KÜLTÜR SANAT - 27 Ekim 2025 Pazartesi 13:33

Karadeniz’in Efes’i Pompeiopolis Antik Kenti önemli bir inanç merkezi olabilir

A
A
A
Karadeniz’in Efes’i Pompeiopolis Antik Kenti önemli bir inanç merkezi olabilir

Kastamonu’nun Taşköprü ilçesindeki Pompeiopolis Antik Kenti’nde sürdürülen kazı çalışmalarında Hristiyanlıkta din şehitlerine, azizlere adanmış kiliseler olarak nitelendirilen martyrion olduğu değerlendirilen bir yapıya ulaşıldı.


Kastamonu’nun Taşköprü ilçesindeki Pompeiopolis Antik Kenti’nde, 2024 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Geleceğe Miras’ projesi çerçevesinde başlatılan kazı çalışmaları Karabük Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük başkanlığında devam ediyor. Roma döneminde yayıldığı alan bakımından Anadolu’nun en büyük kentlerinden biri olan ve Paflagonya Eyalet Merkezi olarak kurulan PompeiopolisAntik Kenti’nde gerçekleştirilen kazı çalışmaları, Taşköprü ilçesindeki Zımbıllı Tepe mevkiinde sürdürülüyor. Daha önce yapılan kazı çalışmalarında Yunan mitolojisinde aşk tanrıçası olarak nitelendirilen Afrodit’e ait heykel parçaları, Roma villasındaki bin 800 yıllık mozaikler ve bir tiyatronun gün yüzüne çıkartıldığı antik kentte bu yıl gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, Hristiyanlıkta din şehitlerine, azizlere adanmış kiliseler olarak nitelendirilen martyrion olduğu değerlendirilen bir yapıya ulaşıldı.


15 Aralık’a kadar devam edecek kazı çalışmalarıyla yapının gün yüzüne çıkartılması amaçlanıyor. Bir yandan, sanat tarihçisi, arkeolog, restoratör, konservatör ve kazı işçilerinden oluşan 16 kişilik ekiple devam eden kazı çalışmalarının yanı sıra mozaiklerin restorasyonu da büyük titizlikle sürdürülüyor.


Yapılan çalışmalarda elde edilen verilerle, bölgenin dönemin önemli inanç merkezlerinden birisi olduğu değerlendiriliyor. Kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük, ortaya çıkartılan martyrionun, Pompeopolis Antik Kenti’nin ilerleyen süreçte Hristiyanlar için haç merkezi olarak değerlendirilebileceğini ortaya koyduğunu ifade etti.



"Bir hac merkezi olması yolunda önemli veriler tespit ettik"


Bu yıl çalışmaların geçen yıla göre daha yoğun şekilde devam ettiğini belirten Eliüşük, "Pompeiopolis Antik Kenti, Roma’nın Paflogonya eyaletinin bir dönem eyalet başkentliğini yapmış, önemli bir merkezdir. Mevcut haliyle yüzeyde çok fazla buluntu gözükmeyen antik kentte, 2024 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında başlayan yoğun çalışmalar sonucunda kentin odeion tiyatrosunu ortaya çıkartmıştık. 2025 yılında da aynı proje kapsamında, yoğun bir çalışmamız var. Ödeneklerimizin büyük bir kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığından geliyor. Buna ek olarak da Acacia Maden de kazılarımıza sponsorluk yapmakta. Bu sponsorlukla birlikte 2025 kazılarımız daha uzun süreli gerçekleşti. Özellikle kentte önceki yıllarda kısmen kazınmış bir martyrionumuz vardı. Martyrionda bu sene yoğun bir çalışma gerçekleştirdik ve Pompeiopolis bir hac merkezi olması yolunda önemli veriler tespit ettik" dedi.



