EKONOMİ - 03 Ağustos 2022 Çarşamba 13:14

Buğdayın atası ‘siyez’de hasat başladı

A
A
A
Buğdayın atası ‘siyez’de hasat başladı

Kastamonu’da geçmişi 10 bin yıl öncesine dayanan ve “Hitit buğdayı” olarak anılan coğrafi işaretli siyezin hasadı başladı.

Kastamonu’da geçmişi 10 bin yıl öncesine dayanan ve “Hitit buğdayı” olarak anılan coğrafi işaretli siyezin hasadı başladı.


Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde yaklaşık 12 bin dekar alanda ekilen ve buğdayın atası olarak bilinen siyez buğdayı, iç ve dış piyasada ham ve işlenmiş şekilde talep görmeye devam ediyor. Siyez buğdayı bölgede “kabulca” veya “kaplıca” olarak adlandırılıyor. Bölgede üretilen siyez buğdayının yaklaşık yüzde 70’i bulgur, geri kalan bölümü de un ve yem olarak değerlendirilirken buğdayın atası siyez, iç pazarın yanı sıra son dönemde yurt dışında da yoğun rağbet görüyor. Siparişleri hasat edilmeden alınan siyez buğdayı adeta yok satıyor.


“Kabulca” veya “kaplıca” olarak da bilinen ‘buğdayın atası’ siyez, günümüzde adı sıkça duyulan bir buğday türü olan ve doğal ortamda ilaçsız gübresiz büyüyebilen tek tahıl ürünü 10 bin yıllık geçmişi ile 14 kromozom sayısıyla genetik olarak yeryüzündeki ilk buğday türü olarak kabul ediliyor. Günümüze kadar Kastamonu’da korunarak yetiştirilen siyez, en çok İhsangazi, Seydiler ve Devrekani ilçelerinde üretiliyor.


Geçen yıl Tarım ve Orman Bakanlığınca “Mergüze” ve “Ata siyez” isimleriyle tohumu tescillenen siyezde bu yıl verimin yüksek olması bekleniyor.



“Siyez tarlalarında hasat dönemi başladı”


Siyez tarlalarında hasat döneminin başladığını söyleyen İhsangazi İlçe Merkezi ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Necmi Aladağ, “Şu anda kooperatife ait olan biçerdöverle ilçemizde ekili bulunan siyez buğdayının hasadını yapıyoruz. Bu sene siyez buğdaylarıyla ilgili verim konusunda bir sıkıntımız yok. İlçemizde şu anda yaklaşık 12 bin dönüm ekili alan olduğunu biliyoruz. Burada hasat döneminde de hasadın yapıldığı bu dönemde 10 ilçemizde biçerdöverle hasat yapılıyor, biz de hasat yapılan yerlerden bir tanesindeyiz. Kendi üyelerimize, ortaklarımıza ait olan tarlalarda hasat yapıyoruz. Siyez son zamanlarda rövanşta olan bir ürün, ilçemizde ekonomik olarak iyi bir getirisi var. Siyez buğdayını un ve bulgur olarak değerlendiriyoruz. Katma değer açısından çiftçimize önemli bir katma değer oluşturduğunu düşünüyoruz. Özellikle sap kısmının hayvan beslemede kaba yem ihtiyacı konusunda çiftçimize önemli bir katma değer sağladığını söyleyebilirim. 6-7 işletmede eski taş değirmen dediğimiz su değirmeninden dönme ama elektrikle çalışan işletmelerde bulgur ve un üretimi yapılmakta. Seydiler ve Devrekani bölgelerinde üretimi yapılan siyezler bizim bu bölgeye getirilerek buradaki değirmenlerde işlenerek bulgur ve un haline getirilerek tüketicimize sunulmaktadır. Eski bir ürün yaklaşık 12 bin yıl önce insanlığın tarım yapmaya başladığı dönemden günümüze kadar orijinal buğday olarak günümüze kadar geldiği bilinen bir gerçek” dedi.



