YEREL HABERLER - 09 Mart 2014 Pazar 15:40

Bozdağ “doğru Olan İlker Başbuğ’un Tutuksuz Yargılanmasıdır”

A
A
A
Bozdağ “doğru Olan İlker Başbuğ’un Tutuksuz Yargılanmasıdır”

Bozdağ, Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde Kaymakamlık ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un durumuyla ilgili konunun hatırlatılması üzerine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘Ergenekon’ davasında verilen kararın üzerinden 7 ay geçtiğini belirterek, “7 ay geçmesine rağmen gerekçeli kararı henüz yazılamadı. Hakkında mahkumiyet hükmü verilenler bakımından bence hak ihlalidir. Çünkü onların hak arama yolları böylelikle geciktirilmiştir” dedi.
Türkiye’nin hukukunda tutuklamanın bir tedbir olduğunu aktaran Bozdağ, şöyle konuştu: “Esasında istisnai olarak başvurulması gereken bir tedbir ama ne yazık ki bazı davalarla ilgili bu tedbirin oldukça geniş kapsamlı uygulandığını Türkiye’de herkes ifade ediyor. Bu yönde de pek çok eleştiri yapıldı. Tutuklamanın süresinin uzunluğuyla ilgili ülkemizde çok tartışmalar oldu. Yaptığımız son düzenlemeyle 10 yıl olan tutuklamanın üst sınırı 5 yıla çekildi. Özellikle Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar bakımından 5 yıla indirildi. Böylelikle hem uzun tutuklama süresi konusunda Türkiye’ye yönelik eleştiriler karşılanmış hem de uzun tutukluluğun olmaması gerektiğine dair yasal irade ortaya kondu. Umarız ki yargılama süreçlerinde tutuksuz yargılama yapılır. Zorunlu hallerde tutukluluk tedbirleri uygulanabilir. Zorunlu hallerin herkesin takdir ettiği belli alan ve şartlarla yasal çerçevede sınırlı olmasını temenni ederiz. Genelkurmay Başkanı’nın yargılandığı davada tutuklu yargılama baştan yanlıştı. Biz o zaman da ifade etmiştik yani tutuksuz yargılanması doğru olandır.”
‘Ergenekon’ davasındaki tahliyelerle birlikte davanın ‘çöktüğü’ yönündeki algıya ilişkin değerlendirmede bulunan Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti: “Davanın özüne dair değerlendirme yapmayı uygun görmüyorum. Şu an henüz karar verilmiş ama Yargıtay aşaması tamamlanmamış durumda yani yargılama süreci devam ediyor. Yargılama süreci devam eden bir konuda davanın esasına dair görüş belirtmemiz doğru olmaz.”
Mahkemenin karar tarihinden 7 ay geçmesine rağmen gerekçeli kararın yazılmamış olmasının kabul edilemeyeceğini ifade eden Bozdağ, mevzuatın gerekçeli kararın dosyaya konulmasını, konamıyorsa en geç 15 günde konulmasını emrettiğini belirterek, şunları kaydetti: “Ergenekon’ diye bilinen davanın kararının verilmesinin üzerinden zannedersem 7 ay geçti. 7 ay geçmesine rağmen gerekçeli kararın yazılmamış olması, hakkında mahkumiyet hükmü verilenler bakımından bence hak ihlalidir çünkü onların hak arama yolları böylelikle geciktirilmiştir. Gerekçeli karar vaktinde yazılıp dosyaya konmuş olsa temyiz yoluna başvuracaklar. Belki Yargıtay bir kısmının veya belki hepsinin beraatına karar verecek. Hangi tür karar verirse versin, sonuçta o karardan istifade edecek kişiler var. Kararın geç yazılması hem temyize gitmeyi hem bireysel başvuruya hem de AHİM’e gitmeyi geciktiren bir durumdur. Bunların hiçbiri hukuken kabul edilebilir değildir. Gerekçeyi yazmaları gerekip bugüne kadar yazmayanlar da hukukun çizdiği sınırları aşmıştır. Benim görüşüm bir hakkın iyi niyetli kullanımı olarak nitelendirilemez.”
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığını dinlemelere ilişkin soruşturmasıyla ilgili bir soru üzerine Bakan Bozdağ, yasal da olsa Türkiye’de yüz binlerce insanın dinleniyor olması, hukuk devleti bakımından kabul edilemeyeceğini ifade ederek, “Polis ve jandarma istihbarat ve diğer birimler tarafından yasalar çerçevesinde yapılan dinlemeler var. Bütün bunları yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan fotoğraf, bütün vatandaşlarımızı ve hepimizi rahatsız eder. Telefonda konuşamaz hale geldik. Bu, hukuki güvenlik, özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü, kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından son derece önemli sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bundan sonraki süreçlerde Türkiye'de böyle kötü manzaralar olmasın. Hukukumuzda adli dinlemenin son çare başvurulması gereken yöntem olması gerekiyor. Anladığım, soruşturmayı yürüten makamlar dinlemeyi yapacak. Ondan sonra, son çare olarak bu talebe başvuracak ancak belli suçlarla ilgili başvurulmalı ve belli süreyle yapılmalı. Dinlemeler konusunda önemli adım attık.”