"Zemin mozaiklerinde yoğun bir restorasyon çalışması gerçekleştiriyoruz"


Roma villasının çeşme ve kapı kısımlarının da ortaya çıkartıldığını kaydeden Eliüşük, "Sanat ekibimizle birlikte biz martyrionda bir aylık kazı çalışması gerçekleştirdik. Roma villasında yoğun bir çalışmamız vardı. Orada Polonya, İtalyan ekipleriyle ortak çalışıyoruz. Önceki yıllarda büyük bir kısmını ortaya çıkardığımız Roma villasının çeşme, giriş kapısı gibi bölümlerini de ortaya çıkarttık. Buna ek olarak villanın ünik zemin mozaiklerinde yoğun bir restorasyon çalışması gerçekleştiriyoruz" diye konuştu.



"Kentin en önemli dini yapılarından biri haline dönüştürülüyor"


"2025 yılındaki en büyük çalışmalarımızı Roma bazikasında gerçekleştiriyoruz" diyen Eliüşük, "Bazikalar erken imparatorluk dönemindeki kullanım amacı biraz farklı, biraz pazar, biraz mahkeme binası olarak hizmet ediyor. Ama burada ilk evrenin dışında psikoposluk merkezi olarak görev yaptığı dönemde, kentin en önemli dini yapılarından biri haline dönüştürülüyor" şeklinde konuştu.



"Turizm altyapısı için önemli bir veri sunuyor"


Antik kentin hem turizm hem de inanç merkezi haline gelebileceğini kaydeden Eliüşük, "Antik kentimizde oktagonal bir yapımız var. Bu bir martyrion olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda orası haç merkezi işlevi de görüyor. Pompeiopolis’te bu sene ortaya çıkardığımız yeni veriler Pompeiopolis’in martyriona sahip olduğunu işaret etmekte. Bu sonuç Pompeopolis’in ileride Hristiyanlar için haç merkezi olarak değerlendirilebileceğini ortaya koyuyor. Bu durum antik kentimizin, hem Kastamonu’nun hem Taşköprü’nün de turizm altyapısı için önemli bir veri sunuyor. Hem arkeolojik kazı hem de Kastamonu’nun turizmine verdiği katkı anlamında, 2025 çalışmalarımız oldukça verimli. 2026 yılında bu yapılarda çalışmalara devam edeceğiz. Bu bizim için önemli" şeklinde konuştu.



