi 25 Nisan’da başladı. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri, Prof. Dr. Deniz Sayıner ve Nesibe Üzel öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Yaklaşık 450 kişinin katılım sağladığı kongre, Türkiye’de ilk ve tek olarak geleneksel halde düzenleniyor. Modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlarda katılımcılar bilgilendirildi. 3’ncü gününde de katılımın yoğun olduğu kongrede çeşitli oturumlar yapıldı. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri, Prof. Dr. Deniz Sayıner ve Nesibe Üzel kongre hakkında İHA’ya özel açıklamalarda bulundu. “Doğum işi, toplumdaki herkesi ilgilendiriyor” Kongrenin sonuçlarından hem katılımcıların hem de kendilerinin keyif aldığını ifade eden Prof. Dr. Aydan Biri, “Enerjisi çok yüksek, çok güzel bir kongre. Temel iki özelliği var bir defa, çok disiplinli bir kongre. Doğuma dahil olan bütün sağlık profesyonellerinin bir arada olduğu ve uluslararası bir kongre. O yüzden hazırlık aşaması da biraz uzun ve emek isteyen bir kongre oluyor. Sonuçlarından hem katılımcılar hem de bizler keyif alıyoruz, memnun oluyoruz. Çünkü doğum işi en temel iş. Doğum işi, toplumdaki herkesi ilgilendiriyor. Kadınlar, ebeler, hekimler, anneler, babalar, herkes yani doğumun bir parçası. Dolayısıyla bütün boyutlarıyla doğumu ele alıyoruz. Daha çok böyle paneller şeklinde deneyimlerin, güncel bilginin uygulamaların hem bilim ışığında hem de klinik pratiklerin tartışıldığı keyifli bir kongre oluyor. O yüzden katılımcıların kendilerine mutlaka bir şey katarak gittikleri bir süreç yaşıyoruz kongre boyunca. Geri bildirimler de zaten sürdürmemizi ve heyecanımızı arttırıyor. Sürdürme isteğimizi artırıyor. Çok çeşitli başlıklarımız kongre boyunca var. Doğumun pozisyonundan mekanına kadar uygulanacak rahatlatıcı metotlardan sürecin tümüne göz atan daha çok doğum temasında bir kongre. Ülkemizde ilk ve tek kongre, 7’ncisine ulaşmış olmaktan dolayı da çok mutluyuz” dedi. “Vücudumuzdaki her süreci konuşuyoruz ve tartışıyoruz” Kongrede en ince detaylara kadar doğum süreçlerini ele aldıklarını dile getiren Prof. Dr. Biri, “Vücudumuzdaki her süreci konuşuyoruz ve tartışıyoruz. Sorunlarını anlamaya çalışıyoruz. Onları daha iyi nasıl yönetebiliriz, anlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla aslında belki de en temel ihtiyacımız olan önce fonksiyonları ve normali sonra süreçlerdeki anormallikleri ve onları iyileştirmeyi ama doğum herkesin ihtiyacı olan bir şey. Dolayısıyla çok çeşitli dokunuşlarla geniş bir yelpazede hem çalışmalarımızı hem kongremizin detaylarını sürdürüyoruz” diye konuştu. “Çok değerli nitelikli sunumların yapıldığı araştırmaların paylaşıldığı çok kıymetli bir kongre” Kongreye çok geniş katılımın olduğunu söyleyen Anadolu Ebeler Derneği Başkanı Nesibe Üzel, “Bu kongre şu an büyük bir başarıyla gerçekleşiyor. Çok geniş bir katılım var. Ulusal düzeyde zıt fikirlerde ve doğum ekseninde doğum hizmetlerinin iyileştirilmesi, gebelik doğumuyla lohusalık tüm süreçleri alan multidisipliner olması sebebiyle herkesin de kendi mesleki limitasyonları içerisinde çok değerli nitelikli sunumların yapıldığı araştırmaların paylaşıldığı çok kıymetli bir kongre olarak düşünüyorum bu kongreyi. Bu kongrenin 1’incisi 2017 yılında gerçekleşti. İlkinde de uluslararası bir konfeti ve bu yıl 7’ncisini gerçekleştiriyoruz. Türkiye özelinde yapılması gereken iyileştirmelerin global düzeyinde başarıyla yapılmış olan çok önemli akademisyenleri ağırlamış bir konu ve aynı zamanda, bu yılın ayrı bir özelliği daha var; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından, çocukların 23 Nisan’ı varsa onu da doğurtan ebelerin