KÜLTÜR SANAT - 12 Aralık 2018 Çarşamba 17:33

Üniversite öğrencilerine İlk Türk Kadın Mitingi anlatıldı

A
A
A
Üniversite öğrencilerine İlk Türk Kadın Mitingi anlatıldı

Kastamonu’da üniversite öğrencilerine 10 Aralık 1919’da Kurtuluş Mücadelesi için yapılan ilk kadın mitingi anlatıldı.

Kastamonu’da üniversite öğrencilerine 10 Aralık 1919’da Kurtuluş Mücadelesi için yapılan ilk kadın mitingi anlatıldı. Konferansta konuşan Öğretim Üyesi Dr. Sevda Özkaya Sofu, İlk Türk Kadın Mitingi, herkesin bir bütün olarak bağımsızlık mücadelesini temsil etmiştir” dedi.


Toplum ve Kadın Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Eğitim Fakültesinde gerçekleştirilen konferansta konuşmacı olarak katılan Öğretim Üyesi Dr. Sevda Özkaya Sofu, Milli Mücadele döneminde Kastamonu’da kadınlar tarafından gerçekleştirilen İlk Türk Kadın Mitinginin 99. Yıldönümüyle ilgili üniversite öğrencilerine bilgi verdi.


Mitingin gerçekleştirilmesinde önemli görev üstlenen Zekiye Hanımın yaklaşımına dikkati çeken Dr. Sevda Özkaya Sofu, “Daha dün gibi bizim gibi refah ve saadeti İzmir’de ki yurttaşlarımız, beyaz saçlı kadınlarımız kundaktaki yavrularımız Yunanlıların süngüsünden geçti. Her tarafı yüksek minarelerinden beş vakit ismi Celalullah olan Adana’mız, Antalya’mız, Antep, Maraş, Urfa’mız elimizden gidiyor. Hanımlar büyük felaketlerin önünde evlatlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurdumuzun işgaline susacak mıyız? Hayır, hanımefendiler göğsümüzdeki imanımız bütün dünyayı halt eden Allah’ımız var ve işte bizde imanımıza ve Allah’ımıza istinaden haksızlıklarını yüzlerine vurur. Ve cihan huzurunda ilan ettikleri adaleti talep eyleriz. Türk Kurtuluş Savaşının büyük yokluklara rağmen kazanıldığı herkesin malumudur. İstiklal Şairi Mehmet Akif, ‘Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var derken tam anlatmak istediği budur. Kadın, erkek inanmış Türk Milleti karşısında batılının sermayesi silahı orduları yetersiz kalacak. Yapılan planlar suya düşecektir. Hanımlar biz dünyayı kanlara boğan, insanları tavuklar gibi Boğazlıyan erkeklere müracaat edecek değiliz. Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerine şüphe etmediğimiz itilaf devletlerinin büyük kadınlarına müracaat edecek verilen telgrafla bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız. Eğer onlarda hakkımızı helal etmezlerse kendi kanımızı karıştırarak erkeklerimizle bir safta dinimiz ve istiklalimiz için ölecek haksızlara zalimlere terk ederek öleceğiz. Şefkati merhamet ve sevginin kaynağı olarak vurgu yapan Zekiye Hanım dünyayı yöneten erkeklerin kan döktüğünü ifade ederken de son derece temiz bir yaklaşım sergilemektedir. Alınan kararlara uygun olarak padişaha ve sadrazama telgraflar çekilmiştir” dedi.


“Anadolu şehrinde düzenlenen kadın mitingi önemli bir etki oluşturmuştur”


Kastamonu’da yapılan mitingin önemli bir etki oluşturduğunu ifade eden Dr. Sevda Özkaya Sofu, “Böylece Kastamonu halkı milli mücadeleye sadece cephede değil cepheye lojistik sağlayarak basın yoluyla faal bir biçimde siyasi hayatın içerisinde yer alarak katılmış bu önemli fakat küçük Anadolu şehrinde düzenlenen kadın mitingi önemli bir etki oluşturmuştur. Bu miting Türk Milletinin bir bütün olarak kadın, erkek, çocuk demeden bağımsızlık mücadelesini temsil etmektedir. Ve cumhuriyetin ilanıyla modern dünyada yerini alırken ortaya koyacağı medeni tavrı göstermektedir. Cumhuriyetimizin laiklik bilhassa laiklik ilkesi sayesinde birlikte yaşama kültürünü yeniden inşa ettiği ortamda maddi ve manevi cephede gerisinde verdiği milli mücadeleye adını kazımış olan Türk Kadını 5 Aralık 1934’te seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur. Bundan sonra Modern Türkiye Cumhuriyetinde cellat, emniyet müdürü, akademisyen, mühendis, doktor, öğretmen, pilot, oyuncu, yönetmen kadınlar yerini almıştır. Sonuç olarak ifade etmek isterim ki çocuklarımızın, gençlerimizin zihinlerinde, yüreklerinde sevgi ve saygı besleyeceklerini örnek alacakları binlerce kahramanımız ve kahramanlık öykümüz bulunmaktadır” şeklinde konuştu.