Karadeniz’in Efes’i Pompeiopolis Antik Kenti önemli bir inanç merkezi olabilir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Emine Erdoğan, TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi’ne katıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde "Dijital Çağda Çocuk Medyası: Aileyi Güçlendirmek, Değerler İnşa Etmek" başlığıyla düzenlenen TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi’ne katıldı. Emine Erdoğan, Türkiye’de ekran süresinin günlük 6 saatin üzerinde olduğunu belirterek, "Şunu unutmayalım ki yetişkinlerin başları ekranlara gömülü olduğu sürece çocuklar da farklı bir yol izlemeyeceklerdir. Dijital dönüşümün olumsuz etkilerine karşı bizi koruyacak olan güçlü ailelerdir" dedi. Haliç Kongre Merkezi’nde "Dijital Çağda Çocuk Medyası: Aileyi Güçlendirmek, Değerler İnşa Etmek" başlığıyla düzenlenen ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı’nın ev sahipliği yaptığı TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi’nin açılışına Emine Erdoğan, İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İstanbul Valisi Davut Gül ve eşi Gülden Gül, akademisyenler, psikologlar ve alanında uzman kişiler katıldı. Çocuk Korosu’nun şarkılar söylediği program, çocuk sunucuların programın yetişkin sunucularını sahneye davet etmesiyle başladı. Programda konuşan Emine Erdoğan, çocuklar için buluştukları zirvede, dünyanın en önemli gündemlerinden biri olan çocuk medyası meselesini ele alacaklarını söyledi. Büyüklerin ödevinin, çocukları her türlü zarardan korumak ve onlara sağlıklı büyüyebildikleri bir ortam sağlamak olduğunu belirten Erdoğan, "Eminim ki burada verilecek mesajlar, Türkiye’de ve dünyada çok daha iyi bir geleceğe hizmet edecek. Dijitalleşmenin buhranlı dünyasında, kendini çıkmaza girmiş hisseden ailelere, derin bir nefes aldıracak çözüm yolları önerecek" diye konuştu. Erdoğan, zirve vesilesiyle teşekkürlerini sunduğu TRT’nin ilkeli yayıncılık anlayışını ve ortaya koyduğu örnek duruşu takdirle izlediğini ifade etti. "Takvimler, dijital çağı gösteriyor" diyen Erdoğan, "Çocuklarımıza ’dijital yerli’, bize ’dijital göçmen’ deniliyor. Doğrusu ben bu tanımlamalara pek katılmıyorum. Çünkü onları yerlisi ilan ettiğimiz bu dijital dünyayı biz kurduk. Temelini biz attık, çimentosunu biz döktük. Dolayısıyla, kendimize göçmenlik payesi verip yeni nesillerin, dijital dünyanın labirentlerinde kaybolmalarını bir köşeden izleyemeyiz" ifadelerini kullandı. Erdoğan, ebeveynlerin, çocuklarının dijital dünyaya olan düşkünlükleriyle ilgili son derece endişeli olduklarını bildiğini dile getirerek, "Fakat gelin önce iğneyi kendimize batıralım. Çünkü çocukların hayatlarını doğdukları ilk andan itibaren dijitalleştiren bizleriz" dedi. "Çocukların her insanın hakkı olan ’unutulma hakkı’ elinden alınıyor" Eskiden annelerin sesinin nefesinin sindiği ninnilerle uyuyan bebeklerin şimdi ’beyaz gürültüyle’ uyuduğunu anlatan Erdoğan, televizyon, tablet, telefon gibi araçların ebeveynler tarafından bazen çocuğu sakinleştirmek için ’dijital emzik’ yapıldığını, bu araçların bazen yemek yedirmek için ’dijital arkadaş’ olarak kullanıldığını kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti: "Ebeveynler çocukların ev hallerinden okul hayatlarına kadar hemen her anlarını sosyal medyada paylaşıyorlar. Çocuk adına hayatı boyunca peşini bırakmayacak bir dijital ayak izi oluşturuyorlar. Bunun sonucunda çocukların her insanın hakkı olan ’unutulma hakkı’ elinden alınıyor. Artık evlerin kapısı kapandığında dünya dışarıda kalmıyor. Kendi rızamızla kapılarımızı, duvarlarımızı saydamlaştırıyoruz. Evlerimizin içinde her an tanıdığımız ve tanımadığımız, güvenilir olup olmadıklarını hiç bilmediğimiz onlarca insanı ağırlıyoruz. Ne yazık ki mahremiyet kavramının, son derece muğlaklaştığı günlerden geçiyoruz. Aynı çatı altında herkesin kendi ekranındaki dünyada kaybolduğu yaşamlar kuruluyor. Dijital dönüşümün beraberinde getirdiği kültür, bizi 7/24 kesintisiz, molasız, özel hayatsız, adap kuralları belirlenmemiş, bir iletişime mecbur ediyor." Kullanılan haberleşme uygulamalarında çevrimdışı olma seçeneği olmadığını vurgulayan Erdoğan, aile bireylerinin ancak elektrik ya da internet kesildiğinde birbirleriyle konuşur hale geldiğini söyledi. Erdoğan, "Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ekran süresi günlük 6 saatin üzerinde. Araştırmalar, insanların telefonlarını günde ortalama 100 kez kontrol ettiğini söylüyor. O yüzden şunu unutmayalım ki yetişkinlerin başları ekranlara gömülü olduğu sürece çocuklar da farklı bir yol izlemeyeceklerdir. Dijital dönüşümün olumsuz etkilerine karşı bizi koruyacak olan güçlü ailelerdir" ifadelerine yer verdi. Ailenin direncinin artması için geleneklerin sürdürülmesi, kültürel dokunun korunması ve aile içinde yüz yüze, gönül gönüle bir iletişim hattı kurulması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Sanal dünya, çocuklar için hem mekan hem kültür üreticisi hem de sözde ’değerlerin’ öğrenildiği bir yer olmasın. Çocuklarımız, sosyal medyada aradıkları beğeniyi, ilgiyi, özgüveni, sevgiyi, aile ocağında bulsun. O yüzden gelin, bayramlaşmayı görüntülü konuşmalarla, özel günleri kutlamayı sanal kartlarla, duygularımızı anlatmayı emojilerle ikame etmeyi bırakalım. Hayatın da, tıpkı bir bahçe gibi bakım ve özen istediğini unutmayalım" sözlerini sarf etti. Erdoğan, teknolojinin eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, sosyal hayatta, hayat kalitesini artıran, insanlığı ileri taşıyan sayısız faydası olduğuna dikkati çekerek, toplumdan yana olan, insanlığa hizmet eden teknolojiyle barışık olunması gerektiğini belirtti. Ailelerin, çocuklarını gecenin bir yarısı tek başlarına, tenha ve karanlık sokaklarda yalnız bırakmıyorsa dijital dünyanın tekinsiz sokaklarında da yalnız bırakmaması gerektiğine değinen Erdoğan, "Bu alanı kontrol etmek, sınırlamalar koymak, anne baba olmanın gereklerini yapmak, sansür olarak görülmemelidir" dedi. "Herkesi, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamaya davet ediyorum" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının dünyada bir ilki gerçekleştirdiğini belirten Erdoğan, "Uzman isimlerle, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni hazırladı ve ilk imzacısı oldu. Bakanımız Sayın Mahinur hanımı ve emeği geçen herkesi gönülden kutluyorum. Çocukların dijital ortamlarda güvenliğini sağlamak, haklarını korumak ve onları desteklemek için bugün ben de sözleşmeyi imzaladım. Bu vesileyle herkesi, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamaya davet ediyorum" diye konuştu. Bakanlığın ayrıca 15 yaş altı çocuklara yönelik sosyal medya düzenlemesi üzerinde çalıştığını bildiren Erdoğan, "O da çok yakında hayata geçecek inşallah. Başka ülkelerde de sosyal medyaya yönelik yasal düzenlemeler yapılıyor. Ne mutlu ki, tüm dünyada bu hususta artan bir farkındalık var. Bizim