“Hasadını yaptığımız siyezi doğal taş değirmeninde üretiyoruz”


Hasadını yaptıkları siyezi taş ve toprağından ayırdıktan sonra doğal taş değirmeninde üretimini yaptıklarını anlatan siyez yetiştiricisi Yasin Ciğerci ise, “Boş duran tarlalarımızı 12 bin yıllık genetiği değişmeyen ata tohumu siyez buğdayı ekiyorum. Siyez buğdayımızı ektikten sonra kendi taş değirmenimizde işliyoruz. Bunlardan da siyez unu, siyez bulguru, siyez gevreği, siyez galeta üretimi yapıyoruz. Boş duran tarlalarımıza ata tohumu siyez buğdayı ektikten sonra en doğal şekilde hem ekip hem de üretimi yapmaya çalışıyorum. Çünkü en sağlıklı ürünleri ortaya çıkarabilmek için en temiz ürün olması gerekiyor. Bu yüzden çok şükür ilçemiz bu açıdan çok faydalı bir ortamda. Hem organik hem de doğal yaşam için siyez buğdayından vazgeçmeyin” diye konuştu.


Ekim ayında siyez buğdayını ektiklerini belirten Ciğerci, şöyle konuştu: “Ağustos ayında da hasat dönemi başlıyor. Hasadını yaptıktan sonra oluşma evriminde büyük kısmı bizler için çok önemli. Eğer ektiğimiz siyez gelişemezse bizler için hasat zamanında verim ne kadar iyi olursa daha yüksek rekolte elde ederiz. Şimdi hasadını yaptıktan sonra taşını toprağını birbirinden ayırıyoruz. Ardından un ya da bulgur yapmak için üretime geçiyoruz. Doğal üretim yaptığımız için taş değirmen kullanıyoruz. Taş değirmende siyez unumuzu en doğal şekilde yapmamız gerekiyor. Bu şekilde siyezi en doğal haliyle tüketebiliyorsunuz. Eğer bunu fabrikasyon makinelerde yaptığınız zaman bu tatlılığı ya da kokuyu vermemiş oluyor. Bizim amacımız en sağlıklı ürünler için en doğal şekilde ürünlerimizi üretmek. Bunun içinde ben elimden geleni yapacağım, Allah nasip ederse gayem bu. İnşallah bundan sonraki kuşaklara da bu şekilde üretimimizi aktararak devam ettireceğiz”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Protokol imzalandı, sanayinin geleceğine ışık tutacaklar Sanayide Kadın Eli Kalkınmanın Temeli Projesi kapsamında, STSO ile özel bir akademi arasında İş Birliği Protokolü İmzalandı. Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) ve özel bir akademi arasında yapılan protokolle hem sanayicinin ihtiyacı olan nitelikli personeli sağlamak hem de kadınlara iş gücü piyasasında destek olmak amacıyla kadın kursiyerlere CNC operatörlüğü başta olmak üzere yeni teknolojilere uygun mesleki yetenekler kazandırılacak ve bu alanlarda istihdam edilmeleri sağlanacak. Projenin ilk protokolü özel bir firmanın akademisi ile imzalandı. Diğer sanayici üyelerle de protokoller imzalanarak kaynak operatörü, elektronik teknolojisi ve ihtiyaç duyulan her alanda kadınlara özel mesleki eğitimler verilecek. STSO Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Özdemir programa katılan Sivas’ın ilk kadın Belediye Başkan Yardımcısı Esra Meran Uslu’yu tebrik ederek, “STSO Meclisinin daha fazla kadın meclis üyesi ile temsil edilmesini arzu ediyoruz” dedi. Özdemir, “Sanayide Kadın Eli Kalkınmanın Temeli” projesini 2014 yılında tescil ettirdiklerini belirterek, kadınların iş gücü piyasasında sadece el emeği göz nuru gibi kavramlarla değil, sanayide de yer edinmesi gerektiğini ifade etti. “Diğer sanayicilerimizi de projenin içerisinde olmaya davet ediyorum” Başkan Zeki Özdemir konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi, “Firmamız, dışarıdan gelip kendi memleketinde Demirağ OSB’de yatırım yapan firmalarımızdan bir