Yeni yasal düzenleme ile dinlemelerin ağır ceza mahkemelerinde oy birliğiyle karara bağlanmasının yolunu açtıklarını hatırlatan Bakan Bozdağ, şöyle konuştu: “Örgütü dinlemeden çıkarttık ve sınır getirdik. Dinlemeler böyle ortaya dökülürken ne ana muhalefet partisi ne de muhalefet partileri, hukuku kullanarak, hukukun çiğnendiği bu yapılar karşısında bir cümle kurma zahmetinde bulunmamışlardır.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Bodrum’da kedi ve köpek katliamı Muğla’nın Bodrum ilçesinde 5 köpek ve 2 kedi zehirlendi. Hayvanlardan 3’ü yapılan müdahale ile kurtulurken, 4’ü telef oldu. Yalıçiftlik Mahallesi’nde kimliği belirsiz kişi veya kişilerce bırakılan zehir, mahalleye bir ay önce taşınan Gizem Sümer’in köpeğinin zehirlenmesine neden oldu. Köpeğini ölü bulan Sümer, evinin çevresinde ölü halde başka bir köpek ile bir kedi de buldu. Bölgede yapılan aramada Sümer’in komşunun 3 köpeği de zehirlenmiş halde bulundu. 3 köpek ise, sahiplerinin erken fark etmesiyle müdahale edilerek kurtarıldı. Aynı bölgede inşaat işçileri tarafından da bir kedinin zehirlenmesi sonucu telef olduğu belirlendi. 6 aylık Yoda isimli köpeği telef olan Gizem Sümer, "Ben Yalıçiftlik’e yeni taşındım. Bir ay oldu. Dün maalesef köpeğimi ölü buldum, zehirlenmiş. Dün akşam da bir tane ölü kedi buldum. Bu sabah evimin bahçesinin yukarısında bir ölü köpek daha buldum. Bir komşumun 3 tane köpeğini zehirlemişler. Onlar fark edip zeytinyağı içirmişler. Kusunca iyileşmişler, bir tanesi pek iyi değilmiş. Onlara köylülerden birisi köpeklerini öldüreceğini söylemiş fakat kim yaptı, nasıl oldu hiç bilmiyorum. Kameralara bakacağım ama ben başka hayvanların da başka bu şekilde ölmesini istemiyorum. Elimden ne geliyorsa yapmak istiyorum. Bodrum Belediyesi Veterinerlik İşleri Müdürlüğü’nden gelip ölü köpekleri aldılar" diyerek hayvanların zehirlenmesine tepki gösterdi.
Mersin Kuzey Makedonya Büyükelçisi Manasijevski’den Başkan Seçer’e ziyaret Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, kente ziyarette bulunan Kuzey Makedonya’nın Ankara Büyükelçisi Jovan Manasijevski’yi ağırladı. Başkan Seçer, Büyükelçi Manasijevski’yi kentte ağırlamaktan dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi. Mersin’in hem Türkiye hem de bölge açısından önemli bir noktada yer aldığını belirten Seçer, "Bölgemiz sektörel anlamda oldukça hareketli. Ticaret, sanayi, tarım, lojistik ve kısmi olarak da turizm olmak üzere birçok sektör faaliyet gösteriyor. Bunlar hem ülkemizin ekonomisine hem de şehrimizin ekonomisine yüksek potansiyel sağlıyor" dedi. Mersin Limanı’nın Türkiye’nin en büyük limanlarının başında geldiğini ifade eden Seçer, limanın Akdeniz çanağında dünyaya açılan bir kapı olduğunu kaydetti. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından rekor bir oyla yeniden başkanlık görevine seçildiğini aktaran Başkan Seçer, "Geçtiğimiz ay sonunda yüzde 60 ile seçimi kazandım. İkinci 5 yıl için göreve devam ediyoruz" diye konuştu. Seçer, Büyükelçi Manasijevski ile ilk kez bir araya geldiklerini vurgulayarak, ziyaretin ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sunacağını dile getirdi. "Tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahibiz" Büyükelçisi Manasijevski de Türkiye ve Kuzey Makedonya arasında tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahip olduklarını belirterek, "Ortak ve üretken bir geçmişe sahibiz. İnsanların kültürel değerleri ve kentlilik anlayışında da bu ortaklıktan bahsedebiliriz. Çok kültürlü ve etnik kökenli bir topluluğumuz var. Osmanlı tarihi mirasının yanı sıra biz sizlerle modern Cumhuriyet anlamında da benzer tarihi paylaşıyoruz” dedi. Büyükelçi Manasijevski, Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin de Kuzey Makedonya’da doğduğundan söz ederek, Atatürk’ün de ilk eğitimiin orada aldığını belirtti. Büyükelçi Manasijevski, "Biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Makedonya’nın bir evladı gibi görürüz ve dolayısıyla da Türkiye’nin modern Cumhuriyeti ile ilgili kendimizde pay görüyoruz” dedi. Türkiye ve Kuzey Makedonya ikili ilişkilerine değinen Manasijevski, ekonomik, politik ve kültürel ilişkileri geliştirmek ve iş birliğini artırmak adına Mersin’i ziyaret ettiklerini kaydetti. "Kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" Manasijevski ayrıca, Mersin Valiliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileriyle de görüşme yapacağını belirterek, "Burası çok önemli bir liman kenti ama çok önemli bir ticari merkezi aynı zamanda. Bu kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" ifadelerini kullandı. İkili ilişkileri sürdürmenin ve kültürel değerlerin yaşatılmasının önemine işaret eden Manasijevski, Kuzey Makedonya’da Türklerle uyum içerisinde yaşamaya özen gösterildiğini ifade etti. Başkan Seçer, ziyaret sonunda Büyükelçi Manasijevski’ye Roma mitolojisinde çiçek ve bahar tanrıçası olan Flora büstü hediye ederken, Manasijevski de Seçer’e aralarındaki dostluğun sembolü olarak Taş Köprü Üsküp resmi takdim etti. Ziyarette Kuzey Makedonya Ankara Büyükelçiliği Ekonomi Müsteşarı Suzana Tuneva ile Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı İbrahim Evrim de yer aldı.