önceliğimiz her zaman çocuklarımızın yüksek yararını merkeze alan politikalar üretmek ve haklarının tüm mecralarda korunmasıdır" ifadelerini kullandı. Erdoğan, TÜİK’in, 2024 Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nın sonuçlarına ilişkin şunları söyledi: "Ülkemizde 6-15 yaş arasındaki çocukların internet kullanımı, yüzde 91’den fazla. Kullanma amaçlarına baktığımızda her ne kadar yüzde 75 eğitim amaçlı kullanılsa da, internet yaklaşık yüzde 84 video seyretme, yüzde 73 oyun oynama, yüzde 72 sosyal medya için kullanılıyor. Araştırmalar, dijital oyunlarla çocukların intihara sürüklendiğini, şiddete meyilli hale geldiğini, gerçeklik duygularını yitirdiklerini, akademik başarılarının düştüğünü açıkça ortaya koyuyor. Cep telefonlarının, hafızanın bozulmasına, bilişsel becerilerin azalmasına, hatta antisosyal davranışlara sebep olduğu biliniyor. Çocuklar, sosyal medya mecralarında, çevrimiçi istismardan siber zorbalığa, cinsiyetsizleştirme propagandasından dijital bağımlılığa kadar birçok risklerle karşı karşıya kalıyor." "Zararlı içerikler yalnızca sosyal medya ya da oyunlarda bulunmuyor" Günlük hayatın içinde, çocuklarda ve gençlerde şiddet davranışlarının arttığını dile getiren Erdoğan, "Üstelik sırf sosyal medyada beğeni toplamak için her türlü kamusal alanda, toplu taşımalarda, toplum huzurunu bozan eylemler sergilendiğini, üzülerek görüyoruz. Tabii zararlı içerikler yalnızca sosyal medya ya da oyunlarda bulunmuyor. Dijital yayın platformlarında ve televizyonlarda da, şiddetin ve değerlerimizle bağdaşmayan konuların evcilleştirildiği içeriklerle kuşatılmış durumdayız. Bu konuda, toplumumuzun her kesiminde, günden güne büyüyen bir eleştiri ve ’temiz içerik’ talebi var" şeklinde konuştu. Erdoğan, bu tepkilere karşılık olarak dizi ve film senaryolarında, hayatın farklı karakterlerinden ilham alındığının söylendiğini, ancak hayatta ilham alınacak çok güzel insanlar var olduğunu belirterek, vatan nöbeti tutanlardan hastalara çare bulmak için ömrünü laboratuvarda geçirenlere, yetim çocuklara evini açanlardan kimsesiz yaşlı komşusuna öz annesi gibi bakanlara kadar toplumun birçok kesiminden örnekler verdi. Sosyal medyanın, dizilerin, filmlerin ya da çizgi filmlerin dünyanın güzelleşmesi ve yeryüzüne iyilik tohumlarının serpilmesi için de kullanılabileceğini anlatan Erdoğan, "Mesela teknoloji, çevre sorunlarını bitirebilir. Sosyal medya, gıda israfını sonlandıran bir ilham platformu olabilir. Dijital oyunlar, çocukların bilişsel becerilerini geliştirecek şekilde tasarlanabilir. Yeter ki biz bu niyette olalım ve tüm paydaşlar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirsinler" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı. Emine Erdoğan, TRT stantlarını ve sergiyi gezdi Emine Erdoğan, zirvenin çocukların medya okuryazarlığını güçlendirmeyi ve çocuk dostu içerik üretimini teşvik etmeyi amaçlayan yapısına dikkat çekmek için yapılan etkinlikleri de yerinde inceledi. Alana girişte TRT’nin geçmişten günümüze çocuk yayıncılığındaki yolculuğunu kronolojik bir akışla sunan özel LED tünelden geçen Erdoğan, alandaki stantları ziyaret etti. TRT stantlarında yeni nesil dijital içeriklerden kültür ve değer temelli yapımlara uzanan geniş yelpazeyi ilgiyle inceleyen Erdoğan, TRT yayınlarının güvenli ve öğretici niteliğine yönelik memnuniyetini ifade etti. Erdoğan, ardından çocukların çizdiği 28 eserden oluşan "Çocuklar Büyüklerden Ne