tanesi. Firmayı eğitime verdikleri önemden kutuluyor ve bu projeyi onlarla birlikte hayata geçirmekten mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Sivas’ta üretim yapan diğer sanayicilerimizi de kendilerinin belirleyeceği sektörlerde bu projenin içerisinde olmaya davet ediyorum” diye konuştu. “Sivas’tan başlayan başlangıçlar başarılı olur” STSO Meclis Başkanı Osman Yıldırım ise; Cumhuriyet tarihinin ilk kadın derneği olan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin 1919 yılında Sivas’ta kurulduğunu hatırlatarak Sivas’tan başlayan başlangıçların başarılı olduğunu belirtti. 20 yıldır sanayi sektöründe faaliyet gösterdiğini aktaran Sivas Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Şeyda Haksever, “projenin hayata geçmesine öncülük edip, kadınlarımızın çalışma hayatında daha fazla var olması gerektiğini her zaman vurgulayan STSO Başkanımız Zeki Özdemir’e teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu. “Sanayimizin geleceğine odamızla birlikte ışık tutacağız” Firmanın Yönetim Kurulu Üyesi Fatma Aydoğdu ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı, sektörlerin ihtiyacı olan nitelikli istihdam sorununu gidermek amacıyla akademinin 2015 yılında kurulduğunu belirtti. Aydoğdu, “Bu iş birliğimizle birlikte sanayimizin geleceğine odamızla birlikte ışık tutacağız ve sektörümüzün ihtiyaçlarına uygun nitelikli, aranılan eleman ihtiyacını da karşılamış olacağız” ifadelerini kullandı.
İstanbul Mide küçültme ameliyatı olan kişiler B12 vitamini eksikliği açısından risk grubu “Vitamin B12 (Kobalamin) insan vücudunda üretilmez, onu mutlaka dışarıdan yiyeceklerle alıp mide-bağırsak sisteminden sorunsuzca geçirerek vücudumuza kazandırmak zorundayız” diyen Uzman Doktor Ömer Boduroğlu, vitamin B12 hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulundu. Uzman Doktor Boduroğlu, “Mide küçültme ameliyatı olan kişiler B12 vitamini eksikliği açısından risk grubudur” uyarısında bulundu. B12 hayvansal gıdalarda doğal olarak bulunur. Bu vitaminin vücudun kırmızı kan hücresi oluşumunda, sinir hücrelerinin sağlıklı kalmasında, hücre metabolizmasında ve hücrelerin genetik materyali olan DNA moleküllerinin yapılmasındaki rolünün üzerinde duran BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nden İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Ömer Boduroğlu merak edilenleri yanıtladı. Boduroğlu, “Isıya duyarlı olan ve suda çözünebilen B12, ayrıca bağışıklık sistemini de güçlendirip sinir sisteminin doğru ve hızlı çalışmasında görev yapar. Vitamin B12 eksikliği yaygın karşılaşılan bir sorundur, görülme sıklığı yüzde 5’ten yüzde 40’a kadar değişmektedir. Yaşlı popülasyonda (yüzde 15-20) daha sık görülür” açıklaması yaptı. B12 vitamini eksikliği sebepleri nelerdir B12 eksikliğine değinen Uzmanı Doktor Ömer Boduroğlu, “Yeterli B12 vitamini alınmaması (sürekli diyet ve vegan beslenme) B12 eksikliğinin en önemli nedenidir. Kırmızı et, tavuk gibi protein bakımından zengin gıdalar, ton balığı, karides, alabalık, somon ve sardalya gibi deniz ürünleri, karaciğer ve böbrek gibi sakatatlar, yoğurt, peynir gibi süt ürünleri ve yumurta B12 vitamininin doğal yoldan alınabileceği besinlerdir” dedi. “Erken doğum ya da düşük yapmaya neden olabilir” Kilo vermek için mide küçültme ameliyatı olan kişilerin B12 vitamini eksikliği açısından risk grubu içerisinde olduğunun altını çizen Boduroğlu şunları