Konferans, daha sonra plaket takdiminin ardından sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Sibergöz operasyonlarında 48 gözaltı daha İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Antalya merkezli 13 ilde icra edilen ‘Sibergöz-35’ operasyonları çerçevesinde 48 şüphelinin yakalandığını bildirdi. Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Bakan Yerlikaya, “Kaş Cumhuriyet Başsavcılığı, Jandarma Genel Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Antalya İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Antalya merkezli Adana, Balıkesir, Batman, Hatay, İstanbul, Kocaeli, Manisa, Mardin, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Tekirdağ’da ‘Sibergöz-35’ operasyonu düzenlendi. 48 şüpheli yakalandı Bilişim sistemlerini kullanarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işleyen şüphelilerin; hazırladıkları sahte site ve sosyal medya hesaplarında, güven sağlamak amacıyla sahte ‘TURSAB’ belgesi kullandıkları, Kaş, Kalkan, Finike, Patara, Adrasan, Çıralı ve Olimpos bölgelerinde yer alan villalara yönelik detaylı keşif yaptıkları, villalarının sahibiymiş gibi bu villaları kiralamak isteyen 110 vatandaşımızı sahte sosyal medya hesapları açarak dolandırdıkları ve bu siteler üzerinden Havale/EFT yöntemiyle ödeme aldıkları tespit edildi. Şüphelilerin banka hesaplarında 500 milyon lira para hareketliliği olduğu belirlendi. Operasyonlar sonucu, çok sayıda dijital materyale el konuldu” ifadelerine yer verdi. (ALİ-
Tunceli Tunceli’de Urartu mağaralarının bilinmeyenlerini halk hafızası yaşatıyor Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde bulunan Urartu mağaraları resmi olarak bilinenlerin dışında, resmi olmayan bilgilerle sözlü tarih olarak halk hafızasında yaşatılıyor. Resmi kayıtlarda Derviş Hücreleri, yöre halkı tarafından İn Delikleri olarak adlandırılan tarihi mağaralar, halk hafızasında dilden dile söylenen rivayetlerle ihtişamını arttırıyor. Çemişgezek ilçe merkezinin batısında Tağar Çayı Vadisinde kaya üzerine konut amaçlı oyulmuş 20 civarında oda bulunuyor. Urartular dönemine ait olduğu bilinen mağaralar, üç kat halinde sıralı odalar ve bu odaları aydınlatan büyük pencereler ile uzun koridorlardan oluşuyor. ’’Tağar Çayının İn Deliklerinin önünden geçtiği anlatılıyor’’ Derviş Hücrelerini anlatan Araştırmacı Yazar Kağan Gökalp, tarihi mağaralar hakkındaki bilgi verdi. Kendisi de Çemişgezekli olan Gökalp, "İn Delikleri yani Derviş Hücreleri hakkında tarihi bilgiler var. Bunun yanı sıra bir de halk hafızasında olan sözlü kültür geleneğiyle günümüze ulaşan bilgiler var. Kaybolmaması adına bunlardan sizlere bahsetmek istiyorum. İn Delikleri resmi kayıtlarda bilindiği gibi Urartular döneminde yapılmış tarihi yapıdır. Fakat tarihin çok eski dönemlerinde İn Deliklerinin önünden Tağar Çayının daha yüksekte yani vadi yatağının İn Deliklerinin önünden geçtiği anlatılmaktadır. Hatta İn Deliklerindeki yaşayan insanların o dönem itibariyle oradan iplere bağlı kovalarla Tağar Çayından su aldıkları anlatılmaktadır. Tabi burası çöküntü bir alan olduğu için zamanla suyun aşındırması ve jeolojik olaylarla birlikte, şimdi Tağar Çayının kotu İn Deliklerinin seviyesinden aşağıya düşmüş durumdadır. Bu anlatılan halk hafızasında canlılığını koruyan bir anlatım şeklidir. Ayrıca ilçemizin Kale Mahallesi’nde kaya mezarları var. Oranın da İn Delikleri ile ilişkili olduğu biliniyor’’ dedi. Mağaraların kullanılış amacı ile ilgili bilgi veren Gökalp, konuşmasına şöyle devam etti: ’’Dönemin Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa Tunceli’yi ziyaretinde Çemişgezek ilçemizi de ziyaret etmiştir. Bu ziyaret esnasında tarihi kayıtlardan veya sözlü kültürden edindiği bilgiye, düşünceye istinaden, Kale Mahallesi’nden İn Deliklerine, Tağar Vadisinin altından bir geçit olduğu bilgisiyle orayı araştırıp bulmak istediği söylenmektedir. İlçemizin Kale Mahallesi’nde kaya mezarı olarak bilinen Nergiz kaya olarak tanımlanan kayaların olduğu bölgede bu geçidi bulma çalışmalarına Fevzi Çakmak Paşa bizzat katıldığı söylenmektedir. Bu da halk hafızasında yer alan, büyüklerimizden, dedelerimizden dinlediğimiz bir bilgi notu olarak zihinlerde kalsın istiyoruz. Hatta az ilerisinde Kara Mağara olarak bilinen yerin İn Deliklerinin askeri anlamda ileriyi gözetleme güvenlik noktası olarak, askeri öncü grupların beklediği bir yer olduğu anlatılmaktadır. Yani orası da Derviş Hücrelerinin bir parçasıdır. Asurlular savaşçı bir toplum olarak tarihte bilinir. Tarihi kayıtlar da bu şekilde geçer. Çemişgezek bölgesinin ele geçirilmesi sürecinde Urartular sağlam bir direniş göstermişler Asurlulara karşı ve İn Deliklerini bir türlü ele geçirememişlerdir. Nihayetinde Mırnahi diye tabir ettiğimiz İn Deliklerinin bulunduğu kayanın üstündeki düz araziden sepetlerin içerisinde okçuları İn Deliklerine salmak suretiyle, İn Deliklerini ele geçirme faaliyetini gerçekleştirmişlerdir. Bunu da rahmetli Erhan Saraçoğlu hocamızdan dinlemiştim. O da daha büyüklerden, yaşlılardan bu şekilde dinlediğini bizlere nakletmişti." (SA-YRT-