İster?" sergisini gezdi ve bu çizimlerin zirvenin çocuk merkezli yaklaşımını en yalın haliyle yansıttığını vurguladı. Alanda bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı standını da ziyaret eden Erdoğan, bakanlık tarafından çocukların dijital haklarını görünür kılmak için hazırlanan, bu hakları ihlal eden sistematik tehditleri açığa çıkaran ve tüm toplumu bu konuda sorumluluğa davet eden "Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi"ni de inceledi ve sözleşmeyi dijital olarak imzalayarak dönüşüm çağrısına katkıda bulundu. TRT’nin TRT ortak yapımı filmlerini Türkiye’nin dört bir yanına ve sinemaya erişimin zor olduğu bölgelere götürmeyi amaçlayan projesi TRT Sinema Tırı’nda çocuklarla sinema filmi de izleyen Erdoğan çocuklar tarafından sıcak bir şekilde "Hoş geldiniz" sözleriyle karşılandı. Duran ve Sobacı’nın da konuşma yaptığı açılış programı, aile fotoğrafı çekimiyle tamamlandı. "TRT Uluslararası Çocuk Medyası Zirvesi", psikolog ve teknoloji uzmanı Dr. Warren Buckleitner, psikoterapist, yazar ve pedagog Isabelle Filliozat, Müslim Kids TV Kurucusu Michael Milo, akademisyen Chi-Kim Cheung ve akademisyen Nilüfer Pembecioğlu gibi alanında uzman isimlerin konuştuğu üç panele ev sahipliği yapacak. "Çocuk Medyasında Meydan Okumalar ve Fırsatlar: Aile ve Toplumun Ortak Sorumluluğu", "Gizli Kodlar, Açık Riskler: Çocuk İçeriklerinde Kimlik ve Değer İnşası" ve "Gelecek Nesiller için Yol Haritası: Politikalar, İş Birliği ve Çözümler" panelleriyle, çocuk ve medya ilişkisi detaylarıyla ele alınacak.
Eskişehir Soğuk havayı el emeği çiçekleriyle ısıtıyor Çocukluk tutkusunu el emeğine dönüştüren ev hanımı Şükran Karol, soğuk havaya rağmen tezgahının başından ayrılmayarak rengarenk örgü çiçek ve oyuncaklarını vatandaşlarla buluşturuyor. Eskişehir’de hava sıcaklıklarının hissedilir derecede düşmesine rağmen el işi üreticileri, tezgahlarının başında durmaya devam ediyor. Yıllardır el işi sanatıyla uğraşan ev hanımı Şükran Karol da soğuk havaya aldırış etmeden, binbir emekle hazırladığı ürünlerini sergilemeyi sürdürüyor. Özellikle renkli örgü çiçekler ve oyuncaklarla dikkat çeken tezgah, vatandaşların görselliğe olan ilgisi sayesinde canlılığını korurken, Karol üretim sürecinde gece gündüz demeden çalıştığını belirtiyor. "Gece uykumdan kalkıp model çıkarıyorum" Bu işin kendisi için doğuştan gelen bir yetenek olduğunu ve çocukluğundan beri el işiyle uğraştığını belirten Şükran Karol, "Çocukluğumdan beri uğraşa uğraşa bugünlere geldik. Bu yetenek sanırım doğuştan geliyor. Gece uykumda bile aklıma bir model düştü mü, kalkıp o modeli çıkarıyorum" dedi. "Gece geç saatlere kadar sürekli örüyoruz" Vatandaşların özellikle görsel açıdan zengin olan çiçek ve oyuncaklara yoğun ilgi gösterdiğini ifade eden Karol, "İnsanlar genellikle görsele ve renklere bakıyor; çiçekler ve oyuncaklar bayağı ilgi çekiyor. Çiçekleri yapmak, oyuncak örmeye göre daha zor. Burada oturduğumuz yerde, evde fırsat buldukça, hatta gece geç saatlere kadar sürekli örüyoruz. Ortalama 5 günde 10-15’e yakın çiçek ancak çıkarabiliyoruz" diye konuştu.