de bir haftası olmalı diyerek 23 Nisan’ı da içinde kapsayacak şekilde bir ulusal ebelik haftamız var. Ve bu ulusal ebelik haftası normalde globalde Dünya’da da 5 Mayıs Dünya ebeler günü olarak kutlanırken bize özel 21-28 Nisan’da o ebelik haftası kutlanmaktadır. Anadolu Ebeler Derneği olarak da bu kongrenin böyle bir paydaşı olmaktan, böyle güzel bir haftada olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz” ifadelerini kullandı. “8’nci kongrenin hazırlıklarına başladık” Kongrenin oluşturulmasında büyük katkısı bulunan Anadolu Ebeler Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner, “Bu kongrenin şöyle bir önemi var; Kongre belki de Dünya’da tek doğum konusunun gebelik, doğum ve lohusalık konusunun ele alındığı ve gelenekselleşen 7’ncisi yapılan tek kongre. Kongrede, doğumun özellikle doğum ekibi diye tanımladığımız en önemli iki sağlık profesyoneli olan kadın doğum hekimleri ve ebelerin bir arada olduğu zaman bu ekibin içerisine, bebek sağlığı için yenidoğan hekimlerinin de eklendiği konunun ilgili uzmanlarının da davet edildiği uluslararası bir kongre. Uluslararası Kongre’ye yurt dışından gelen konuşmacılarımız var. 155 konuşmacısı olan panelleri, kurslarıyla son derece ilgi çeken bir kongre. Yaklaşık 450 katılımcısı olan bir kongre. Kongre boyunca ebelerin ve kadın doğum hekimlerini mesleğini ve daha fazla gelişimine katkı verecek ve ihtiyacı olan konularda da kurslar düzenlenmekte. Kongremize ilgi her geçen yıl giderek artmakta ve ülkenin her bir bölgesinden katılımcı olmakta. Özellikle bizi bu yıl En çok heyecanlanan katılımcılardan deprem bölgesinde çalışan hekim ve ebe arkadaşlarımızın burada olması. Ayrıca konteyner kentte çalışan 11 ilde mor yerleşkelerde ‘Anadolu Ebeler Derneği’ adına çalışan ebe arkadaşlarımızı burada konuk etmiş olmaktan son derece mutluyuz. Başarılı bir kongre geçiyor diye düşünüyorum. Katılımcıları dinlediğimizde bu geri bildirimler bizim için çok daha önemli, ama ben kendi adıma kongre başkanı olarak ve gerçekten kongrenin gidişatından çok mutlu olduğumu ifade etmem gerekir, 8’incisi yapmak üzere de çok büyük bir heyecan taşıdığımızı ve hazırlıklarına daha burada kongre bitmeden başladığımızda belirtmek istiyorum. Bu hafta bizim için ayrıca önemliydi. 21-28 Nisan haftası Ulusal Ebelik Haftamız Atatürk’ün herhalde bu mesleğe hafta olsun, günü olsun diye hediye ettiği tek hafta evlilik haftası olsa gerek. Onun için gururla kutladığımız bir hafta. Ulusal Ebelik Haftamızın meslektaşlarımıza annelere, bebeklere ve tüm topluma kutlu olmasını diliyorum” dedi.
Muğla Afetlerin gönüllü kahramanları durmadan eğitimlere devam ediyorlar Dünya’da ve Türkiye’de yaşanan doğal afetlerin ardından bir çok duyarlı vatandaş gönüllü olarak arama kurtarma eğitimleri alırken, özellikle acil durumlarda akreditasyon sahibi ekiplerin sayısı gün geçtikçe daha da artıyor. SAR (Search And Rescue) Acil arama kurtarma ekibi Muğla il ekibi, AFAD koordinasyonunda Marmaris eğitim alanında 35 gönüllüye 48 saat sürecek kentsel arama kurtarma eğitiminin ilk gününe başladı. Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Hisarönü Mahallesi Değirmenyanı mevkiinde bulunan SAR eğitim alanında Muğla il temsilciliğine bağlı SAR arama kurtarma eğitmenleri tarafından il genelinden ve Marmaris’ten katılım sağlayan 35 gönüllü kentsel arama kurtarma hafif akreditasyonu eğitimine başlandı. 