söyledi: “Çölyak veya Crohn hastalığı gibi besin emilimini azaltan gastrointestinal rahatsızlıklar da B12 eksikliğine neden olabilir. B12 eksikliği ile ilişkilendirilen diğer bir sağlık sorunu ise helikobakter pilori enfeksiyonudur. Helikobakter pilori isimli bu bakteri gastritlere sebep olup B12 vitaminin emilmesini engelleyebilir. Aşırı alkol ve kahve tüketimi, bazı ilaçlar (uzun süreli kullanılan ppi gibi mide asidi baskılayıcılar, metformin içeren şeker ilaçları, kolşisin vb.) da B12 eksikliğine sebep olur. 50 yaş ve sonrasında B12 vitaminin vücut tarafından emilmesinin zorlaşmasıyla (mide asidinin azalması, pernisiyöz anemi ve otoimmün gastrit sıklığında artış) eksikliği daha sık görülmektedir. Hamilelerde kansızlık kaynaklı B12 vitamini eksikliği erken doğuma ve hatta düşük yapılmasına dahi yol açabilmektedir.” B12 vitamini eksikliği belirtileri Boduroğlu, “B12 vitamini eksikliğinin belirtileri rahatsızlık ciddi boyutlara ulaşana kadar kendini belli etmeyebilir. Çünkü vücudumuzun hali hazırda olan B12 deposu (karaciğerdeki yedek B12 rezervi) yaklaşık 400-500 güne kadar ihtiyacımızı karşılamaya yeterli olur” diyerek B12 vitamini eksikliğinin belirtileri sıraladı: “Kansızlık (anemi), cilt renginin solması ve üşüme, yorgunluk ve enerji düşüklüğü, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, el, kol ve bacaklarda karıncalanma ve uyuşma, unutkanlık gibi hafıza sorunları, depresyon, sinir ve anksiyete gibi ruh hali değişikliği, odaklanma ve konsantre olmada güçlük, saç dökülmesi, kas zayıflaması, ishal, kabızlık, mide bulantısı gibi gastrointestinal sorunlar, ağız yaraları, iştahsızlık ve kilo kaybı, görme sorunları, bebeklerde ve çocuklarda gelişme ve zeka geriliği, hamilelerde kansızlık kaynaklı B12 vitamini eksikliği erken doğuma ve hatta düşük yapılmasına dahi yol açabilmektedir.” B12 eksikliği nasıl tedavi edilir? B12 eksikliğinin giderilmesi insanların yaşam kalitesini yükseltmektedir. Tedavi edilmediği takdirde geri dönüşü olmayan nörolojik hastalıklar ortaya çıkabileceğini belirten Boduroğlu, “B12 vitamini eksikliğinin o hasta özelinde sebeplerinin araştırılması doğru tedavinin uygulanmasında büyük önem taşımaktadır” diyerek tedavi yöntemlerinden bahsetti. “B12 tedavisi kilo yapar diye yanlış bir görüş vardır” Boduroğlu, “Kanda bakılan vitamin B12 değeri 200 pg/ml nin altında ise eksikliğinin hemen giderilmesi gerekir. B12 değeri 500-800 pg/ml arasında tutulmalıdır. Eğer mide veya bağırsakta B12 emilimine engel olacak bir hastalık yoksa B12 vitamini hap olarak ağızdan alınabilir. Emilimi etkileyen bir problem varsa B12 enjeksiyonu yaptırmak gerekir. Son yıllarda buna alternatif olarak dilaltı hap ve oral spreylerde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. B12 tedavisi kilo yapar diye yanlış bir görüş vardır. Ciddi B12 eksikliğinde buna bağlı olarak iştahsız, isteksiz, zayıf ve bitkin olunur. Bu eksiklik yerine konduğunda vücudumuz eksikliğin tamamlanmasını hisseder ve esenlik kazanır. Enerjimiz de keyfimiz de iştahımız da yerine gelir. Yani B12 iştahımızı açmaz, iştahımız sadece normale döner. Ayrıca düşünülenin tam aksine, B12 zayıflamamıza yardımcı bile olur çünkü bu vitamin karbonhidratların yakılmasını hızlandırır. B12 vitamininde toksisite veya aşırı doz riski oldukça düşüktür, fazlası idrarla zararsız şekilde vücuttan atılmaktadır” şeklinde sözlerini sonlandırdı.