Karabük Karabük için Almanya’da birlik ve beraberlik gecesi hazırlığı AK Parti Karabük Milletvekili Ali Keskinkılıç ile AK Parti Karabük İl Başkanı Ferhat Salt, Avrupalı Türk Girişimciler Derneği (ATGB) yöneticileri ve Almanya Karabük-Yenice ve Çevresi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Yalçın Yirmibeşoğlu ile bir araya geldi. Gerçekleştirilen toplantıya ATGB Genel Başkanı Orhan Buyurman, Genel Sekreter Muharrem Uslubaş, Genel Başkan Yardımcısı Nizamettin Barutçu, Basından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dursun Döngel ile Almanya Karabük-Yenice ve Çevresi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Yalçın Yirmibeşoğlu katıldı. Yurt dışında yaşayan Karabüklülerin birlik ve beraberliğini güçlendirmeye yönelik yapılan görüşmede, Karabük’e yönelik yatırımlar, iş birliği imkânları ve karşılıklı istişare konuları detaylı şekilde ele alındı. Görüşmenin oldukça verimli geçtiği ifade edildi. Toplantıda, 27 Aralık’ta Almanya’da düzenlenecek olan Birlik ve Beraberlik Gecesi için AK Parti Karabük Milletvekili Ali Keskinkılıç ve İl Başkanı Ferhat Salt’a davet iletildi. Davetten duydukları memnuniyeti dile getiren Keskinkılıç ve Salt, gösterilen misafirperverlik için dernek yöneticilerine teşekkür etti. Yetkililer, yurt dışında yaşayan hemşehrilerle Karabük arasındaki gönül bağını güçlendirmeye devam edeceklerini belirterek, "Hemşehrilerimiz nerede olursa olsun, Karabük’ün gelişimi, kalkınması ve Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda birlikte çalışmayı sürdüreceğiz" mesajını verdiler.
İstanbul Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır söyleşi ve imza günü yaptı Bahçelievler Belediyesi tarafından bu yıl "Bahçelievler’den Gazze’ye: Özgür Filistin" temasıyla düzenlenen 4. Ulusal Kitap Fuarı’nda Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır söyleşi yaptı. Başkan Bahadır, "120 yayınevi geldi. 1 milyona yakın kitap var. Hedefimiz 2 milyon kişiyi buluşturmaktı. Yoğun bir kalabalık var" dedi. Bahçelievler Belediyesi tarafından düzenlenen 4. Ulusal Kitap Fuarı’nın açılışı 28 Kasım’da gerçekleştirilmişti. Fuar Bahçelievler Kongre Merkezi’nde bu yıl "Bahçelievler’den Gazze’ye: Özgür Filistin" temasıyla düzenleniyor. Bu yıl fuarda 40 stant ve 120’den fazla yayınevi yer alırken 100’ün üzerinde yazarın söyleşi ve imza etkinlikleri yapıldı. Bugün ise Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır söyleşi yaptı. Başkan Bahadır, söyleşide vatandaşlar tarafından ilgiyle karşılandı. Hakan Bahadır söyleşisinde uyuşturucu, kadına şiddet, aile ilişkileri, eğitimin ve sanatın önemi, sporun önemi, engelli bireyler gibi birçok konuya değindi. Başkan Bahadır, söyleşi sırasında ise yakın zamanda Bahçelievler’e bir gölet yapılacağını müjdeledi. Söyleşi sonunda fuar neticesinde düzenlenen fotoğraf yarışmasında dereceye giren ilk 3 kişiye ödüllerini Başkan Bahadır takdim etti. Ardından Bahadır, okurları için "Kent Doktoru" isimli kitabını imzaladı. Öte yandan, yarın da devam edecek fuarı yaklaşık bir buçuk milyon kitapsever ziyaret etti. Fuarda yayınevlerinin gelirlerinin yüzde 15’i ise Gazze’ye bağışlanacak. "120 yayınevi geldi" Söyleşi sonrası kitabını imzalayan Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır, "Bu hafta başladık yarın son. 4. Ulusal Kitap Fuarı’nı yapıyoruz. 120 yayınevi geldi. 1 milyona yakın kitap var. Hedefimiz 2 milyon kişiyi buluşturmaktı. Yoğun bir kalabalık var. Özellikle çocuklar ve gençlerin kitapla buluşmasını amaçladık. Sosyal medyada belki de kitap okumuyorlar ama biz o kitap heyecanını verdirmeye çalışıyoruz. Benim ‘Kent Doktoru’ diye bir kitabım vardı. Bugün onunla ilgili bir söyleşim vardı şimdi de onları imzalıyoruz. Seneye imkan olursa uluslararası yapmaya çalışacağız" ifadelerini kullandı.