48 saat sürecek olan eğitimde ilk gün, AFAD ve SAR eğitmenlerinin teorik bilgilendirmeleri ve saha tecrübelerini anlatmalarının ardından, kullanılacak ekipmanların tanıtımı ile devam etti. Büyük bir disiplin ve koordinasyon içinde başlayan eğitimde ekipman tanıtımının ardından senaryo gereği bir yıkıntının önünde iş makinası ile duvar delme eğitimi almaya başladılar. Bugün sabah başlayan eğitimde teori ve ekipman tanıtımı çalışması yapılacak. Yarın ise gerçeği aratmayacak bir senaryo gereği yıkıntıların arasında arama kurtarma faaliyeti gerçekleştirilecek. "Amacımız insanların donanımlı olması ve prosedüre uygun şekilde faaliyetlere katılım sağlaması" Toplanma düdüğü ile başlayan eğitimin eğitmenlerinden ve SAR Muğla İl Sorumlu Yardımcısı ve aynı zamanda AFAD Eğitmeni Erdal Yaşar tatbikat ile ilgili, "Bugün burada yaklaşık bir 35 kişilik bir ekiple kentsel arama kurtarma ve depremde arama kurtarma üzerine eğitim veriyoruz. Afad eğitmeniyim aynı zamanda bize başvuran bu ekip, gönüllü olarak başvuran bu ekiple beraber herhangi bir yerde oluşabilecek deprem konusunda sahada nasıl reaksiyon göstermemiz gerektiği ve enkaza giriş teknikleri üzerinde duruyoruz. Amacımız burada insanların tamamen donanımlı olması ve yapması gerektiği şeyleri böyle sırasıyla düzgün ve prosedüre uygun bir şekilde deneyimli bir şekilde saha eğitimlerini bitirdikten sonra onları arama kurtarma operasyonlarına dahil etmek. Eğitimimiz 48 saat sürüyor ve bu eğitimlerin içerisine öncelikle teorik dediğimiz eğitimler, gösteriler, slayt gösterileriyle beraber yapmaları gerektiği şeyleri öncelikle bir teorik bir şekilde gösteriyoruz. Daha sonra da saha eğitimlerine geçiyoruz. Tabi birinci gün genelde teorik ve aynı zamanda ekipman tanıtımı olarak geçiyor. Daha sonra sahaya alıyoruz onları. Saha eğitimleri de yaklaşık 8 saat boyunca hiç durmadan bir enkazın üzerinde arama ve kurtarma faaliyeti göstererek devam ediyor. Arama kurtarma profesyonel bir arama kurtarma seviyelerine getirmeye çalışıyoruz" diyerek kentsel arama kurtarma faaliyetlerine eğitimin önemini vurguladı.
Niğde Niğde Valisi Cahit Çelik DSİ yatırımlarını yerinde inceledi Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından Niğde Merkeze bağlı Elmalı Köyü ile Ulukışla İlçesi’nde bağlı İmrahor ve Hacıbekirli köylerinde yapına başlanan ve devam eden göletler, Vali Cahit Çelik tarafından yerinde incelendi. DSİ tarafından yapılan açıklamaya göre; faaliyete geçtiğinde yıllık 20 milyon lira katkı sağlaması beklenen Elmalı Göleti’nin gövde dolgu imalatlarında yüzde 75 oranında gerçekleşme sağlandı. Göletler sayesinde hayata geçecek modern sulamayla üreticilerin maliyetleri düşecek, verim artacak. Modern sulamanın yaygınlaştırılması ve tarım arazilerinden yüksek verim sağlanması amacıyla yapımına başlanan Elmalı Köyü, İmrahor ve Hacıbekirli Göletleri’nde inceleme yapan DSİ 45. Şube Niğde Müdürü Ahmet Elbasan’dan bilgi aldı. Vali Çelik burada yaptığı açıklamada; "Merkeze bağlı Elmalı köyümüzde yapımı devam eden göletimiz tamamlandığı zaman toplamda 3 bin dönüm üzerinde arazi sulanacak. Kısa süre içerisinde göletimiz tamamlanacak daha sonra sulama kanalları da bitecek ve gelecek sene Elmalı köyümüze göletten su vermeye başlayacağız. Ulukışla ilçemize bağlı İmrahor köyünde ise 2022 yılında yapımına başlanan göletin su toplama kapasitesi 1 milyon 500 bin metreküp. 4 bin dönümün üzerinde arazi bu göletten sulanabilecek. Bu iki göletimiz hizmete girdiği zaman hem Elmalı hem İmrahor’da çiftçilerimiz tarlalarını daha iyi sulayabilecekler. Yeni dönem sulama kanallarına sayaç takarak herkesin kullandığı suyun miktarına göre cüzi de olsa bedelinin ödemesini istiyoruz çünkü bölgemiz Konya Kapalı Havzası’nda olan bir bölge. Bundan dolayı su bizim için çok önemli. Herkesin suyu tasarruflu şekilde kullanması gerekiyor. Yapılacak 3 göletimizin de memleketimize, üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.